12 Aralık 2023

İnsanlıktan utanıyorum

Dünyada barışın güvencesi olması gereken Birleşmiş Miletler'in tamamen etkisiz hale geldiği ve İsrail'in bir halkı askeri güç kullanarak yok etme girişiminin uzaktan seyredildiğini, insanlık dışı bir katliama adeta seyirci kalındığını görüyoruz

Bundan 43 yıl önce, hayatımın geri kalan kısmını gazetecilik ve yazarlık yaparak geçirmeye karar verdiğimde, günün birinde yazıma böyle bir başlık atmak zorunda kalacağımı hiç düşünmemiştim.

Soğuk Savaş'ın sona ermesini izleyen dönemde özellikle Batı dünyasında belirgin hale gelen iyimserlik havası o dünyanın etkisi altında yetişmiş biri olarak beni de etkilemişti. Yaygın söyleme göre savaşlar çağı geride kalmış, insanlığın barış içinde, çok daha iyi koşullarda yaşayacağı bir çağa girilmişti.

Gazze

Oltaya takılmam kolaydı

Benim bu oltaya takılmam hiç zor olmadı, çünkü hem aile ortamında hem de ilkokuldan sonra devam ettiğim anglosakson okullarında, insanlığın ve uygarlığın özünde iyilik yapmaya dönük bir ayrıcalık olduğu öğretilmişti bana.

Robert Kolej'in lise bölümünden mezun olduktan sonra o dönemde yeni kurulmuş olan Robert Kolej Yüksek Okulu'nun Ekonomi ve İş İdaresi bölümüne kaydolmuştum. Robert Kolej Yüksek Okulu'nda mühendislik bölümünde okuyanlar dahil her öğrencinin mutlaka almak zorunda olduğu tek ders "humanities" adı altında verilen uygarlık tarihi dersiydi. Bu dersin bir Türk bir de yabancı hocası vardı. İki yıl boyunca bu dersi alan bir öğrencinin Batı'nın insanlığın gelişimine yaptığı katkı konusunda olumlu bir fikir sahibi olması doğaldı.

Büyük düş kırıklığı

Soğuk Savaş sonrasında yükselen küreselleşme dalgasının ve dijital devrimin insanlığın büyük bir bölümünü kapsaması beni de sevindirmişti önceleri ama son on yılda yaşananlar bütün bu umutları yıktı.

Küresel kapitalizmin ve dijital devrimin aynı zamanda dünyadaki eşitsizliği hızla artırması ve hemen her ülkede hızla zenginleşen seçkinlere karşı büyük bir tepkinin doğması çoğulcu demokrasiyi iğdiş eden ve insan haklarını tanımayan "tek adam" rejimlerinin yükselmesine yol açtı.

Batı uygarlığının çıkmazı

Şimdi gelinen noktada, dünyada barışın güvencesi olması gereken Birleşmiş Miletler'in tamamen etkisiz hale geldiği ve İsrail'in bir halkı askeri güç kullanarak yok etme girişiminin uzaktan seyredildiğini, insanlık dışı bir katliama adeta seyirci kalındığını görüyoruz. Bu korkunç tabloyu uzaktan izlemek zorunda kalırken insanlığımdan utandığımı hissediyorum.

Osman Ulagay kimdir?

Osman Ulagay, İstanbul'da sanayici bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Robert Kolej Lisesi'ni ve daha sonra Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüşen Robert Kolej Yüksek Okulu'nun ekonomi bölümünü bitirdi.

İngiltere'de, Manchester Üniversitesi'nde "Kemalizm ve Ulusal Kalkınma" konulu tez çalışmasıyla siyasal bilimler dalında master derecesini aldı. İngiltere'de bulunduğu dönemde Cumhuriyet gazetesine gönderdiği "İngiltere Mektupları" ile gazeteciliğe ilk adımını atan Ulagay, Türkiye'ye döndüğünde Cumhuriyet gazetesiyle ilişkisini sürdürdü. 1981'de Ekonomi Servisi Şefi olarak Cumhuriyet'te çalışmaya başladı, ekonomi sayfasını yönetmenin yanı sıra, haftalık söyleşilerle ve köşe yazılarıyla ekonomi gazeteciliğinin gelişme sürecine katkıda bulundu.

1992 yılında Cumhuriyet'ten ayrıldıktan sonra köşe yazarı olarak Sabah gazetesine geçti. Köşe yazarlığını 1993'ten itibaren Milliyet gazetesinde sürdürdü.

2013 yılında Dünya gazetesinde ekonomi yazılarına başladı. Bir dönem T24'te de yazdıktan sonra Mayıs 2016'da, 24 yıl aradan sonra Cumhuriyet gazetesine döndü, ancak kısa bir süre sonra ayrıldı. Bu süreçte Dünya gazetesindeki yazılarına devam etti.

Osman Ulagay, gazete yazılarının yanı sıra çok sayıda kitap çalışmasına imza attı. "Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi" adlı kitabıyla 2001 yılında Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü'nü kazandı.

Kitapları

- Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi

24 Ocak Deneyimi Üzerine

Özal Ekonomisinde Paramız Pul Olurken Kim Kazandı Kim Kaybetti?

Özal'ı Aşmak İçin

Enflasyonu Aşmak İçin

- Krize Adım Adım / Günah Sayılan Kehanet

Aklınla Uçur Beni

Küreselleşme Korkusu

Quo Vadis? Küreselleşmenin İki Yüzü

- Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği

- Hedefteki Amerika / 11 Eylül Şoku

Tepki Cephesi / Piyasa İmparatorluğuna Karşı AB-Türkiye Yol Ayrımı

AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu

- Türkiye Eskisi Gibi Olmayacak

Türkiye Kime Kalacak / Başbakan'ın Yazdırdığı Kitap

- Dünya Trump'a mı Kalacak?

 

Yazarın Diğer Yazıları

AKP'nin ve Erdoğan'ın geleceği tartışılıyor

Bu gidişatın AKP'nin hatta bir sonraki aşamada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi geleceğine gölge düşürecek boyutlar kazanmasından endişe duyanlar arasında Erdoğan'ın yakınındaki kimselerin de bulunduğu ve rahatsız olmaya başladığı söyleniyor

AKP yandaşlar cennetinde "normalleşme" korkusu

Yandaşlar cennetinin nimetlerinden yararlanmış olanların "normalleşmeyi" önlemek için her şeyi göze almaları beklenebilir. Destekledikleri parti yani AKP, iktidarı ele geçirince devletin sahip olduğu olanaklardan yararlanarak kur garantili ihaleleri kapmaya, ormanları ve değerli arsaları ele geçirip malikanelere çevirerek sınıf atlamaya alışan büyük taahhüt ve inşaat şirketlerinden söz ediyorum. İktidarın ve yandaşlarının "normalleşme"ye hiç sıcak bakmamaları da gayet doğal bu nedenle

Sen ne efsunkâr imişsin ey demokrasi

Galiba küreselleşmenin ve dijital devrimin dönüştürdüğü bir dünyada çoğulcu demokrasinin de ciddi bir dönüşüme ihtiyacı var. Bunu erken kavrayan ülkeler ve liderler geleceğe damga vurabilir belki de

"
"