Siyasetçileri ve bürokratları terleten sonuçlar doğuran Ayhan Bora Kaplan'ın tutuklandığı operasyonla ilgili yeni bilgiler var.
Kapalı kapılar ardında farklı pazarlıkların yaşandığı sürecin sonuçlarının yakın zamanda ortaya çıkacağını umuyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin son buluşmasında bu operasyonun da konuşulduğuna yönelik bilgiler mevcut.
Devlet Bahçeli, her ne kadar özellikle eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya destek verip, Soylu'yu eleştirenleri "PKK'lı ve FETÖ'cü" olarak tanımlasa da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın operasyona tam destek verdiği bilgileri AKP kulislerinde konuşuluyor.
Bu arada, İçişleri Bakanlığı'na yönelik terör eyleminden sonra henüz herhangi bir MHP'linin de İçişleri Bakanı Yerlikaya'ya geçmiş olsun ziyaretinde bulunmadığını anımsatalım.
MHP'nin sıkıntı yaşadığı Sinan Ateş cinayeti dosyasının açık olduğu da unutulmasın.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü Sinan Ateş cinayeti ve Ayhan Bora Kaplan dosyası, yerel seçimler öncesinde AKP ile MHP arasındaki siyasetin geleceğini şekillendirecek önümüzdeki günlerde.
Özellikle Sinan Ateş cinayeti soruşturmasında sürpriz bir gelişmenin eli kulağında. Bunu da buraya not edeyim.
Kocaman döneminde, Kaplan'a verilen takipsizlik kararları
Kaplan'ın gözaltına alınmasından itibaren soruşturmada yaşanan gelişmeleri aktarmaya devam ediyorum.
Gerçi bu yazıya da yine Yargıtay Üyesi Yüksel Kocaman tarafından erişim yasağı getirilmesi muhtemel. Fakat yine de eldeki yeni bilgileri aktarmakta fayda var.
Ankara'yı kasıp kavuran organize suç örgütü lideri iddiasıyla tutuklanan Kaplan'ın Ankara Adliyesi'ndeki dosyalarının durumuyla ilgili yeni bilgilere ulaştım.
Kocaman'ın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yaptığı 19 Ocak 2017 - 24 Aralık 2020 döneminde Kaplan hakkında sekiz ayrı adli soruşturma başlatıldı.
Farklı savcılarca yürütülen adli soruşturmalardan sadece birisinde Kaplan hakkında dava açıldı. Açılan tek dava da zaten Mart 2017'de. Kocaman'ın göreve başlamasından iki ay sonra.
Kocaman'ın, başsavcılık görevini şimdiki Başsavcı Ahmet Akça'ya bıraktığı güne kadar geçen sürede açılan yedi ayrı dosyada ise "takipsizlik" kararı verildi.
Kaplan'la ilgili Nisan 2017, Eylül 2018, Kasım 2018'de iki tane, Aralık 2018, Nisan 2019, Mayıs 2019'da açılan dosyalara takipsizlik verildi. Kaplan hakkında takipsizlikle kapatılan son dosya ise, Mayıs 2020'de gerçekleştirildi.
Akça'nın dönemindeki soruşturmalar
Bu arada Kocaman'dan görevi devralan mevcut Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Akça döneminde ise, Kaplan hakkında hiç adli soruşturma açılmaması dikkati çekti.
Akça'nın üç yıla yaklaştığı görev süresinde Kaplan'la ilgili sadece geçtiğimiz günlerde gözaltına alındığı soruşturma açıldı.
15 Temmuz sonrası dönem
Kaplan'ın 15 Temmuz 2016 akşamı gerçekleşen başarısız darbe girişimi sırasında dönemin Çalışma Bakanı Süleyman Soylu'nun talebi doğrultusunda silahlı adamlarıyla Ankara'daki TRT Genel Müdürlüğü yerleşkesine gittiği biliniyor.
Bu süreç sonunda darbe girişimine hareket ettiği gerekçesiyle kimi kesimler tarafından hakkında olumlu yaklaşımlarda bulunulan Kaplan hakkında açılan dört ayrı soruşturmada da yine savcılarca kovuşturmaya yer olmadığı (KYOK) yani takipsizlik karar verildi.
Edindiğim bilgilere göre; Ankara Adliyesi'nde Ayhan Bora Kaplan'a yönelik ilk adli soruşturmanın başlama tarihi 2004. Bu dosya da takipsizlikle sonuçlandı.
Toplam 46 soruşturma
Bugüne kadar Kaplan hakkında Ankara Adliyesi'nde toplam 46 soruşturma yürütüldü.
Bunlardan takipsizlik verilen dosya sayısı 16. Ek takipsizlik verilen dosya sayısı ise, 9.
Yürütülen soruşturmalardan 14'ünde ise dava açıldı.
Kaplan'ın gözaltına alınıp yargı mensuplarıyla bağlantılarının konuşulduğu şu günlerde, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun müfettiş marifetiyle takipsizlik kararı verilen dosyaları incelemesinde fayda olabilir.
Sağ'ın şikayeti ne oldu?
Bu arada ilginç bir bilgi daha vereyim. Ayhan Bora Kaplan ve ekibinin mağduru olduğunu kamuoyuna duyuran iş insanı Muhammed Sağ, başına gelenlerle ilgili Ankara'da suç duyurusunda bulunduğunu açıklamıştı.
Buna karşın, Sağ'ın 2021'de yaptığını iddia ettiği başvurunun durumu adliye kayıtlarında gözükmüyor maalesef. Diğer bir deyişle hiçbir işlem yapılmadığı anlaşılıyor.
Dava açılmamış. Aksine, takipsizlik verildiğine dair bir kayıt da yok!
İlerleyen günlerde işlerin karışacağını emareleri var.
Adliye ile polis arasında sıkıntı mı var?
Bu arada Ayhan Bora Kaplan soruşturması çerçevesinde Ankara Adliyesi ile savcılık koordinesinde soruşturmayı yürüten Ankara Emniyeti arasında "sıkıntılı günler" yaşandığı ifade ediliyor.
Kaplan'la bağlantılarının olduğu iddia edilen kimi yargı mensuplarının soruşturmadaki konumlarının sıkıntıya neden olduğu kaynaklarca belirtiliyor.
Hatta öyle ki, bir başsavcı vekili - adını kurumsal polemik yaratmamak amacıyla şimdilik vermiyorum - özellikle adliyede habercilik yapan gazetecilerin kimlerle görüştüğünü takip ediyor.
Kaplan konusunda, bilhassa yargı mensuplarının aleyhine yaşanan gelişmelerden kaynaklanan haberlerin yayımlanmasından son derece rahatsız olan adliye yönetimi, deyim yerindeyse habercileri göz hapsine almış durumda.
Gazetecilerin, "yasadan aldıkları yetkiyle kamu adına görev yaptıklarını" adliye yönetimine bir kez daha hatırlatayım.
Habercileri takip edeceklerine; Kaplan'la ilgili verilen takipsizlik kararlarının, hangi koşullarda, hangi hatırlı avukatlar ve dostların araya girmesiyle, kimler tarafından verildiğinin peşine düşseler, memleket için daha hayırlı iş yapmış olacaklar.
Belediyenin lojmanı verilen yargı mensubu: Kocaman
Büyüteç'te önceki hafta, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek döneminde Ankara Adliyesi'nde görev yapan üst düzey yargı mensubuna lojman tahsisi yapıldığını yazmıştım.
Taraflardan herhangi bir açıklama bugüne kadar gelmedi.
Bu durumda "iş başa düştü" diyerek bilgiyi vereyim. Gökçek'in yarı hissesi Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne ait olan bir binada lojman tahsis ettiği yargı mensubu, dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman.
Kocaman, Adalet Bakanlığı'nın makamına tahsis ettiği lojman yerine Gökçek'in verdiği ultra lüks binada oturdu bir süre.
Hatırlı bir avukatın araya girmesiyle tahsisi yapılan lojmanın daha sonra Kocaman tarafından satın alındığı iddia ediliyor.
Bu süreçte her zaman olduğu gibi yine ince bir nokta var.
Belediyeye ait bir gayrimenkulün hangi gerekçe ve koşullarda Kocaman'a satıldığı sorusunun yanıtı önemli.
Ankara Büyükşehir Belediyesi sorunun cevabını verirse, Büyüteç'ten duyuracağım.
Tolga Şardan kimdir?
Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı.
Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu.
Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu.
Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı.
2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.
|