02 Temmuz 2024

Ekonomimizin hikâyesini Şimşek yazabilir mi?

FATF'nin son kararı Türkiye ekonomisinin Şimşek ile birlikte yeni bir döneme girebileceğini düşündürüyor

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek

Türkiye'nin, Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Yönelik Mali Eylem Görev Gücü FATF'nin Gri Listesi'nden çıkartılması günün konusu oldu. Bu sonucun elde edilmesinde başrolü oynayan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Pazartesi sabahı Blommberg-HT yayınında yaptığı açıklamada bu sonucun kolay elde edilmediğini vurgulayarak "Gri Liste'ye girmek kolay ama çıkmak zor, bunu bir ekip çalışmasıyla sağladık, İçişleri ve Adalet Bakanlığımızın desteği olmasaydı bu listeden çıkamazdık" dedi.

Mehmet Şimşek bu önemli kararın, Türkiye'nin terörizmin finansmanıyla mücadeleyi bir öncelik haline getirdiğini de kanıtladığını ve bu karar sayesinde Türkiye'ye dış kaynak girişinin önemli ölçüde artacağını, hatta artmaya başladığını da belirtti ve geleceğe dönük olarak iyimser bir tablo çizdi.

Şimşek, ekonominin hafızası

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat bölümünden mezun olan Mehmet Şimşek, yüksek lisansını İngiltere'de tamamladıktan sonra Türkiye'ye dönerek RecepTayyip Erdoğan'ın kurduğu 60. Türkiye hükümetinde ekonomiden sorumlu bakan olarak görev aldı. Şimşek daha sonra 61,62,63 ve 64. hükümetlerde de görev yaptı.

Mehmet Şimşek'in böyle bir kariyerin sahibi olarak, Türkiye ekonomisinin Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yönetimine girdiği uzun dönemin en önemli tanıklarından biri olduğu söylenebilir. Bu süreçte en unutulmaz anın ise 2018 yılında Başbakan Erdoğan'ın daha sonra dillere destan olan İngiltere ziyareti sırasında yaşanmış olduğunu tahmin ediyorum. Başbakan Erdoğan o ziyaret sırasında, kendisini merakla dinlemeye hazırlanan uluslararası finans kuruluşlarının üst düzey yetkililerine kendi özgün faiz teorisini anlatmış ve o andan itibaren uluslararası finans dünyasının gözünde Türkiye'nin itibarı yerle bir olmuştu. Bir söylentiye göre Mehmet Şimşek ile Erdoğan'ın yolları da bu olaydan sonra ayrılmıştı.

Erdoğan'ın kumarı

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomiyi siyasetin bir aracı olarak kullanmaya başladığı dönemde, kendi faiz teorisinin yanı sıra, ekonomi yönetimine getirdiği Nureddin Nebati gibi sıra dışı karakterler de kendi icatlarını denemeye kalkınca ipin ucu tamamen kaçtı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Erdoğan'ın talimatıyla faiz düşürmeye ve enflasyonu azdırmaya memur edildi.

1970'lerden itibaren üç haneli azgın enflasyonla yaşamaya alışmış olan halkımız ise bir kez daha bu tuzağa düşürüldü. AK Parti iktidarının 2002-2007 arasında tek haneli rakamlara indirmeyi başardığı yıllık enflasyon yeniden üç haneli rakamlara tırmandı. Erdoğan'ın yetersiz kaynaklarla hızlı büyüme sevdası bir kez daha çıkmaza sürükledi ülkeyi.

Yetiş Mehmet yetiş

Sonunda işlerin sarpa sardığını Sayın Erdoğan bile anladı galiba ve bütün koşullarını kabul ederek Mehmet Şimşek'i imdada çağırdı. Mehmet Şimşek, akıldışı (irrasyonel) politikalara hiç itibar etmeyeceğini baştan ilan ederek bu zor görevi kabul etti.

FATF'nin son kararı da Türkiye ekonomisinin Şimşek ile birlikte yeni bir döneme girebileceğini düşündürüyor. Finans dünyasının verdiği ilk tepkiler de Türkiye'nin ihtiyacı olan kaynağı bulma şansının arttığını düşündürüyor.

Siyasetteki yeni tablo önemli

Türkiye'yi yakından tanıyan Mehmet Şimşek'in, yerel seçimler sonrasında ülkede ve toplumda oluşmuş olan beklentileri unutmadan davranması ve inandırıcı olması büyük önem taşıyor. Türkiye, iktidarıyla ve muhalefetiyle, FATF kararı sonrasında doğabilecek fırsatları iyi değerlendirebilirse yeni ufuklara yönelebilir.

Osman Ulagay kimdir?

Osman Ulagay, İstanbul'da sanayici bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Robert Kolej Lisesi'ni ve daha sonra Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüşen Robert Kolej Yüksek Okulu'nun ekonomi bölümünü bitirdi.

İngiltere'de, Manchester Üniversitesi'nde "Kemalizm ve Ulusal Kalkınma" konulu tez çalışmasıyla siyasal bilimler dalında master derecesini aldı. İngiltere'de bulunduğu dönemde Cumhuriyet gazetesine gönderdiği "İngiltere Mektupları" ile gazeteciliğe ilk adımını atan Ulagay, Türkiye'ye döndüğünde Cumhuriyet gazetesiyle ilişkisini sürdürdü. 1981'de Ekonomi Servisi Şefi olarak Cumhuriyet'te çalışmaya başladı, ekonomi sayfasını yönetmenin yanı sıra, haftalık söyleşilerle ve köşe yazılarıyla ekonomi gazeteciliğinin gelişme sürecine katkıda bulundu.

1992 yılında Cumhuriyet'ten ayrıldıktan sonra köşe yazarı olarak Sabah gazetesine geçti. Köşe yazarlığını 1993'ten itibaren Milliyet gazetesinde sürdürdü.

2013 yılında Dünya gazetesinde ekonomi yazılarına başladı. Bir dönem T24'te de yazdıktan sonra Mayıs 2016'da, 24 yıl aradan sonra Cumhuriyet gazetesine döndü, ancak kısa bir süre sonra ayrıldı. Bu süreçte Dünya gazetesindeki yazılarına devam etti.

Osman Ulagay, gazete yazılarının yanı sıra çok sayıda kitap çalışmasına imza attı. "Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi" adlı kitabıyla 2001 yılında Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü'nü kazandı.

Kitapları

- Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi

24 Ocak Deneyimi Üzerine

Özal Ekonomisinde Paramız Pul Olurken Kim Kazandı Kim Kaybetti?

Özal'ı Aşmak İçin

Enflasyonu Aşmak İçin

- Krize Adım Adım / Günah Sayılan Kehanet

Aklınla Uçur Beni

Küreselleşme Korkusu

Quo Vadis? Küreselleşmenin İki Yüzü

- Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği

- Hedefteki Amerika / 11 Eylül Şoku

Tepki Cephesi / Piyasa İmparatorluğuna Karşı AB-Türkiye Yol Ayrımı

AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu

- Türkiye Eskisi Gibi Olmayacak

Türkiye Kime Kalacak / Başbakan'ın Yazdırdığı Kitap

- Dünya Trump'a mı Kalacak?

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

AKP'nin ve Erdoğan'ın geleceği tartışılıyor

Bu gidişatın AKP'nin hatta bir sonraki aşamada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi geleceğine gölge düşürecek boyutlar kazanmasından endişe duyanlar arasında Erdoğan'ın yakınındaki kimselerin de bulunduğu ve rahatsız olmaya başladığı söyleniyor

AKP yandaşlar cennetinde "normalleşme" korkusu

Yandaşlar cennetinin nimetlerinden yararlanmış olanların "normalleşmeyi" önlemek için her şeyi göze almaları beklenebilir. Destekledikleri parti yani AKP, iktidarı ele geçirince devletin sahip olduğu olanaklardan yararlanarak kur garantili ihaleleri kapmaya, ormanları ve değerli arsaları ele geçirip malikanelere çevirerek sınıf atlamaya alışan büyük taahhüt ve inşaat şirketlerinden söz ediyorum. İktidarın ve yandaşlarının "normalleşme"ye hiç sıcak bakmamaları da gayet doğal bu nedenle

Sen ne efsunkâr imişsin ey demokrasi

Galiba küreselleşmenin ve dijital devrimin dönüştürdüğü bir dünyada çoğulcu demokrasinin de ciddi bir dönüşüme ihtiyacı var. Bunu erken kavrayan ülkeler ve liderler geleceğe damga vurabilir belki de

"
"