01 Haziran 2023

Orkalar yelkenlilere neden saldırıyor?

Bugüne kadar insanlara saldırı yalnızca esir alınıp gösterilerde kullanılan orkaların bakıcılarını yaralaması veya öldürmesi şeklinde olmuş, doğal ortamlarında insana zarar verdiklerine dair bir bilgi yok

Seçim bitti. Biz muhalif kanattakiler mutsuz olduk, hayal kırıklığı yaşadık. Diğerleri havaya silah sıkarak (bu yüzden bir çocuk öldü), bangır bangır dombra çalarak kutladılar zaferlerini. Adil bir seçim miydi? Değildi kuşkusuz, muhalefet ve Kemal Kılıçdaroğlu yalnız rakiplerine karşı değil, koca bir devlet gücüne ve yine devlet eliyle yayılan dezenformasyona karşı da mücadele verdiler. Seçim sonrası analizler, eleştiriler yapılıyor, daha da yapılacak. Umarım detaylı özeleştiriler de yapılır.

Seçimlerden mağlup çıksak da hayat devam ediyor. Dünya ismini verdiğimiz gezegenimizde yaşıyoruz. Gökyüzüne baktığımızda milyonlarca yıldız ve galaksi var. Bırakın sırrını çözmeyi, sınırlarını bile bilemediğimiz bir evren içindeyiz. Tüm bu muazzam büyüklük ve milyonlarca, belki milyarlarca yıllık tarih içinde, bir zerre, bir nanopartikül bile değiliz. Bizim bildiğimiz tarih içindeyse gücünü, zulmünü, zenginliğini sonsuza dek sürdürebilmiş bir insan, bir grup yok.

Gelin dikkatimizi biraz başka şeylere verelim. Sıyrılıp çıkalım içinde bulunduğumuz depresif ortamdan. Bugün size Orka Saldırıları'nı anlatayım. Ama önce orkalarla ilgili biraz bilgi. Gezegenimizde yaşayan çok özel hayvanlardan orkalar, namı diğer katil balinalar. Okyanus yunusları ailesinden Orcinus Orca alt grubuna aitler. Dişleri olan balinagillerden ve Arktikten, Antarktika'ya, tropik iklimler de dahil dünyanın tüm denizlerinde dolaşıyorlar. Moby Dick'te Balinagiller başlıklı 32. Bölümde kısaca bahsediyor Herman Melville kendilerinden:

"Katil Balina. Nantucket'liler bu balina üstüne doğru dürüst bir şey bilmezler; doğa bilginleri ise hiçbir şey bilmezler. Benim uzaktan gördüğüm kadarıyla aşağı yukarı büyük yunus balıklarının büyüklüğünde olduğunu söyleyebilirim. Pek azılı bir balıktır - yamyam denilebilir ona. Büyük Folio balinalarını dudağından yakalayıp, bir sülük gibi oraya yapışıp kaldığı ve koca hayvanı öldüresiye hırpaladığı olur. Katil balina hiç avlanmaz (insanlar tarafından). Yağının ne biçim olduğunu da hiç öğrenemedim. Bu balinanın adı hiç ayırıcı olmadığı için, bunu beğenmeyebilirsiniz, çünkü hepimiz öldürüyoruz karada da denizde de: Bonaparte'lar da öldürüyor, köpekbalıkları da."

Aslında balinagillerden çok yunusgillere yakın, zaten taksonomik olarak da yukarda da söz ettiğim gibi okyanus yunusları içinde sınıflandırılıyorlar. Boyut olarak erkekleri 6-8 metre, dişileri 5-7 metre, ağırlık olarak da erkekler ortalama 6, dişiler 4 ton civarında. Kayıtlara geçmiş en büyük orka 9.8 metre uzunluğunda ve 10 tondan fazla ağırlıkta. Bebek orkalar yaklaşık 180 kg ve 2.4 metre boyunda doğuyorlar.

Solda insan beyni, sağda orka beyni (The Whale Sanctuary Project sitesinden alınmıştır.)

Orkalar bilimsel olarak Apeks Predator - Tepe Yırtıcı olarak kabul ediliyor. Tepe yırtıcı, besin zincirindeki en üst yırtıcı, yani kendisini yiyen başka canlı yok. Aslan, timsah, kurt, tepe yırtıcı olarak kabul ediliyor. Büyük beyaz köpekbalığı denizlerde orkaların altında, çünkü orkaların büyük beyazları da avladığı biliniyor. Oldukça zeki hayvanlar. Beyinde evrimin en üst basamağındaki canlılarda görülen geniş neokorteks alanına, yani beyin kıvrımlarına bakıldığında orkalar insan beyninden daha fazla kıvrıma, dolayısıyla daha fazla gri maddeye, daha fazla nörona sahipler. Avlanma şekillerine bakıldığında ne kadar akıllı olduklarını gözlemek mümkün. Avlamak istedikleri fok ya da yunus gibi bir canlıyı ustaca, içinde olduğu gruptan ayırıp yorduktan sonra afiyetle gövdeye indiriyorlar. Belgesellerde orkaların avlanma teknikleri kayıt altına alınmış. Bir buzulun üstüne kaçıp kurtulmaya çalışan foku, birlikte hareket ederek nasıl buzun üstünden düşürdükleri zekaları hakkında ipucu veriyor. Duyma, görme ve dokunma duyuları çok gelişmiş. Üç tip ses çıkardıkları biliniyor. Klik, ıslık ve nabız ya da sinyal gibi belli düzende tekrarlayan sesler. Çıkardıkları seslerin ekosundan yön bulma ve birbirleriyle haberleşmeleri üst düzeyde.

Zeki oldukları kadar sosyal canlılar da. Kabile halinde yaşıyorlar. Anaerkil (matriark) bir toplum olarak var oluyorlar (İşin bu kısmından orka saldırıları bölümünde tekrar bahsedeceğim). Hayatları boyunca anneleri ile birlikte yaşıyorlar. Ailenin başında en yaşlı dişi bulunuyor. Sonra oğulları, kızları ve onların çocukları. Dişi bir orka ortalama 90 yıl yaşıyor ve tüm bu zamanda bütün aile birlikte dolaşıyor. Nadiren aralarından biri ayrılıp kısa bir keşif sonrası tekrar ailenin yanına dönüyor. Topluluk olarak bilgiyi sonraki nesillere aktarma orkaların önemli özelliklerinden. Nasıl avlanacakları, birbirleriyle kurdukları iletişim, navigasyon bilgileri yetişkinler tarafından çocuk orkalara öğretiliyor. Hatta antreman yaptıkları da saptanmış. Orka saldırılarıyla ilgili bölümde bu konu da yeniden gündeme gelecek.

Orka saldırısı sonucu batan bir yelkenli (Newsweek'ten alınmıştır.)

Orkaların dünyanın bütün okyanuslarında dolaştığını söylemiştim. Böyle olmakla birlikte orkalar iki geniş gruba ayrılıyorlar.Transient (gezici) ve Resident (yerleşik). Gezici olanlar büyük memelilere saldıran ve yiyen grup, daha iri oluyorlar, sırt yüzgeçleri sivrice ve yüzgecin ardındaki gri-beyaz leke uniform. Yerleşik olanlar yalnızca balıkla besleniyorlar, somon ve ton balığı ana gıdaları. Sırt yüzgeçleri uca doğru tatlı bir kavisle sonlanıyor. Sırt yüzgeçlerinin arkasındaki gri-beyaz lekenin içindeyse siyah bir şekil, çizgi oluyor genellikle. İnsanlar orkaların besin zincirinde yer almıyor. Bugüne kadar insanlara saldırı yalnızca esir alınıp gösterilerde kullanılan orkaların bakıcılarını yaralaması veya öldürmesi şeklinde olmuş, doğal ortamlarında insana zarar verdiklerine dair bir bilgi yok. Şahsen Antarktika'da kanoyla dolaşırken yanımdan geçen iki orkaya şahit olmuşluğum var. Sakin sakin yüzüp uzaklaştılar.

Yerleşik ve Gezici Orkalar arasındaki farklar (PacificNortwest Animals sitesinden alınmıştır.)

Evet, şimdi gelelim başlığımıza. Orkalar neden durup dururken yelkenlilere saldırmaya başladı ve bu saldırıların sıklığı ve boyutu ne? Bir sonraki yazımda orka saldırılarının detaylarını anlatacağım.

Talat Kırış kimdir?

Talat Kırış, 1961 yılında İstanbul'da Süleymaniye Doğumevi'nde dünyaya geldi. Sırasıyla Ataköy İlkokulu, İstanbul Erkek Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'ni bitirdi.

Öğrenciliği sırasında yurtiçi ve yurtdışında kaza cerrahisi ve beyin cerrahisi kliniklerinde staj yaptı. Prof. Dr. Türkan Saylan'la birlikte Van'da lepra hastalığı üzerine saha çalışmalarına katıldı. Konya Devlet Hastanesi Acil Bölümü'nde mecburi hizmetini; 1986-1992 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesi Nöroşirurji Anabilim Dalı'nda ihtisasını tamamladı. Uzmanlık tez çalışmasıyla Beyin Araştırmaları Derneği ve Japon Nörotravma Derneği'nden ödül aldı. Uzmanlık sonrası Kartal Eğitim Araştırma ve Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanelerinde çalıştı.

1995-1996 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri, Arizona, Phoenix'te bulunan Barrow Nöroloji Enstitüsü'nde burslu olarak, kafa kaidesi tümörleri ve beyin damar hastalıkları üzerine üst ihtisas yaptı. İstanbul Tıp Fakültesi Nöroşirurji Anabilim Dalı'nda 1999 yılında doçent, 2006 yılında profesör oldu.

2006 yılında 9. Uluslararası Serebral Vazospazm Kongresi'nin başkanlığını yaptı. Türk Nöroşirurji Derneği Yeterlik Kurulu kurucu üyeliği, Nörovasküler Eğitim Öğretim Grubu başkanlığı, Nöroonkoloji Eğitim Öğretim Grubu başkanlığı, Temel Kurslar eş başkanlığı, yönetim kurulu üyelikleri, Türk Nöroşirurji Dergisi ve Turkish Neurosurgery dergileri baş editörlüğü, Nöroonkoloji Derneği ikinci başkanlığı ve Türk Nöroşirurji Derneği başkanlığı yaptı.

Avrupa Nöroşirurji Dernekleri Birliği Araştırma Komitesi üyeliği görevinde bulundu. Akdeniz Beyin Cerrahları Derneği Eğitim Komitesi Başkanı olan Kırış, 2017-2021 yılları arasında Dünya Nöroşirurji Dernekleri Federasyonu Beyin Damar Hastalıkları Komitesi Başkanlığı yaptı.

Dünya Nöroşirurji Dernekleri Federasyonu'nda Türk Nöroşirurji Derneği'ni temsil eden delege olan Prof. Dr. Talat Kırış, meslek yaşamını Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi Beyin Cerrahisi bölümlerinde sürdürüyor.

Kırış'ın editörleri arasında bulunduğu İngilizce iki kitabı, 100'den fazla kitap bölümü, ulusal ve uluslararası dergilerde makaleleri yayımlandı; çok sayıda ülkede beyin cerrahisinin çeşitli alanlarında eğitim kursları ve konferanslar verdi, yurtiçi ve yurtdışında eğitim amacıyla çok sayıda beyin cerrahının izlediği canlı ameliyatlar yaptı.

Tıbbiye öğrenciliği yıllarından itibaren 40 yılı aşan öğretim üyeliği ve hekimlik hayatını, 2021'de yayımlanan "Beyne Giden Yol / Bir Beyin Cerrahının Anıları" adını verdiği kitabında anlattı. TEDx ve farklı sosyal platformlarda konuşmaları yayımlanan Kırış, aynı zamanda kıdemli bir denizci olarak Güney Amerika'dan Antarktika'ya kadar uzanan yelkenli seyahatler yaptı, Grönland'da kanoyla Kuzey Kutup dairesi geçiş yaptı. Anılarında hayalini, "Bir Şehir Hatları Vapuru'na ismimin verilmesini isterim. Kimbilir, kısmet..." sözleriyle paylaştı.

Gençlik yıllarından itibaren yazın dünyasıyla ilgilendi, 1984 yılında Düşün dergisi masal yarışmasında mansiyon kazandı. Argos sanat dergisinde öykü ve denemeleri, Cumhuriyet ve Radikal gazetelerinde yazıları yayımlandı. 2012 yılından Yacht Türkiye dergisinde yazmaya başladı.

Ağustos 2019'dan itibaren T24'te düzenli yazılar yazıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Vendée Globe 2024 bugün başlıyor, selametle…

Vendée Globe Yarışı yalnızca bir yelken yarışı değildir. Dünyanın en zor müsabakasında üç ay boyunca her gün hayatlarını riske atarak mücadele ederken, aynı zamanda dünyayı daha iyiye doğru değiştirmek isteyen insanların da yarışıdır

Neden susuyorsunuz?

Devlet işi gücü bırakmış kocaman bir sopa olmuş, dövecek muhalif arıyor. RTÜK diye bir kurum var, sopalıktan önce elektrikli şok tabancalığına, şimdilerde de ateşli silahlığa terfi etmiş. İktidarın, dayatılan siyasal İslam ideolojisinin hoşuna gitmeyecek yayın gördü mü indiririm aşağı diyor

Bir sabah metroda

Metrodan iniyorum. Etrafımdaki gençlere daha bir farklı bakıyor gözlerim. Çok da uzak olmayan bir gelecekte daha güzel günler göreceğiz diye geçiriyorum içimden

"
"