07 Mayıs 2023

Kitapsever, kitapçı, kitaplık (VI) | Dünyanın en ilginç kitapçıları finalinde...

Geçen ay sonlarında güzel ve şaşırtıcı bir haber geldi. Kitap ve okuma deyince akla ilk gelen ülkelerden biri olan Londra'da her yıl düzenlenen dünyanın en büyük Kitap Fuarında bağımsız bir jürinin seçkisiyle "Uluslarası Mükemmeliyet Ödülleri" (London Book Fair International Excellence Awards - IEA) verilir. Bu yıl, bu kapsamda verilen "Yılın Kitabevi" ödülünü İstanbullu bağımsız bir kitapçımız, Minoa Kitabevi aldı ve göğsümüzü kabarttı

* Kitap Bahçesi – Tahran (İran)

"İster İnan, İster İnanma". Böyle bir radyo programı vardı benim çocukluğum/gençliğim döneminde, kimdi sunucusu hatırlamıyorum. Nedense, Tahran'da 2017 yılında açılarak hizmet vermeye başlayan ve "Kitap Bahçesi" adını alan yerleşkenin 110.000 metrekarelik bir alan üzerinde kurulu olduğunu, kapalı alanlarının 65.000 metrekareye ulaştığını okuduğumda kafamda beliren "İster İnan, İster İnanma" sözüydü! Şaka gibi değil mi? Kitaptan gazeteye, dergiye, sinemadan televizyona, müziğe, dansa, şuna buna, ne varsa her şeyin sansüre tabi olduğu bir ülkede böyle bir kültür vahası neden yaratılır? Söylendiğine göre ilk kez 2004 yılında gerçekleştirilen Tahran Uluslararası Kitap Fuarına özellikle çocukların ve gençlerin ilgisi öylesine büyük olmuş ki, ülkeyi yönetenler büyük bir kitap yerleşkesi kararını o zaman almışlar. Yavaş yavaş girişmişler projeye. Derken efendim 2015 yılındaki fuarı gezen Ayetullah Ali Hamenei'nin özellikle avangard yayınlarla ilgilenmesi ve yayıncılarıyla uzunca sohbeti, İran'da sansürün hafifletileceği işareti olarak yorumlanmış. Nitekim kitapları yayımlanmadan önce inceleyen ve onay veren sansür kurulunun inceleme süresi yıllar sürmekteyken birden hızlanıp birkaç aya inmiş ve önceden yasaklı pek çok Batı kaynaklı kitabın yayımlanması için izin çıkmış. Yine de "Batı'nın kültür saldırısını engellemek amacıyla" ciddi sansür uygulaması devam ediyor elbette.

Tahran'daki Kitap Bahçesi

İçinde yok yok yukarıdaki fotoğrafta görülen bu devasa yerleşkenin. Sanat galerileri, çok sayıda kitap satış mağazası, çocuklara yönelik etkinlik alanları ve atölyeler, robotik salonu ile 10 farklı tiyatro salonu ve amfitiyatro var mesela. Özellikle çocuklara hitap edecek tarzda inşa edilmiş ve 400.000 farklı başlıklı çocuk kitabı varmış. Yerleşkenin sahibi Tahran Belediyesi, Başkanı da burasını dünyanın en büyük kitapçısı olarak ilan etmiş. Haklıdır sanırım, çünkü Guinness Rekorlar kitabının dünyanın en büyüğü olarak ilan ettiği, New York'un Beşinci Caddesinde "Barnes & Nobles" kitapçısının alanı 25.000 metrekare bile değildi, üstelik 2014 yılında kapandı, gitti!

Tahran "Kitap Bahçesi" açılış töreni
 Çocuk masallarından sahneler
 Kilometrelerce uzanan kitap rafları

Her şeye rağmen merak ettim, araştırdım. Nüfusu 88 milyon civarında olan İran'da toplam kitapçı sayısı 2.000 civarında. Türkiye'nin nüfusu 85 milyon, toplam kitapçı sayısı 6.000. İran'da 2022 yılında 111.000 farklı kitap yayımlanmış, buna karşılık Türkiye'nin sayısı 69.000! Ne diyorsunuz bu duruma? Bu noktada çok açık bir hususu belirmeden geçmemeliyim. Türkiye'de yayımcılık sektörü geçen yıla kadar (pandemi döneminde yaşanan krize rağmen) son on yıldır sürekli artış gösterirken, "Türkiye Yayıncılar Birliği 2022 yılı kitap pazarı raporu"na göre, 2022 yılında 7 yıl öncesine gerilemiş! Raporda şu ifadeye yer verilmiş:

"Küresel selüloz fiyatlarının ve ithal edilen kağıdın navlun bedelinin artması, kağıtta dışa bağımlı oluşumuzu bize bir kez daha hatırlatmıştır. İthal edilen birinci hamur ve kitap kapağı kağıtlarında yüzde 200'lere, kitap kağıdında yüzde 30-35'e varan, kuşe kağıtlarda yüzde 100'ü aşan döviz bazında yaşanan fiyat artışları sektörümüzü büyük bir krize sokmuştur."

1934'te İzmit'te üretime başlayan ilk tesisiyle ve yıllar içinde Dalaman, Afyon, Balıkesir, Silifke, Çaycuma, Taşköprü ve Aksu'da açılan yeni tesisleriyle ülke kültürünün üzerinde yükseldiği temel taşlarından biri olan SEKA'nın (Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları İşletmesi) özelleştirilerek satılması, yıkılması, arazilerinin toplu konut inşaası dahil farklı amaçlara tahsis edilmesi ve döviz kuru batağı içinde debelenen ülkenin yayımcılık sektörünün ithal kağıda mahkûm edilmesi, ben dahil ülkenin tüm yazarları ve sektörün gözünde kara lekedir.

Buna rağmen... Ülkemde, Türkiyem'de her şey her zaman olumsuz olacak değil ya.

*"Uluslarası Mükemmeliyet Ödülü 2023: Yılın Kitabevi"

Minoa Kitabevi – Akaretler, İstanbul

Geçen ay sonlarında güzel ve şaşırtıcı bir haber geldi. Kitap ve okuma deyince akla ilk gelen ülkelerden biri olan Londra'da her yıl düzenlenen dünyanın en büyük Kitap Fuarında bağımsız bir jürinin seçkisiyle "Uluslarası Mükemmeliyet Ödülleri" (London Book Fair International Excellence Awards - IEA) verilir. Bu yıl, bu kapsamda verilen "Yılın Kitabevi" ödülünü İstanbullu bağımsız bir kitapçımız, Minoa Kitabevi aldı ve göğsümüzü kabarttı.

Londra'da Olympia sergi salonundaki kitap fuarı ve Minoa'nın ödülü

Jüri, Minoa'yı seçmelerini açıklarken mekânın güzelliğinden, mutlaka ziyaret edilmesi gerektiğinden bahsetmiş ve mağazada "emeklerini sevgiyle sunarak topluma hizmet veren ekibin, gerek sahipleri gerek müşterilerinin takdirini kazandığını" belirtmiş. Mekân, kitapçı, kafe, ikinci el kitap ve etkinlik bölümleriyle jürinin beğenisini toplamış.

Akaretler Minoa

Petek ve Nazım Tokuz çiftinin 2014 yılında İstanbul Akaretler'de (Vişnezade), Süleyman Seba Caddesi üzerinde açtıkları Minoa öyle bir kitapçı ki, üç katında bir süre dolandıktan sonra, "Buraya ruhlarını katmışlar," diyor insan içinden. Türkçe ve İngilizce, çok geniş yelpazede, ama her biri kendileri de kitapsever olan deneyimli bir ekibin özenle seçtiği 50.000'den fazla kitap bulunuyor Minoa'da. Bu ekibin müşteri ve dostlarıyla sürdürdükleri sıcak ilişki sayesinde onların da önerileri ve beklentilerini dikkate alarak yaptıkları seçkilerle koleksiyon gittikçe genişliyor. Bu duruma tanık olduğunuzda, Londra Fuarındaki jürinin "emeklerini sevgiyle sunarak topluma hizmet veren ekibin, gerek sahipleri gerek müşterilerinin takdirini kazandığını..." ifadesi yerli yerine oturuyor. Bakın şu ekip:

Akaretler Minoa ekibi

Petek Tokuz uzun yıllar insan kaynakları alanında yöneticilik yapmış. Nazım Tokuz ise İstanbul Teknik Üniversitesi kökenli mühendis/mimar, ilaveten İngiliz Edebiyatı alanında da eğitim almış. Her ikisi, kendileri de esasen kitap kurdu. Yıllar önce İstanbul'da, çağdaş, kentin çok kültürlü geçmişini ve içinde bulunduğu coğrafyayı yansıtan, aydın çevrenin buluşma noktası olacak bir kitapçı/kafe açmaya karar verdiklerinde yollara düşmüşler, farklı ülkelerdeki örnekleri gezmişler, bir "kavram" oluşturmuşlar. Ellerinde ailelerine ait, İstanbul'un çok gözde bir semtinde bir bina olunca, Nazım Tokuz da mimar olunca çok zor olmamış herhalde mekânı şekillendirirken hayallerini gerçeğe dönüştürmek.

İş isim seçmeye gelince, "Madem Akdeniz Medeniyetlerinin merkezi sayılabilecek bir yerdeyiz, o zaman 'Ege Bölgesinde kurulan ilk medeniyet' diye bilinen ve 'Avrupa'da gelişecek medeniyet zincirinin ilk halkası' olarak kaydedilen parlak 'Minoa' (Minos) Medeniyetinin adı çok da uygun olmaz mı?" diye düşünmüşler. Malum, MÖ 3.500'lerde, yani Tunç Çağında, Girit Adasında doğmuş bir medeniyetti bu. Her ne kadar Giritlilerin o dönemde kendilerini ne olarak adlandırdıkları tam olarak bilinmese de, Minoa/Minos terimi ülkenin mitolojik kralı Minos'tan esinlenerek İngiliz arkeologlar tarafından türetilmiş ve daha sonra köklü bir biçimde yerleşmiştir. Adı "mutluluk" anlamına gelen Minoa/Minos, Yunan mitolojisinde Zeus ile Europa'nın oğludur. Homer'in "İlyada" ve "Odesa" destanlarında adıgeçen Minoa/Minos, tarihte donanma kuran ilk yöneticidir ve Girit ile diğer Ege Adalarında üç nesil boyunca hüküm sürmüştür. Denizde hakimiyetle gelişen ticari ilişkiler sayesinde güçlü bir ekonomiye sahip olurken, aynı zamanda üstün bir kültür–sanat düzeyine erişmişler, inşa ettikleri saraylarla MÖ 1.600'larda Minoa Medeniyeti zirvesine ulaşmıştır.

Londra Kitap Fuarında alınan ödülle soldan sağa: Minoalılar Gizem Çerçi & Asli Arduman De Coster, Londra Kitap Fuarı Y.K.Başkanı David Roche, Minoalılar Petek & Nazım Tokuz & Emre Uzun, Londra Kitap Fuarı Direktörü Gareth Rapley

Dönersek Akaretler'e, kitaplar ve Minoa yaşam tarzını yansıtan tasarım obje seçkisi yanında kafe-restoran bölümü de hem taze çekilen kahvesi ve tatlılarıyla hem de lezzetli menüsüyle beğeni topluyor. Mekânda yazar söyleşileri, farklı konularda kültür sanat etkinlikleri, caz akşamları düzenleniyor, tiyatro gösterileri bile yapılıyor.

Yerinde duramıyor Tokuz çifti anlaşılan, önce Maslak'ta açtıkları bir kitapçı şubesini Nişantaşı kafe/kitapçı izlemiş, 2020'de ise Etiler Alkent içinde, kitabın yanında restoranıyla da öne çıkan Minoa Village'ı açmışlardı. Sıra'da Minoa Pera olduğunu duydum, galiba Berlin, Londra gibi kentlerle yurtdışına açılma niyeti de var.

Minoa Village tasarımıyla dahi göz alıyor.

Şefik Onat kimdir?

Şefik Onat, TED Ankara Koleji ve Londra Hendon Grammar School'da lise eğitiminin ardından A. Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun olmuştur. 1966 – 1982 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı mensubu diplomat olarak Bakanlıktaki görevlerinin dışında OECD İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (Paris), Jakarta ve Islamabad T.C. Büyükelçilikleri, Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliğinde (New York) görev yapmıştır. 

1982 – 1983 yıllarında Başbakanlık/Devlet Bakanlığı Özel Danışmanlığında bulunduktan sonra devlet memuriyetinden ayrılmıştır.

1984 – 1995 yılları arasında özel sektörde üç farklı şirkette üst düzey yöneticilik hizmetini takiben, 1996'da TOKI tarafından gerçekleştirilen B.M. HABITAT II Konferansının Konferans Hizmetleri Koordinatörü olarak Türkiye tarihinde yapılan en büyük ve en kapsamlı uluslararası organizasyonun sorumluluğunu üstlenmiştir.

Bu konferansın ardından, 1997- 2010 yılları arasında, kendi kurduğu "ASİTANE Etkinlikler" firması eliyle, kamu kuruluşları ya da yerli ve yabancı Birlikler/Dernekler/Şirketlerin çeşitli ulusal ve uluslararası kongre, konferans, tanıtım, özel etkinlik, gösteri organizasyonlarını gerçekleştirmiştir.

Öte yandan, Mimar Prof. Suha Özkan'la birlikte, 2006 yılında tüm dünya mimarlarının çalışmalarını internet ortamında tam eşitlik ilkeleri kapsamında yayınlayabildikleri ve yarıştıkları "World Architecture Community"i kurmuştur.

2010 başından itibaren kendini tamamen emekli ederek eşiyle birlikte Bodrum'a yerleşmiş ve bütünüyle, her zaman özel merakı olan tiyatro ve tarihi roman alanlarında yazmaya yönelmiştir.

Tiyatro yazarı olarak, geçmiş yıllarda TRT'de "Radyo Tiyatrosu" ve "Arkası Yarın" programlarında, özgün + çeviri + uygulama niteliğinde 53 eseri yayınlanmıştır. Günümüze kadar sahne için 6 müzikal/müzikli oyun, 2 sahne oyunu, 5 film senaryosu yazan Onat'ın ayrıca 3 oyun çevirisi vardır.

Yayımlanmış, editörlüğünü yaptığı 2 kitabın dışında, "Son Sultan Abdülhamid" ve "Casuslar İni İstanbul" başlıklı iki belgesel tarihi romanı ve diplomasi dönemi anılarını yansıtan "Diplomasi Dedikleri" başlıklı kitabı bulunmaktadır. ONK Telif Ajansına bağlı bulunan Onat, "T24 Haftalık" ve "EK Eleştiri Kültür Dergisi" yazarları arasındadır.

1943 Ankara doğumlu, evli ve üç çocuk sahibidir. İngilizce ve Fransızca bilmektedir. İngiliz "British Council"ın lisanslı İngilizce hocasıdır.

Yazarın Diğer Yazıları

Yenilenen İstanbul’u adımlarken (3): Artİstanbul Feshane

“İBB Miras” görevlilerinden Y. Mimar Bahar Şahin’in kontrolörlüğünde sürdürülen restorasyon kapsamında binanın temelleri güçlendirilip zemin malzemesi yenilenmiş, özgün su kanalları temizlenmiş, çelik kolonlar, duvarlar onarılmış, güçlendirilmiş, çatı makasları onarılmış ya da yenilenmiş, çatıya titanyum kaplama yapılmış, ahşap doğramalar bütünüyle yenilenmiş ve mevcut depo binaları onarılarak personel odaları, teknik odalar ile depo alanları olarak işlevlendirilmiş, ayrıca dış alanlarda da peyzaj düzenlemeleri gerçekleştirilmiş

Yenilenen İstanbul’u adımlarken (2): İBB Çubuklu Siloları

İstanbul'da, rant elde etmek uğruna büyük bir saldırı altında olan bu megapolde, Çubuklu Siloları bir mücevher gibi ortaya çıkarılmış. Yaklaşık 20.000 metrekareyi bulan Çubuklu Silolar yerleşkesinde bulunan yapılar farklı fonksiyonlara tahsis edilmiş

Yenilenen İstanbul’u adımlarken (1): İBB Miras ve Botter Apartmanı

“Botter Apartmanı” bir ilkler, yenilikler yumağı. İstanbul’un ilk moda evi ve ilk “Art Nouveau” örneği olmasının yanında Türkiye’de inşasında çelik konstrüksiyon kullanılan ilk apartman. Ayrıca kentte hem iş yeri hem konut olarak tasarlanan ilk bina

"
"