17 Kasım 2016

ATTA Festival çocuklarımıza yurt dışını yurt içine getiriyooor!

Atta Festival, çocukların sanat ve kültür ortamlarında daha fazla zaman geçirmesini ve bu konuda bir farkındalık yaratmayı hedefliyor

İlk kez çocuklar için özenle hazırlanmış uluslararası bir sanat festivalinin İstanbul’da başlamak üzere olduğunu bildirmek ne kadar sevinçli, ümitli, neşeli, heyecanlı duygu ve düşünceler yaratıyor. Müjdeler olsun vallahi de billahi! Kasımın 18’inde başlayıp 21’inde sona erecek festivale Meksika, İspanya ve İsveç’ten pek çok değerli sanatçı katılıyor. Atölye ve çeşitli büyüleyici performanslarla çocuklarına yeni ufuklar açmak isteyen anne ve babalar üç gün boyunca Bakırköy Belediye Tiyatroları, Kadıköy Halk Eğitim Merkezi ve Trump Kültür & Gösteri Merkezi mekanları arasında mekik dokuyacaklar. Elbette Türkiye’den de klasik sanat biçimleri dışında farklı performanslar, interaktif içerikli oyunlar, atölyeler ve sürprizler dolu çalışmalar hazırlanıyor. Atta Festival yoğun programını şöyle tanıtıyor;

Her yıl “çocuk hakları günü’’ etrafında gerçekleşecek olan Atta Festival’in ilk yılına özel olarak yaratıcı drama üzerine çalışmalar yapan Çiğdem Odabaşı ile “yaratıcı okuma atölyeleri”  yer alacak.

 “Şehrin uluslararası çocuk ve gençlik festivali” olarak tasarlanan Atta Festival; klasik sanat ve performans biçimlerinin yanı sıra, teknolojik ve interaktif içerikleri de barındırıyor. Festival; gerek çocuk izleyiciye, gerek velilere, gerekse profesyonel sanatçı ve drama eğitmenlerine renkli ve dopdolu bir içerik sunmayı hedefliyor.

Atta Festival’e Meksika’dan katılan Tricoclo Rojo topluluğu, “Vagabond” adlı çocuk şiirselliğindeki dans-palyaço performansıyla, Fransa’dan gelen  Acts 2 ekibi,  “Miravella” adlı deniz canlılarını konu alan performansıyla, İspanya’dan katılan Xirriquiteula ekibi de “Papirus" adlı kalpten iletişime izin verdiğimizde gerçekleşen o olağanüstü büyü hakkındaki oyunu ile katılıyorlar.

Türkiye’den ise “Seksen Günde Dünya Turu” ile Akbank Sanat, “Köşe Bucak İstanbul” ile Bakırköy Belediye Tiyatroları, “Kırmızı Balon” ile de Eskişehir Şehir Tiyatroları’ndan çocuk seyircilerin aileleri ile birlikte keyifle izleyebileceği kaliteli oyunlar sahne alacak. 

Özlem Saraç’ın yapacağı “beslenme dedektifleri” adlı sağlıklı beslenme atölyesine ise çocuklar  anne babalarıyla birlikte katılabilecekler. 

İsveç’te 40 yıldır çalışmalar yapan ünlü çocuk tiyatrosu Unga Klara da  çocuklarla drama yapan profesyonel ve oyunculara yönelik bir atölye ile Atta Festival’in atölyelerini tamamlayacak. Atta Festival’in bir diğer önem verdiği konu da önümüzdeki yıldan itibaren engelli seyircilerin de katılabileceği “rahat performanslar” ile bu konuda öncü olmak olacak.

Akbank Sanat, Bakırköy Belediye Tiyatroları, Eskişehir Şehir Tiyatroları, İstanbul Cervantes Enstitüsü, İstanbul Fransız Kültür Merkezi, İstanbul İsveç Başkonsolosluğu gibi kurum ve tiyatroların değerli katkıları ile gerçekleşen Atta Festival, çocukların sanat ve kültür ortamlarında daha fazla zaman geçirmesini ve bu konuda bir farkındalık yaratmayı hedefliyor.


Festivalin tanıtım videosu için: https://vimeo.com/184109389 

    Festivalle ilgili ayrıntılı bilgiye www.attafestival.com üzerinden ve biletix’ten ulaşılabilir.

Kısacası böyle bir programa sıklıkla rastlanmayacağına göre ilgili anne ve babaların ilgilerine sunulur ve çocuğunu yurt dışında kültür sanat etkinliğine götüremeyenler için yurt dışını ülkemize getiren ATTA Festivale çoooooooooooooooooooooook teşekkür edilir…

 

Yazarın Diğer Yazıları

Elektrikli sandalye için elektrik yok

Elektrikli sandalyeye bağlı bir mahkûmun deliryum eşiğinde olduğunu imleyen jest ve mimikleri sorduğu akıllı ve derin sorularla çatışma yaratıyor. Bir tür ‘bilge deli’ imgesi tam olarak hangisi olduğunu ifşa etmeden karakteri bıçak sırtı kaygan bir çizgide tutuyor

Tilbe Saran: ‘Afife’, gölgesine saklanan değil, kuvvetli bir ışık gibi dönemi kulağımıza fısıldayan rüyaya dönüştü

"Demet Evgar ve Serdar Biliş, hakkında çok az güvenilir belge bulunan Afife’nin, nasıl bir ortamda bu işe heveslendiğini gerçek ile kurguyu iç içe sarmalayarak, oyun içinde oyun oynatarak katmanlaştırmayı tercih ettiler. Bu da bence matruşka gibi hikâye içinden hikâye üreterek hem seyir zevkini harlayan hem de bir ayağı gerçek zeminde dolaşan bir anlatı doğurdu"

Ne sağcıyım ne solcu, Teocuyum Teocu; Sayın Bay Rock Yıldızı!

Zaten müzik mecrasında zirvedeyken başka bir mecrada üstelikte en zorlu alanlardan ‘edebiyatta’ kendini yuhlanmaya davetiye çıkaran bir karakterle takdim ediyor. Helal sana Teo!

"
"