Yunanistan’da Kiryakos Miçotakis’in Yeni Demokrasi Partisi (YDP) hükümeti, milliyetçi söylemleriyle tanınan partinin eski lideri ve eski Başbakan Andonis Samaras’tan partiyi sarsan büyük bir darbe aldı.
Başbakan “Miçotakis’in milli egemenlik konularında gerektiği kadar hassas olmadığı” gerekçesiyle birçok açıklamalarda bununan Samaras, nitekim pazar günü TO VİMA gazetesine verdiği uzun mülakatta “Başbakan Miçotakis ve Dışişleri Bakanı Yeorgos Yerapetritis’in Türkiye ile diyalog kurulması uğruna Yunan egemenlik haklarından feragat ettiklerini” öne sürmesi, Samaras’ın aynı anda partiden ihraç edilmesine yol açtı.
Yunanistan’ın “ethnika themata”; yani “milli egemenlik konularının” başında gelen Türk-Yunan ilişkilerinde süregelen ılımlı ve olumlu havanın aksini düşünen Samaras’ın, “Miçotakis ve Yeraptetritis’in diyalog kurma sevdaları ile Türkiye’nin adeta oyuncağı haline geldiklerini” ima eden son açıklamaları bardağı taşıran son damla oldu.
Samaras bununla da kalmayıp; Azerbaycan’da düzenlenen zirve toplantıları çerçevesinde Cumhurbaşkanı RT Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Miçotakis, Kıbrıs Rum Cumhurbaşkanı Nikos Hristodoulides ve Arnavutluk Başbakanı Fredy Rama ile sohbet eden görüntülerini de sert bir dille eleştirmiş, Miçotakis ve Hristodoulides’in Erdoğan ile aynı kahve masasında oturup sohbet etmelerine “Erdoğan ile haşır neşir olmaları gereksizdi” şeklinde tepkisini göstermişti.
Samaras’ın bu sözleri hükümet sözcülüğü tarafından “yalnız Miçotakis’e karşı değil; Kıbrıs Rum lideri Hristodoulides’e karşı da bir hakaret olduğu” açıklanmıştı.
Ancak Samaras’ın YDP partisi içindeki “milliyetçiliği körükleyen” tutumu bir ilk değil.
Samaras, 1992 yılında da keza YDP hükümetinde Dışişleri Bakanı görevini sürdürürken, dönemin Başbakanı Konstantin Miçotakis’in (Kiryakos Miçotakis’in babası) “Makedonya sorunu”nun çözümü için izlediği olumlu siyasetine karşı sert bir şekilde karşı çıkmış ve kendisi ile aynı görüşte olan bir- iki milletvekiliyle hükümetten desteğini çekerek baba Miçotakis’in iktidardan düşmesine neden olmuştu.
1993 yılında “Siyasi Bahar” adı altında kendi partisini kuran Samaras milliyetçi söylemlerini devam ettirmiş; ancak partisini kısa bir süre içinde dağıtmak zorunda kalmıştı.
Sosyalist PASOK iktidarının sona ermesiyle 2004 yılında yeniden iktidara gelen Bşbakan Kostas Karamanlis liderliğindeki YDP’nin çağrısı üzerine tekrar partiye dönen Samaras, 2010’da patlak veren ekonomik kriz süresinde ana muhalefet partisi konumundaki YDP’nin liderliğini üstlenmiş; o dönemde iktidarda bulunan ve Türkiye ile yakın işbirliğinden yana olan sosyalist PASOK hükümetinin Başbakanı Yeorgos Papandreu’nun “büyük ekonomik kriz ortamında işbirliği” çağrılarını ret ederek Papandreu hükümetinin de iktidardan düşmesine ön ayak olmuştu.
2012’deki ekonomik kriz ortamında kurulan YDP hükümetinde Başbakanlık görevine gelen Samaras, 2015 seçimlerinde iktidarı radikal sol SYRİZA partisine kaptırmış; önceki güne kadar YDP milletvilliğini sürdürüyordu.
Ancak Samaras’ın bu son hamlesi, Miçotakis hükümetinde yeniden tehlike çanları çaldırdırıyor.
Bunun nedeni de, 2025 Bütçesinin onayı için 21-24 Kasım tarihlerinde yapılacak Parlamento oylamasında Samaras ile aynı görüşte oldukları bilinen 8 milletvekili eğer Bütçe oylamasında ret oy kullanırsa 300 sandalyelik parlamentoda düne kadar Samaras ile birlikte 159 milletvekili bulunduran YDP hükümetinin milletvekili sayısı 150’ye düşecek ve Miçotakis hükümetinin sonunu getirmiş olacak.
Türk-Yunan diyalogu konusunda Samaras ile hemen hemen aynı görüşte olan ve “YDP’nin demir başlarından biri” olarak kabul edilen keza eski Başbakan Kostas Karamanlis’in tavrının ne olacağı da merak konusu.
Samaras’ın 2025’in Şubat ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için Cumhurbaşkanlığı için Kostas Karamanlis’i aday göstermesi, parti içinde bir bakıma hala söz sahibi olan bu iki liderin “Miçotakis’e karşı ortak bir cephe oluşturmaya çalışacakları” tahminleri yürütülüyor.
Ancak Karamanlis’in“milli egemenlik konularında” zaman zaman izlediği bu sözüm ona milliyetçilik tavrını 2004’te Başbakanlık döneminde de göstermişti.
Karamanlis 2004 yılında Başbakanlık koltuğuna oturduğunda, özellikle Ege’deki görüş ayrılıklarını asgariye indirmeyi başaran dönemin PASOK lideri Başbakan Kostas Simitis’in Türkiye ile uzlaşma aşamasına getirdiği istikşafi görüşmelerinin sona ermesine yakın anlaşmaları “sil baştan” ederek müzakerelerin tamamlanmasını engellemişti..
Yunan iç siyasetindeki bu gelişmelerin en ilginç tarafı, Yunanistan’da ana muhalefet radikal sol SYRİZA partisi içindeki liderlik mücadelelerinin devam etmesi sonucunda oy potansiyelini –nabız yoklamalarına göre- yüzde 6.6’ya düşürmesine ve 3.parti konumundaki sosyalist PASOK’un kağıt üzerinde neredeyse ana muhalefet partisi konumuna gelmesi, Miçotakis hükümetinin - muhalefet partilerinin zayıflığı nedeniyle- hem özgüvenini arttırdığını hem de siyasetteki mutlak hakimiyetini gösteriyordu.
Ancak bu son gelişmeler, Miçotakis hükümeti taraftarlarında “Miçotakis’in muhalefet partileri tarafından değil, parti içinde kaydedilen ‘kim daha çok milliyetçi’ çekişmeleriyle iktidardan düşürülebileceği’ endişelerini yaratıyor.
Ama siyaset bu diyeceksiniz.
Siyasette her an herşeyin olabileceği; hiçbir şeyin garantisi olmadığı Yunan iç siyasetindeki bu gelişmeler gösteriyor.