08 Kasım 2021

Mehmet Ağar’dan Mehmet Eymür’e: Söyledikleri doğru olsaydı, 'MİT Müsteşarı' olarak emekli olurdu

Mehmet Ağar, zamanı geldiğinde konuşmak gerekirse söyleyecekleri olabileceğini anlattı

Yarın 10 Kasım.

Silah arkadaşlarıyla birlikte kazandığı nice zaferler ve Kurtuluş Savaşı sonrasında Türkiye’nin var oluşunu sağlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümü. Aynı zamanda Ulu Önder’i anma günü.

Parçalanmaya çalışılan bu coğrafyayı ulus haline getirme başarısı gösteren Atatürk’ün yokluğu yıllar içinde daha iyi anlaşılıyor.

İsminin unutturulması için yapılanlar, kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti’ni sonlandırma gayretindeki siyasi girişimler, her 10 Kasım’ı daha kıymetli ve güçlü hale getiriyor.

Ulu Önder’i rahmet ve minnetle anıyorum.

Mehmet Ağar ne diyor?

Kamuoyu eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür’ün açıklamalarını konuşuyor.

Meraklıları için küçük hatırlatma yapayım; Eymür’ün görev aldığı Kontrterör Merkezi Başkanlığı, MİT içinde sıradan bir başkanlık değildi. Müsteşar yardımcısı statüsünde ve hiçbir müsteşar yardımcısına bağlı olmaksızın doğrudan Müsteşar’a bağlı olan özel bir yapıydı. Eymür’ün Çiller Hükûmeti ile birlikte MİT’e yeniden gelişiyle birlikte geniş yetki ve görev tanımıyla kuruldu. Eymür’ün ayrılmasından sonra birimin kapatıldığı biliniyor.

Eski MİT’çi Mehmet Eymür’ün; önce T24 Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu, ardından da televizyonda katıldığı bir programda ağır ithamlarda bulunması üzerine Mehmet Ağar’la görüşmek zorunlu olmuştu.

Ağar’ın kabul etmesi durumunda, Sedat Peker’in iddialarından, faili meçhul cinayetlere kadar tüm iddiaları sormayı planladım.

Ağar’a, tedavi olduğu sağlık kampında telefonla ulaştım.  

Geçtiğimiz aylarda sıkıntılı bir prostat ameliyatı geçirdiğini yakın çevresinden duymuştum. Bir - iki cümlelik sohbetin ardından doğrudan konuya girdim. Eymür’ün iddialarını ve hakkındaki diğer iddiaları hatırlattım bir kez daha.

Kesinlikle yanıt vermeyeceğini, konuşmak istemediğini belirtti. Sağlık sorunu bulunduğunu ve tedavi gördüğünü söyledi. Zamanı geldiğinde, konuşmak gerekirse söyleyecekleri olabileceğini anlattı.

Ağar, Eymür’ün iddialarının doğru olup olmadığını konuşmaya bile gerek olmadığını söyledi. “Eğer söyledikleri doğru olsaydı; MİT Müsteşarı olarak emekli olurdu” cümlesini kurdu.

Bir de Eymür’ün “Burun ameliyatı oldu” açıklamasını yanıtladı, Ağar: “Yıllar önce Çapa’da olduğum burun ameliyatı. Burnumun içinde kemik parçası vardı. Deviasyon dedikleri. Ameliyatlarım devletin kayıtlarındadır” cevabını vermekle yetindi.

Faili meçhuller davası

Arka arkaya yapılan açıklamalarla bir kez daha kamuoyunun gündemine gelen faili meçhul cinayetler konusunda Ankara’da yürüyen bir dava var: JİTEM davası.

Aynı zamanda Eymür’ün açıklamalarında yer alan faili meçhul cinayetleri soruşturulduğu dava.

Davada, Mehmet Ağar ve eski özel harekâtçı polislerin yargılanması beraatle sonuçlanmıştı.

Ardından İstinaf Mahkemesi, yerel mahkemenin kararını bozdu.

Yargılama yeniden başladı. Davaya yeniden bakmakla görevlendirilen Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşma üç hafta önce gerçekleştirildi.

Davanın, yurt dışından yayın yapan organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in doğrudan Ağar’ı hedef alan açıklamaları sonrasında daha da önem kazandığını söylemek yanlış olmaz.

Ağar, gerek Alaattin Çakıcı’nın eski Korgeneral Engin Alan ve emekli Yarbay Korkut Eken’le birlikte kendisini ziyaret ettiğinde çekilen fotoğrafın kamuoyuna yansıması, gerekse suç örgütü liderinin açıklamalarında sessizliğini korumuştu.

Ankara’daki JİTEM davasının yenilenen yargılamasının ilk duruşmasında ilginç gelişme yaşanması, davanın seyri ile ilgili fikir vermiş oldu.

Mahkeme başkanı, duruşmanın başında avukatlara hazırlanan bir bilgi notunu gösterdi bizzat.

Bilgi notunda, istinaf mahkemesinin verdiği bozma kararında belirtildiği üzere eski özel harekâtçı sanıklardan Enver Ulu’nun savunmasının alınmaması, ülkenin gündemini bir dönem sarsan kayıp mermiler ve fail meçhul olaylarda kullanıldığı ifade edilen İsrail yapımı Uzi silahlar konusundaki soruşturmalardaki eksikler yanıtlanmıştı.

Böylelikle, mahkeme bir kez daha sanıklar hakkında beraat kararında ısrar edeceğini ifade etti.

Avukatların itirazı yetersiz kaldı.

Bu arada savcılık, sanıkların duruşmalara katılmaması talebinde bulunmuştu. Sanıklardan Ayhan Çarkın, duruşmada öteki sanıklarla yüzleşmekte ısrar etti. Fakat Çarkın’ın bu isteği maalesef tutanağa yansımadı.

Bir sonraki duruşma yeni yıla bırakıldı.

2021 bitiyor, 2022’ye gireceğiz. Türkiye artık bu faili meçhul cinayetler olayını sonuçlandırıp, gündeminden çıkarmalıdır.

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Emniyet’teki tayinlerin perde arkası: İstanbul’a yeni müdür atandı, Adıyaman’a müdür dayanmıyor!

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bir hafta arayla iki ayrı il emniyet müdürleri kararnamesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayından çıkarttı. Sekiz kente yapılan atamaların en önemlisi güç dengelerinin ortasındaki İstanbul’du, kuşkusuz. Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı ve Emniyet İstihbarat Başkanlığı gibi iki görevi beraber yürütmeye çalışan Selami Yıldız, nihayet çok istediği İstanbul Emniyet Müdürü koltuğuna oturdu. Atamaların perde arkasında neler yaşandı?

İçişleri Bakanlığı, Sisli Vadi faciasında ikisi vali, 9 kamu görevlisi hakkında “soruşturma izni” verdi

Denetimi gerçekleştiren personel, “yapı tatil zaptı” hazırlayıp arazi üzerindeki yapıları mühürledi. Mühürleme işlemiyle birlikte 28 Mart 2022’de toplanan İl Encümeni, söz konusu kaçak işleme yönelik imar para cezası uygulanmasına karar verdi. Nihayetinde, kaçak olduğu tespit edilen ve yıkılması gereken tesis, sosyal medyadan yaptığı duyurularla faaliyete geçirildi!

Kara Harp Okulu’nda İzmir Marşı süreci ve Beşiktaş’ta “turuncu devrim”in önlenemeyen tükenişi

MSÜ yönetimi görüntü kaydında İzmir Marşı’nın yasaklanmadığı göstermeyi amaçlasa da okulun bir önceki komutanı Gültekin Yaralı’nın imzasını taşıyan talimat / emir Büyüteç’in yayımlandığı güne kadar “talimat panosu”nda asılıydı. “Okunacak marşlar ve yürüyüş kararları” başlıklı listede; Harp Okulu Marşı, Vatan Marşı ve piyade, istihkâm, topçu sınıf marşları olmasına karşın “İzmir Marşı” yok!

"
"