Haber yapmayan habercilerin birbirleriyle kıyasıya reyting savaşları devam ediyor. Akşam haberlerinde haberler değil haberciler izleniyor. Prestijlerini her akşam güçlendiren aktif, dinamik, yakışıklı ve güzel haberciler şovlarıyla halkı rahatlatıyor, gevşetiyor, haberlerden sonra yayınlanacak dizi bilgileriyle uykuya hazırlıyorlar. Ancak hasta mahpusların ölümleri, halkın boykotları, isyanları, grevleri, eylemleri gibi güncel gelişmeler verilmiyor ya da hızla geçiştiriliyor. Sabah haberlerinde gazetelerden yolsuzluk iddialarının okunmasına yağan cezalardan sonra akşam haberleri dersini alıp elbette tedbirli davranıyor. Örneğin hayatının baharında 24 yaşında intihara itilen trans Eylül Cansın haber olamıyor çünkü normlara uymuyor. Ya da ürkütmeden, sinirlendirmeden hızla geçiştirilirken bütün translara hafifçe geçiriliyor. Kaldı ki bu kadarının yapılmasına da sosyal medyanın varlığı ve baskısı sebep oluyor, çünkü artık biliniyor ki haber almak için internet haberciliği ve iletişimi asıl kaynağı oluşturuyor. Madem herkes duyuyor, görüyor bilgisiyle mecburen teğet geçilerek değmesin yağlıboya hassasiyetinde haber şovlar yapılıyor.
Mesela günlerce süren Cizre’deki çatışmanın haberlerde kaçıncı sırada, ne kadar sürede ve nasıl bir dille geçiştirildiğine bakılırsa ortada basit ve olağanlaşmış bir mahalle kavgası var yanılgısına düşülmez mi? Oysa çatışmalar sırasında bu ülke vatandaşı 14 yaşında bir çocuk öldürüldü. Ümit Kurt’un ölümü, ismi, ailesi ve çatışmanın tarafları ile ilgili detaylı görseller elbette televizyonlarda yer almadı ya da tek nefeste, yalan yanlış yönlendiren ve ölümleri olağanlaştıran bir dille hızla geçiştirildi. En faydalı bitkiler, en zararlı meyveler, en akıllı sebzeler, en çok yediren diyetler, konuşan kuşlar, dans eden kedi köpekler varken Ümit Kurt ve Eylül Cansın gibi canlarımıza sıra gelmedi işte! Allah aşkına haberlerde Ümit Kurt’un ailesini gören duyan oldu mu? Nasıl, niye ve kaç kurşunla ölmüş biliyor musunuz? Yoksa zaten Cizre’de çocuk ölümleri en az salgın nezle kadar yasal mı?
Pekiyi Eylül Cansın’ın canı can değil mi? Zaten trans birey haberlerinde kullanılan aşağılayıcı, dışlayıcı dilin tonu, tavrı, jest ve mimikleri bir kez daha geride kalanları öldürmüyor mu? Fiilen yok sayarak ancak ırzına geçip, duygusal ve fiziksel açıdan sonuna kadar sömürüp kullandıktan sonra atılan bu insancıklar köprüden atlayınca sanki lüks varoluş bunalımlarına girmişler gibi sunmakta bambaşka bir habercilik başarısı değil mi? İnsanların değerini ‘orasına’ ve/ya doğdukları şehirlerin kütüğüne göre değerlendiren kütükler asıl tecavüzcüler mi acaba? Haberleri izliyorum zannederken afedersiniz ama hayatınıza tecavüz ediliyor olabilir mi?
Anlaşılan bazı bölgeler, bazı kişiler ve bazı eylemler haber olarak pek tercih edilmiyor. Dolayısıyla Eylül Cansın ve Ümit Kurt televizyon haberlerinde değil internette hashtag olarak geçiyorlar… Yazık ama bazı çocuklarımızın acıları hashtag bile olamıyor.
Örneğin Gaziantep’te 3 yaşındaki bebeğin kaçırılıp demiryolunda taciz edilmesi, dövülmesi de ekranlarda pek haberden sayılmıyor.
Veya Afyon’un Çay ilçesine bağlı Pınarkaya köyünde 12 yaşında bir çocuk, B.D isimli şahsın cinsel istismarına maruz kalınca ve zanlı ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılınca konu haber olamıyor.
Şiddet, taciz ve tecavüz olayları toplumsal cinsiyet kodlarına, iktidarın milli ve dini ideolojisine ters düşüyorsa gündemden de düşüyor. Gerçek gündemden bu kadar uzaklaşan haberler de mecburen çareyi şov yapmakta buluyorlar. Artık insanlar haberleri değil Cüneyt Özdemir’i, Fatih Portakal’ı, Ece Üner’i, Nazlı Çelik'i seyrediyorlar. Dolayısıyla haber veremeyen habercilerin performans yapması gerekiyor. Okudukları haberi soslayıp, süsleyip, yorumlayıp, ilginç görsellerle tamamlamaları ve şaşırtmaları bekleniyor. Yeri gelince bir şiirle habere girmeleri, zamanı gelince espriyi patlatmaları ama arada sırada ucuzundan, kolayından ve en tehlikesizinden fırça çekmeleri ve kahramanca bağırıp çağırmaları isteniyor. İşte bu yüzden haberin starları reyting savaşlarına giriyorlar, performanslarını her geçen gün abartarak şovu büyütüyorlar.
Çünkü ortada haber yok, haberin kendisi onlar!