16 Şubat 2025

İzmir’in levanten köşkleri (3): Villa Levante Oteli, Charnaud Evi, Clarke Evi

Hyde Clarke İngiltere’ye dönerken çocuklarından biri ya da daha fazlası İzmir’de mi kaldı, yoksa ileride bu tarihte tekrar İzmir’e bu aileden gelip yerleşen mi oldu, anlamak mümkün değil

Rebetiko Efsanesi (İzmir Devlet Tiyatrosu, 2024 – Yöneten: Murat Çıdamlı)

Kalk Bornovalı kızım, dansa,
Öpücükler göndereyim sana,
Dans et, aşkım,
benim peri masalım.

Kalk Bornovalı kızım, dansa,
Geçmişimi hatırlat bana,
Kıvır göbeğini dansözüm,
sen bana benzersin ben sana.[1]

Geçen yazımda başladığım, Bornova’daki Levanten köşklerinden Villa Levante Otelinin hikâyesine devam ediyorum...

Charnaud’lar

Zipcy’ler binayı 1919 yılında Harold Charnaud’ya satmış. İlginç bir geçmişi var bu ailenin. Aslında Fransız bunlar. Kökenleri Güneybatı Fransa’da bulunan Carcassonne köyüne kadar iniyor. Tarih boyunca çoğunluğu Katolik olan Fransa’da 16. yüzyılın ortalarında ülkeyi bölen din savaşlarının sonunda, ulusal birliği sağlamak amacıyla yayınlanan ve Protestanlara da eşitlik sağlayan Nantes Fermanı, 1685’te XIV. Louis tarafından feshedilmiş ve Protestanlık yasa dışı ilan edilmişti. Protestan bir aileye mensup Jean Samuel Charnaud, bütün medeni ve dini hakları ellerinden alınınca ülkesinden kaçarak eşiyle birlikte İsviçre’nin Vevey kentine yerleşmiş ve uzun süre orada yaşamışlar. Derken kendi adını taşıyan torunu, Jean Charnaud, İngiltere’ye geçmiş ve kendisine 1762’de İngiliz vatandaşlığı verilmiş. Bir süre sonra İzmir’e geliyor ve İngiltere ile Osmanlı Devleti arasındaki ticaret monopolünü elinde tutan İngiliz Levant Şirketinin (British Levant Company) bir temsilcisi (bunlara “factor” denilirmiş) olarak işe başlıyor. Eşi Margaret Rosalie’den üç oğlu olacak; kendisi 1773’te ölecek; oğullarından Francis ve James ileride Selanik’te İngiliz Konsolosu olarak görev yapacak; John ise babası gibi İngiliz Levant Şirketinde çalışmaya başlayacak; 1805’te Fransız Levanten Adelaide Couturier ile evlenmesi ardından “factor” sıfatıyla atanacağı İskenderiye’de 1827 yılında ölecek; oğullarından John Henry ise yine aynı şirketin “factor”u olarak bu kez Trabzon’da faaliyet gösterecek; babasının ölümü ardından bakımını üstlendiği ve yanına taşınan kız kardeşi Adalaide, Trabzon’da görev yapan İngiliz Konsolosu Frank Stevens ile evlenecektir.

Bu hikâye çok uzun. Levantine Miras Vakfı (Levantine Heritage Foundation (LHF) web portalında Charnaud çocukları, torunları, hatta torunlarını torunlarına kadar pek çok koldan genişleyen, dünyanın farklı uçlarına uzanan ailenin fertleri tarafından kaleme alınmış pek çok açıklama, anı var; üzerlerinde ayrı bir kitap yazılacak kadar. Böyle bir yazı dizisi kapsamına almama imkân yok. İzmir civarında zımpara taşı madenciliğine girişip çok zengin olan fakat zaman içinde batan, aile dostu Whitall’lara yanaşıp iş isteyen, gönderildiği Seylan’da perişan olan, oradan kaçıp İngiliz ordusuna katılan ve İzmir ve Antalya’da I. Dünya Savaşı ertesinde işgalci İngiliz kuvvetleri arasında görev yapan Fred Charnaud’dan tutun da, Giraud’ların Pamuklu Mensucat fabrikalarında yönetici olarak çalışan Harold Irwin Charnaud’ya ve onun ikinci eşi Phyllis Charnaud’nun çok ileri yaşta ölünceye kadar Bornova’da yaşadığına ve burada ele aldığımız binanın kendisi tarafından İngiliz Clarke ailesine satılmış olmasına kadar.  

Harold Irwin ve Phyllis’in torunları Harry (d.1949), eşi İngiliz Caroline Jane ve üç çocuklarıyla İngiltere’de yaşamaktalar. LHF’ye aile hakkında pek çok ayrıntı yazan ve fotoğraflar yükleyen Harry. Bu aile bundan dört yıl kadar önce hepi topu 11 oda ve suite sahip olan günümüzdeki Villa Levante Otelin tamamını kapatıp ailenin eski günlerini yâd etmek üzere bir hafta süreyle orada yaşamışlar. Bu arada ailenin geçmişini anlatan ve pek çok fotoğrafı içeren büyük boy bir albümü otele hediye etmişler. Bu albüm büyük dedelerinin çalışma odası olarak korunan zengin kütüphanesinde herkesin incelemesine açık tutuluyor. Şimdi sizlere bunlardan birkaç fotoğraf vermek istiyorum:

1) Phyllis Charnaud ve kızı Edith Dermina (D.1917) - 2) Edward Stevens Charnaud, Harry’nin büyük büyük babası   3) Harry Charnaud ve eşi Caroline Jane
1)Charnaud Ailesi Kemalpaşa Nif Dağında Paskalye pikniğinde - 2) Haz.2008’de Harry Charnaud ve çocukları Alex, Catherine Frances, David 

Clarke’lar

Gündemimizde olan binayı 1950 – 1960’lar arasından bir tarihte yukarıda belirttiğim gibi Clarke ailesinin Phyllis Charnaud’dan satın alındığı bilinse de, bunun ötesinde bu aileyle ilgili araştırmalarım tam bir arapsaçına dönüştü. Hasan Arıcan, Evelyn Lyle Kalças’tan naklen, büyükbaba Clarke’ın 1800’lü yılların ortalarında İzmir’e İngiliz Postane Müdürü olarak geldiğini belirtse de (o tarihlerde Osmanlı topraklarında kapitülasyonlara sahip ülkelerin kendi posta hizmetlerine sahip olma hakkı vardı) başka hiçbir yerde bunu doğrulayan bir bilgi bulamadım.

Buna karşılık LHF’de, zaman içinde gelen katkılarla Clarke’lar hakkında pek çok bilgi birikmiş. Bunlar arasında dolaşıp Clarke’ların İzmir’le ilişkisini ve geçmişini tam kronolojik bir çizgide izlemek kolay iş değil. Ancak en azından bilinmesi gereken, bu ailenin de, diğer pek çok Levanten ailesinin olduğu gibi şu veya bu şekilde mutlaka İngiliz Levant Şirketi ile ilişkilerinin bulunması.[2] Öğrenebildiğim kadarıyla Londra’da 1780’de doğan Henry Clarke’ı, kendi babasının (John) küçüklüğünde ölümü üzerine Isaac Rogers adlı bir işadamı himayesine almış, onun sayesinde çok iyi eğitim görmüş ve faaliyet gösterdiği madencilik, kuyumculuk, saat üreticiliği alanlarında derin bilgi edinerek yetişmiş. Isaac Rogers, Levant Şirketi aracığıyla Osmanlılara saat ve kolsaatı satan bir şirketin sahibi (Clockmakers’ Company). Henry de gençliğinden itibaren bu şirkette çalışmaya başlıyor ve 1812’de şirketi başta mali yapısı olmak üzere her yönüyle başarılı bir çizgiye taşıması üzerine şirketin “Onursal Üye”liğine kabul ediliyor ki, bu aileden olmadan hisse sahibi olmak demek. Henry Clarke’ı bundan sonraki hayatında çok başarılı bir işadamı olarak izliyoruz.

Londra’ya havagazı sağlayacak şirketi kurmasından ve büyük başarıya ulaştırmasından tutun da, İskoçya’ya uzanacak demiryolunun projelendirilmesinde oynadığı rolden, Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanus arasında Nikaragua Gölü üzerinden bir kanal açılması projesi dahil katkısına çok farklı alanlarda rastlıyoruz.

Henry Clarke’ın Hyde ve Joseph adları verilen iki oğlu olmuş. Babasının, 1815’te doğan ve ileride gelip İzmir’e yerleşecek olan Hyde’ı çok genç yaşından itibaren dünyanın orasına burasına, yeni projeler için nereye giderse oraya yanında taşıması ona çok geniş ufuklar açmış, çok farklı alanlarda bilgi kazanmasını sağlamış. Sonrasında Hyde da hayatı boyunca çok farklı alanlarda çalışacak, yine çok farklı alanlarda kitaplar yazacak, önemli dergilerin editörlüğünü yapacak, bazılarını da bizzat kendisi yayınlayacaktır. Fakat bir yandan da babası gibi Clockmakers’ Company’de çalıştığını ve onun izinden giderek 1845’te şirketin “Onursal Üye”liğine kabul edildiğini görüyoruz. 1851 nüfus sayımında meslek olarak “Türkiye taciri ve editör” olarak kaydettirdiğine bakılırsa, daha o yıllarda Türkiye ile yakın ilişkisi olduğu anlaşılıyor.

Hayde Clarke (1815-1895)

 

Aynı yıl Maria Mildred Eaton ile evlenip iki çocuk sahibi de olan Hyde Clarke, Anadolu'daki ilk demiryolu hattı olan İzmir-Alsancak – Aydın demiryolunu inşa eden ve işleten İngiliz şirketi “Osmanlı Demiryolu Şirketi”nin[3] temsilcisi olarak 1860’dan itibaren artık İzmir’dedir. Bu şirket aynı zamanda, ABD’de gelişen iç savaş nedeniyle pamuk ithalinde zorlanan Manchester ve Lancashire’deki pamuklu dokuma fabrikalarının alternatif olarak almaya başlayacakları Türk pamuğunun ekim alanlarının genişletilmesi ve ihracat için temini işini üstlenecek ve Osmanlı Devletiyle ortaklaşa kurulan “İzmir Pamuk Komisyonu”nda İngiliz tarafını temsil eden direktörlüğü üstlenecektir.  Komisyon her hafta Bornova’daki İngiliz Kulübünde toplanıyordu ve oraya yerleştikten sonra Hyde Clarke'ın, İzmir’deki yabancılar topluluğunda kültür yaymayı görev olarak gördüğünü ve bu çizgide önce “İzmir Edebiyat ve Bilim Kurumu”nun kurucu başkanı, ardından da “Anadolu Akademisi” kurucu başkanı olduğunu, “Türkiye Bölgesel Büyük Mason Locası”nın Yardımcı Büyük Üstadı ilan edildiğini, kendi adını taşıyacak İskenderiye'deki locayı kurduğunu görüyoruz. İstanbul'daki diğer Mason localarına da üyeydi.  İki arada bir derede bir de bir Türkçe deyimler kitabı yayınlamak için zaman bulacaktı. 1860'ların sonunda Londra'ya geri dönmüş.

Bornova’daki eski İngiliz Kulübü binası

Bundan sonrasında büyük bir bilgi açığı var; belki de ben bulamadım! Hyde Clarke İngiltere’ye dönerken çocuklarından biri ya da daha fazlası İzmir’de mi kaldı, yoksa ileride bu tarihte tekrar İzmir’e bu aileden gelip yerleşen mi oldu, anlamak mümkün değil. Fakat bugün Villa Levante Oteli olarak hizmet veren binayı çağımızda satın alan Clarke ailesi var gündemde. LHF’de binanın onların zamanından kalma bir fotoğrafı da var.

“Bornova’daki eski Charnaud, şimdilerde Clarke Evi”

Bu binanın arazisi içinde günümüzde bir aile konutu olarak kullanılan ve Clarke’ların inşa ettirdiği bilinen bir bina daha olduğu gibi, bunların tamamen dışında, “Bornova Erzene Mahallesi, 66. Sokak. No:2” adresinde de bir bina var ki, yakın zamana kadar hayırsever Nevvar-Salih İşgören çiftinin satın alarak devlete bir huzurevi olarak bağışladığı bu binanın da (yakın zamanda yıkılmış) Clarke Ailesine ait olduğu biliniyor.

Ve nihayet, LHF’de, 1930’lu yıllara ait bazı fotoğraflarda Clarke Ailesi mensuplarından bazılarını Çeşme’de yaz tatilinde gösteren fotoğraflar da yer alıyor. Her ne kadar bu ailenin 1950-1960’lar arası günümüzde Villa Levante Oteli olarak hizmet veren binayı satın aldığı bilinse de, bunlar bir tarihte İzmir’i terk mi etti yoksa hâlâ bu kentte yaşayanlar var mı, ne yazık ki bulamadım. Bu yazımı okuyanlar arasında bilgi sahibi olan varsa ve bana bilgi verirse çok mutlu olurum.

Geldim binanın hikâyesinin sonuna. Tesisle ilgili bazı fotoğraflarla bitiriyorum. Gelecek yazımda başka Levanten köşklerini ele alarak devam edeceğim.

Villa Levante Oteli ve bahçesindeki akvaryum misali yeme içme alanları
Bahçede ziyafet düzeni
Farklı konaklama odaları


[1] Yunan şarkıcı Sotiria Leonardo’nun seslendirdiği “Bornovalım” şarkısından. Söz: Nikos Gatsos - Beste: Stavros Xarhakos (1983 Berlin Film Festivalinde “Gümüş Ayı” ödülünü alan, Costas Ferris’in yazdığı ve yönettiği “Rembetiko” filminin müziklerinin de bestecisi).

[2] Sanırım İngiliz Levant Şirketinin tarihi hakkında da ayrı bir yazı kaleme almak gerekli olacak. Çünkü bu şirketin üyesi ya da onursal üyesi olmadan ya da şirkete belirli bir bedel ödeyerek (bana sorarsanız haraç da diyebiliriz buna!) tek defalık bir alış-veriş işini gerçekleştirmek mümkün değil. Bırakın Levant kentlerindeki konsolosları, yardımcılarını, muhasebecileri, kançılarya görevlilerini şirketin belirlemesini (çoğu zaman da kendi tacir üyeleri konsolosluk görevini üstlenirmiş) Konstantiniyye’ye gönderilecek İngiliz Büyükelçisinin seçiminde bile Londra’daki büyük nüfuzlarıyla karar verici olurlarmış.  

[3] Ottoman Railway Company (ORC) ancak 1935'te TCDD tarafından satın alınarak feshedilmiş ve şirkete ait tüm demiryolu hatları TCDD'nin denetimine girmiştir.

Şefik Onat kimdir?

Şefik Onat, TED Ankara Koleji ve Londra Hendon Grammar School'da lise eğitiminin ardından A. Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun olmuştur. 1966 – 1982 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı mensubu diplomat olarak Bakanlıktaki görevlerinin dışında OECD İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (Paris), Jakarta ve Islamabad T.C. Büyükelçilikleri, Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliğinde (New York) görev yapmıştır. 

1982 – 1983 yıllarında Başbakanlık/Devlet Bakanlığı Özel Danışmanlığında bulunduktan sonra devlet memuriyetinden ayrılmıştır.

1984 – 1995 yılları arasında özel sektörde üç farklı şirkette üst düzey yöneticilik hizmetini takiben, 1996'da TOKI tarafından gerçekleştirilen B.M. HABITAT II Konferansının Konferans Hizmetleri Koordinatörü olarak Türkiye tarihinde yapılan en büyük ve en kapsamlı uluslararası organizasyonun sorumluluğunu üstlenmiştir.

Bu konferansın ardından, 1997- 2010 yılları arasında, kendi kurduğu "ASİTANE Etkinlikler" firması eliyle, kamu kuruluşları ya da yerli ve yabancı Birlikler/Dernekler/Şirketlerin çeşitli ulusal ve uluslararası kongre, konferans, tanıtım, özel etkinlik, gösteri organizasyonlarını gerçekleştirmiştir.

Öte yandan, Mimar Prof. Suha Özkan'la birlikte, 2006 yılında tüm dünya mimarlarının çalışmalarını internet ortamında tam eşitlik ilkeleri kapsamında yayınlayabildikleri ve yarıştıkları "World Architecture Community"i kurmuştur.

2010 başından itibaren kendini tamamen emekli ederek eşiyle birlikte Bodrum'a yerleşmiş ve bütünüyle, her zaman özel merakı olan tiyatro ve tarihi roman alanlarında yazmaya yönelmiştir.

Tiyatro yazarı olarak, geçmiş yıllarda TRT'de "Radyo Tiyatrosu" ve "Arkası Yarın" programlarında, özgün + çeviri + uygulama niteliğinde 53 eseri yayınlanmıştır. Günümüze kadar sahne için 6 müzikal/müzikli oyun, 2 sahne oyunu, 5 film senaryosu yazan Onat'ın ayrıca 3 oyun çevirisi vardır.

Yayımlanmış, editörlüğünü yaptığı 2 kitabın dışında, "Son Sultan Abdülhamid" ve "Casuslar İni İstanbul" başlıklı iki belgesel tarihi romanı ve diplomasi dönemi anılarını yansıtan "Diplomasi Dedikleri" başlıklı kitabı bulunmaktadır. ONK Telif Ajansına bağlı bulunan Onat, "T24 Haftalık", "Mesele121.org" ve "EK Eleştiri Kültür Dergisi" yazarları arasındadır.

1943 Ankara doğumlu, evli ve üç çocuk sahibidir. İngilizce ve Fransızca bilmektedir. İngiliz "British Council"ın lisanslı İngilizce hocasıdır.

Yazarın Diğer Yazıları

İzmir’in levanten köşkleri (2): Bornova ve Villa Levante Oteli/Zipcy Evi

Bizans İmparatorluğu topraklarında bulunan Bornova’nın adı tarihte ilk kez 14. yüzyılda “Prinovaris” adlı, yoğun nüfusa sahip bir yerleşim yeri olarak geçiyor. İtalyan haritacı, astronom ve mühendis Giacomo Castaldi, 1546 tarihli eserinde buradan “Burnoa” adıyla bahsediyor

İzmir’in Levanten Köşkleri (1)

Hasan Arıcan, 1865 yılında hizmete giren İzmir-Kasaba demiryolu hattının Bornova’nın kentsel gelişiminde önemli bir dönüm noktası olacağını; bu hattın bir kolu olarak, Basmane’den kalkan trenlerin buraya uğrayacağını; böylelikle kentle birleşen Bornova’nın Levantenler için bir sayfiye yeri olmaktan çıkarak sürekli yaşayacakları bir merkez konumuna dönüşeceğini ve birçok ailenin de Bornova’da sürekli ikamet etmek üzere Frenk Mahallesindeki evlerini terk ettiğini belirtiyor

Yenilenen İstanbul’u adımlarken (6): Haliç Tersanesi ve İstanbul Sanat Müzesi

“İBB Miras” ekibi 288 kişiye, diğer ilgili müdürlüklerle birlikte 460 kişiye ulaşmış. Hepsinin yaptıkları işe gönül verdiklerini, büyük heyecanla çalıştıklarını izliyorum. Bunları arayıp, bulup, bir araya getirenlere saygı duyuyorum, teşekkür ediyorum

"
"