02 Şubat 2024

"Tarihte Yaşanmamış Olaylar" yaşıyor!

-Oyun büyük cümleler, çarpıcı sloganlar, ağır mesajlar ya da çiğ esprilerle seyirciyi etkilemek yerine transparan ilmeklerle birbirine bağlanarak Ülkü Tamer duygu ve düşünce dünyasına hizmet ediyor

2023-2024 sezonunda popüler kültürün haz yetilerinin tatminine hizmet eden bol ünlüsü olan, ileri teknolojili ve yüksek bütçeli işleriyle baş döndürücü albenisi büyük oranda hayal kırıklığı yaratmış gibi görünüyor. Üretimin değişmesiyle ilerleyen oyunlar haliyle kalıpların da değişimine evrilirken her fırsatta çıkmazda olduklarını dile getiren "görece" küçük sahnelerin çığlıkları daha da duyulmaz ve sektörde var olmaya çalışanlar ise tamamen yok olması tehlikesini alarm veriyor. Halkın çoğu için yüksek sayılabilecek bilet fiyatları yeni bir seyirci kitlesi yaratırken sadece yapımların içeriğinde değil izleyici içinde de tabakalaşma gözle görünüyor artık. Bu noktada değişimi iyi ya da kötü şeklinde bir sonuca vardırmak iddiasından çok kültür endüstrisinin nereye gittiğini tartışmak gerekiyor. Ama tabii bu arada her daim olduğu gibi direnenler, bu direnişte iyiyi ve yeniyi deneyen ve başaranlar da hep oluyor iyi ki. Tarihte Yaşanmamış Olaylar böyle tanımlanabilir.

Hem romantik hem gerçekçi, hem hüzünlü hem mizahi, hem tempolu hem statik, hem eleştirel hem umutlu ve en önemlisi çok genç, enerjik yani çok tomurcuklu bir oyun. Tarihte Yaşanmamış Olaylar'ın henüz yeni mezun ansambl oyuncuları uyumlu, dengeli ve tutarlı sahne performansları ile neşeli bir seyir keyfi sunuyorlar. Doğru oyuncu seçimleri ve isabetli olay akışıyla yönetmen Emrah Eren, tiyatronun ünlü oyuncular olmadan da doyurucu bir tatmin oluşturduğunu hatırlatıyor. Kadıköy Boa Sahne'nin prodüksiyonunda özel tiyatrolar için oldukça kalabalık bir kadroda yer alan Ammar Özçelik, Atakan Avcı, Delal Yıldırım, Ezgi Nur Köycü, Eylül Güntekin, Murat Küçük, Utku Palta ve Yağmur Altay başarılı bir bütün oluşturuyorlar. Yazar, şair ve çevirmen Ülkü Tamer'in eserini Faruk Üstün sağlam bir yapıyla uyarlıyor. Kostüm ve dekor tasarımı ise soluk hatta renksiz tonlarla iç içe geçiyor ve organik bir doku oluşuyor. Metni seyirciye tanıtma ve bilgilendirme işlevlerini başarıyla kotarsa da sahnedeki dinamizme katkıda sanki zayıf ya da biraz demode kalıyor. Ancak bu seçimin özellikle sözü ve performansı öncelemek adına yapıldığı da anlaşılıyor elbette.

Oyun büyük cümleler, çarpıcı sloganlar, ağır mesajlar ya da çiğ esprilerle seyirciyi etkilemek yerine transparan ilmeklerle birbirine bağlanarak Ülkü Tamer duygu ve düşünce dünyasına hizmet ediyor. Ne oyunculardan ön plana çıkan ne de "esas anlam budur" şeklinde bir dayatmayla manada ısrar eden bir tutum tercih ediliyor, iyi ki. Bunun yerine yazara saygı duruşuna hizmet eden şiirsellik, dokunaklı bir iyimserlikle kesiştiriliyor. Cemal Süreya'ya göre her şeyin amatörü olan Ülkü Tamer'in bilgiçlik taslamayan dili böylece yumuşacık ve sıcacık dokunuyor. Tarihte Yaşanmamış Olaylar metnin kurmaca değil düzmece, karakterlerin kahraman değil sahtekâr, yaşananların gerçek değil palavra olduğunu afişe ederek var olmayan imparatorlar, çıkmamış savaşlar, aşık olmamış sevgililer vs. ile gerçek diye kabul edilen tarih nesnelliğinin imkansızlığını ilan ediyor ve taraflı tarih bilgilerine alternatif bir dünya inşa ediyor. Salt dönem, mekan ve kahramanlar ölçeğinde değil objektifliğin olmamış olaylar için bile imkansızlığını anlatması bakımından ironisi verimli göndermeler yapabilmesine kapılar açıyor ve oyun sürprizli bir şiirle biterken gizli iddiasını güçlendiriyor. Tarih bilgisinin güçlüye göre değişkenliğine zarif ve neşeli bir gölge düşürülürken bağırmadan, kasılmadan yani küçük harflerle de anlatılabildiği gösteriliyor. Örneğin metnin müziklerine eşlik eden şiirin sözleri gibi umudu tüketenlere dahi "ah etmek" yerine selam duruluyor.

"Kağıdımız çaput bizim kefenimiz bulut bizim mesleğimiz umut bizim kıranlara selam olsun."

Bitmeyen gündemin karanlık, agresif, kırıcı ve yorucu ruhundan bunalanlar oyunun sonuna doğru şarkıya eşlik ediyor salonda. Mırıldanan seyircinin iyiliğe özlemini anlamak Ülkü Tamer dizeleriyle tatlı ve ümitli bir enerjiye dönüşünce güzelleştiren bir tesir alanına giriliyor sanki. Sonuçta bu topluma "güneş toplatan" bir şairin metni izleniyor sahnede. Sert politik söylemlerle bunaltmak yerine çağın en çözümsüz dertleri ve sıkıntıları bulutlara yüklenerek duyguyu/düşünceyi hafifletiyor.

Ezcümle Tarihte Yaşanmamış Olaylar Kadıköy Boa Sahne'de hayata gözlerini dört açmış ve bayağı sağlıklı, gürbüz, keyifli yaşıyor. Belki de en güzeli Ülkü Tamer'i yaşatıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Yarkın Ünsal’la ‘Hiçbi Şey Olmamış Gibi’ ve ‘Mutlu Aile Tablosu’ üzerine konuştuk: Ticaret olmazsa olmaz ama yapımcılar bunu sömürü haline getiriyor

"Dünyanın ve ülkemizin içinde bulunduğu bu süreçte inadına gülümsemek, umuda dair bir inat. Ve dediğin gibi bu oyunun sahnelenmesindeki inat oyunumuzun yönetmeni Emre Kınay’a ait. Aynı inada kocaman bir ekip inanarak çalıştı"

Bartleby bu sezon Cihangir Atölye Sahnesi’nde ‘durmayı tercih ediyor’

Ah Bartleby, ah insanlık, ahhh dünya! Senin ahın her ‘hayır’ demeye cüret edildiğinde aynı tazelikle duyuluyor ve bu sezon Cihangir Atölye Sahnesi seni tercih ettiği için bu ahhh çok doğru bir yerden yüreklere, akıllara değmeye zarifçe dokunuyor, izi kalıyor

Affetmeden uzlaşmak mümkün müdür ve "Uzun Yol"

"Yüzleşmek suçun gerçekliğini kanıtlamaya mı gerekçelerini anlamaya mı yaklaştırır?", "Yoksa yüzleşmek intikam ve misilleme tuzaklarından uzaklaştırarak dengeyi mi sağlar?", "Yüzleşmek suçluyu aşağılamanın medeniyet maskesiyle saldırısı mıdır?", "Bağışlama, insanın önce kendisini sonra çevresindekilerle ilişkilerini onaran bir erdem midir?" … Ya da "Affetmeden uzlaşmak mümkün müdür?"

"
"