12 Şubat 2023

Gönüllüler kaderci olmadıkları için her yerdeler

Afet demeden, kader demeden yine gönüllüler, yine her yerdeler... Peki, bu yeni nesil sivil inisiyatifin özellikleri neler?

Toplumun vicdanını yakından ilgilendiren olaylardaki sivil refleks; gönüllüler... Ve onlar, ben merkeziyetçi anlayışlar yanında kaderci bir anlayışı da kabul etmedikleri için yine her yerdeler. 

Aynı şeyi orman yangınlarında da görmüştüm. Gönüllüler, devletin (iktidarın demek daha doğru olur) cayır cayır yanan ormanlarımızı dut yemiş bülbül gibi seyrettiğini görünce elinde ne iş varsa bırakıp yardıma koşmuşlardı. 

İnanın, pijama terlik yangın hattında söndürme çalışmalarına koşarcasına katıldıklarına tanıklık ettiğim kadını erkeği onlarca insan vardı ve gençler, hiç değilse itfaiyecilere içme suyu ve de ayran verebilmek için orman içlerinde motosikletleriyle korkusuzca cirit atıyorlardı. 

Devletin bir helikopteri dahi gelmemişken binlerce gönüllü, yardım toplama ve dağıtma başta olmak üzere söndürme çalışmalarının aklınıza gelebilecek her aşamasında günlerce son ana kadar büyük fedakarlıklar göstermişlerdi.

Onlar, yangınlar başladığında sessizce bir anda ortaya çıkıp ve yangınlar bittiğinde yine sessizce ortadan kayboldular sonra.

Ve şimdi afet demeden, kader demeden yine gönüllüler, yine her yerdeler... 

* * *

Peki, bu yeni nesil sivil inisiyatifin özellikleri neler?

Bir buçuk yıl önce tecrübe ettiğim ve yaşadığımız bu acı dolu günlerde de takip ettiğim kadarıyla anlatmak istiyorum. 

En başta kaderci değiller, sorguluyorlar ve ne yapılması gerekiyorsa onu yapmak için oradalar. 

Konuşmak yerine eylemciler, laf değil iş üretiyorlar. Masal yerine yaşanmış hikâyeler daha çok ilgilerini çekiyor da denebilir. 

Toplanan yardımların yerine ulaşacağına inanmıyorlar. Bunun için fazlaca nedenleri var. Bu nedenle toplanan yardımların yerine ulaşmasında bizzat görev alıyor ya da nezaret ediyorlar.

Teknolojiyi iyi kullanıyorlar. Organizasyon kabiliyetleri yüksek ve kurdukları organizasyonu otorite kabul ediyorlar.

 Ayrıcalık ve liderlik kriterleri; bilgi ve fedakârlık.

Siyaset onları ilgilendirmiyor ama yine de uyumlular, uzlaşmacı tutumları var.

İş birliğine açıklar. Toplumsal duyarlılıkları paha biçilmez. Vicdanlılar! (bunu daha başka ifade edebilirim belki sonra) ve dayanışma ruhu sanki genlerinde var. 

Bireysel iletişimlerde bencil sanıyorsunuz fakat şaşırtıcı derecede paylaşımcılar.

En çok eleştirildikleri (iktidar çevreleri provokatör yakıştırması yapıyor) konuda; kesinlikle provokasyona açık değiller, Yani sorgulayıcılar, sorumlular ve asla onlardan provokatör çıkmaz.

Bir şey daha, onlarla iş birliği içindeyseniz kararları birlikte alın. Dayatmacı olmayın, ezbere karar almayın, o kararlarda hatalı olduğunuz görülürse güven problemi yaşarsınız.

* * *

Başka bir Türkiye mümkün...

Gönüllüler düşündürüyor beni böyle.

Arama kurtarma dahil birçok konuda uzmanlaşmış potansiyele de sahip gönüllüleri bir depoda gelen yardımları indirirken ve sonra o yardımların kolilendiği sırada ve bir de bu yardımların kamyonlara yüklenip ihtiyaç sahiplerine gönderildiği zaman izleyince beni anlayabilirsiniz.

Belki birbirini daha önce hiç tanımamış onlarca, yüzlerce insan; kesin olarak hayatlarında hiç karşılaşmadığı ve karşılaşmayacakları insanlar için çırpınıyorken yani... 

O kolilere kaç damla gözyaşının düştüğünü kim bilebilir?

* * *

Cumhuriyet, aklı, bilimi ve insanı esas alır.

Böyle okumak lazım Yüzüncü Yılında Türkiye Cumhuriyetinin fikriyatını...

Maalesef günümüz iktidarının bilimle arasında ciddi bir mesafe var. Bu özellikle bugünlerde daha çok konuşuluyor ve yaşadığımız felaketle bir kez daha gün yüzüne çıktı ki insanın, zerre bir hükmü de yok nazarlarında.

Delice belirtileri görülen büyük bir iktidar yorgunluğu var.

Hatırlayın, 99 depremi için o günlerde, bugünden daha gür çıkan sesiyle: "Kırılan fay hattı değil, ar damarıdır." diyordu Sayın Erdoğan. 

Şimdi ise kendisiyle birlikte, yardımcısı ve bakanlarının ürkek bakışlarla, kırılgan, tekrardan ve kibirden başka bir anlamı olmayan açıklamaları akla zarar.

Kaderi bir plan dahilinde ifade ederek; olan oldu ve bundan sonra yapılacak işin bir an önce yıkılanların yerine yeni konut inşa etmek olduğunu söylüyor Cumhurbaşkanı.

Daha önce de yaptık, şimdi de yaparız diye de ekliyor.

Sanki her şey konuttan ibaretmiş gibi. Konutları bir yılda bitirince tüm dertlerimiz sona erecekmiş gibi...

Hastanın duası makbuldür diyerek, tedavi gören depremzedelerden helallik isteyeceğine dua istiyor bir de.

Pes doğrusu...

* * *

Yaşadığımız felaketin ağır sonuçlarından merkezi hükümeti sorumlu tutmakta büyük bir haklılık payı var.

Ama bu felaketin nedenleri konusunda merkezi hükümetler kadar yerel yönetimler de büyük oranda sorumludurlar.

Bugünlerin sosyolojik analizi yapıldığında ne çıkar bilemiyorum ama öngörüm, ülkeyi derinden etkileyecek toplumsal bir dönüşümün gerçekleşmekte olduğu ve siyasanın bundan bihaber olduğu yönünde. 

Aklı, bilim insanları, meslek örgütleri ve gönüllüler (sivil inisiyatifler) temsil ediyor bu ülkede artık ve siyasilerin onları pek anlayabildiklerini söyleyemem.

Ama şunu söyleyebilirim:

"Acısını kolay kolay unutamayacağımız bu büyük felakette binlerce insanımız, bir tek adamın zihninde de koca ülke göçük altında kaldık."

İkinci yüzyıla adım atmaya ramak kala, travmatik başka bir yorumda, yıkılmış binaları eliyle işaret eden bir depremzedeye ait:

"Bu enkazın altında devlet yatıyor, devlet, biz bu enkazın altında devleti gördük."

Yanılıyor mu sizce?

Eyvallah.


Bu yazı yazıldığında depremin 112'nci saatinde mucizeler devam ediyordu. Bir yandan sevinirken bir yandan da müdahale etme konusunda (tıpkı orman yangınlarında olduğu gibi) hayati iki günün boşa geçirilmiş olması canımızı daha çok acıtıyor.

Serdar Gündoğ kimdir?

Serdar Gündoğ, Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde doğdu. İlk ve Orta Okulu Ankara'da, Liseyi ise Aydın'da tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümünü İzmir'de bitirdi.

Türkiye'nin ilk haber portallarından bodrumhaber.com ve aynı adla yayımlanan günlük gazetenin genel yayın yönetmenliğinin ardından çeşitli yerel haber portallarında ve Posta ve Milliyet gazetelerinin eklerinde haftalık yazılar yazdı.

2009 yılından itibaren yerel ve genel seçimlerde kampanya yöneticiliği ve danışmanlıklar yaptı.

Çevre ve insan temalı farkındalık projeleri için fikir ve senaryolarına katkı sağladığı kısa filmler ve belgesellerin yapımcılığı yanında kültür ve sanat etkinlikleri de düzenleyen Serdar Gündoğ'un marka ve siyasi danışmanlıkları devam ediyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

"Bizi bağımsız bir ülkenin çocukları olmaktan mahrum eden hepiniz dahil sizlersiniz"

Türkiye'nin en uzun gecesidir 5 Mayıs'ı ertesi güne bağlayan gece, tüm yurt radyo başında kulak kesilir, bir umut... 

Belediye başkanları göreve başlarken ant içmeliler

Kentler, rant denilen arsızlığın, vahşiliğin dişleri arasındaydı ve bir kedinin ağzındaki minik, savunmasız bir kuşun halinden hiç de farklı değildi o kentler

Merhaba dünya, merhaba Halikarnas Balıkçısı!

Balıkçı'nın doğum günü olan 17 Nisan'ı "Dünya Merhaba Günü" ilan edeli iki yıl oluyor...