12 Mayıs 2020

Kıran kırana aşı yarışı

Aşı bulunduğunda ne olacak derseniz cevabı kolay değil. Keşfeden ülke/kurum aşının öncelikle hangi gruplara yapılmasını isteyecek, yoksa buna tamamen hükümetler mi karar verecek? Hangi aşamada ithaline izin verecek?

Uçuk kaçık, çubuklu bir virüs dünya gezegenindeki insan hayatını altüst etti. Öyle ki Dünya Sağlık Örgütü'nün 20 Nisan 2020 tarihli belgesine göre tüm dünyada 70'i aşkın grup, kurum, üniversite, şirket ve bunlar arasında çeşitli birliktelikler, Homo sapiens türünü rahat bırakması için ona karşı savaş açmış durumda. (Tam liste için https://www.who.int/ sitesine bakabilirsiniz.)

SARS-CoV-2'nin çaresini Tay-Fransız ekip mi bulacak, ABD, Almanya, İngiltere, Kanada gibi büyüklerden biri mi? Dünya Sağlık Örgütü kendi sitesinde, virüse karşı, 20 Nisan 2020 itibarı ile dünya çapında yapılmakta olan ve klinik öncesi, laboratuvar aşamasında 71 değişik araştırma listelemiş. Aralarında Japonya'dan Rusya'ya, Çin'den ABD'ye, İngiltere'den Hindistan'a, Almanya'dan, İspanya'ya, Kanada'dan, Fransa ve İsrail'e kadar pek çok kamu, özel kuruluş ve ortaklık var. Hatta "BioNet Asia"da Tayland ile Fransa ortak araştırma yapıyor. Üstüne üstlük bazı yerlerde bir de değil, aynı anda birkaç farklı araştırma yapılmakta. Kim bilir, belki Türkiye'yi bile dışlayamayız yarıştaki aktörlerden. Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca beyin ağzından bu doğrultuda bir ifade çıkmıştı birkaç hafta önce. Geçen hafta sonuna doğru Cumhurbaşkanı da demiş ki "aşı için yardımda bulunup bulunamayacağımıza 23 Mayıs'ta karar vereceğiz".

SARS-CoV-2'ye karşı aşı araştırması yapanlardan laboratuvar safhasını geçmiş, klinik (insanlar üzerinde deneme) aşamadaki beş aşı adayı şöyle:

  1. CanSino Biological Inc./Beijing Institute of Technology
  2. Inovio Pharmaceuticals
  3. Beijing İnstitute of Biological Products/Wuhan Institute of Biological Products
  4. Sinovac
  5. Moderna/NIAID

Alışık olduğumuz -binlerce, hatta milyonlarcasına az çok benziyordur belki; ama biz, sıradan doğumlular bunu pek bilemeyiz. Ancak ona laboratuvarda, kim bilir hangi elektronik mikroskop altında bakabilen virologlar, mikrobiyologlar falan, o da, henüz, bir dereceye kadar...

Ne var ki 11 Mayıs sabahı Açık Radyo aracılığı ile mikrobiyolog Prof. Selim Badur'dan öğrendiğimize göre (o da 10 Mayıs 2020 Pazar günü yayımlanan Science dergisinde okumuş), aşı namzetlerinin hiç birinin etkisi yüzde 60-70'in üzerine çıkmıyormuş.

Virüsü yenmek için yapılan aşı çalışmaları dünyanın her ülkesinde laboratuvarda başlar, klinik araştırmalar ile devam eder. Kliniğin ilk aşamasında, aşı olması umulan kimyasal/biyolojik karışım bir avuç insana, daha doğrusu bir düzine gönüllü ve sağlıklı insana uygulanır. İkinci aşamaya geçilebilirse, aynı madde, salgının olduğu bir coğrafyada bir kaç yüz kişide denenir. Üçüncü aşamada ise deney, bir kaç bin kişi üzerinde devam eder. ABD'de üçüncü aşamadan sonra, Gıda ve İlaç İdaresi FDA'in (Food and Drug Administration) aşı güvenli mi değil mi diye karar vermesi gerekiyor. (Dünyanın değişik ülkelerinde de üç aşağı-beş yukarı bilimsel olarak kabul edilmiş benzer süreçler var.)

Kimler var, kim yok?

WİRED internet dergisine (8 Mayıs 2020) göre, geçen hafta 7 Mayıs Perşembe günü ABD Boston kentindeki biofarma (ilaç şirketi) MODERNA, kendi ürettiği aşı, mRNA-1273'ün, ABD Gıda ve İlaç İdaresi tarafından araştırmada ikinci aşamaya geçmesine, yani hastalığın olduğu coğrafyada denenmesine izin verdiğini açıkladı. Araştırma önümüzdeki haftalarda 600 katılımcı üzerinde denenecek. Moderna aşısını, ABD'deki Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü ile birlikte, "mesajcı RNA'dan" (riboksinükleik asit) geliştiriyormuş, dolayısı ile ismindeki [m]RNA.

Moderna'nın bu bağlamda bir projesi daha varmış ama bunun için İsviçre'deki ilaç firması Lonza ile 10 yıllık bir ortaklık anlaşması imzalamış bile; hatta 2020'de bir zaman, on milyonlarca doz üretimine başlanacakmış.

Bu süreç Moderna'yı, halen, yarışta başı-çeken İngiltere, Oxford Üniversitesi Jenner Enstitüsü'nün araştırması ile aşağı yukarı aynı zaman noktasına getirmiş. Jenner Enstitüsü benzer virüs çeşitleri ile pandemiden (küresel salgın) önce aşı çalışmalarına başlamıştı. Daha nisan ayında NY Times gazetesi, Enstitü'nün bizim "çubuklu" ile akraba ve MERS'e neden olan virüse karşı güvenli aşı geliştirdiğini ve hazır İngiltere'de salgın son hız devam ederken, kendilerine, İkinci Aşama için 6 bin kişi üzerinde denemesine izin istediğini yazmıştı. Oxford grubu biraz farklı bir yöntem izliyormuş. Laboratuvarda, zararsız bir virüsten SARS-CoV-2 benzeri, üretildikten sonra uygulandığında, hastalık yapmayan, ama insanın bağışıklık sistem tepkisini harekete geçiren bir aşı olması umuluyormuş. Amacı da şöyle tarif ediliyor: Acaba bu potansiyel aşı, insan vücudundaki SARS-CoV-2 virüsünü algılayıp, insanın bağışıklık sistemini, kendisine karşı antikor (hastalığa sebep olan etkenleri zararsız duruma getirmek için vücudun çıkardığı madde) üretmeye ikna edebilir mi?

Bir üçüncü hatta dördüncü haber de virüsün ilk ortaya çıktığı Çin'de, (WUHAN veya Vuhan'ın da içinde bulunduğu) Hubei eyaletindeki CanSino Biologics şirketinden geliyor. Bu firma da iki aşı adayı ile birinci aşama araştırmalarına başlamış durumda. Oxford'daki Enstitü gibi zararsız bir viral "madde ile başlayıp onu, aynen, korku-kaynağımız "çubuklu", yani SARS-CoV-2'ye benzetip, bedenin bağışıklık sistemini harekete geçirmeyi umuyor. Hatta aşı adaylarından biri için Nisan ayında, ikinci aşamaya geçilmiş ve 500 denek aranıyormuş.

ABD'de Pennsylvania Üniversitesi'nde, RNA yerine sentetik DNA (deoksribonükleik asit ), Çin'de ise, biri Sinovac, diğeri Beijing Biyolojik Ürünler Enstitüsü nün, virüsün etkisizleştirilmiş türleri ile çalışmaları var.

Bu yazının T24'e yollandığı 11 Mayıs öğlene kadar Koronavirüsümüz dünyada 4 milyon 102 bin küsur insana bulaşmıştı, (Türkiye'de resmi olarak yaklaşık 139 bin); ölüm sayısı ise 283 bin, (Türkiye'de resmi rakamlara göre 3 786). Johns Hopkins Universite'sinin bu istatistiklerine, NewYork'taki Bronx Hayvanat Bahçesi'nde bakıcısından Koronavirüs kapan Nadia kaplan ile kardeşi Azul'u ve diğer iki kaplan ile iki aslanı da eklememiz gerekmez mi? Ve onlar nasıl acaba? Öğrendim, bol kuru öksürük ve iştahsızlık sonrası, artık iyileşiyorlarmış.

İğne/enjektör istemez

Bulunacak aşı ister yutulsun, ister burundan veya gözden damla olarak verilsin veya çok da istenmeyen bir şekilde, diğer aşılar gibi enjeksiyonla uygulansın, en arzu edilen sürecin, bedenler enfekte olmadan, aşının, virüsü farkedip vücuttan kovalaması olacakmış. Böylece kimse hastalanmadan, çoluk-çocuğu ile rahat hayatını sürdürecek, öpüşüp koklaşacak, dünya yüzünde istediği gibi, kolkola, yanak yanağa dolaşacak.

Gönüller aşının iğne ile değil, tablet veya sıvı olarak doğrudan uygulanmasından yana. Çünkü iğneler ayrı bir masraf, bulaşı ve sorun kaynağı, yeterince temiz olmayabiliyor, hafif de olsa can acıtıyor, çoğu insan iğne yaptırmak istemiyor. Kaldı ki ayrı bir maliyet kaynağı, hele ki yoksul ülkelerde yaşayanlar için.

Aşı bulunduğunda ne olacak derseniz cevabı kolay değil. Keşfeden ülke/kurum aşının öncelikle hangi gruplara yapılmasını isteyecek, yoksa buna tamamen hükümetler mi karar verecek? Hangi aşamada ithaline izin verecek? Öncelikle hangi ülkelere yollanacak? Ve oralarda, özellikle de eşitlikçi ve demokratik olmayan ülkelerde aşı nasıl dağıtılıp paylaşılacak?

Yedi buçuk milyar insan "aşı- aşı" diye kıvranır, bütün dünyadan gelen baskılara rağmen iktidarda ne tür bir hükümetin olduğuna bağlı olarak, keşfin sahibi ülke bunu tekelinde tutmak ister, mucitler, kaşifler kuşkusuz, Nobel'e aday olurken bakalım aşı, insan onuruna uygun, 7.5 milyar arasında zaman ve maddiyat açısından eşit ve hakkaniyetli bölüşebilecek mi?

Fotoğraf BBC. New York şehrinde Bronx Hayvanat Bahçesi'nde, Nisan ayı başında bakıcısından Covid-19 bulaşan kaplan , 4 yaşındaki Nadia, kardeşi Azul ve diğer iki kaplan ile iki aslana da SARS-CoV-2 bulaşmış. Önce hepsinin iştahları biraz azalmış, biraz öksürüyorlarmış ama çok iyi bakılıyorlar ve yakında iyileşmeleri bekleniyormuş.

Yazarın Diğer Yazıları

Açıkkkk

Herkese ama özellikle tüm Açık Radyo çalışanlarına bol sevgi, çok çok çok saygı ve çooook teşekkürlerimle

İnananların affına, umursamazların aklına, inanmayanların bağrına sığınarak...

Şimdilerde ise inançlı kişileri ve inançlarını korumaya almam, bunu üstüme vazife edinmem eş-dosta da biraz tuhaf geliyor olabilir.

Feleğin sillesinden geçmiş solcular, dinci sağcılara çektirilen acıları göremez iken

Dolayısı ile 21. yüzyılda ülkedeki “Kötülük Özneleri” sayısı bir arttı. Kürtler, ama artık özellikle silahlı PKK, solcular ve Alevilere, Fetullah Gülen'in silahsız hareketi “yoldaş” edildi.

"
"