19 Ekim 2024

Miçotakis aşırı milliyetçilere sert çıktı: “İlk büyük krizde kaçacak olan onlardır”

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Türkiye ile diyalog kurulmasına yan gözle bakan ülkedeki aşırı milliyetçilere sert çıktı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 8 Kasım’da Atina’yı ziyaret etmesinden az önce bir bölüm Yunan basını kadar muhalif siyasetçiler de Miçotakis hükümetinin Türkiye ile başlattığı diyaloga tepki göstermeye başladı.

Muhalif siyasetçiler” derken; bu diyaloga kuşku ile bakanların arasında Miçotakis’in kendi partisi (YDP) içindeki önemli isimler de var.

Örneğin muhafazakâr Yeni Demokrasi Partisi (YDP) nin eski liderleri ve Başbakanlarından Andonis Samaras, henüz birkaç gün önce Kıbrıs (Rum) ziyaretinde yaptığı bir konuşmasında “Ege ve Kıbrıs’ta bir şeyler pişiriliyor” türünde küçümseyici bir ifade kullandıktan sonra hükümetin bu “milli konularda daha dikkatli olması gerektiğine” dikkati çekti.

Diğer muhalefet partileri içindeki kendilerini kâh “vatansever” kâh “milliyetçi” olarak gösteren siyasetçiler de Miçotakis hükümetinin “Ege ve doğu akdenizdeki Yunan egemenlik haklarını müzakere ettiği” gibi Miçotakis’i suçlayıcı ifadeler kullanıyor.

Yunan basınının bir bölümü de aynı doğrultudaki haber ve yorumlarında benzeri tezler savunuluyor.

Son günlerde “Türkiye’ye güvenilemeyeceği” mottosunun tartışmaların baş tacını oluşturmaya başlaması, Başbakan Miçotakis’in sert tepkiler göstermesine yol açıyor.

Brüksel’deki AB zirve toplantısından sonra basına konuşan Miçotakis’in “Türkiye ile medeni bir şekilde görüşüyoruz. Türkiye ile her konuda görüş birliği içinde olmadığımız zaten biliniyor. Aramızdaki sorunların ciddiyetle ele alınması gerektiği için Türkiye ile medeni bir biçimde görüşüyoruz” dedikten sonra “…diyaloga karşı çıkan sözde milliyetçiler, büyük bir kriz çıktığında köpeklerin korkudan kuyruklarını bacaklarının arasına alarak kaçtıkları gibi, ilk kaçacak olanlar yine kendileri olacaktır” ifadesini kullanması dikkatleri çekti.

Her defasında milliyetçi söylemleriyle dikkati çeken eski başbakanlardan Andonis Samaras’ın tutumunu da eleştiren MiçotakisUnutulmaması gerekir ki, Andonis Samaras da Başbakanlık döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmüş; hatta istikşafi görüşmeler o dönemde de sürdürülmüştü” şeklinde konuştu.

Bu arada Yunanistan dışişleri Bakanı Yeorgos Gerapetritis, Hakan Fidan’ın Atina ziyareti öncesinde gazetecilerin “Yunan egemenlik haklarının tartışılıp tartışılmayacağı” yolundaki ısrarlı ve sık sık sorduğu sorulara “Türkiye ile aramızdaki kıta sahanlıkların ve münhasır deniz bölgelerinin saptanmasını istiyoruz; egemenlik haklarımızı müzakere etmiyoruz” şeklinde yanıtlıyor.

Gerapetritis’in bu görüşü Yunanistan’ın 1974’ten bu yana süregelen bütün Yunan hükümetleri tarafından savunuluyor.

Türkiye’de de benzeri sorularla karşılaşan Hakan Fidan ise “Türkiye’nin Yunanistan’la yalnız kıta sahanlığı değil; hava sahası, Kıbrıs, adaların silahlandırılması; azınlıkta müftü seçimleri ve eğitim gibi sorunları olduğunu” vurguluyor.

Fidan’ın Ege ve Kıbrıs gibi dile getirdiği görüşler de Türkiye’nin 1974’ten bu yana savunduğu görüşlerin çizgisinde.

Fidan’ın Türkiye’nin egemenlik haklarını ilgilendiren aynı doğrultudaki soruları da “Türkiye’nin her bir provokasyonu, tehdit ve tahrikleri bertaraf edecek kadar güçlü olduğu herkes tarafından biliniyor” şeklinde yanıtlıyor.

Buna karşı Başbakan Miçotakis’in -bir araştırmaya göre- “Yunan halkının yüzde 70’inin Türkiye’nin bir gün Yunanistan’a saldıracağına inandığı” yolundaki endişelerini yatıştırmak ve bu endişelerin arkasında gizlenerek muhalefet yapan aşırı milliyetçilerin söylemlerini bastırmak amacıyla “Yunan silahlı kuvvetlerinin egemenlik haklarını savunma ve caydırıcı gücünün küçümsenmemesi ve güvenilmesi gerektiğine” dikkati çekiyor.

Ancak her iki ülkede de hükümet yetkililerin dile getirdiği “caydırıcı gücümüz var” veya “güçlüyüz” gibi ifadeler her iki ülkedeki bir bölüm basın tarafından kasıtlı olarak “cımbızlanarak” karşı tarafın “tehditkâr bir tutum içinde bulunmaya devam ettiği” gibi anlamlar çıkartılmaya çalışılıyor.

Fidan-Gerapetritis görüşmesi 8 Kasım’da

Hakan Fidan’ın Yunan mevkidaşı Yeorgos Gerapetritis ile yapacağı görüşmeler, Yunan basınının ilk gündem maddesini oluşturmaya başladı.

Yunanistan Dışişleri Bakanı Yeorgos Gerapetritis ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan

Aklı selim yapılan yorum ve analizlerde “iki bakanının Ege gibi karmaşık anlaşmazlıkların çözümü için bir ajanda oluşturulmasına çalışacakları” belirtiliyor.

Eğer anlaşma sağlanırsa; “ikinci aşamada müzakerelerin hukuki çerçevesinin; yani bir yol haritasının çizilmesi” beklentiler arasında.

Fidan-Gerapetritis görüşmelerinden nasıl bir sonuç alacağını şimdiden kestirmek oldukça zor.

Görüşmelerin sonuçları iki ülkenin liderlerine sunulduktan sonra Miçotakis’in yeni yılın ilk aylarında Yüksek Düzeyli İşbirliği Toplantısı çerçevesinde Ankara’ya gerçekleştireceği ziyaret süresinde Cumhurbaşkanı RT Erdoğan ile birlikte değerlendirilmesi bekleniyor.

6 Şubat 2023 depremlerinden sonra yatışan Türk/Yunan ilişkilerindeki bu olumlu gelişmeler her iki tarafın da yarım asırlık anlaşmazlıklarına bir çözüm getirilmesi konusunda hem fikir oldukları anlaşılıyor.

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Yunanistan’da muhalefet liderlerinin yarışı devam ediyor

Karamanlis ile Samaras’ın parti içinde hâlâ taraftarları oldukları varsayılırsa, YDP’ni aşırı milliyetçilerden arındırmaya çalışan ve daha çok merkeze yönelen Miçotakis’in muhalefet partilerinden çok, parti içinde oluşacak olası cepheleşmelere karşı mücadele edeceğe benziyor

Türk-Yunan ilişkilerinde yeni gelişmeler: Ege ve Doğu Akdeniz’de kıta sahanlıkları mı belirlenecek? Ruhban Okulu açılması tekrar gündemde

İki ülke liderinin Ege ve Doğu Akdeniz’de karşılaşılan sorunların giderilmesi; insan tacirlerinin yakalanması gibi güvenlik makamları arasında iş birlikleri; azınlıkların dini özgürlüklerinin sağlanması, Kıbrıs sorununun çözümünü öngören müzakerelerin yeniden başlatılması gibi alınacak kararları hayata geçirilirse, işte o zaman “Türk-Yunan ilişkilerinde gerçekten yeni bir sayfanın açılacağından” söz edilebilir

2024 Paris Olimpiyat Oyunları'nın hayali...

Mesela tüm dünya liderliği kadınların eline geçse. Devlet ve hükümet başkanlarının hepsi; bakanların yarısından çoğu kadın olsa... Dünya yönetimine bir "kadın eli" değse... Zamanımızın kanlı savaşları, sınır çatışmaları, din kavgaları, hırs, aç gözlülük sona erer miydi? "İmagine"de hayal edilen "bütün insanlığın tek bir gökyüzü altında kardeşçe yaşamasını" sağlar mıydı?

"
"