Safiye karakteri içinde yaşanılan kirli karanlığı delirmişçesine temizlemeye çalışan ve sonunda kendisi de temizlemeye çalıştığı pis düzenin parçası haline dönen bir karakter olarak televizyon izleyicisinin gündemine düştü. Ne de olsa seyirci tüm halkı kucaklayan TRT’sini özlemişti, içinde egemen politikaya övgüler düzmeyen, yeni bir tarih yazmaya çalışmayan ve artık bıkkınlık getiren zengin-fakir çatışmasında holdingler, plazalar, konaklar ve yalılarda geçmeyen bir yapım buldu. Üstelik kadın üzerine doğallıkla hatta gerekli ve genellikle çok şirin bulunan geleneksel baskıyı onaylamayan ve güzellemeler dizmeyen bir metin. Kısacası boşuna sevilmedi Safiye’nin haklı hezeyanları!
Safiye çok sevildi;
Çünkü Safiye ilk regl olduğunda annesinin kendisine yaptığı pislik muamelesini temizliyor.
Çünkü Safiye toplumsal cinsiyetin hükmünde kız çocuğu olarak doğmanın utancını temizliyor.
Çünkü Safiye her yaprağını en az üç kez sayarak yıkadığı ıspanakları değil o ıspanakla eve girme ihtimali olan arsız, kontrolsüz, çamurlu, karanlık, namussuz dünyayı yıkıyor.
Çünkü Safiye en ufak bakışmayı, konuşmayı, gülüşmeyi kadına yasak olması gereken suçlar, günahlar ve ayıplar kapsamında gördüğü için evinin her santimini ovalıyor, çitiliyor.
Çünkü Safiye yaptığı hiçbir şey beğenilmediği, onaylanmadığı için unutmak istediklerini süpürüyor, çırpıyor.
Çünkü Safiye bireyselliğini öldüren otoritenin altında açılan yaraları, hasarları cilalayarak kapatıyor.
Çünkü Safiye ölmüş annesinin kıyafetleriyle hiç yaşamadığı hayatın içinde bir hayalet olarak insanlara yetmeyen gücünü tozlardan, lekelerden, kirlerden alabildiği için mikropların başını eziyor.
Çünkü Safiye kapana sıkışan çocukluk ve gençliğini çamaşır sularıyla havalandırmak, kadınlığını lekelerden kurtarmak, aklamak ve aklanmak için temizliyor.
Çünkü Safiye travmalarından daha büyük ve yeni bir travma yaratarak sıyrılmak, hafiflemek, kurtulmak istiyor.
Çünkü Safiye mutsuz annesinin çatışmalı hayatını deterjanlar, sabunlar, kezzaplarla çözmek, eritmek, bitirmek istiyor.
Ne yazık ki ülkemizde kadının yeri büyük ölçüde hâlâ evidir. Evlere kapatılan Safiyeler tek iktidar alanları olan yuvalarında temizlemeye çalışmaktan başka kutsal, özgür ve saygın bir eylem yapamadıkları için titizlik hastalığının pençesine düşüyorlar. Özetle Safiye sevgisiz büyüyen, saçı okşanmayan, gözüne bakılmayan çocukluğunu tek iktidar alanı olan evi aracılığıyla temizliyor. Kadınlığın ayıp sayıldığı bir kültürde evine ve namusuna toz kondurmuyor. Öç alırcasına, bütün gücüyle ve tüm varlığıyla temizledikçe kendisi de bir mikroba, virüse ve her an azgınca büyüyen bir tümöre dönüşüyor. Masumlar Apartmanı’nın Safiye’si çoğumuzun ya içinde ya yanında yöresinde hepimizi kemiriyor.