21 Aralık 2024

Pacific Quintet: Biz sadece beş müzisyen değiliz, farklı kıtalardan insanlarız; farklılıkların birleştirebileceğini göstermeye çalışıyoruz

"Uzun İnce Bir Yoldayım'ı çok iyi biliyoruz. Türk ezgilerini seviyoruz, birini seçmek zor, en son 'Üsküdar'a Gider İken'i keşfettik ve çok seviyoruz!"

Pacific Quintet, farklı coğrafyalardan gelen beş müzisyenin bir araya gelerek oluşturduğu ve müzik aracılığıyla kültürleri birleştiren eşsiz bir topluluk. Türkiye, Honduras, Almanya, Japonya ve Güney Kore’den müzisyenlerin oluşturduğu bu beşli, Leonard Bernstein’ın kurduğu Pacific Music Festival’de tanıştı ve bu festivalin özündeki birlik ve paylaşım ruhunu Avrupa’ya taşımaya karar verdi. Şimdi ise Berlin Filarmoni gibi dünyanın en prestijli salonlarında konserler vererek, müziğin “evrensel dilini” dünyaya kanıtlıyorlar.

Pacific Quintet

Pacific Quintet’e, 22 Aralık Pazar akşamı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda verecekleri konser öncesi soru sorma imkânı buldum. Repertuvarlarından barış mesajlarına, kültürel farklılıkların müziklerine; birlikteliklerinin onlara kattıklarını konuştuk. 

- Leonard Bernstein'ın ruhunu Avrupa'ya taşıma fikrinden ve bahseder misiniz? Motivasyonunuzu merak ediyorum.

Leonard Bernstein'ın kurduğu festivalde (Pacific Music Festival) tanıştık. Bu festivalde dünyanın her yerinden öğrenciler bir ay boyunca Japonya'da bir araya gelip müzik yapıyor, öğreniyor ve bağlantı kuruyorlar. L.Bernstein sadece harika bir müzisyen, orkestra şefi, besteci değil, aynı zamanda bir hayırseverdi ve bizim amacımız sadece bir topluluk oluşturmak değil, nereden gelirseniz gelin, geçmişiniz ne olursa olsun "United" olma fikrini sürdürmek önemliydi. Şans eseri hepimiz Almanya'da buluştuk ve bir beşli olarak devam etmeye ve PMF'nin (Pacific Music Festival) ruhunu taşımaya karar verdik. En büyük motivasyonumuz da uyum sağlamamız oldu, müzikal düzeyde birbirimizi anlıyoruz ve birlikte çalmaktan keyif alıyoruz.

- Türkiye, Honduras, Almanya, Japonya ve Güney Kore'den müzisyenler olarak, farklı kültürel geçmişleriniz müziğinizi nasıl zenginleştiriyor? Kültürel farklılıklar hiç provalarda ilginç anlara yol açtı mı?

Müzikal düzeyde aynı vizyona sahip olduğumuz kadar, elbette çok farklı zihniyetlere, geçmişlere ve yaşam öykülerine sahibiz, sanırım bizi gerçekten bir arada tutan şey, birlikte çalmayı gerçekten çok sevmemiz ve birbirimizden çok şey öğrenip birlikte üretmemiz. Dilleri karıştırıyoruz, yemek kültürlerimiz hakkında bilgi ediniyoruz, nasıl iletişim kuracağımızı, tüm farklılıklarımızla nasıl barış içinde olacağımızı öğreniyor ve takdir ediyoruz. Provalar sırasında çok sayıda komik anımız ve çok sayıda "iç şakamız" oluyor. Birlikte çaldığımızda herkes kendi kültüründen bir parça getiriyor, bu kadar farklı ülkeler hakkında müzik yoluyla bilgi edinebilmek gerçekten harika.

Pacific Quintet

- İlk konseriniz dünyaca ünlü Berlin Philarmonic Hall'daydı. O sahnede çalmak nasıl bir duyguydu? O anı tekrar yaşayabilseniz, hangi eseri çalardınız?

Unutulmazdı, heyecan doluyduk. Orada birkaç kez çalma fırsatımız oldu, ama ilk seferimiz Danimarka'daki Nielsen yarışmasına gitmeden sadece birkaç gün önceydi. Ondan önce yarışma için çok yoğun bir hazırlık dönemimiz olmuştu. Bu bize oraya geri dönüp tekrar çalmak için büyük bir motivasyon verdi. "United" albümümüzün programını çalardık, böylece dinleyiciler geldiğimiz 5 ülkeyi deneyimleyebilirdi.

- Rossini'den Ravel'e, Fazıl Say'dan Reicha'ya kadar geniş bir repertuvarınız var. Eserleri seçerken sizi en çok ne heyecanlandırıyor?

Dinleyicilere farklı zamanlar ve stiller arasında küçük bir yolculuk yaptırmak için, konser programımızda her zaman farklı müzik dönemlerini, klasik ve modern eserleri birleştirmeye çalışıyoruz.

- Fazıl Say'ın 'Alevi Dedeler Rakı Masasında' eserini yorumlarken ne gibi duygular hissettiniz? Bu eserin hikayesi ve ritmi sizde nasıl bir duygu uyandırdı?

Çalmaktan en keyif aldığımız eserlerden biri oldu. Sadece harika bir müzik değil, aynı zamanda enstrümanlarımız için inanılmaz derecede iyi yazılmış. Fazıl, enstrüman için harika bir anlayışa sahip, her modern bestecide bu bulunmaz. Aynı zamanda dinleyiciler tarafından da en çok beğenilen eserlerden biri. Tüm o “baharatlı ritimleri”, hüznü, lezzetleriyle sizi Türkiye'ye götürüyor. Çalarken çok eğleniyoruz.

Pacific Quintet

- 'Muhteşem Beşli' ve 'Barış Elçileri' olarak adlandırıldınız. Bu unvanların bir topluluk olarak kimliğinizi yansıttığını düşünüyor musunuz? Barışı müzik aracılığıyla ifade etmek sizin için ne anlama geliyor?

Kesinlikle! Fikrimizin takdir edilmesi ve anlaşılmasından dolayı çok mutluyuz. Biz sadece beş müzisyen değiliz, neredeyse beş farklı kıtadan gelen, birbirleriyle barış içinde olan, öğrenen, uzlaşan ve müziği birlikte paylaşan beş farklı insanız, farklılıklarımızın da bizi birleştirebileceğini göstermeye çalışıyoruz.

- İlk albümünüz "United" kısa süre önce yayınlandı. Bu albüm aracılığıyla dinleyicilere hangi mesajı iletmeyi amaçladınız? Başlığa nasıl karar verdiniz?

En başından beri dinleyicilerle ülkelerimizden parçalar paylaşmak istediğimizi biliyorduk ve bir albüm kaydetmek hayalimizdi. Fikrimizi beğenen ve destekleyen "Outhere"/Fuga Libera” adında harika bir plak şirketimiz var. Dinleyicilerin 5’imizin kültürüne de bir göz atabilmesini istedik. "United" (Birleşik) ismi, ana fikir birlikte olmak, birleşmek ve paylaşmak olduğu için çok doğal bir şekilde ortaya çıktı.

- Bir müzik türü olsaydınız hangisi olurdunuz?

Muhtemelen halk müziği olurduk :)

Pacific Quintet

- Türk melodisi düzenleme şansınız olsaydı hangi eseri seçerdiniz?

Fazıl Say'ın "Alevi Dedeler Rakı Masasında" eserinde de kullanıldığı için artık hepimiz "Uzun İnce Bir Yoldayım"ı çok iyi biliyoruz. Türk ezgilerini seviyoruz, birini seçmek zor, en son "Üsküdar'a Gider İken"i keşfettik ve çok seviyoruz!

- Sizce bir oda müziği topluluğunun uzun süre birlikte çalmasının sırrı nedir? Grubunuzda bu bağı nasıl güçlü tutuyorsunuz?

Saygı, yeni fikirler üretmek, uzlaşmak ve iyi bir iletişim anahtardır.

- Dinleyicilerinize, konserlerinize gelirken yanlarında hangi duygu ve düşünceleri getirmelerini tavsiye edersiniz?

Açık bir kalple gelmelerini; müzik yoluyla iletişim kurmaktan daha güzel bir şey yok, bu sayede pek çok duyguyu deneyimleyebiliriz.

Sümeyra Gümrah kimdir?

Sümeyra Gümrah Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV ve Sinema Bölümü'nden mezun oldu.

Öğrenim süreci boyunca Kanal D bünyesindeki radyolarda görev aldı. Yönetmen yardımcısı olarak başladığı kariyerini, kültür sanat sektöründe basın danışmanlığı yaparak devam ettirdi.

2006 - 2013 yılları arası Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda görev yaptı.

Fatma Berber ile kaleme aldığı Destek Yayınları'ndan Bir Pera Masalı isimli gezi kitabı ve Pink Floyd - Kilidi Açamazsan Kır Kapıyı isimli biyografi kitabı; Ayrıntı Yayınları Düşbaş Kitapları'ndan Bir Porsiyon Sanat isimli kitapları bulunuyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

İstanbul mirası dijitalleşiyor: Çok sesli bir hafıza; Cemal Reşit Rey’in izinde

T. Volkan Aslan: Yaptığımız çalışmalarla hem geçmişin izlerini bugüne taşıyor hem de geleceğe daha sağlam bir kültür mirası bırakmayı hedefliyoruz. Bu arşiv, yalnızca Cemal Reşit Rey’i değil, İstanbul’un tüm seslerini içinde barındırıyor

Fado: Denizin Sakladığı Hikâyeler 18 Aralık’ta Deniz Müzesi’nde!

Teresinha Landeiro: Hayatımı fado aracılığıyla nasıl tanımlayacağımı bilmiyorum, ama hayatımda fado olmadan kendimi hatırlayamıyorum. Yıllardır fado söylüyorum. Ama hayatımı bir fado şarkısıyla anlatmam gerekseydi, bu mutlu ve hafif bir şarkı olurdu

İran’dan Amsterdam’a bekleyişin hikâyesi: İntizar

Albüm kimi yerde bir manifesto gibi… Motamedi’nin "An Advice from Hafez"teki yorumu, fısıldayan bir rehberin sesine benziyor. İntizar sizi, bazen bekleyişin varılacak yerden daha anlamlı olduğuna ikna edebilir!

"
"