Gündüz kuşağı programlarının neredeyse tamamını kadınlar sunuyor, yönetiyor ancak ne yazık ki erkek otoritesini öven, sonuna kadar itaati dayatan ve temelini erkeğin üstünlüğüne oturtmaya çalışan programların sözcüsü durumundalar. Zaten özellikle öğleden sonrası programların pek çoğu evlilik veya en azından çöpçatanlık konulu birbirinin aynısı içerikte yapımlar. Konunun en eskisi Esra Erol’dur ve diğerlerinin de program yürütücüleri iyi göbek atan ve çok şakalar yapan iktidara paralel söylemli kadın ikonlar ve hepsi evlilik vaat ederek kızla erkeği stüdyoda görücü usulü bir romantizmle birbirine iterek milletin illa ki yuvasını yapmaya çalışıyorlar.
Neden bu programlar son 10 yıldır süresi ve varyasyonlarıyla artıyor? Muhafazakar ve dindar iktidarın bunda etkisi var mıdır? Peki bu programların evlilik kurumunu teşvik etmesi istatistiksel olarak evlenme oranını değiştiriyor mu? Bu sorular farklı araştırmalar gerektiriyor ancak göz ucuyla bakınca bile acı gerçek göze batıyor. Artık gelin kaynana, damat, eş ve gelinler için stüdyolar geziliyor. İnsanlar adını soyadını, evini, arabasını ve maaşını sıralamakta sakınca görmüyorlar. Veya ‘Ben Bilmem Eşim Bilir’ ile eşler birbirinin yüzüne bakamayacak kadar milyonların önünde birbirini rezil etmeyi eğlence sayıyor. Ya da ‘Anneler ve Kızları’ adlı yarışma programında resmen anneler ve kızlarına evcilik oynatılıyor, ana okulu seviyesindeki rol model argümanı üzerine sınavlar yapılıyor. Resmen yaş ve zeka seviyesine bakılırsa çocuk programı bile olamayacak gerilikte basit oyunlar oynatılıyor koskoca kadınlara. Ne yazık ki kadını ısrarla kendi mutsuzlukları üzerine yatırım yapabilir hale getiriyorlar. Kısacası kadını kendi eliyle, kendi diliyle kendi özgürlüklerini erkeğe teslim etmek için can atan ve yarıştıran programlardan eğlence ve realite çıkartılıyor.
Stüdyoda canlı yayınla baskı altına alınan ancak orada olmanın bazı ödüller getireceğine inanan kadınların böylesi bir kıyıma katılmayı şans saydığı bir çıkmaz çoktan sıradanlaşmış görünüyor. Evlilik veya çöpçatanlık yarışmalarında tüm eleştirilere katlanmaya hazır hale getirilen kadınların iktidarı seven, arzulayan ve kendini ezen iktidarla özdeşleşebilmek için susan hallerinin normalleşmesinden eğlence yapılması çok üzücü, yıkıcı ve utanç verici diyaloglara neden oluyor. Ama genellikle bu gibi durumlarda bolca kahkaha ve göbek atılıyor. Kadınların özgürlüklerine bir nebze olsun ulaşabilmek için kendisine en çok baskı kuran zihniyete yanaşmaya çalışması ve sonucu evlilikte araması maalesef çıkışsızlığı adres gösteriyor.
Yedi Kocalı Hürmüz’ü kıskandıracak Seda Sayan’ın yaptığı Yol Arkadaşım adlı program da bunlardan biridir. Bu programda çiftin anlaşıp anlaşamaması bir yana jürinin de adayları değerlendirmesi gerekiyor. Evlenecek kadına erkek dünyasına adım atmaya niyetlenen bir işçi muamelesi yapılıyor. İşveren gibi teste tabii tutuluyor, sorular soruluyor, çapraz sorguya çekiliyor ve jüri sık sık gelin adayına bolca fırça çekiliyor. Erkeğin kimliğini ve şartlarını sonuna kadar kabul edip etmeyeceğinden emin olmak isteniyor. Gelin adayının kendisini ikinci sınıf bir kimlik olarak tanıtmakla yetinmeyip ikinci sınıf bir kimlik olarak sivrilmeye çalışması gerekiyor. Yoksa sorumsuz, duyarsız, kalın kafalı, kurnaz veya tembel gibi sıfatları çağrıştıran etiketlendirmeler açıktan yapılıyor.
Örneğin neler mi soruluyor, nasıl mı terbiye veriliyor kadına? Buyurun!
‘Benim olduğum masada kadın, garsona sipariş veremez!’
‘Bana söyle ben garsondan isterim!’
‘Yap bir yemek görelim, ver bakayım içli köfte tarifini!’
‘Çıkar o sakızı ağzından, benim masamda sakız çiğnenmez, yok öyle bir dünya!’
‘Kızım nedir senin o dolabının hali?’
‘Kadın çalışsa da çalışmasa da dolaplar düzenli olacak, insanın içinde varsa gece gelir dolap düzeltir…’
Sakız çiğnetmeyen erkek alkışlanıyor, delikanlı olmakla övülüyor ve örneğin Seda Sayan sinirlenen erkeği şöyle savunuyor; ‘ Kız bu çocuğu fiştekliyor!’ Tabii alkış kıyamet, kahkaha ve göbek havası geliyor arkasından.
Gündüz kuşağı erkek egemen otoriteyi bu kadar fişteklerse ve kadına evlilikten başka tüm çıkış yolları kapatılırken çıstak çıstak oynanırsa foşur foşur kadın kanı akmaya devam eder, devam ediyor…