07 Ağustos 2022

Devletin malı helal mi?

Para ve de makamı tek otorite kabul etmek ve bu yolla her yaptıklarını makul ya da haklı göstermek şimdinin değil yüzyılların sorunu. Tamam da çağımızda bu kadar kolaycılık fazla olmuyor mu?

Yazımın başlığı cumhuriyet tarihimizin en önemli olaylarından birine gönderme gibi anlaşılabilir.

Bu başlık, sevgili Yalçın Doğan'ın 2012 yılında çıkan 'Savrulanlar' kitabında okuduğum andan itibaren beni derinden sarsan tarihi bir talebe dayanıyor. Ama bugün konum, yine, bildik rant talanına neden olan yobazlık, bağnazlık ve alçaklık olacak...

Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına girerken ve nedense çok konuşulmayan kurtuluş savaşımızın tüm büyük taarruz cephelerindeki zaferlerimizin yüzüncü yılında, umarım bir toplumsal akıl bizi kendimize getirecek, kurtuluşun ve kuruluşun tacı cumhuriyetimizin; bu coğrafyada ne anlam ifade ettiğini en iyi şekilde tekrar hatırlatacaktır.

* * *

Şimdi size bir soru sormak istiyorum: Sizce para insanı zeki yapar mı? 

Ciddi soruyorum, para insanı zeki yapar mı?

Bir soru daha; makam, mevki sahibi olmak insanı daha zeki yapar mı? Ya da şöyle de denilebilir: Para ve makam ve yetki sahibi olmak, bu kişilere her istediklerini yapabilecekleri hakkını verir mi? 

* * *

Bir önceki yazımda, Bodrum 'Cennet Koyu'ndaki yapılaşmanın neresinden bakarsanız bakın bir talan olduğunu ve bunun daha önceki yapılaşma alışkanlıklarının devamı olarak bununla kalmayacağını ve maalesef yerin dibine gire gire tekrar tekrar yazıyorum; bu talanın aymazca ve alçakça devam etmesi için halka ve hukuka karşın Bodrum'un başka cennetleri; Kissebükü, Adalıyalı, Yalıçiftlik ile Ortakent, Torba, vb gibi arkeolojik ve doğal sit alanları ile orman vasfını koruyan yerler için yeni tezgahlar hazırlandığına dikkat çekmeye çalışmıştım. 

Merak edenler ve yetkililer, MUÇEP'in (Muğla Çevre Platformu) web sayfasından bu talanlarla ilgili gelişmeleri yakından takip edebilirler. 

* * *

T24'ün Twitter hesabında geçen haftaki 'Alçağı Eziniz' başlıklı yazım paylaşıldıktan sonra, sosyal medyaya sızan yaklaşık 40 kişilik trol timi, yazımı ve beni değersizleştirmek için elinden geleni yapınca, onların yanında asıl içimizdeki trollere de dikkat çekme lüzumunu hissediyorum.

* * *

İnanın bana günlük yaşamda bir araya geldiğiniz her üç kişiden biri trol çıkabilir.

Ve bunlar, maalesef fake (sahte) değiller.

Ben en çok, onların para ya da mevki, makam sahiplerine karşı 'ne var canım sen de"ciliklerine tav oluyorum.

Adamın parası var kardeşim, adamın malı değil mi? E adam o makama gelmiş, bal tutan parmağını yalar falan filan aymazlığıdır bu.

Para ve de makamı tek otorite kabul etmek ve bu yolla her yaptıklarını makul ya da haklı göstermek şimdinin değil yüzyılların sorunu. Tamam da çağımızda bu kadar kolaycılık fazla olmuyor mu?

İnsanlık köşeye sıkıştı, daha fazla gidecek yeri yok, göremeyen kaldı mı hâlâ?

Koca Nazım, bu aç gözlülüğün, bu zalimliğin, bu alçaklığın bizi nereye götüreceğini yazmamış mıydı yıllar önce?

Kendi kendimizle yarıştayız gülüm
ya ölü yıldızlara hayatı götüreceğiz
ya da dünyamıza inecek ölüm...

* * * 

Karamsarlığı hiç sevmem, ama artık korkuyorum.

Toplumsal reflekslere ihtiyacımız var. Örgütlü bir sosyal zeka ile ancak kentimizi, ülkemizi ve dünyamızı koruyabiliriz. 

Düşünmeyi kimseye bırakamayız, ister para babası olsun, ister makam mevki sahibi. Düşünceyi, aklı örgütlemeli ve seçimlerde pek bir söylenen meşhur, katılımcı demokrasi masallarına gerçeklik kazandırmalıyız.

Kendi çıkarlarımızı düşünmek, eko-sistemin fani bir parçası olarak kurtuluş değildir. Bireysel mutluluğumuz, özgürlüğümüz, toplumsal ve çevresel sorumlulukla ancak artabilir ve gönencimizi ancak bu sorumlulukla yükseltebiliriz.

* * *

Bodrum'da Cennet Koyu özelinde dile getirmeye çalıştığım yobazlık, bağnazlık için ben inşaat yapacağım yere 50 bin ağaç dikeceğim deme basitliği, görgüsüzlüğü ve cehaleti karşısında diyebilecek çok şey bulamıyorum.

Sadece görebildiğiyle düşünen, bölgenin fauna ve florasını, doğal ve arkeolojik sitlerini hiçe sayan, sit sınırlarını sanki babası çizmiş gibi kafasına göre değiştiren bu yobazlık daha neremize ne dikecek anlayamıyorum?

* * *

Bodrum'un hazine arazilerinin imar paftaları üzerinden hukuk alt-üst edilerek haraç mezat satışı için nitelikli! kılıf hazırlıkları Ankara üzerinden tam gaz devam ediyor.

İTİRAZIM VAR BU HOYRATLIĞA, BU ALÇAKLIĞA... 

Hazineye ve yerel yönetimlere ait arazi ve mülklerin satış ve tahsis kararları katiyetle ve kesin olarak bölge halkının katılacağı referandumlar sonucunda alınmalıdır.

Böylelikle, hiçbir memur ya da "ben seçilmiş! biriyim" diye ortada dolaşan siyasetçiler, halkın geleceğine direk ipotek koyacak bu kararları kendi iradeleri ile alamamalılar ki devletin malı kime helal, kime haram biz de iyicene bir bilelim.

Şöyle bir isteğim var, sonra bitiriyorum bu haftayı:

Beni temsil eden vekilleri bypass ederek hazine ve yerel yönetimlere ait arazi ve mülklerin satış ve tahsisleriyle ilgili böyle bir yasa tasarısını ben kendim veremez miyim parlamentoya? 

Yoksa bekleyecek miyiz bir Ankara masalı daha; güçlendirilmiş parlamento!

* * * 

Günün sonunda üzülerek söylüyorum, bir 'insanlık' sorunu ile karşı karşıyayız. 

İnsanlık dediğimiz zaman, dünya üzerinde yaşayan salt bir canlı türü değil, bunu, türümüz dahil çevrenin korunması ve sürdürülebilirliği olarak algılamak gerekir.

İnsanlık dediğimiz zaman, artık mutlak olarak eko-sistem akla gelmelidir. Mavi gezegeni derhal geri döndürmeliyiz, yoksa insanlık diye de bir şey de kalmayacak. 

Aklımıza başımıza alalım ve unutmayalım, dünya malı dünyada kalır...

Eyvallah.

Serdar Gündoğ kimdir?

Serdar Gündoğ, Pınarbaşı / Kayseri doğumlu. İlk ve Orta Okulu Ankara'da, Liseyi ise Aydın'da tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümünü İzmir'de bitirdi.

Türkiye'nin ilk haber portallarından Bodrumhaber.com ve aynı adla yayımlanan günlük gazetenin genel yayın yönetmenliğinin ardından çeşitli yerel haber portallarında ve Posta ve Milliyet gazetelerinin eklerinde haftalık yazılar yazdı.

2009 yılından itibaren yerel ve genel seçimlerde kampanya yöneticiliği ve danışmanlıklar yaptı. 

Çevre ve insan temalı farkındalık projeleri için fikir ve senaryolarına da katkı sağladığı kısa filmler ve belgesellerin yapımcılığına devam ediyor.

Marka ve siyasi danışmanlıkları bulunan Serdar Gündoğ, Frame Bodrum Kültür ve Sanat Merkezi yöneticiliği yapmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları

"Bizi bağımsız bir ülkenin çocukları olmaktan mahrum eden hepiniz dahil sizlersiniz"

Türkiye'nin en uzun gecesidir 5 Mayıs'ı ertesi güne bağlayan gece, tüm yurt radyo başında kulak kesilir, bir umut... 

Belediye başkanları göreve başlarken ant içmeliler

Kentler, rant denilen arsızlığın, vahşiliğin dişleri arasındaydı ve bir kedinin ağzındaki minik, savunmasız bir kuşun halinden hiç de farklı değildi o kentler

Merhaba dünya, merhaba Halikarnas Balıkçısı!

Balıkçı'nın doğum günü olan 17 Nisan'ı "Dünya Merhaba Günü" ilan edeli iki yıl oluyor...