11 Eylül 2022

Cumhuriyet'in yeni başkenti Ankara ve yabancı Büyükelçilikler (III) | Afganlar harekette

Afganistan'ın Ankara'da seksek oynarcasına o binadan bu binaya geçmesiyle ilgili izler, gördüğüm kadarıyla tam bir çelişkiler yumağı. Farklı yazarlar, farklı kaynaklara dayanarak, farklı şeyler yazmışlar. Ben yaptığım önemli bir görüşmenin de ardından en azından bazılarına açıklık getirmek istiyorum

"Daha çok oradan oraya taşınacak bu Afganlar!" demiştim geçen haftaki yazımı noktalarken. Nitekim, düşman ordularının Ankara'ya yaklaşması üzerine TBMM Hükümetinin bazı teşkilatları ve arşivleri Kayseri'ye gönderilirken, Afgan Elçiliği de Temmuz 1921'de Kayseri'nin yolunu tutacak, ancak Sakarya Savaşının kazanılması ardından Ekim 1921'de tekrar Ankara'ya dönecektir.

Ankara Hükümeti Afganistan'la geliştirdiği dostane ilişkilerden öylesine memnundur ki, 2 Mart 1922'de Afganistan bağımsızlığının üçüncü yıldönümünde Ankara'nın her yanına asılan bayrakları, okul çocuklarının Afgan Elçiliğine giderek buket buket çiçekler sunmaları, sokaklardaki fener alayları, Ankara basınında çıkan yazılara falan bakarsanız sanırsınız Türkiye kendisi için bir kutlama yapıyor! Tabii ki bu memnuniyet karşılıklıdır, her vesileyle verilen ifadelerde yer almaktadır, Elçi Sultan Han'ın "Bağımsızlık fikri ve ateşi bütün Doğu'da parıldamaktadır; Afganistan'ın Türkiye'ye bağlılığı çözülemez," sözlerinde olduğu gibi. Elbette Kurtuluş Savaşının kazanılması ve Türkiye Cumhuriyetinin ilanı dostane ilişkilerin daha da pekiştirilmesinin yolunu açacaktır, ta ki 1928 yılında Afgan Kralı Amanullah Han'ın Ankara'yı ziyaretinde zirveye ulaşmasına kadar.

Afganistan'ın Ankara'da seksek oynarcasına o binadan bu binaya geçmesiyle ilgili izler, gördüğüm kadarıyla tam bir çelişkiler yumağı. Farklı yazarlar, farklı kaynaklara dayanarak, farklı şeyler yazmışlar. Ben yaptığım önemli bir görüşmenin de ardından en azından bazılarına açıklık getirmek istiyorum.

İstanbul'daki yabancı büyükelçiliklerin Anakara'ya taşınması azmindeki TBMM, bir teşvik olacağı umuduyla 8 Şubat 1925 günü kabul ettiği bir kanunla, bütün ülke temsilciliklerine Ankara'da uygun bir arsa hibe edileceğini ilan eder. Bunun üzerine harekete geçen Afganistan, Türk Tayyare Cemiyeti Başkanı Fuat (Bulca) Beyin, Yenişehir'de, henüz inşa halindeki binasına talip olur. Çeşitli formaliteler, Kararnameler falan derken binanın 60.000 TL karşılığı Fuat Beyden alınması ve Afganistan Sefarethanesine ücretsiz olarak tahsis edilmesi Mayıs 1927'yi, inşaatın tamamlanıp Sefaretin taşınması ise 1930 başlarını bulacaktır.

Şimdi efendim, kafa karışıklıklarından biri burada. Değerli Ağabeyim, eski meslektaşım, birlikte arşiv çalışmaları da yaptığımız Emekli Büyükelçi Bilal Şimşir ve bazı başka yazarlar, aradan geçen süre içinde Afganların şimdiki Mithatpaşa Caddesi 35 numarada bulunan binada çalıştıklarını belirtiyor. Hatta kafa karışıklığını vurgularcasına, "… Afgan Elçiliğinin bu konuta ne zaman taşındığına dair yazılı belge bulunmamaktadır," deniyor[1]. Bazı yazarlar da kullanılan bir başka binanın daha mevcudiyetinden, fakat neresi olduğunun belgelenemediğinden dem vuruyor. Öte yandan Afgan Sefaretinin Gençlik Parkının yan tarafındaki İstiklal Caddesi üzerinde Evkaf (Vakıflar) İdaresinin çeşitli büyükelçiliklere, kurumlara kiralanmak üzere inşa ettirdiği 11 villadan 5 numaralısında bir süre bulunduğunu belirtiliyor. Bu bilgiler arasında doğru olan sadece aşağıdaki fotoğrafta işaretlenmiş olan bu 5 numaralı binayla ilgili olandır.

Nitekim İngiliz Büyükelçisi R. Charles Lindsay, 1 Ocak 1926 tarihinde Londra'ya gönderdiği yıllık raporunda, "Afganistan, güzel bir bina bulmuş ve büyükelçiliğini temelli buraya yerleştirmiştir," derken İstiklal Caddesindeki 5 numaralı Evkaf binasına işaret etmektedir.


5 numaralı Evkaf binası Afganistan Elçiliği

Mithatpaşa Caddesindeki bina (ki "Mustafa Necati Kültür Evi" olarak bilinir) hiçbir zaman Fuat (Bulca) Beyin mülkü olmamış, hiçbir zaman Afgan Sefareti olarak kullanılmamıştır. Giulio Mongeri tasarımı olduğu düşünülen bu bina aslında Ankara Şehri İmar Müdürlüğü arşivlerindeki bilgilere göre, dönemin bürokratlarından Sait Bektimur tarafından yaptırılmıştır. 1925'te tamamlanan bina, 1930'lu yılların sonundan 1949 sonuna kadar Irak Elçiliği olarak kullanılmıştır. 1950 başlarında, ciddi bir tadilata uğramış ve değişik kişiler tarafından dershane ve lokanta olarak kullanılmaya başlanmıştır. 5-6 yıl önce ise yangın geçiren yapı, restore edildikten sonra kültür ve sanat faaliyetlerinde kullanılmak üzere TBMM'ye devredilmiş ve "TBMM Mustafa Necati Kültür Evi" adını almıştır.[2]

* Sait Bektimur Evi

Fuat Beyden satın alınan bina ise, sonraki yıllarda çok uzun zaman Afganistan tarafından kullanılacak olan, günümüzde  adı Gazi Mustafa Kemal Bulvarı olan cadde üzerinde bulunan ve "Uybadin Tipi" olarak anılan üç binadan biridir. İkincisi, daha sonra anlatacağım gibi Macaristan Büyükelçiliğine ait komşu bina, üçüncüsü ise tam karşılarında, caddenin diğer kıyısında yer alan Tapu ve Kadastro Meslek Lisesidir. Burası Demirtepe semtidir.

Bu noktada gerekli açıklamayı yapmalıyım. Fuat Bulca Beyin torunu Mimar Aydan Bulca (Erim) ve eşi Refet Erim hayattaki en yakın dostlarımdandır. Karşılıklı sevgimiz sonsuzdur. Gerek Aydan'la gerek Refet'te birlikte pek çok çalışmamız oldu. Bu yazıyı yazmadan yaptığım araştırmalar ardından Aydan'ı aradım ve hikâyenin aslını ondan öğrendim. Aydan küçüklüğünden itibaren günümüzde Rixos Grand Ankara Hotel'in bulunduğu, Atatürk Bulvarı ve Tunus Caddesi arasındaki arsada Fuat Bulca Beyin kendisi için yaptırdığı evde büyümüş. Bu binanın tasarımı "Cumhuriyetin Mimarı" olarak anılan, ünlü Avusturyalı Mimar Ernst Arnold Egli'ye aittir. Çok ileri yıllarda İspanya Büyükelçiliğine kiralanacaktır.

Aydan'dan aldığım bilgiye göre, dedesi karşılıklı inşa edilen üç "Uybadin Tipi" binadan birini tamamen yatırım amaçlı olarak satın almış. Kısa bir zaman sonra da, daha inşaat tamamlanmadan 60.000 TL bedelle devlete satmış. Anlaşılacağı üzere Afganistan Elçiliğine tahsis edilmek üzere satın alınan bina budur. Umarım bu şekilde kafaları karıştıran ve bir türlü içinden çıkılamayan sorunu açıklığa kavuşturmuşumdur.

Bu arada pek çok okuyucumun, "Uybadin Tipi de neymiş?" dediğini duyar gibiyim; oldu olacak açıklayayım. Söz konusu binalar aslında dört tanedir. Bu isimle anılmalarının nedeni, yukarıda belirttiklerim dışındaki dördüncüsünün ilk İçişleri Bakanlarımızdan Cemil Uybadin tarafından kullanılmış olmasıdır. Artık mevcut olmayan bu yapı ise Atatürk Bulvarı ile Ziya Gökalp Caddesinin kesiştiği köşede, bugün yerinde Emek İşhanının bulunduğu noktadaydı.

*1927 – Kızılay Meydanında Uybadin Evi. 1924 yılında Ankara Belediye Başkanı (Şehremini) Asaf Bey tarafından Fransa'dan getirtilen su perileri heykel grubu ve havuzu. Günümüzde "Cer Modern"  önündedir.

Afganistan Elçisi Sultan Han Ankara'daki görevini 1926 yılına kadar sürüdürür. Yerine atanan ise Goulam Djeylani Han  24 Şubat 1926 günü Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal'e güven mektubunu sunduğunda Büyükelçiliğin hâlâ İstiklal Caddesindeki 5 numaralı bina olduğu anlaşılıyor. Bu durumda, her ne kadar gayret gösterilse de Demirtepe'deki Uybadin tipi binanın inşaatı Afgan Kralı Amanullah Han'ın eşi Süreyya Tarizi ile birlikte Türkiye'yi ziyaret tarihi olan Mayıs 1928'de henüz bitirilememiştir.

Cumhuriyetin ilanı ertesi gittikçe daha güçlenen Türk-Afgan ilişkileri çerçevesinde Afganistan'nın büyük nitelikli insan açığını karşılayan, subayından hekimine ebesine, öğretmeninden hukukçusuna akademisyenlerine, gönderdiği uzmanlarıyla Türkiye olmuştur. Tahmin edileceği gibi Amanullah Han Ankara'da büyük tantana ile karşılanmış, bütün başkent ayağa kaldırılmış, art arda ziyafetler, törenler, geziler sürüp gitmiştir. Nasıl olmasın ki, Türkiye Cumhuriyeti'ne ilk kez bir yabancı devlet başkanı resmi ziyarete gelmiştir.

Bu ziyaret sırasında Ankara'daki Afganistan Elçiliği Büyükelçilik düzeyine yükseltilirken, iki ülke arasında süresi "sınırsız" olarak kayıtlı, dostluk, ittifak ve işbirliğini tarif eden antlaşma imzalanacaktır.

Konuk Kral ve Kraliçe, Kavaklıdere'deki "Hariciye Konağı"nda ağırlanırlar. O dönemde Ankara'nın en lüks ve konforlu villası olarak bilinen bu bina Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu'nun eseriydi ve Maraş Milletvekili Mithat Alam'a aitken ondan satın alınarak "Hariciye Konağı" olarak kullanılmaya başlanmıştı. Günümüzde ise bu konak İsrail Büyükelçisinin konutudur.

Mustafa Kemal'e ve gerçekleştirdiği reformlara hayranlık duyan Amanullah Han, Mustafa Kemal'in, acele etmemesi, bazı ön tedbirler alması yolundaki nasihatlarını dinlemeyip ülkesine dönüşte, avaz avaz ilan edip bir dizi reform hareketine girişince tutucu mollalar ayağa kalkmakta gecikmeyecek ve Han Hazretli birkaç ay sonra tahtı bırakmak zorunda kalacaktır. Doğal olarak gelip sığındığı ilk ülke Türkiye'dir.

(Sonradan Avrupa'ya geçen Amanullah Han Türkiye'yi özel olarak birkaç kez daha ziyaret etmiştir. Biz bunları bir kenara bırakıp binalarımıza devam edelim.)

Aşağıdaki fotoğrafta, dört "Uybadin Tipi" binanın hepsi görünüyor:

Afganistan BE,         Macaristan BE,                  Uybadin Evi,           Tapu Kadastro Meslek Lisesi

Amanullah Han'ın yerine geçen Muhammed Nadir Şah da her şeye rağmen ülkesinde bazı reformlara girişip, ardından da 1964'e kadar yürürlükte kalacak olan yeni Anayasasını ilan etmiştir. Bu arada Ankara'daki Büyükelçisini geri çekip Nisan 1930'da yerine Goulam Nabi Han'ı gönderecektir. Yeni Afgan Temsilcisi geldiğinde artık Demirtepe'deki inşaat bitmiş ve Büyükelçilik olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Yeni Büyükelçi bu yeni binayı ne kadar kullanabildi dersiniz? Bir yıl bile değil. Zaman içinde ilişkilerin önemini iyice kavrayan Kral Mohammed Nadir Şah, Büyükelçisini geri çekip, bu defa  Mustafa Kemal'in yakın dostluğunu kazanmış olan Sultan Ahmet Han'ı ikinci kez Ankara'ya gönderir. Bu zat güven mektubunu sunduğunda takvim 28 Mart 1931'i göstermektedir.

Ankaralıların da sevgilisi haline gelen Sultan Ahmet Han bu ikinci görevini Atatürk'ün ölümüne kadar sürdürecek, cenaze törenine de artık tahtta olan Kral Zahir Şah'ı temsilen amcası Prens Şah Veli Han ve hatta Amanullah Han'la birlikte katıldıktan sonra, "Ben bu hüzünle artık Ankara'da yaşayamam," diyerek Aralık ayında Kabil'e dönecektir.

1933 yılında Afganistan'ın Türkiye Büyükelçiliğine kışlık olarak Kabil'de, yazlık olarak da Pagman'da iki bina vermesi  üzerine, Demirtepe'ki tahsisli binanın mülkiyeti o yıl içinde Afganistan'a hibe edilir. İki ülke arasındaki dostluğun zirvesi ise 1937 yılında imzalanan Sadabat Paktı olmuştur. Sanırım okuyucularımdan daha ileri yaşlarda olanlardan pek çoğu, Harp Okullarımızda her zaman çok sayıda Afgan subayının eğitim gördüğünü hatırlar.

Seksekte son iki kare

Afganistan Büyükelçiliği Demirtepe'deki kuleli binayı 1970'li yılların başlarına kadar kullanmış, sonrasında satarak, Çankaya'da, Atakule'ye yakın Cemal Nadir Sokakta kiraladığı 25 numaralı binaya taşınmıştır. Demirtepe'deki binanın yerinde ise 1974-77 arasında inşa edilen Onur İşhanı ve Çarşısı yükselmiştir.

Afganlıların son durağı, bugün halen kullanmakta oldukları, Çankaya, Cinnah caddesi 88 numarada bulunan, kendilerinin satın aldıkları arsa üzerinde inşa ettikleri binadır. Mimarının kim olduğunu ne yazık ki bulamadım ama belki de böylesi daha iyi. Çünkü boğum boğum olan bu tür mimariyi bizim mimar hocalar "Kalın  barsak mimarlığı" ifadesiyle eleştirir. Herkes kendi kararını versin artık:

Günümüzde Afganistan Büyükelçiliği

Bu binayla ilgili bir anekdotla bu yazıyı noktalayayım. Eski  meslektaşım Erdil Akay, bir dönem Cumhurbaşkanı Fahri Korutük'ün Özel Kalem Müdürlüğünü yapmıştı. 2007 yılında yayımlanan anılarında şunları yazmış:

"Cinnah Caddesinin tepesindeki Afgan Büyükelçiliği o tarihlerde yeni yapılıyordu. (…) Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Semih Sancar'ın sınıf arkadaşı, Afgan ordusunda Korgeneral olan Sait Paşa açılışa Korutürk'ün gelmesini rica etmişti.

Milli Mücadele döneminde Cumhuriyet ilan edilmeden önce, Ankara'da açılan ilk büyükelçilik Afganistan Büyükelçiliği olmuş. Atatürk de bundan duygulanarak açılışa katılmış.  Korutürk'ün emri ile arşivlerde çalışmalar yaptırdım.  Neticede Atatürk'ün bu vesile ile yaptığı konuşmanın metnini ve o günlere ait gazetelerimizde yayınlanan bazı fotoğrafları dahi bulduk.

Sait Paşa da yeni binalarını açılışına Korutürk'ü davet etmişti. Ne yazık ki Büyükelçiliğin dekorasyonu uzun sürdü ve bu tamamlanamadan 27 Nisan 1978'de Afganistan'da darbe oldu.  Ülke adım adım Sovyet boyunduruğuna girdi. Biz de yeni rejimi tanımadığımızdan Büyükelçilik açılamadı."[3]

Daha sonra kendi başına açılacak olan Afganistan Büyükelçiliği, "gitti rejim - geldi rejim"  zaman çizelgesinde geri çekilen ve yeni atanan büyükelçiler emrinde faaliyetlerine devam ederken, biz de gelecek yazıda Sovyetler Birliği ile yolumuza devam edelim…


[1] Özalp, Koray (Dr.) & Aydoğan, Tolga; Ankara'daki Diplomatik Misyonlar 1920-1970, s.28, Galata Yayıncılık, Mart 2022, Ankara.

[2] Zafer Kuyrukçu & Emine Yıldız Kuyrukçu; Tarihi ve Kültürel Süreklilik Bağlamında Sait Bektimur Evi'nin Yeniden Kullanımı, Artium, Cilt 5, Sayt 2, s. 38-50, 2017

[3] Akay, Erdil; Korutürk'lü Yıllarım – Emekli Büyükelçinin Anıları", ss. 64-65, Erko Yayınevi, 2007, İstanbul

Bu yazı dizisinde yıldız (*) işareti taşıyan fotoğraflar Sayın Atila Cangır'ın "Cumhuriyetin Başkenti" başlıklı, Ankara Üniversitesi Kültür ve Sanat Yayınları kapsamında 2007 yılında Ankara'da yayımlanan üç ciltlik eserinden alınmaktadır.

Şefik Onat kimdir?

Şefik Onat, TED Ankara Koleji ve Londra Hendon Grammar School'da lise eğitiminin ardından A. Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun olmuştur. 1966 – 1982 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı mensubu diplomat olarak Bakanlıktaki görevlerinin dışında OECD İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (Paris), Jakarta ve Islamabad T.C. Büyükelçilikleri, Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliğinde (New York) görev yapmıştır. 

1982 – 1983 yıllarında Başbakanlık/Devlet Bakanlığı Özel Danışmanlığında bulunduktan sonra devlet memuriyetinden ayrılmıştır.

1984 – 1995 yılları arasında özel sektörde üç farklı şirkette üst düzey yöneticilik hizmetini takiben, 1996'da TOKI tarafından gerçekleştirilen B.M. HABITAT II Konferansının Konferans Hizmetleri Koordinatörü olarak Türkiye tarihinde yapılan en büyük ve en kapsamlı uluslararası organizasyonun sorumluluğunu üstlenmiştir.

Bu konferansın ardından, 1997- 2010 yılları arasında, kendi kurduğu "ASİTANE Etkinlikler" firması eliyle, kamu kuruluşları ya da yerli ve yabancı Birlikler/Dernekler/Şirketlerin çeşitli ulusal ve uluslararası kongre, konferans, tanıtım, özel etkinlik, gösteri organizasyonlarını gerçekleştirmiştir.

Öte yandan, Mimar Prof. Suha Özkan'la birlikte, 2006 yılında tüm dünya mimarlarının çalışmalarını internet ortamında tam eşitlik ilkeleri kapsamında yayınlayabildikleri ve yarıştıkları "World Architecture Community"i kurmuştur.

2010 başından itibaren kendini tamamen emekli ederek eşiyle birlikte Bodrum'a yerleşmiş ve bütünüyle, her zaman özel merakı olan tiyatro ve tarihi roman alanlarında yazmaya yönelmiştir.

Tiyatro yazarı olarak, geçmiş yıllarda TRT'de "Radyo Tiyatrosu" ve "Arkası Yarın" programlarında, özgün + çeviri + uygulama niteliğinde 53 eseri yayınlanmıştır. Günümüze kadar sahne için 6 müzikal/müzikli oyun, 2 sahne oyunu, 5 film senaryosu yazan Onat'ın ayrıca 3 oyun çevirisi vardır.

Yayımlanmış, editörlüğünü yaptığı 2 kitap ve bir tarihi roman dışında bir diğer tarihi roman ile diplomasi anılarının da yakında yayımlanması beklenmektedir. ONK Telif Ajansına bağlı bulunan Onat, T24 Haftalık ve EK Eleştiri Kültür Dergisi yazarları arasındadır.

1943 Ankara doğumlu, evli ve üç çocuk sahibidir. İngilizce ve Fransızca bilmektedir. İngiliz "British Council"ın lisanslı İngilizce hocasıdır.

Yazarın Diğer Yazıları

Yenilenen İstanbul’u adımlarken (1): İBB Miras ve Botter Apartmanı

“Botter Apartmanı” bir ilkler, yenilikler yumağı. İstanbul’un ilk moda evi ve ilk “Art Nouveau” örneği olmasının yanında Türkiye’de inşasında çelik konstrüksiyon kullanılan ilk apartman. Ayrıca kentte hem iş yeri hem konut olarak tasarlanan ilk bina

Renkler âlemi (7) | Son durak: Sarı

Sıcak, mutlu, neşeli bir renk sarı. Güven verir, dostluk aşılar, sevecendir. Böyle olunca merhameti, iyimserliği de beraberinde getirir. İç mekânların sarıya boyanması sıcak ve samimi bir hava yaratma amacı taşır. Aynı zamanda, verimliliği ve üretkenliği de olumlu olarak etkiler. Bu özelliği sayesinde, yaratıcı tarafı daha baskın olan kişilerin favori rengi sarıdır

Renkler Âlemi (6) | Mavi diyorduk...

Günümüzde dünyada ticareti 100 milyar dolardan fazla ve her ne kadar mavi kot pantolon denilince akla ilk Amerika gelse de en büyük üç üreticisi Hintli, dördüncüsü Japon, ardından gelen beşinci üretici ise Gaziantepli Sanko Grubu

"
"