13 Ocak 2024

Mehmet Ağar, bürokrasideki rakibi Mehmet Eymür’ün vefatı için T24’e konuştu: Allah rahmet eylesin, ölünün arkasından konuşulmaz

Eymür ile Ağar’ın yan yana verdikleri fotoğraf, Polis Akademisi 1993 Yılı Mezuniyet Töreni’nin en akılda kalan görüntüsü oldu

Türkiye’de “devlet istihbarat hizmetleri” veya “derin devlet” denildiğinde akla ilk gelen üç - beş isim arasındaydı Mehmet Eymür.

Görev yaptığı MİT’teki kariyeri sebebiyle hep “en tartışılan” isimlerdendi. Türkiye’nin Soğuk Savaş sonrasındaki “karanlık süreci”nin büyük bölümünde sahadaydı.

NATO’nun Doğu Bloku olarak adlandırdığı Sovyetler Birliği ve aynı blokta yer alan ülkelerden gerçekleşmesi muhtemel komünizm dalgasını etkisiz kılmak amacıyla devlet içinde oluşturulan ve günümüzde “derin devlet” adıyla bilinen yapı içinde yer aldı.

Uzman olarak girdiği teşkilatta müsteşar yardımcısı statüsüne eş değer konum olan “Kontr – terör Dairesi”ni 1990’ların ilk döneminde kurup faaliyete geçirdi.

Hakkında kitaplar yazılan Eymür’le ilgili pek çok açık kaynak bilgisi mevcut. İnternetteki arama motorlarında detaylı bilgiler var. Bu nedenle tekrara girmeyeceğim.

Eymür, merhum Cumhurbaşkanı Özal’ın iş başında olduğu 1988’de ünlü “Birinci MİT Raporu”nu yazan ekibin içindeydi. 

Emniyet içindeki Ankara, yani merkez teşkilatı yönetimi ile İstanbul’daki Emniyet yönetimi arasındaki güçler savaşı içinde Ankara’nın safında yer aldı.

Zaten bu süreç sonunda kaleme alınan Birinci MİT Raporu’nun bürokraside yarattığı fırtınanın sonuçları, 35 yılı aşkın süredir hep güncelliğini korudu.

Eymür’ün, dönemin Başbakanı Turgut Özal’a teslim edilen Birinci MİT Raporu’nda karşı karşıya kaldığı isimler arasında adaşı Mehmet Ağar da vardı.

* * *

Birinci MİT Raporu sonrasında, Eymür MİT’ten ayrılmak zorunda kaldı. Raporda konu ettiği Mülkiyeli kardeşi Ağar ise önce Ankara Emniyet Müdürü, ardından İstanbul Emniyet Müdürü oldu ANAP döneminde.

Ekim 1991 seçimlerinde ANAP’ın iktidarı DYP-SHP koalisyonuna terk etmesiyle Ağar, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin tarafından Erzurum Valisi yapıldı.

Diğer bir deyişle Eymür evdeyken, Ağar bürokraside hep yükseldi.

Ve 1993’e gelindiğinde Eymür ile Ağar bir kez daha bürokraside karşıya geldi.

Demirel – İnönü hükûmeti gitmiş yerine Demirel kabinesinin önemli isimlerinden Tansu Çiller’in başbakanlığında 50. hükûmet kurulmuştu.

Çiller’in başbakan olmasıyla birlikte, özellikle terörle mücadelede uygulamaya konulmak istenilen yeni paradigmalar, Eymür ile Ağar’ın daha aktif konuma gelmesinin önünü açtı.

Başbakan Tansu Çiller’in eşi Özer Çiller üzerinden yürütülen temaslar sonrasında Eymür, “Kontr – terör Dairesi”ni kurmak için beş yıl aradan sonra MİT’e döndü.

Hiçbir üst amiri olmaksızın doğrudan MİT Müsteşarı’na bağlı çalıştı Eymür. Zaten teşkilata yeniden dönmesinin pazarlığında da bu yetki hayli önemli rol oynadı.

Ağar ise Erzurum Valiliği’nden Ankara’ya Emniyet Genel Müdürü olarak geldi.

Ağar’ın Emniyet Genel Müdürü olmasıyla birlikte Emniyet İstihbarat Dairesi, konumunu güçlendirdi. Ülke genelinde PKK başta olmak üzere operasyonlar planlamaya başlarken, MİT’teki Kontr – terör Dairesi de PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yurt dışında etkisiz hale getirilmesi için çalışmalar yürüttü.

Tabii bir de Orgeneral Doğan Güreş’in komuta ettiği Türk Silahlı Kuvvetleri sahadaydı.

Eymür ve Ağar’ın kendi konumları üzerinden Başbakan Çiller üzerinde Orgeneral Güreş kadar güçlü etkileri vardı.

Aslına bakarsanız, MİT ve Emniyet alttan alta birbirleriyle ciddi rekabet içine girdiler.

* * *

İşte o günlerde emniyet teşkilatına amir kaynağı sağlayan Polis Akademisi’nin 1993 yılı mezuniyet töreni vardı.

Tören, akademinin Anıttepe’deki yerleşkesinde yapıldı. Başbakan Çiller ve devlet protokolünün önemli isimlerinin yer aldığı törende sürpriz bir davetli daha vardı.

Davetli Mehmet Eymür’dü.

Ağar ve Eymür, yıllar sonra ilk kez birlikte kamuoyuna görüntü verdiler.

Töreni, o dönem çalıştığım Milliyet gazetesi adına takip ettim. İki Mehmet’in geçmişte yaşananlar nedeniyle birbirlerine mesafeli olmalarına karşın, Çiller’in gözü önündeki “birliktelik” görüntüsünün de tanığıydım.

Ve Eymür ile Ağar’ın yan yana verdikleri fotoğraf, Polis Akademisi 1993 Yılı Mezuniyet Töreni’nin en akılda kalan görüntüsü oldu.

Sonrasında ülkede yaşanmaya başlanan faili meçhul cinayetler ve olayların peşi sıra, Susurluk’ta yaşanan trafik kazasıyla ortaya çıkan “devlet – siyaset – mafya” ilişkileri, Ağar ve Eymür’ü bir kez daha deyim yerindeyse “kanlı bıçaklı” hale getirdi. Hakkında onlarca kitap ve yazı yazılan bu süreç, aynı zamanda Eymür üzerinden MİT’i, Ağar üzerinden de Emniyet’i kamuoyunda tartışılır hale getirdi.

Emniyet ve MİT içinde oluşan yasa dışı yapılanmaların yarattığı skandalların birbiri ardına patlamasıyla, Eymür bir kez daha emekli olup evine gitti. Ağar ise, İçişleri Bakanlığı görevinden istifa ederek siyasete ara verdi.

* * *

Eymür, yaşamının son dönemindeki en kapsamlı röportajı T24’ün Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu’na verdi.

5 Kasım 2021’de yayımlanan bölümde Eymür, (Eski MİT yöneticisi Eymür: Başka türlü konuşma imkânı yoksa işkence olabilir, çünkü çok inatçı tipler var!) sorulara ilk kez bu kadar açık yanıt verdi. İşkence yapıldığını itiraf etti.

Eymür açıklamaları sırasında, söz Ağar’a geldiğinde, ağır eleştiriler yaptı.

4 Kasım 2021’deki bu açıklamaları için bu linke (Eski MİT yöneticisi Eymür: Devlet görevlileri 18 kişiyi para için öldürdü; Çiller cinayetleri biliyordur, ama Ağar kim bilir nasıl takdim ediyordur!) bakabilirsiniz.

Bunun üzerine Ağar’la görüşüp değerlendirmesini sorduğumda Eymür’e yönelik (Mehmet Ağar’dan Mehmet Eymür’e: Söyledikleri doğru olsaydı, 'MİT Müsteşarı' olarak emekli olurdu) “Eğer söyledikleri doğru olsaydı; MİT Müsteşarı olarak emekli olurdu” dedi.

Ve böylece 1988’deki Birinci MİT Raporu’nun etkilerinin devam ettiği anlaşıldı.

* * *

Sabah saatlerinde Eymür’ün tedavi gördüğü hastanede yaşamını kaybettiği haberi geldi.

Bir süre sonra Temsilci Gökçer Tahincioğlu arayıp, “abi, Mehmet Ağar birkaç cümle söyler mi acaba?” deyince Ağar’a ulaştım.

Hal hatırdan sonra, Kuzey Irak’ta yaşananlara çok sıkıldığını anlattı birkaç cümleyle.

Bu kez “başınız sağ olsun” dediğimde “Hayırdır” dedi. Eymür’ün öldüğünü söylediğimde “Haberim yok” dedi.

Ne hissettiğini sorduğumda, tıpkı 2021’deki gibi kısa yanıt verdi:

“Allah rahmet eylesin. Ölünün arkasından konuşulmaz.”

Eymür’ün cenazesine katılıp katılmayacağını sorduğumda ise, “Ben dışardayım şimdi. Katılamam” yanıtını verdi. Ancak ailesine başsağlığı dileyeceğini de sözlerine ekledi.

Klasik bir Mehmet Ağar yaklaşımıyla daha fazla soru sormama olanak tanımadan görüşmeyi sonlandırdı.

* * *

Türkiye’nin sıra dışı dönemlerinin en önemli tanıklarından Eymür’ün geriye ne bıraktığı şimdilik belli değil. Uzunca bir dönem ABD’den yayın yapan internet sitesi üzerinden ilginç konular ve bilgiler paylaşıyordu.

Geride kalan aile fertlerine, şimdiye kadar açıklamadığı bilgileri bırakmış olabilir belki de. Kim bilir?

Yazarın Diğer Yazıları

İçişleri Bakanlığı müfettişleri, İBB’yi nasıl denetliyor, hangi konu başlıklarına mercek tutuyor?

İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu, İETT için 111 sayfalık, İSKİ’ye yönelik ise; 150 sayfalık denetim rehberi hazırladı. Uzun sözün kısası; İBB, iğneden ipliğe denetleniyor

İliç faciasında tartışılan iddianame ve Emniyet Müdürü Çalışkan’ın mesajı

İddianamede, sanıklara yönelik istenilen hapis cezası “taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermek” hükmünden. Oysa Avukat Mürsel Önder, sanıkların işlediği suçun karşılığının “olası kastla ölüme sebebiyet vermek” olduğu görüşünde. Peki neden?

"
"