30 Haziran 2024

Gölge etme deyip erken seçim istemekten gayrısı caiz değil

Onca yaşanmış anormallik içinden nasıl bir normalleşme olacak ben de merak etmekle birlikte, bilgi toplumunun yerine ikame edilen cahil hiyerarşisi ve edepsizliğinin ülkeyi getirdiği noktada bilgiden kaçışın olağan maliyeti, iki el sıkma ve bir tebessümle karşılanacak gibi değil

Recep Tayyip Erdoğan - Özgür Özel

Dünyayı dize getiren İskender, küfesinin yanına kadar gidip Diyojen'in ayakları ucundan göğe yükselen tüm görkemi ile başına dikildiğinde belki de ilk defa nasıl yürütmesi gerektiğini bile bilmediği bir diyaloğun içinde bulacaktı kendini.

Söylenceye göre İskender, sihirli lambanın içinden çıkmış bir cinden farksız bir kibir ve ancak yaradılışın cesaret edebileceği bir lütufla "Dile benden ne dilersen" diye seslenecektir Sinoplu filozofa.

Yani tam öyle olmasa da buna benzediği şüphe götürmez bir cümle kurar ki, bunu işiten Diyojen, lafın sahibini, göz göze gelmeye gerek bile duymadan bir çift lafla çıktığı lambanın içine resmen geri sokar:

"Gölge etme" der. "Başka ihsan istemez..." 

Diyaloğun meali şudur; o sırada sahip olduğu tek varlığı küfesinde yaşamaktan pek bi memnunluk duyan Diyojen, kafasını yukarıya kaldırdığında İskender'in mahşeri ihtişamı, güneşle arasına girmiştir ve aslında bunun üzerine "bari bana veremeyeceğin şeyi esirgeme" demek istemiştir.

Benzer bir kibir, benzer bir bağışlayıcılıkla kendilerinden öncesini yok hükmünde kabul eden, buzdolabından çamaşır makinesine, havalimanlarından üniversitelere, barajlardan demiryollarına kadar ne varsa onların takdiriilahisiymişçesine cömertlik bahşeden ve neredeyse çeyrek asırdır ülkeyi yöneten iktidar, özetle; ne dediyse tersi oldu.

Ne vereceğim dediyse, onu bu aziz milletten esirgedi.

Şimdi, kemer sıkma, gerdan kırma, parmak şaklatma, göbek atma dahil, ne etse, ne dese boş!

Şu bir gerçek ki kuralsızlığın kural halini aldığı, yasa tanımazlığın güç fantezisine dönüştüğü, kutuplaşmanın siyaseten yetmezmiş gibi devletin kurum ve kuruluşları içinde senci-bencilerin köşe kapmaca oynadığı, dahası anayasal kurumlar olan yüksek mahkemelerin dahi birbirlerini tanımadığı hızla yozlaşan bu uydurma rejimle; yö-ne-ti-le-mi-yo-ruz.

Maalesef, bir arada yaşama kültürümüz ve ortak değerlerimiz, ayrıştırıcı ve bölücü bir üslupla bilinçli olarak yıpratıldı, tahrip edildi ve bu sürüyor.

Onca yaşanmış anormallik içinden nasıl bir normalleşme olacak ben de merak etmekle birlikte, bilgi toplumunun yerine ikame edilen cahil hiyerarşisi ve edepsizliğinin ülkeyi getirdiği noktada bilgiden kaçışın olağan maliyeti, iki el sıkma ve bir tebessümle karşılanacak gibi değil.

Gerçi memlekette takat da kalmadı ya, CHP lideri ve Cumhurbaşkanının diyaloğuna bakınca, Sayın Özgür Özel'e benim de önerim genel temayüle uygun düşüyor:

"Gölge etme deyip erken seçim istemekten gayrısı caiz değildir." 

Eyvallah.

Serdar Gündoğ kimdir?

Serdar Gündoğ, Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde doğdu. İlk ve Orta Okulu Ankara'da, Liseyi ise Aydın'da tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümünü İzmir'de bitirdi.

Türkiye'nin ilk haber portallarından bodrumhaber.com ve aynı adla yayımlanan günlük gazetenin genel yayın yönetmenliğinin ardından çeşitli yerel haber portallarında ve Posta ve Milliyet gazetelerinin eklerinde haftalık yazılar yazdı.

2009 yılından itibaren yerel ve genel seçimlerde kampanya yöneticiliği ve danışmanlıklar yaptı.

Çevre ve insan temalı farkındalık projeleri için fikir ve senaryolarına katkı sağladığı kısa filmler ve belgesellerin yapımcılığı yanında kültür ve sanat etkinlikleri de düzenleyen Serdar Gündoğ'un marka ve siyasi danışmanlıkları devam ediyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Şapkam düştü alayım mı?

Her derde devadır o besteler. Bazen kazanmak için bazen de bir deplasman dönüşü, tam göğsünün ortasına kilolarca ağırlığıyla oturan sıkıntıyı atmak, kaybı unutmak için söylenir ve her söyleyiş aslında kaldığın yerden yeniden başlamaktır mücadeleye

Silivri müze olsun!

Bir yurttaş olarak şu hüznü yaşıyorum, ülkece yaşıyoruz; Balyoz’u, Ergenekon’u, Gezi’yi düşündükçe, suç bile oluşmadan yolda suç düzülen, tutuklu kalmanın cezaya dönüştüğü yüzlerce örnekle Silivri aklımızdayken hiçbir yanımız bahar bahçe olmuyor

Çölün ortasında bir direnç çiçeği...

“Bir kentin kaderini yine o kentin azim ve kararı kurtaracaktır”

"
"