Türkiye’nin gençlik üzerine çalışan önde gelen sivil toplum kuruluşlarından olan Toplum Gönüllüleri Vakfı geçtiğimiz hafta sonu Kars’ta bir etkinlik gerçekleştirdi. “Kent ve Çocuk: Kars’ı Yeniden Keşfediyoruz” adlı etkinliğin katılımcıları Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelen üniversiteli gençlerdi.
‘Kültürel Miras’ temalı projenin ilk uygulaması Nisan ayında yapıldı. Kars genelinde altı yüz ilköğretim öğrencisi, üniversiteli ağabey ve ablalarının eğitmenliğinde yaşadıkları ilin tarihini ve kültürel dokusunu gezerek, dokunarak, eğlenerek keşfetti; o topraklarda yaşayan halkları, gelenekleri, komşuluğu tanıyıp dilden dile dolaşan hikâyeleri dinledi. Bu keşfe oyunlar, dramalar, bilmeceler eşlik etti.
Projenin yaygınlaşması amacıyla geçtiğimiz hafta düzenlenen etkinliğe gençler ve birkaç gazeteci arkadaşımla birlikte katıldık. Eğitmenimiz sekizinci sınıf öğrencisi Melek, heyecanlı anlatımı, grubun ilgisini ayakta tutan soruları ve dikkat çekmek istediği konulardaki uyarılarıyla hepimizin beğenisini kazandı. Emin olun sivil toplumun gücü ‘baba beni okula gönder’ diye yakaran sesleri duymakla kalmıyor o kızlarımızı özgüveni tam, sosyal yaşamın içinde bireyler olarak yetiştiriyor.
Kent turumuzun akşamında Kars Sanat Merkezi’nde Malakan kültürünü anlatan belgeselden âşıklar atışmasına, dengbejden manilere, Kafkas oyunlarına kadar zengin yelpazede gerçekleşen bir gösteri izledik. Ertesi sabah Çalkavur Köyü’nde Malakanların son temsilcilerinden Rukiye teyzenin evinde kahvaltıdaydık. Komşuluktan öte kardeşliği anımsatan bir paylaşımı anlattı; yüzlerini sakin ve huzurlu bir yaşama dönmüş, her ne için olursa olsun savaşı kabul etmeyen atalarını yâd etti. Öğlene doğru Anı Harabeleri’ndeydik, zamanında iki yüz bin nüfusa ulaşmış bir Ermeni kenti; istilalara uğramış, yakılıp yıkılmış ve depremlerle toprağın altına gömülmüş.
Bu geziyle Türklerle birlikte Ermeni, Terekeme, Malakan, Kürt, Azeri ve daha onlarca farklı kökenden gelen kimisi günümüze uzanan kimisi tarihsel süreç içinde yitip gitmiş halkların Kars toprağına nesilden nesile aktarılması için emanet ettiği kültürü sadece tanımaya başladık diyebiliriz. Öyle renkli bir miras ki ne günlere ne gecelere sığar... Mevsimler gelir geçer, yollara döşeli taşlar gibi yollara koyulan yürekler de her tür soğuğa, acıya, kıyıma karşı durur. Kars, kardeşçe yaşayan şehir olarak hafızlara kazınır.
Zamanın tahribatına karşı dik duranlar olduğu gibi kültürel gelişime ve değişime karşı duranlar da var elbette; kültür merkezlerinin kapılarını gençlere kapatarak... Kentin dokusuna ait ve artık halkın da benimsediği bronz heykelleri yerinden kopartarak... Halkın yoğun ilgi gösterdiği uluslar arası film festivalini rafa kaldırarak... Anı Harabeleri’ni toprağın altında kalmaya mahkum ederek... Kent halkıyla kurulmak istenen uluslar arası diyalog çabalarını bürokratik engellerle baltalayarak... Belediye Başkanı tüm bu karşı duruşları sergilemekten gurur duyuyor olsa gerek.
İstanbul, 2010 Kültür Başkenti olma vesilesiyle kültür simsarlarının hem gözdesi hem maskarası olup çıkarken, Kars’ta yetmiş toplum gönüllüsü genç, bütçeden pay kapma kavgasına düşmeden, kumanyalarını ve yatacak yerlerini paylaşarak kültürümüzü keşfetmeye, projeyi model alarak kültürel mirasımızı diğer illerde de fark ettirmeye çabalıyor. Kültür başkenti sahibini ararken, Anadolu’nun eşsiz kentleri yaşı küçük yürekleri büyük sahipleriyle tanışıyor.