16 Aralık 2024

İstanbul mirası dijitalleşiyor: Çok sesli bir hafıza; Cemal Reşit Rey’in izinde

T. Volkan Aslan: Yaptığımız çalışmalarla hem geçmişin izlerini bugüne taşıyor hem de geleceğe daha sağlam bir kültür mirası bırakmayı hedefliyoruz. Bu arşiv, yalnızca Cemal Reşit Rey’i değil, İstanbul’un tüm seslerini içinde barındırıyor

İstanbul… Bir şehrin sesi olur mu? İstanbul’un var. O ses, Galata’nın taş kaldırımlarında yankılanan ayak seslerinden, Sultanahmet’in rüzgârla savrulan ezanlarından, Boğaz’da bir vapurun ıslığına karışan martı çığlıklarından gelir. Bu şehir, zamanın içinden geçen bir ezgi gibi hem durağan hem devingen… Dar sokaklarında cızırtılı bir plaktan yükselen eski bir tangonun melankolisi, geniş meydanlarında bir marşın coşkusu dolaşır. Ve bu sesleri notalara taşıyan isimlerden biri Cemal Reşit Rey’di. Çok sesli müziğin Türkiye'deki ilk büyük öncülerinden…

Cemal Reşit Rey, özellikle Lüküs HayatDeli Dolu ve Üç Saat gibi operetlerinde İstanbul’un kozmopolit yapısını, insanlarını ve sosyal yaşamını bulursunuz. Adalar Revüsü gibi eserlerinde ise İstanbul’un mekânsal hikâyeleri, semtlerin renkli atmosferi melodilerle anlatılır. Onun notaları, bu coğrafyanın yalnızca seslerini değil, hayallerini de bir müzik hafızasına dönüştürmüştür.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanlığı, bu büyük hafızayı geleceğe taşımak için bir adım attı. Cemal Reşit Rey’in el yazmaları, besteleri ve kişisel notlarından oluşan arşiv dijital bir belleğe dönüştürülecek.

Müzikolog Leonard Bernstein’ın ifadesindeki gibi, “Arşivler, geçmişin seslerini bugüne taşır.”

Cemal Reşit Rey’in “çok sesli” sessiz mirasının bugüne taşınmasını İBB Kültür Dairesi Başkanı T. Volkan Aslan ile konuştuk.

-İstanbul’un kültürel mirası açısından Cemal Reşit Rey Arşivi’nin önemi nedir? Bu proje nasıl başladı?

İstanbul’un kültür hazinesinin derlenip toparlanması ve korunması, İBB Miras gibi bir markayı yaratmış bir büyükşehrin geriye bırakması mümkün olmayan konularından biri. Bu kapsamda Cemal Reşit Rey Konser Salonu, tarihsel önemiyle bizim için çok kıymetli bir alan.

Cemal Reşit Rey Arşivi, göreve başladığım ilk günden itibaren gündemimdeydi. Göreve gelir gelmez hızlı bir çalışma başlattık ve arşivi dijitalleştirme fikri üzerine çalışmaya başladık. Çünkü bu işler el yordamıyla yapılamaz; iyi bir kadro kurmak ve elimizdeki arşivi detaylıca incelemek gerekiyordu.

Arşivde el yazması notalar ve sayısız değerli çalışma bulundu. Bunların korunması, dijitalleştirilmesi ve geleceğe aktarılması gerektiği için akademisyenlerden ve alanında uzman kişilerden oluşan bir ekip kurduk. Şu anda muazzam bir çalışma devam ediyor. Yakın zamanda dijitalleştirme sürecini tamamlayarak bu arşivleri gençlerin, müzikologların ve sanatseverlerin erişimine açacağız.

-Arşivle ilk karşılaştığınızda neler hissettiniz? Beklentilerinizle uyumlu muydu?

Her şeyin daha iyisi mümkün, ancak elimizdeki malzemelerin bize ulaşmış olması sevindirici. Yine de, bu süreçte bazı hayal kırıklıkları yaşadım. Beklediğim birçok şeyi bulamadım. Daha düzenli ve iyi şartlarda korunmuş olacağını bekliyordum.

Ne yazık ki, arşiv geleneği bizim coğrafyamızda oldukça zayıf. Anadolu’da yaptığım derlemelerde de benzer durumlarla karşılaştım. Geleneksel kıyafetler, sandık kültürü gibi değerli unsurların çoğu korunmamış. Örneğin, Malatya’da kadınların kafasına taktığı işlemeli tepelikleri aradığımda, bu objelerin günlük ihtiyaçlar karşılığında satıldığını fark ettim. İster istemez ekonomik koşullar, değişimler mirasın korunmasında genel bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.

-Arşiv çalışmasını kimler yürütüyor?

Bu arşiv çalışmasını şu anda üç kişilik bir ekip yürütüyor. Ekipte yer alan isimler, ilgili alanda uzmanlaşmış kişiler. Birbirimizi tanıyoruz daha önce de Sungu hocam ile birlikte çalışmalarımız oldu. Ancak bu alanda uzmanlaştığını bilmemek, çalışmanın güzel bir sürprizi oldu.

Projeyle ilgili çalışmalar, müzikolog Dr. Sungu Okan'ın koordinatörlüğünde, müzikolog doktorant Aslı Uzdil ve Doç. Can Okan'ın katılımıyla gerçekleşiyor. Bu ekip, arşivin derlenmesi ve dijitalleştirilmesi konusunda büyük bir titizlikle çalışıyor. Şu anda 50'ye yakın eser ve yüzlerce nota sayfası işlediler ve arşivin tümü CRR çatısı altında toplanıncaya kadar çalışmalara devam edecekler.

-Cemal Reşit Rey’in eserleri arasında en dikkat çeken çalışmalar neler?

Arşivdeki en önemli grup, Cemal Reşit Rey’in operetleri. Özellikle Lüküs Hayat, Deli Dolu ve Üç Saat gibi eserler çok bilinse de, daha az bilinen ya da hiç seslendirilmemiş operetler de mevcut.

Elimizde bu eserlerin el yazmaları bulunuyor, bu da onları bestecinin istediği biçimde seslendirebilmek için büyük bir fırsat sunuyor. Örneğin, Almanya’da Urtext edisyonu olarak bilinen tam tıpkıbasım eserler gibi, Cemal Reşit Rey’in operetleri de bir edisyon olarak yayımlanabilir. Bazı eksikler olsa da, bu çağrıyı koleksiyonerlere ve uzmanlara ulaştırarak tamamlanabileceğini düşünüyoruz.

-Operetler Cemal Reşit Rey’in külliyatında nasıl bir yere sahip?

Operetler, Cemal Reşit Rey’in eserlerinde en kalabalık grup. Bu tür, bestecinin İstanbul’daki sosyal ve kültürel hayatı müzikle anlatabilmesi için en uygun araçlardan biriydi.

Örneğin, Adalar Revüsü, her bir adayı temsil eden bağımsız bölümlerden oluşuyor. İlk kez Büyükada’da sahnelenmiş ve dönemin toplumsal hayatını yansıtan rengarenk bir sahne eseri. Operetler, müzikle tiyatroyu birleştirerek hem eğlence hem de hikâye anlatımı sunuyor. Bu nedenle, Cemal Reşit Rey’in eserlerinde operetler çok özel bir yere sahip.

-Cemal Reşit Rey, İstanbul Orkestrası’nın kuruluşunda nasıl bir rol oynadı?

İstanbul Orkestrası’nın kuruluşu Cemal Reşit Rey’in öncülüğünde gerçekleşti. Bu süreç, 1914’te kurulan Dârülbedâyi ile başladı., Dârülbedâyi bir tiyatro okulu olarak kurulmuştu, ancak içerisinde müzik eğitimi veren Dârü’l-Elhân da yer alıyordu. Daha sonra ayrı olarak kurumsallaştı.

Bu okul, Cemal Reşit Rey’in öğrencilerinin yetişmesine olanak sağladı. Daha sonra orkestralar ve topluluklar kurularak, İstanbul müzik tarihinde önemli bir yer edindi. Bu konuda Melih Duygulu ile birlikte çalışarak İstanbul’un Müzik Tarihi isimli bir kitap hazırladık. Kitap, dijital platformlarda da mevcut ve müzik tarihi çalışan herkesin okumasını öneriyorum.

-Kayıp eserler için bir çağrı yapmayı düşünüyor musunuz?

Bu çağrıyı, sistemi tamamen kurduktan sonra yapmak daha anlamlı olur. Yeterli altyapıyı oluşturduktan sonra, Cemal Reşit Rey’in kayıp eserlerini ve objelerini bir araya getirmek için iş birliğine hazır olacağız. Amacımız, Cemal Reşit Rey’in mirasını dijital platformlarla halka sunmak ve onun hatırasını yaşatmak.

-İBB Miras ve İBB Kültür projeleri kapsamında başka hangi çalışmalar yapılıyor?

Kent Hakkı başlığıyla 5 yıllık stratejik hedeflerimizi Mart ayında, seçimlerden hemen önce açıklamıştık. O hedeflerde belirlediğimiz noktalar doğrultusunda, herkes için her yerde sloganıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kültürün demokratikleşmesi ve insanların kültür-sanata erişimi konusunda projelerimiz devam edecek. Kültür hakkı kapsamında, hem çeşitliliği artıran hem de özellikle kültür ve sanat üreticilerinin önünü açan yapılanmalar ile projelere büyük önem vereceğiz.

Bağımsız ve katılımcı kültür politikaları

Önümüzdeki beş yılda, herkesin temsil hakkını merkeze alarak, sanat yapabilme ve kültür-sanat üretebilme hakkını geliştiren çalışmalara yoğunlaşacağız. Paydaşlarımızla daha fazla iş birliği yaparak, katılımcı projeler üretmeye ve alanda sivilleştirme politikası dediğimiz, bağımsız yapılara daha çok söz hakkı tanıyan bir modele geçmeye odaklanacağız. Bu noktada, İstanbul Müzik Çalışmaları Merkezi Projesi, özellikle Orkestralar Müdürlüğümüz ile bizi çok heyecanlandırıyor. Bunun yanı sıra, kültür araştırmaları ve merkezleşme çalışmalarımız da hızla devam ediyor.

İBB Miras’ın birçok projesi, önümüzdeki iki yıl içinde tamamlanarak şehre yeni kültür alanları kazandıracak. Amacımız, kültür ve sanat yönetimi modellerinde daha katılımcı, bağımsızlara söz hakkı tanıyan bir anlayışı uygulamak ve mevcut alanlarımızı daha fazla kullanıma açmak. Çocuklar için sanat eğitimi altyapısını geliştirmek, sanatsal altyapı modelini güçlendirmek ve çocukların sanatla tanıştıktan sonra profesyonelleşme yolunda ilerleyebilmesi için projeler üretmek. Çocuk sanat merkezlerimizin sayısını artırmayı planlıyoruz.

Kültür turizmi ve uluslararası festivaller

Uluslararası anlamda, İstanbul’un kültürel zenginliklerini kültür turizmiyle daha iç içe bir şekilde tanıtmayı hedefliyoruz. İstanbul’a gelen turistlerin kültür ve sanat tüketimine katılımını artıran çalışmalar yapacağız. Özellikle, İstanbul’un uluslararası festivallerini destekleyen modelleri geliştirme çabası içerisindeyiz.

Bu konular bizim için saymakla bitmez. İBB’nin birçok projesi yavaş yavaş tamamlanıyor; yeni mekanlar ve beraberinde gelen güzel işler bizi bekliyor.

 

Sümeyra Gümrah kimdir?

Sümeyra Gümrah Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV ve Sinema Bölümü'nden mezun oldu.

Öğrenim süreci boyunca Kanal D bünyesindeki radyolarda görev aldı. Yönetmen yardımcısı olarak başladığı kariyerini, kültür sanat sektöründe basın danışmanlığı yaparak devam ettirdi.

2006 - 2013 yılları arası Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda görev yaptı.

Fatma Berber ile kaleme aldığı Destek Yayınları'ndan Bir Pera Masalı isimli gezi kitabı ve Pink Floyd - Kilidi Açamazsan Kır Kapıyı isimli biyografi kitabı; Ayrıntı Yayınları Düşbaş Kitapları'ndan Bir Porsiyon Sanat isimli kitapları bulunuyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Fado: Denizin Sakladığı Hikâyeler 18 Aralık’ta Deniz Müzesi’nde!

Teresinha Landeiro: Hayatımı fado aracılığıyla nasıl tanımlayacağımı bilmiyorum, ama hayatımda fado olmadan kendimi hatırlayamıyorum. Yıllardır fado söylüyorum. Ama hayatımı bir fado şarkısıyla anlatmam gerekseydi, bu mutlu ve hafif bir şarkı olurdu

İran’dan Amsterdam’a bekleyişin hikâyesi: İntizar

Albüm kimi yerde bir manifesto gibi… Motamedi’nin "An Advice from Hafez"teki yorumu, fısıldayan bir rehberin sesine benziyor. İntizar sizi, bazen bekleyişin varılacak yerden daha anlamlı olduğuna ikna edebilir!

Kimlik, özgürlük ve yalnızlığı sorgulayan "Yalnız"ı tiyatroya uyarlayan Başak Kıvılcım Ertanoğlu ve Ümit Erlim: Yalnızım, yalnızsın, YALNIZ!

"Yalnız’da herkes kendisinden bir şeyler bulacaktır. Oldukça evrensel bir hikayeyi, fazlasıyla yerel motiflerle, günümüzden anlatıyoruz. Bu hikayede Feray’ın kendisini gerçekleştirmek için yaşadıklarını; toplumsal açıdan ülkemizde 20 senedir süregiden yozlaşma, çürüme, yalnızlaşma, kapatılmalar, para uğruna şarlatana dönüşen ahlak tüccarlarını, kadın cinayetleri, hak ihlallerini de görüyoruz"

"
"