16 Kasım 2022

'Yarının Adamı' bugünleri anlatıyor mu?

"Atatürk’ün hedefi Atatürkçü olmak mıydı? Hayır. Memleketi ileriye taşımak, daha mutlu ve mesut yapmaktı. Haliyle biz de Atatürk’ü tanır ve anlarsak, onun bu vizyonunu yakalarsak, onun gittiği yoldan gitmiş oluruz"

Sosyal medya fenomenlerinden Con Sinov'un 'Yarının Adamı' adlı kitabı Masa Kitap tarafından basıldı ve hemen en çok satanlar listesine girdi. Kitabın gördüğü ilgiyi anlayabilmek için Con Sinov ile konuştum. Ne de olsa dijital çağın fenomenleri artık yazılı basının da başrollerindeler…

- Yarının Adamı okuyucuya ne vaat ediyor? Hâlâ bilmediğimiz ne kaldı? 

Atatürk'ün Mustafa Kemal olduğu zamanları tanımayı… Çok azımız çok şey biliyor. Pek çoğumuz az şey biliyor. Ama mutlaka bilmediklerimiz olabiliyor. Bu kitabın vaat ettiği şey, her okurun mutlaka bilmediği bir şeye rastlayacak olmasıdır. Bildiğimiz bir şeyin bilmediğimiz taraflarını göreceğiz. Eksik bildiğimiz şeyin fazlasını, yanlış bildiklerimizin doğrularını göreceğiz. Ve bunu farklı bir tarzla okuyacağız. Aşk-ı Memnu'yu hepimiz biliyorduk. Okumuştuk. Ama dizisiyle bambaşka bir tat yakaladık. Benim de amacım farklı bir yaklaşım ve tarz. Belgesel gibi değil, dizi gibi ama tamamen gerçek. 

- Neden bilmiyoruz, tanımıyoruz ya da neleri yanlış biliyoruz sizce? 

Eğitimimiz kötü. Bize yeterince bilgi sağlayamıyor. Bu kitabı yazarken okulda öğrendiğim şeylerden ne kadar yararlandığımı söylemek gerekirse: Hiç. Ve dünya değişiyor. Yarım asır önce dizi kavramı yok gibiydi. Ama şimdi çok büyük prodüksiyonlar var. Bildiğimiz eserleri çok başka formatta izliyoruz ve çok beğeniyoruz. Toplum her nesilde yeniden doğuyor. Yeni jenerasyon, yeni alışkanlıklar… Tanışmak kavramı bile değişiyor. İki insan yüz yıl önce tanıştığı gibi tanışmıyor artık. Yeni şeyler sunmak gerekir. Bu kitapta yeni bir şey sunmayı denedim. Umarım başarılı olabilirim. 

"Çağımızın tılsımı popülerlik"

- Sizin ulaştığınız farklı kaynaklar ve/ya çalışma metodunuz nedir? Çalışmayı özgün kılan altyapı nedir? 

İşimi en çok kolaylaştıran etken kaynaklara erişimin kolaylığı. Bir asır önce yaşasam bu kitabı yazamazdım. Muhtemelen denemezdim de. Ama şimdi oturduğum yerden Atatürk'ün hayatının bir noktasıyla ilgili farklı bilgilere erişebiliyorum. Bu bilgileri bir araya getirip resmi tamamlayabiliyorum. Ve bunları bugüne özgün halde yapmaya çalışıyorum. Çağımızın tılsımı popülerliktir. Bir şey popülerleştirilebildiği sürece zihinlerde yayılıyor. Bilgiyi popülerleştirebilirsek, nitelik ve niceliği harmanlamış oluruz. Ben bu kitabı bir belgeselden çok okuyunca zihinlerde canlanan bir dizi gibi yazmaya çalıştım. Bir kahraman ve onun serüveni… Tabi, fotoğraflarla beraber. Böylece yeni nesle onu daha fazla tanıtmayı denedim. 

-Önsözde, "Bu kitabın amacı, okurlarını Atatürkçü yapmak değildir," demişsiniz. Bu ülkede yaşayan herkes "Atatürkçü" mü olmalıdır? 

Bir insan pek çok nedenden ötürü Atatürkçü olabilir. Ailesi öyledir, arkadaşları öyledir, bir şekilde onu görmüş ve sevmiştir. Ama bu, insanın Atatürk'ü anladığı manasına gelmez. Çünkü sonuçtur. Atatürkçü olan bir birey, onu gerçekten okuyup, anlayıp, tanıyıp, onun düşüncelerinden esinlendiği için Atatürkçü olmuşsa, gerçekten Atatürkçüdür diyebiliriz. Bugün herkes öyle mi? Herkes Atatürk'ü çok seviyor. Ama ona 'Atam' diyor. Hiç sevmediği bir tabir. Bunu bilmiyoruz mesela. Çünkü tanımıyoruz. Haliyle bir şekilde Atatürkçü olmak mümkün. Ben bu sonuçla ilgilenmiyorum. Benim hedefim onu anlamak, tanımak… Onu tanır ve anlarsak onun yapmaya çalıştığı şeyleri daha iyi yapabiliriz. Neticede Atatürk'ün hedefi Atatürkçü olmak mıydı? Hayır. Memleketi ileriye taşımak, daha mutlu ve mesut yapmaktı. Haliyle biz de Atatürk'ü tanır ve anlarsak, onun bu vizyonunu yakalarsak, onun gittiği yoldan gitmiş oluruz. Atatürkçülük kendiliğinden ortaya çıkmış olur. 

"Karşıma Atatürk'ü özünden koparıp meşale yapan gerici bir anlayış çıkarsa onun da karşısında dururum"

- Tarafsız bir gözle bakabildiğinizi düşünüyor musunuz? Örneğin Yarının Adamı - Mustafa Kemal'i Anlamak'ın eleştirisi olmamalı mıdır?

Hedefimiz ne? Atatürk'ün eleştirilmediği bir dünya mı? Veya eleştirildiği? Hedefin bununla ilgisi yok. Hedef memleketi ileriye götürmektir. Atatürk'ün de hedefi buydu. Bizim de hedefimiz bu olmalı. Memleketi ileriye götürmek için binlerce karar almak gerekiyor. Bu kararlardan bazıları hatalı olabilir. Eksik olabilir. Yetersiz olabilir. Bunlar tartışılır. Eleştirilir. Ama tek bir şartla: İleriye gitme hedefini takip ederek. Eğer birileri Atatürk'ü "gerici fikirlerini hâkim kılmak için" eleştiriyorsa artık orada bilimsellik olmaz. Orada gericilikle mücadele olur. Sonuç olarak olaya Atatürk ekseninde bakamayız. Eksen "ilericilik-gericilik" düzlemidir. Ben ilericiyim. Karşıma Atatürk'ü özünden koparıp meşale yapan gerici bir anlayış çıkarsa onun da karşısında dururum. Zira, Atatürk de öyle yapardı. Kitaba gelirsek… İleriye giden bir yolda canını ve ömrünü ortaya koyan bir karakterin serüveninden bahsediyoruz. Ben olan bitenlerin yansımalarını yazdım. Kimin nasıl baktığı, onların düşünceleriyle şekillenir. İleriye daha iyi bakan her türlü çalışmanın altında ezilmeye seve seve razıyım.

Yazarın Diğer Yazıları

Yarkın Ünsal’la ‘Hiçbi Şey Olmamış Gibi’ ve ‘Mutlu Aile Tablosu’ üzerine konuştuk: Ticaret olmazsa olmaz ama yapımcılar bunu sömürü haline getiriyor

"Dünyanın ve ülkemizin içinde bulunduğu bu süreçte inadına gülümsemek, umuda dair bir inat. Ve dediğin gibi bu oyunun sahnelenmesindeki inat oyunumuzun yönetmeni Emre Kınay’a ait. Aynı inada kocaman bir ekip inanarak çalıştı"

Bartleby bu sezon Cihangir Atölye Sahnesi’nde ‘durmayı tercih ediyor’

Ah Bartleby, ah insanlık, ahhh dünya! Senin ahın her ‘hayır’ demeye cüret edildiğinde aynı tazelikle duyuluyor ve bu sezon Cihangir Atölye Sahnesi seni tercih ettiği için bu ahhh çok doğru bir yerden yüreklere, akıllara değmeye zarifçe dokunuyor, izi kalıyor

Affetmeden uzlaşmak mümkün müdür ve "Uzun Yol"

"Yüzleşmek suçun gerçekliğini kanıtlamaya mı gerekçelerini anlamaya mı yaklaştırır?", "Yoksa yüzleşmek intikam ve misilleme tuzaklarından uzaklaştırarak dengeyi mi sağlar?", "Yüzleşmek suçluyu aşağılamanın medeniyet maskesiyle saldırısı mıdır?", "Bağışlama, insanın önce kendisini sonra çevresindekilerle ilişkilerini onaran bir erdem midir?" … Ya da "Affetmeden uzlaşmak mümkün müdür?"

"
"