28 Nisan 2024

Belediye başkanları göreve başlarken ant içmeliler

Kentler, rant denilen arsızlığın, vahşiliğin dişleri arasındaydı ve bir kedinin ağzındaki minik, savunmasız bir kuşun halinden hiç de farklı değildi o kentler

Burcu ile ‘bir yastıkta 30 yıl’ resmi olarak tam bir ay sonra başlıyor. Güzel güzel, doya doya yaşımı başıma aldığımı hissediyorum iyiden iyiye...

Önceleri tenimin üstünde süre gelen siyahlarla beyazların savaşında galip gelmeyi başaran ak saçlarımdan anlamıştım zamanın o büyük kapısının bana da aralandığını.

Bir karakalem ustasının marifetiymiş gibi bedenimde pusuya yattığı yerden birdenbire ortaya çıkan çizgilerin yüzümde çoğalması ve derinleşmesi ise hayatın bana karşı, yaş aldıkça babama benzeyeceğim tanısına varan cömertliğinden başka bir değildi.

Şöyle de söyleyebilirim aslında; her sabah evden çıkarken bahçe komşum babamla karşılaşmam ve ondan habersiz onunla göz göze gelişim bir zaman tünelinin ışığında kendimi bulmam gibi bir şey...

Birçoklarının tersine çok şaşırtıcı ve üzücü gelmiyor bana yaş meselesi, hele ki hayatın doğal akışını tevazu ile bekleyen herkes için zaman; öyle tarafsız ve öyle adilken.

***

O yılları boşuna yaşamadık elbette, Burcu ile artık işaret dilini de andıran ama daha farklı garip bir dil de oluşturduk aramızda.

Bakışarak anlaşmanın dışında bir şey bu dediğim.

Mesela evimizin giriş kapının önünde boş bir damacana görürsem, bu şu anlama geliyor:

Evde içme suyu bitti, şimdi 65 basamaklı bir merdiveni çıkıp nefes nefese kalmış olmanın daha da anlam kazanması için 23 basamak geri inip bu damacanayı, temiz su depomuzdan doldurup tekrar 23 basamak çıkarman gerekli.  Bu sana zor gelmeyecektir; çünkü seni seviyorum.”

Evet, bu dili öyle benimsedim ve bu dile öyle alıştım ki; bir damacanayı Everest dağının zirvesine bile çıkarabilme potansiyeline erdim.

Bu keşfimiz tüm insanlığa armağan olsun, bizden önce keşfetmişler varsa, ne diyelim onlara da selam olsun...

***

İşte bu duygularla bilmem kaçıncı damacana maceram sırasında suyun dolmasını beklerken bacaklarımın dibindeki hareketliliği fark ettim.

Bahçedeki kedimiz Aslan Kral bir şeylerle meşguldü. "O ne bakayım?" dememe kalmadı, dişlerinin arasındaki bir minik serçeyi yere bıraktığını gördüm.

Korkudan ödü patladı patlayacaktı kuşun besbelli. Kanat çırpmaya kalmadan patiyi yiyip tekrar hareketsiz kalıyordu ayakucumda.

Önce her şey için çok geç deyip arkamı dönme duygusuna kapıldım, çok ürkütücü bir duyarsızlıktı bu. Nasıl böyle bir şeye kapılırdım ben!

"Bırak" diye seslendim hemen, elime aldım telaşla ve korktuğum kadar bir tablo ile karşılaşmak istemiyordum ki bir hastayı acile yetiştirir gibi eve çıktım koşarak, çok geç olmamasını diliyordum içimden.

Ben ayrılırken, bir kutu içine almıştı bile onu Burcu, birkaç ekmek kırıntısı ve biraz da su vardı kutuda.

***

Bu haftaki yazım yapı sektörü ile ilgilendiğim ilk yıllarda edindiğim bir mimarlık sözlüğünden yola çıkarak zamanın aklına (kulağına) kar suyu kaçırmakla ilgili olacaktı, buna çalışıyordum.

O sözlüğün yazarı bir duayen; Mimar Doğan Hasol, yıllar önce görevine yeni başlayacak olan belediye başkanları için bir ant ortaya koymuştu ve bu fikir hiç de kötü gelmiyordu bana.

Seçimlerden hemen önceki son yazısında yine söz ettiği o andı okuduğum, üzerine düşüncelere daldığım günlerde bir kedinin ağzında minik bir kuşla karşılaşmam ne de ilginç oldu benim için.

Kentler, rant denilen arsızlığın, vahşiliğin dişleri arasındaydı ve bir kedinin ağzındaki minik, savunmasız bir kuşun halinden hiç de farklı değildi o kentler.

Belediye başkanları göreve başlarken ant içmeliler. Böylece ileride en azından rant yerine, antlarına uymalarını beklemek umudumuz ve hakkımız olur.

Belediye başkanlarının eylemleri, yaşamımızı olduğu gibi, kentlerin yalnızca bugününü değil, geleceğini de etkiler. Öneri, düş olarak kalsa bile, aşağıda sıralanan ilkeler, iyi niyetli adayların yol haritalarını belirlemeleri bakımından da yararlı olabilir.”

Sektörün meraklılarının yakından bildiği Yapı Endüstri Merkezi YEM’in de kurucusu olan Mimar Doğan Hasolun yazısının girişi yukarıdaki gibi.

Kentlilere hizmet ve onları mutlu etmek için seçilmiş olduğum bilinciyle ve hukuk ilkelerine bağlı...” diyerek devam ediyor yazısı ve andın maddelerine geçiyor sonra.

Yazımın sonunda yazının ve andın tamamına ait linki bulabilirsiniz.

Bugün 87 yaşında olan mimarlık mesleğinin saygın ismi Sayın Hasol’un da dediği gibi umuyor ve diliyorum ki; bu öneri, ‘düş olarak kalsa bile, iyi niyetli belediye başkanlarının yol haritalarını belirlemeleri bakımından gerçekten de yararlı olacaktır.’

***

O minik kuşa ne olduğuna gelince; birkaç ekmek kırıntısını yedi, suyunu içti, güçlendi ve uçtu...

Hangisi bilmiyorum ama evimizin etrafında, hatta balkonumuzun içine girip çıkan cik cik seslerini duyduğumuz sevinç içindeki minik kuşlardan biri de o.

Ve onu Burcu ile biz bir kurtardık, vallahi de billahi de diye yemin etsek, başımız ağrımaz!

Eyvallah.

http://www.doganhasol.net/belediye-baskani-andi-veya-yol-haritasi.html

Serdar Gündoğ kimdir?

Serdar Gündoğ, Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde doğdu. İlk ve Orta Okulu Ankara'da, Liseyi ise Aydın'da tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümünü İzmir'de bitirdi.

Türkiye'nin ilk haber portallarından bodrumhaber.com ve aynı adla yayımlanan günlük gazetenin genel yayın yönetmenliğinin ardından çeşitli yerel haber portallarında ve Posta ve Milliyet gazetelerinin eklerinde haftalık yazılar yazdı.

2009 yılından itibaren yerel ve genel seçimlerde kampanya yöneticiliği ve danışmanlıklar yaptı.

Çevre ve insan temalı farkındalık projeleri için fikir ve senaryolarına katkı sağladığı kısa filmler ve belgesellerin yapımcılığı yanında kültür ve sanat etkinlikleri de düzenleyen Serdar Gündoğ'un marka ve siyasi danışmanlıkları devam ediyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Yaz aşkım Mazı ayakta!

Bugün ormanları, yarın o ormanlarla kucaklaşan kıyılarını tek dişi kalmış bir canavarın kursağından nasıl geri alacağız çiğneyip yutkunmadan ve kalanı yüzümüze tükürmeden?

Efes Selçuk’ta bir zaman!

Onca gidiş, onca yıkım, onca gözyaşı içinde yaşıyoruz ya hayatımızı, inanın yazmak kadar bir yumruk ya da en yakışanından sinkaflı bir küfür sallamak arasında ne edeceğini bilemiyor insan!

The Bodrumcup; Hızır’ın eyvallahı yok!

Düşünsenize günümüz teknolojisinin ürettiği en iyi teknelerin de katıldığı the Bodrumcup’ta geleneksel tekniklerle Mustafa Özkeskin tarafından sadece bu yarış için inşa edilen ‘Hızır’ geliyor ve gelir gelmez üç yıl üst üste hem de genel klasmanda şampiyon oluyor

"
"