17 Eylül 2023

Bilgi Tapınakları: Dünyanın En Güzel Kütüphaneleri (VIII)

Kongre Kütüphanesinin yaşadığı evrelerde, yıllar geçtikçe büyümesi nedeniyle yeni binalar eklenmesi kararlarının alınmasında, koleksiyonlarına farklı türler eklenmesinde ve gelişen teknolojileri izleyerek kütüphaneye yansıtılmasında, dönem dönem kütüphane müdürlüğüne (Librarian) tayin edilen kişilerin büyük etkisi, parmak izleri var...

Geçen hafta başladığım ABD Kongre Kütüphanesi (Library of Congress) hikâyesini tamamlamak üzere...

Önce şunu belirtmeliyim. Bu yazı kapsamında adlarını vermesem de, Kongre Kütüphanesinin yaşadığı evrelerde, yıllar geçtikçe büyümesi nedeniyle yeni binalar eklenmesi kararlarının alınmasında, koleksiyonlarına farklı türler eklenmesinde ve gelişen teknolojileri izleyerek kütüphaneye yansıtılmasında, dönem dönem kütüphane müdürlüğüne (Librarian) tayin edilen kişilerin büyük etkisi, parmak izleri var. Bunlar zaman içinde ABD bürokrasisinde çok farklı, üst düzey görev üstlenen kişiler. Şimdi kütüphanenin tarihi çizgisine devam edelim.

Daha 1930 yılına gelindiğinde, kütüphanenin gelişmesi amacıyla kurulmuş olan vakfa yapılan parasal bağışlar sayesinde satın alınan koleksiyonlar ve ayrıca bağışlanan kitaplarla ABD Kongre Kütüphanesinin bulunduğu Thomas Jefferson Binasının ihtiyaca cevap vermeyeceği anlaşılmış. Mevcut binanın hemen arkasında, "2. Cadde" üzerindeki arazinin satın alınması ardından inşaatına girişilen ek binanın tamamlanması "Büyük Buhran" nedeniyle uzamış ama sonunda 1939'da devreye alınmış.

ABD Kongre Kütüphanesi John Adams Binası

John Adams Binası

Çok sonraları (1980) ABD'nin ikinci başkanı John Adams'ın adı verilen, yukarıda fotoğrafı yer alan binanın "Art Deco" tarzındaki tasarımını yapan Pierson & Wilson mimarlık firması. Binanın cepheleri mermer kaplı. Vaşington'da çok sayıda resmi binada kullanılan gri-beyaz zemin üzerinde siyah ve mavi damarlı bu mermer, Georgia Eyaletinde çıkartılan ve "Georgia Creole" olarak anılan bir mermer türü. En üst katı çekme olmak üzere beş katlı binanın batı ve doğu yönlerindeki girişlerde bronz kullanılarak imal edilmiş anıtsal kapılar var. Bunların üzerindeki işlemeler yazının tarihçesini yansıtıyor.

Lee Lawrie (1877–1963) adlı sanatçının yaptığı kapılar.

Güney yönündeki girişteki ve şimdilerde kullanılmayan iki kanatlı kapının ise, bir kanadının üstünde fiziksel emeği yansıtan erkek, diğer kanadının üstünde zihinsel emeği yansıtan kadın şekli var.

Thomas Jefferson Binasındaki 167 km uzunluktaki kitap raflarına karşılık bu binanın dört katını kaplayan 190 km raf var. Bu toplamda 10 milyon kitaplık raf demek. Bu binada "Bilim ve İş" ve "Federal Araştırmalar" okuma odaları, bilgisayar labrotuvarı ve bazı hizmet ofisleri dışında okuyucuya açık pek fazla yer yok, çünkü temelde bir tür kitap deposu olarak inşa edilmiş.

II. Dünya Savaşının sona erdiği 1945 ile 1953 yılları arasında bir yandan Kongre Kütüphanesinin koleksiyonu büyütülürken, diğer yandan dünya yüzünde temsilcilikler (Missions) açılmasına başlanmış. Bunlardan bazıları önemli görevler yüklenmiş. Mesela San Fransisco'da açılan temsilcilik, Birleşmiş Milletler'in kuruluş toplantılarına katılan ülke temsilcilere destek vermiş; Avrupa'daki temsilcilik, gerek Kongre Kütüphanesi gerek Amerika'daki diğer kütüphaneler için Avrupa'da yayımlanmış kitapları toplamış; Japonya'daki temsilcilik ise ülkenin meclisi Diet'teki Ulusal Kütüphanenin kurulmasına yardım etmiş.

Derken 1970'li yıllara gelindiğinde mevcut binalar yine yetersiz kalınca, üçüncü bir binanın daha eklenmesi kararlaştırılmış.

James Madison Hatıra Binası

Yeni bina için satın alınan arazi, bu defa Thomas Jefferson Binasının yan tarafındaki "Independence Avenue" üzerindedir.

James Madison Hatıra Binası (Sağ öndeki)

"DeWitt, Poor & Shelton" mimarlık bürosunun tasarladığı yedi katlı bu yapı toplam 140.000 m2 kullanılabilir taban alanına sahip olan dünyanın en büyük kütüphane binası. Mayıs 1980'de inşaatının tamamlanması ardından devreye alınmış. Son derece duru mimarisi nedeniyle genellikle "soğuk, kaba, sivri köşeli kutu" gibi eleştirilere maruz kalmış bir yapı. Ön cephesinde altı kat boyunca yükselen dümdüz sütunların arasındaki ana giriş kapısının üstündeki büyük pencere, bronz malzemeyle üretilmiş "Kitap Şelalesi" ile perdelenmiş. Tasarımı yapan sanatçı Frank Eliscu bunu "Yüce geçmişimizin, cennetten gayretli insanımızın zihnine dökülen kitap şelalesi olarak simgelenmesi" şeklinde tanımlamış.

Geçen haftaki yazımda bahsettiğim, Kongre Kütüphanesinin Telif Hakları Merkezi bu binada yer alıyor. Bu nitelik, günde ortalama 15.000 yeni eserin kütüphaneye teslim edilmesi demek. Ancak görevlilerin incelemesi sonucu ortalama 12.000 eserin kütüphaneye eklendiğini, geriye kalanların çeşitli devlet kurumları ve kütüphanelere bağışlandığını da kaydedeyim.

Telif Hakları Merkezinin dışında şu ihtisaslaşmış okuma odaları bu binada yer almakta:

Coğrafya ve Haritalar, Ulusal Dijital Kayıtlar, Gazete ve Dergiler, Elyazmaları, Gösteri Sanatları, Ses Kayıtları (kısmen), Hukuk Kütüphanesi, Baskı ve Fotoğraflar, Sinema ve Televizyon (Kısmen - Hepsinin seyredilebileceği bir sinema salonu da mevcut). Binada ayrıca sadece temsilciler ve senatörlerin kullanımına tahsis edilmiş bir okuma salonu da bulunuyor.

Yeraltı tünelleri

Yıllar önce Dan Brown'un "Kayıp Sembol" romanında bizleri heyecan içinde dolaştırdığı, hepsi Mason kardeşliğinin üyeleri olan Vaşington'un kurucuları için yaptırılmış yeraltı tünellerini hatırlıyor musunuz? Tamamı gerçekti elbette. Nitekim, aşağıda hava fotoğrafını göreceğiniz "Capitol Hill" olarak adlandırılan semtin yeraltında, ABD Temciler Meclisi ve Senatosu, Yüksek Mahkeme (Temyiz Mahkemesi), temsilcilerle senatörlerin ofislerininin bulunduğu binalar, diğer bazı hizmet binaları, botanik bahçe ve anlatmaya çalıştığım üç kütüphane binasını birbirine bağlayan tüneller, hatta bu tünellerin bazılarında işleyen kısa metro hatları var.

Capitol Hill Yerleşkesi

Çok yaygın olan yerleşimdeki bu hatlar, devamlı hareket halindeki görevliler ve temsilciler ile senatörlerin bir binadan diğerine gidiş gelişlerini kolaylaştırmak amacıyla, 1909'dan itibaren monoraylar döşenerek kademe kademe yapılmış, zaman içinde modern sistemlerle yenilenmiş. Hatta en son çılgın Başkan Trump'ın taraftarları 6 Ocak 2021 günü meclis binalarını bastıklarında temsilciler ve senatörler bu yeraltı tünellerine sığınarak yara bere almadan kurtulmuşlardı. Bu tünellere halk elini kolunu sallayarak giremiyor, sadece görevlilere, temsilcilere, kayıtlı/izinli araştırmacılara serbest. Bunların dışında ancak turistik turlardan birine katılanlar, görevli rehberin liderliğinde kullanabiliyor.

Gerçi üç kütüphane binasını diğer binalara bağlayan tüneller sadece yayalar için yapılmış, taşıma sistemleri yok. Kitapların ve diğer belgelerin binalar arasındaki hareketi ise görevlilerin ittiği tekerlekli arabalarla gerçekleştiriliyor.

Uydu yapılar

Geriye kaldı yazımın başında sözünü ettiğim eklentiler.

İlki, Virginia Eyaletinin Culpepper kasabası sınırları içinde bulunan "Ulusal Görsel-İşitsel Muhafaza Merkezi" (National Audio-Visual Conservation Center) ya da "Packard Görsel-İşitsel Muhafaza Yerleşkesi" (Packard Campus for Audio-Visual Conservation) adıyla anılan, Kongre Kütüphanesinin görsel-işitsel arşivinin bulunduğu acayip yapı. "Acayip" sıfatını olumsuz anlamda kullandığım sanılmasın. Çok değişik ve çarpıcı bir mimnari tasarıma sahip olduğunu belirtmeye çalışıyorum. Önce şu hava fotoğrafına dikkatlice bakın:

Ortadaki havuzdan kademe kademe yükselen ve genişleyen, çatıları tamamen yeşilliklerle kaplı bir yerleşke burası. İşin daha da ilginç yanı, önceleri ABD Merkez Bankası olarak tanımlayabileceğimiz FED'in korunaklı kasa yapısı olması. FED burayı 1988'de terketmiş; 1997 yılında David ve Lucile Packard Vakfı tarafından satın alınarak Kongre Kütüphanesine bağışlanmış; sonra da yine Packard ailesine ait başka bir fondan 150 milyon dolar ve Kongre'den tahsis edilen 82 milyon dolarla yeniden yaratılmış, "Ulusal Görsel-İşitsel Muhafaza Merkezi" olarak. "Kimmiş bunca parayı bağışlayan Packard?" diye soracak olursanız, benim şu anda bu yazımı yazarken kullandığım, dünyanın en ünlü bilgisayar markalarından HP'yi (Hewlett-Packard) yaratan ve üreten kişi.

Tahsis edilen kaynaklarla istenen amaca dönüştürülerek yeniden yaratılmak üzere başta "BAR Architecs" mimarlık şirketi olmak üzere, "SmithGRoup", "SWA Group" ve "DPR Construction" şirketlerinin işbirliği ile 2007 yılında tamamlanmış ve ilgili koleksiyonların taşınarak yerleştirilmesi ardından 2008'de hizmete açılmış.

"Yeşil" bir yapı olarak tasarlanmış yerleşkenin büyük bölümü yer altında. Çok yanıcı bir madde olmasına ve zaman içinde çürümesine rağmen 1951 yılına kadar Amerika'dan çekilen bütün filmler için kullanılan nitroselülozdan imal edilmiş ülkenin sinema arşivi (Aslında %70'i yok olmuş, buradaki kurtarıldığı kadarı) yeraltı kasa dairelerinde, 140 km uzunluğundaki raflarda, donma noktasının altında klimatize edilmiş olarak saklanıyor. Hepsi dijitale dönüştürülmüş elbette ve toplamı 1 petabit yani 1 milyon gigabit! 206 koltuklu bir sinema salonu da var ve sessiz filmler gösterildiğinde refakat edecek müziğin çalınabilmesi için sahne altında saklı duran org yükseltiliyor. Tabii ki normalde halkın buraya girmesi mümkün değil. Sadece hafta sonları klasik film gösterilerine ve belirli tarihlerde yapılan özel etkinliklere katılmak imkânı sağlanıyor.

Kasa dairelerinde film arşivi/ Ses arşivindeki plaklar

Özetle, yukarıda "James Madison Hatıra Binası"nı anlatırken o binada bulunduğunu "Ulusal Dijital Kayıtlar", "Ses Kayıtları (kısmen)", "Sinema ve Televizyon (Kısmen) ifadeleriyle belirttiğim koleksiyonlar ile burada, "Ulusal Görsel-İşitsel Muhafaza Merkezi"nde bulunan koleksiyonlar topluca ABD'nin görsel ve işitsel hafızasını oluşturmakta.

Gelelim ikinci uyduya. Bu defa Maryland Eyaletinde Fort Meade kasabasındayız. Burası stratejik açıdan ülkenin en önemli 2-3 noktasından biri. Nedeni de ülkenin güvenlik sistemlerine bağlı bazı kuruluşların merkezlerinin burada olması. "ABD Siber Komutanlığı", "Ulusal Güvenlik Ajansı", "Savunma Bakanlığı Bilgi Sistemleri Ajansı", "Savunma Bakanlığı Karşı İstihbarat ve Güvenlik Ajansı", "Savunma Kurye Hizmetleri", "ABD Deniz Kuvvetleri Kriptolojik Savaş Grubu" ve "Savunma Bilgi Okulu" gibi kuruluşlardan bahsediyorum. Bunların yanında da ABD Kongre Kütüphanesine tahsis edilmiş 40 hektarlık arazide, koleksiyonunda bulunan çok değerli eserlerinin muhafaza edildiği depolar. Ülkenin en değerli 4 milyon kitap ile 33 milyon elyazması, baskılı malzeme, fotoğraf, müzik notası ve mikrofilmleri, belirli klimatik ortamlarda, doğal ışık almayan, sadece çok düşük seviyede ultraviole ışıkla aydınlatılan, şimdiye kadar inşa edilmiş 5 modülde (her birinin büyüklüğü nedir, bilemiyorum!), Fort Meade'de, kimbilir ne biçim güvenlik sistemleri altında, ülkenin en kritik savunma ve savaş sistemlerinin beyinleri ile yan yana koruma altında! Gelişen ihtiyaç hızına paralel olarak 2027 yılına kadar inşa edilmesi planlanan 13 ilave modül için gerekli araziye sahipmiş bu uydu.

Fort Meade ABD Kongre Kütüphanesi depo modüllerinden biri.

ABD Devletinin en temel kurumlarından biri olan ABD Kongre Kütüphanesi, okuma ve araştırma merkezi olmanın dışında düzenlediği özel eğitim programları ve seminerlerle, her türdeki konserlerle, sergilerle, radyo/ TV ve podcast yayınlarıyla, verdiği Edebiyat, Müzik ve Okuryazarlık ödülleriyle ülkenin kültür varlığının da temel taşı.

***

Dünyanın en büyük kütüphaneleri olarak başı çeken ABD Kongre Kütüphanesi ve İngiliz Kütüphanesi ile onları izleyen Kanada Ulusal, New York Halk, Rusya Devlet, Japonya Ulusal Meclis (Diet) ve Fransa Ulusal Kütüphaneleri koleksiyonlarında kayıtlı eserler arasında o kadar büyük fark var ki, "En Büyük" kategorisini bu noktada terkedip, gelecek haftadan itibaren "Dünyanın En Güzel Kütüphaneleri"nden bir seçkiye başlayacağım. Tüm okuyucularıma hoş okumalar dilekleriyle...


Şefik Onat kimdir?

Şefik Onat, TED Ankara Koleji ve Londra Hendon Grammar School'da lise eğitiminin ardından A. Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun olmuştur. 1966 – 1982 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı mensubu diplomat olarak Bakanlıktaki görevlerinin dışında OECD İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (Paris), Jakarta ve Islamabad T.C. Büyükelçilikleri, Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliğinde (New York) görev yapmıştır. 

1982 – 1983 yıllarında Başbakanlık/Devlet Bakanlığı Özel Danışmanlığında bulunduktan sonra devlet memuriyetinden ayrılmıştır.

1984 – 1995 yılları arasında özel sektörde üç farklı şirkette üst düzey yöneticilik hizmetini takiben, 1996'da TOKI tarafından gerçekleştirilen B.M. HABITAT II Konferansının Konferans Hizmetleri Koordinatörü olarak Türkiye tarihinde yapılan en büyük ve en kapsamlı uluslararası organizasyonun sorumluluğunu üstlenmiştir.

Bu konferansın ardından, 1997- 2010 yılları arasında, kendi kurduğu "ASİTANE Etkinlikler" firması eliyle, kamu kuruluşları ya da yerli ve yabancı Birlikler/Dernekler/Şirketlerin çeşitli ulusal ve uluslararası kongre, konferans, tanıtım, özel etkinlik, gösteri organizasyonlarını gerçekleştirmiştir.

Öte yandan, Mimar Prof. Suha Özkan'la birlikte, 2006 yılında tüm dünya mimarlarının çalışmalarını internet ortamında tam eşitlik ilkeleri kapsamında yayınlayabildikleri ve yarıştıkları "World Architecture Community"i kurmuştur.

2010 başından itibaren kendini tamamen emekli ederek eşiyle birlikte Bodrum'a yerleşmiş ve bütünüyle, her zaman özel merakı olan tiyatro ve tarihi roman alanlarında yazmaya yönelmiştir.

Tiyatro yazarı olarak, geçmiş yıllarda TRT'de "Radyo Tiyatrosu" ve "Arkası Yarın" programlarında, özgün + çeviri + uygulama niteliğinde 53 eseri yayınlanmıştır. Günümüze kadar sahne için 6 müzikal/müzikli oyun, 2 sahne oyunu, 5 film senaryosu yazan Onat'ın ayrıca 3 oyun çevirisi vardır.

Yayımlanmış, editörlüğünü yaptığı 2 kitabın dışında, "Son Sultan Abdülhamid" ve "Casuslar İni İstanbul" başlıklı iki belgesel tarihi romanı ve diplomasi dönemi anılarını yansıtan "Diplomasi Dedikleri" başlıklı kitabı bulunmaktadır. ONK Telif Ajansına bağlı bulunan Onat, "T24 Haftalık" ve "EK Eleştiri Kültür Dergisi" yazarları arasındadır.

1943 Ankara doğumlu, evli ve üç çocuk sahibidir. İngilizce ve Fransızca bilmektedir. İngiliz "British Council"ın lisanslı İngilizce hocasıdır.

Yazarın Diğer Yazıları

İzmir’in levanten köşkleri (2): Bornova ve Villa Levante Oteli/Zipcy Evi

Bizans İmparatorluğu topraklarında bulunan Bornova’nın adı tarihte ilk kez 14. yüzyılda “Prinovaris” adlı, yoğun nüfusa sahip bir yerleşim yeri olarak geçiyor. İtalyan haritacı, astronom ve mühendis Giacomo Castaldi, 1546 tarihli eserinde buradan “Burnoa” adıyla bahsediyor

İzmir’in Levanten Köşkleri (1)

Hasan Arıcan, 1865 yılında hizmete giren İzmir-Kasaba demiryolu hattının Bornova’nın kentsel gelişiminde önemli bir dönüm noktası olacağını; bu hattın bir kolu olarak, Basmane’den kalkan trenlerin buraya uğrayacağını; böylelikle kentle birleşen Bornova’nın Levantenler için bir sayfiye yeri olmaktan çıkarak sürekli yaşayacakları bir merkez konumuna dönüşeceğini ve birçok ailenin de Bornova’da sürekli ikamet etmek üzere Frenk Mahallesindeki evlerini terk ettiğini belirtiyor

Yenilenen İstanbul’u adımlarken (6): Haliç Tersanesi ve İstanbul Sanat Müzesi

“İBB Miras” ekibi 288 kişiye, diğer ilgili müdürlüklerle birlikte 460 kişiye ulaşmış. Hepsinin yaptıkları işe gönül verdiklerini, büyük heyecanla çalıştıklarını izliyorum. Bunları arayıp, bulup, bir araya getirenlere saygı duyuyorum, teşekkür ediyorum

"
"