21 Temmuz 2016

'Mutlu son' inşaatla monte edilir

Televizyon herkesin yuvasını bir şekilde yapar illa ki!

- Allah’ım inanamıyorum! Rüya mı görüyorum? Ben hayatımda bu kadar güzel bir şey hayal edemezdim! Konuşamıyorum, ben böyle bir koltuğum olacağını düşünemezdim bile… Ben hayatımda böyle bir ev göremezdim ki! Ne bir sehpam olmuştu, ne de böyle perdelerim, tüllerim! Ben şimdiye kadar abajur diye bir şey görmedim! Benim artık televizyon ünitem var...  

Ve dış ses gözyaşları içinde yenilenmiş evini gezen fakir ama gurursuz ev sahibinin sözlerinin arkasından girer. Bugüne kadar televizyon dikiş makinesinin üzerindeydi ve felçli annesiyle televizyonu artık dikiş makinesi üzerinden seyretmeyecekler. Az sonra... Tabii evin tadilat görmemiş hali gösterilirken acı bir müzik girer, yenilenmiş haline ise ümitli, neşeli melodiler eşlik eder. Bu sırada programın sunucusu gözyaşlarına boğulan fakir ev sahibinin başını okşar. Sunucu ‘gururla ve iftiharla’ tadilat yaptığı evi gösterirken sürekli ‘ah canım, kurban olurum size’ gibi sözler söyler. Fakir ama gurursuz ev sahipleri ise devamlı ‘Allah razı olsun, hakkınızı helal edin’ diyerek mihnet, şükran ve korkunç bir eziklik içinde ardı ardına iltifat etmeye çalışırlar. Böylece sunucunun ne kadar iyi kalpli ve bir o kadar da güçlü olduğunun altı çizilir. Bir telefonla istediği halıyı, kapıyı, ustayı ve tüm detayları halleden sunucu elbette çalıştığı kanalın gücünün ve iyiliğinin temsilcisidir. Bu durumda Allah bu kanaldan da razı olmalıdır.

Bu iyilik melekleri koştura koştura ekipçe fakirliğin tüm detaylarını temsil eden demode koltukları, çekyatları, marley zeminin utanç veren geçmişini çöpe dökerler. Yoksul, eski, çirkin ve yorgun ne varsa saldırıp kırarlar, sökerler ve fırlatıp atarlar. Yerine bu çağın renkleri, desenleri, dokuları ve kokularını yayar, döşer, yapıştırırlar. Artık bu yoksullarında dizilerdeki, reklamlardaki ve herkesin kişisel sosyal medya hesaplarında paylaştığı gibi koltukları, ada mutfağı, nişli duvarı, parkeleri, raylı dolapları, yaylı yatakları ve olmazsa olmaz televizyon üniteleri vardır. Son olarak her yere mumlar da kondu mu biter gider. Bundan böyle eskiden fakir olduklarına kimseler inanmaz. Televizyon herkesin yuvasını bir şekilde yapar illa ki! Bu tarz programlarda ‘mutlu son’ inşaatla evlere monte edilir.

Yaşam biçiminin toplumun moda nesneleriyle bir başka deyişle para ile buluştuğu noktada insan artık ‘insan’ olmaktan çıkmış bir ürüne dönüşmüştür. Bir ürün olarak belki de bir parazit olarak kültür endüstrisinin emrettiği şekilde giyinmeli, yemeli, oturmalı kalkmalıdır elbette. Aksi takdirde ayrık otu gibi toplumun dışında çirkin, eksik, hatalı ve arızalı hissetmemek imkânsızdır. Dolayısıyla televizyonların sunucularına, yapımcılarına yalvararak kültür endüstrisinin ürünlerinden bir parça kapmak ve bu şekilde var olmak için ruhunun, kişiliğinin her parçasını vermek normaldir. Yalvarmak, yakarmak ve kendini aşağılamaktan utanılma devri bitmiştir ama eski koltuktan, kırık dolaptan, yırtık halıdan çok utanır hale gelmiştir insanoğlu. Kaldı ki ‘insan’, ‘insanlık’ nedir ki? Belki de bu programlarda ürün yerleştirme olarak kullanılan canlılardır sadece… 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bartleby bu sezon Cihangir Atölye Sahnesi’nde ‘durmayı tercih ediyor’

Ah Bartleby, ah insanlık, ahhh dünya! Senin ahın her ‘hayır’ demeye cüret edildiğinde aynı tazelikle duyuluyor ve bu sezon Cihangir Atölye Sahnesi seni tercih ettiği için bu ahhh çok doğru bir yerden yüreklere, akıllara değmeye zarifçe dokunuyor, izi kalıyor

Affetmeden uzlaşmak mümkün müdür ve "Uzun Yol"

"Yüzleşmek suçun gerçekliğini kanıtlamaya mı gerekçelerini anlamaya mı yaklaştırır?", "Yoksa yüzleşmek intikam ve misilleme tuzaklarından uzaklaştırarak dengeyi mi sağlar?", "Yüzleşmek suçluyu aşağılamanın medeniyet maskesiyle saldırısı mıdır?", "Bağışlama, insanın önce kendisini sonra çevresindekilerle ilişkilerini onaran bir erdem midir?" … Ya da "Affetmeden uzlaşmak mümkün müdür?"

"Tarihte Yaşanmamış Olaylar" yaşıyor!

-Oyun büyük cümleler, çarpıcı sloganlar, ağır mesajlar ya da çiğ esprilerle seyirciyi etkilemek yerine transparan ilmeklerle birbirine bağlanarak Ülkü Tamer duygu ve düşünce dünyasına hizmet ediyor

"
"