16 Mayıs 2024

Grammy ödüllü sanatçı Chris Botti: Trompet adanmışlık istiyor, bunu yaptığınızda karşılığını alıyorsunuz

-

Müzik dünyasının en çok satan çağdaş caz trompet sanatçılarından Grammy ödüllü Chris Botti, kariyeri boyunca Sting, Paul Simon, Barbra Streisand, Lady Gaga gibi ünlü isimlerle sahne aldı. Çok sayıda altın ve platin plak kazanan sanatçı, dünyaca ünlü orkestralarla prestijli sahnelerde konserler verdi. Türk müzikseverlerin yakından takip ettiği Chris Botti, 41 konserlik dünya turnesinin İstanbul ayağında Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu'nda hayranlarıyla buluşacak. Kod Müzik ve BWO Entertainment iş birliğiyle gerçekleştirilecek konserde Chris Botti, orkestrası ve özel konuklarıyla müzik tutkunlarına yıldızların altında büyüleyici bir şov vaat ediyor. 

Yeni başladığı dünya turnesinde onu yolda yakaladık. 

Chris Botti

- Merhaba, öncelikle İstanbul'a hoş geliyorsunuz. Türk dinleyicisi sizi seviyor.

Teşekkürler. Ben de onları seviyorum. Aramızda her zaman yoğun bir enerji olduğunu hissediyorum.

- Yılda üç yüze yakın konser veriyorsunuz. Hayatı uçarak geçiriyor olmalısınız. Çocukken pilot olmak istediğinizi okumuştum. Pilot olsaydınız bu kadar fazla uçuyor olmazdınız galiba.

Hahaha! Sanırım öyle. Pilotlar ayda belli bir saat uçabiliyor. Pilot olsaydım bu kadar çok şehir göreceğimi de düşünmüyorum. Çünkü uçaktan indikten sonra saatler süren araç yolculukları yapıp havaalanı bulunmayan onlarca yere de gittim.

- Pilot olmayı "havalı" olmak için mi "havada" olmak için mi istemiştiniz? Çünkü trompeti seçmenizin nedeni olarak "havalı" olmayı göstermişsiniz. Bu hikâyeyi bir de siz anlatır mısınız?

Galiba ikisi için birden. Havalı olmak güzel bir şey. Havada olmak ise yorucu. Fakat bir şekilde bunu yapmaya alışınca, pratik kazanınca o alanı konforlu hale getirebiliyorum. Normal zamanda fırsat bulmakta zorlandığım şeyleri yaptığım yer orası. Ertelediğim podcastleri dinlemek, izlemem gereken filmleri izlemek… Bunlar uzun uçuşlar için planlar. Siz de yapıyorsunuzdur. Önceden tablete indiriyorum. Cep telefonu temizlemek de iyi bir fikir. Gün içinde yüzlerce mesaj, eposta, fotoğraf… Onları temizlemek, kategorilere ayırmak için doğru zamanlar. Fakat daha kısa uçuşları sadece uyuyarak değerlendiriyorum. Çünkü bunun için vakit olan tek yer orası. Tüm bu şeylerin ötesinde yolda olmayı seviyorum. Ve ekibimde seviyor. Bu konuda şanslıyım.

- Peki ya enstrümanız?

Ah evet! Bilirsiniz her çocuk havalı olmak ister. Şimdi düşündüm de bunu belki de her çocuk istemeyebilir. Ama ben istiyordum. Bir süper kahraman değildim, havalı bir sporcu olamayacağımı da biliyordum. Büyükannem org çalıyordu, annem ise klasik piyano. Odanın ortasında büyük bir piyano vardı. Annemi pratik yaparken izlediğim günler hâlâ çok keskin fotoğraf olarak zihnimde. O büyük bir adanmışlık ile çalıyordu. Benden de beklenen buydu. Yani ailenize göre, onların yapmayı sevdiği şeyler sizin için de iyidir ve siz de yapmalısınız. Doc Severinsen'ı televizyonda gördüğümde bir anda her şey oldu ve bitti. Doc çok havalıydı. Ben de onun gibi olmak istiyordum. O halde trompet çalmalıydım. Üçüncü sınıftaydım, hemen gidip trompet aldım.

- Şimdi ne değişti? :) Trompetinizin arkasından ona "işkence aleti" dediğinizi duydum.

Haha!... Bunu onun yüzüne de söylüyorum. Ondan sıkılamazsınız! Ona kısa süreli ara veremezsiniz! Trompet sizi hiç affetmez! Sizin fazla uzağa gitmenize izin vermez. Ara verdiğinizde, kısa süreli uzaklaştığınız da -iki hafta onsuz bir tatil yapamazsınız- o zamana kadar geldiğiniz noktadan gerilemişsiniz demektir. Onunla özel bir yerde antreman yapmanız gerek, baş başa… Çünkü etrafta kimse sizi o kadar zaman dinlemek istemeyecektir. Trompet adanmışlık istiyor. Bunu yaptığınızda karşılığını alıyorsunuz.

- Şimdi turnedesiniz ve zamanınız az biliyorum ama sormam gereken son iki soru kaldı. 60 yaşınızda Blue Note'dan yayınladığınız Vol1'den bahseder misiniz? Kariyerinizin ikinci başlangıcından…

Pandemiden çıkıyorduk ve bu albüm herkes için büyük bir yeniden başlangıç oldu. Sanırım bu yüzden ona "Volume One" adını verdim.

Bir buçuk yıllık durgunluk sonrası yeniden başlamak… Bunu Blue Note ile yapmak… Değerli dostum David Foster ile yeni başlamak…  Bunlar önemliydi. Vol1 tüm albümlerim arasında bana pozitiflik ve iyimserlikle dolu bir yeniden başlangıcı temsil ediyor.

Blue Note için ilk yolculuğum. Caz müzisyenleri için efsanevi bir marka olduğundan, bu tarihi ve ikonik etiket altında albüm çıkarmak da benim için yeni bir başlangıç. Don Was ve Blue Note ekibiyle bu ilişkiyi başlatmaktan ve harika personelleriyle çalışmaktan son derece heyecanlıyım ve gerçekten harika zaman geçiriyorum. Bu yüzden "Vol2" ve "Vol3"ü dört gözle bekliyoruz. 2025 ilkbahar ya da sonbaharda Vol2 için stüdyoya girmeyi istiyoruz.

-Ve İstanbul konseriniz, bu Cuma bizi bekliyor?

Harika ritim yakaladığımız orkestram, beş özel konuğum ve eğlenceli bir şov. Güzel şehrinizde ve güzel insanlarla hep beraber eğleneceğiz. Bekliyoruz.

- Çok kalamayacaksınız sanırım.

Evet ertesi sabah Dubai konseri için hemen ayrılmamız gerekecek ama bu durum havaalanında beklerken egzotik ve büyüleyecek kadar lezzetli yemeklerinden yemeyeceğimiz anlamına gelmiyor.

- O halde konseri heyecanla bekliyoruz. Teşekkürler.

Ben de teşekkür ederim.

Sümeyra Gümrah kimdir?

Sümeyra Gümrah Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV ve Sinema Bölümü'nden mezun oldu.

Öğrenim süreci boyunca Kanal D bünyesindeki radyolarda görev aldı. Yönetmen yardımcısı olarak başladığı kariyerini, kültür sanat sektöründe basın danışmanlığı yaparak devam ettirdi.

2006 - 2013 yılları arası Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda görev yaptı.

Fatma Berber ile kaleme aldığı Destek Yayınları'ndan Bir Pera Masalı isimli gezi kitabı ve Pink Floyd - Kilidi Açamazsan Kır Kapıyı isimli biyografi kitabı; Ayrıntı Yayınları Düşbaş Kitapları'ndan Bir Porsiyon Sanat isimli kitapları bulunuyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Bir mumun alevinde ‘an’larda yolculuk: "Işık. Gölge. Sahneler"

Çağatay Odabaş: Mum çok etkileyici hatta yaşayan bir obje. Yani, tıpkı insanlar gibi bir döngüyü tamamlıyor. Bu sergi konseptini oluştururken mumun bu zamansız özelliği beni çok etkiledi. Bu filmin oyuncuları da mumlar oldu

Pavarotti’nin mirasçısı Pati: Mevlâna’nın “Gel, kim olursan ol yine gel” çağrısının, disiplinli bir Katolik metni olan Requiem ile birleştirilmesi cesur bir ifade!

"Her dilin kendine has renkleri ve şarkı söyleme tarzı var. Köprü kurmaya gerek yok. Asıl güzellik, dillerin kendine özgü yönlerini tanımakta. Her dilin kendine özgü lezzetlerini anlamak..."

Ey Yare Man

İran müziği, eski dostun vuslatı gibi kulaklarımızda… Dinleyici, makamdan makama gezinirken Tebriz’in rüzgârı, Şiraz’ın gül kokuları, İsfahan’ın bahçelerinin miskleri nağmelerle içimize sızar…

"
"