03 Haziran 2020

Organize suç örgütleriyle aranıza mesafe koyun Sayın Bahçeli!

AKP'lilere ve MHP'lilere soruyorum: Cumhur İttifakı'nın ortağı Devlet Bahçeli'nin kibarca "organize suç örgütü" denilen mafyanın sembol kişilerinden biriyle verdiği bu fotoğrafı hazmedebiliyor musunuz?

65 yaş üstü yurttaşları ev hapsinde tutan zihniyet üzerine yazmaya, uzayıp kabak tadı veren bu abukluğa isyanımı dile getirmeye niyetliydim ki fotoğrafı gördüm. O da ne! "Türk dünyasının ve Türk milletinin yaşayan efsanevî lideri" Bahçeli ile Ülkücü mafyanın efsanevî liderlerinden Çakıcı'nın baş başa fotoğrafları!

Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a rağmen af diye tutturduğunda belki tek değil ama asıl amacı Çakıcı'nın serbest kalmasıydı. Her zamanki gibi onun dediği oldu, 90 bin civarı mahkûm Çakıcı'ya yapılan jestten yararlandı. Şükranlarını göstermek için önümüzdeki günlerde Reis'in tayfasına yazılırlar artık.

Çakıcı, 80 öncesinde Ülkücü Mafya denilen organize suç örgütü liderlerinden biriydi. 80'lerde devletin kirli işlerinde, faili meçhul-faili belli karanlık olaylarda başarıyla kullanılmış bir tetikçiydi. Cinayete azmettirme, yaralama, öldürme dosyası kalabalıktı. Eski eşini öldürtmekten, önce müebbete mahkûm edilmiş sonra Ülkücü camianın etkisiyle cezası 19 yıla indirilmişti. Uzatmaya değmez, meraklısı küçük bir Google araştırmasıyla adamın geçmişiyle ilgili verilere kolayca ulaşır.

Mesele şu ki, devlet aklının (kimileri derin devlet der) sözcülerinden MHP Genel Başkanı, Cumhur İttifakı'nın baş dümencisi Bahçeli, bu mafya reisi için ne zamandır paralanıyor. Hapishanede ziyaret etmiş, tez zamanda kurtarılacağı güvencesi vermiş, ziyaretin fotoğraflarının çekilip servis edilmesinden kaçınmamıştı. Belki ittifak ortağına, belki Ülkücü camiaya, belki benim aklımın ermeyeceği bir takım derin mihraklara mesaj vermişti o ziyareti kamuoyuna duyurarak.

Bari sosyal mesafeyi korusaydınız

Çakıcı'nın Bahçeli'ye MHP genel merkezinde gerçekleştirdiği teşekkür ziyaretinin fotoğrafı; Türkiye'nin kimlerin elinde olduğunu göstermesi açısından, "makbul vatandaş" standartları açısından, siyasî ahlak açısından, balığın nasıl baştan koktuğunun ibret ve korku verici kanıtıdır. Fotoğrafta iki reis omuz omuza, yan yana poz vermişler. Maske takmamış, mesafeyi korumamış garibana yüzlerce lira para cezası kesilirken, yetmedi tartaklanır, kötü muamele görürken Bahçeli ile Çakıcı'nın ne maskesi, ne mesafesi var.

Hadi hukukî, ahlakî, siyasî mesafe koymamışsınız bari şu günlerde fiziksel/ sosyal mesafe koysaydınız aranıza. Hani topluma örnek olmak falan var ya!

Bu fotoğrafın çektirilip servis edilmesinin, görüntüyü aşan anlamları olduğunu düşünüyorum. Çakıcı Bahçeli'yi konutunda da ziyaret edebilirdi, sessiz sedasız bir teşekkür ziyareti de yapabilirdi ama özellikle MHP genel merkezi tercih ediliyor ve Ülkücü mafya reisi fotoğrafla birlikte attığı tweet'te Bahçeli'ye "Türk dünyasının ve Türk milletinin yaşayan efsanevî lideri" diye hitap ediyor. Boş bir mizansen değil bu. 80 öncesi ve 80 sonrasında birileri adına iyi iş görmüş deneyimli mafyacılara yeniden ihtiyaç duyulduğunun ve baştacı edileceklerinin ilanı.

Sağduyusunu ve namusunu hâlâ koruyabilen AKP'lilere ve MHP'lilere soruyorum: Cumhur İttifakı'nın ortağı Devlet Bahçeli'nin kibarca "organize suç örgütü" denilen mafyanın sembol kişilerinden biriyle verdiği bu fotoğrafı hazmedebiliyor musunuz?

Ona buna, terörle aranıza mesafe koyun, derken önce siz mafya ile, organize suç örgütleriyle aranıza mesafe koyun.

* * *

80 yaşında bir antika aracın isyanı

Covid-19'dan en fazla etkilenebilecek risk grubuna girdikleri gerekçesiyle, 65 yaş üstü kişiler 22 Mart gününden itibaren ev hapsindeler. Yaşamaktan, hayattan, insandan hiçbir şey anlamayan birilerinin uydurduğu ve benimsetmeye çalıştığı "Hayat eve sığar" sloganı eşliğinde evlere kapatıldılar. Panik günlerinin zorunlu bir önlemi olarak, elle gelen düğün bayram, ne yapalım dayanacağız denerek kabullenildi. Büyüklerimizin izniyle (Cumhurbaşkanı bir açıklamasında onlara dört saat sokağa çıkma izni veriyoruz, demişti) sokağa çıkma yasağı günlerinde, hafta sonları birkaç saat sokağa çıkabiliyorlardı ama ölü şehirlerin sokaklarında dolaşıyorlardı. Ne açık bir dükkân, ne oturup çay kahve içilebilecek bir mekân, ne eşe dosta gitme imkânı… Herkes bağrına taş bastı, ne yapalım zorunluymuş, katlanacağız dedi. Ama ev hapsinin 70. gününde Türkiye'nin normalleştiği ilan edildi. İşyerleri, kahveler, parklar, bahçeler, lokantalar, kreşler, spor salonları, turistik tesisler, kapatılmış şehirler, vb. açıldı, toplu taşıma araçlarındaki yüzde 50 doluluk sınırı bile kaldırıldı.

65 yaş üstü grupta işi, dükkânı, şirketi, yazlığı olanlar için yasaklar sona erdi. Peki ya çoğunlukta olan diğerleri? Mesela 75 yaşındaki bakkal amca dükkânına gidebiliyor, karısı evden çıkamıyor. Bodrum'da, Çeşme'de, şurada burada yazlık evi olanlar otomobillerine atlayıp yazlığa gidebiliyor, olmayanların ev hapsi sürüyor. 68 yaşındaki berber işini sürdürürken aynı yaştaki işsiz öğretmen eve mahkûm.

Artık anlamını yitirmiş bu saçma sapan kararları çıkaran ve uygulatan baylara bir çift sözüm var! Şunun da mı farkında değilsiniz? 65 yaş üstü insanların büyük çoğunluğu çolukları çocukları, torunlarıyla yaşıyorlar. Ayrı evleri olsa bile 22 Mart'tan sonra geniş aileler çoğaldı ya da büyüklerin ihtiyaçlarını görmek için gençler daha sık uğrar oldular. İşi olan 65 yaş üstüne yasaklar kalkınca, çalışan o insanlar akşam evlerine dönüyorlar, kreşe giden torunlar, 18 yaş üst gençler sokaklardan 65 yaş üstünün tıkıldığı evlere giriyorlar. Virüs kapmışlarsa, pozitiflerse virüsü eve getiriyorlar. Özetle; yaşlıların bir bölümünün ev hapsinde tutulması, mevcut koşullarda onları koruyucu önlem olmaktan çıkıp bedensel ve ruhsal sağlıklarını bozan bir uygulamaya, kişi hak ve özgürlüklerine saldırıya dönüşüyor.

Kim söylemiş bilmiyorum, bilmek de istemiyorum, çünkü ola ki bir büyük baştır, bilirsem otosansüre başvurabilirim. Zat, 65 yaş üstünü antika arabaya benzetmiş, çok kıymetli bir aracınız var, sizin için değeri çok, böyle bir aracı sokakta güneşte bırakır mısınız, mealinde bir şeyler saçmalamış.

Corona krizini de ülkeyi de yönetenler bu zihniyette kişiler işte. Ağızlarından çıkanı kulakları işitmiyor, yaşlılara iltifat eder görünüp çocuk gibi kandırmaya çalışıyorlar. Mesele, korona ile mücadeledeki kendinden menkul büyük başarı böbürlenmelerine toz kondurmamak…

80 yaşındayım beyler. Bu satırları ve pek çoğunuzun hoşuna gitmeyen yazıları yazıyorum. Şu anda biri roman diğeri korona günlükleri olmak üzere iki metinle birden uğraşıyorum. Video konferanslara katılıyorum. Bahçemde en az dört saat çalışabiliyorum, bütün ev işlerini yapıyorum. Kafamın da bedenimin de motoru, bu kararları verenlerden, böyle saçma sapan konuşanlardan, ülkeyi yönettiğini sananlardan daha iyi çalışıyor. Tanıdığım bütün '65 üstü'ler de öyle.

Haberiniz ola! Sorun en yakın zamanda çözülmezse barışçı bir sivil itaatsizlik eylemiyle karşı karşıya kalabilirsiniz. Garajdaki antika arabalar hâlâ sizinkilerden daha iyi çalışıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Romanını yazamadığım kahramanım Nazar

İnsan benim yaşıma gelip de birlikte yol yürüdüğü,  onlarla zenginleştiği dostlarını, arkadaşlarını yitirdiğinde sadece onların matemini tutmuyor, sadece onlara ağlamıyor. Her giden bizden bir parça koparıp gidiyor. Eksiliyoruz

Bir yazamama yazısı

Yazıyoruz, söylüyoruz, bağırıyoruz, feryat ediyoruz da ne oluyor, ne değişiyor! Anlamsızlık, yetersizlik, boşuna çaba duygusu

Çocukları kefene sokan ruh hastası ilkel zihniyet

ÇEDES'in amacı çocuklarda çevre duyarlılığını geliştirmek ise, ormanlarımızın, tarım topraklarının, doğal zenginliklerimizin nasıl yok edildiğini, açgözlü vahşi talan düzeninin doğal yaşamı nasıl katlettiğini öğretin

"
"