06 Mayıs 2011

Şampiyon Trabzonspor!

Trabzonspor olayının önemini Türkiye’de hala çok kişinin anladığını...


Trabzonspor olayının önemini Türkiye’de hala çok kişinin anladığını sanmıyorum. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’a, yani İstanbul takımlarına ciddi bir biçimde meydan okumayı başarmış, Türk futbolunun İstanbul tekelini kırmış tek Anadolu takımı Trabzonspor’dur. Trabzonspor Türkiye 1. Lig’de 6 kez şampiyon olmuş, defalarca lig ikincisi olmuş, 7 kez Cumhurbaşkanlığı kupasını, 5 kez Başbakanlık kupasını, 8 kez Türkiye kupasını kazanmış, Avrupa kupalarında Liverpool, Barcelona, Inter Milan gibi güçlü takımlar karşısında maç kazanmış, Türk takımlarının birinci turu bile zor geçtiği dönemlerde, İngiltere’nin güçlü takımlarından Aston Villa’yı eleyerek üçüncü tura kadar çıkmış, Türk futbolunun Anadolu’daki en başarılı açılımı olmuştur. Trabzonspor tüm Anadolu takımlarına örnek olmuş, İstanbul takımlarına göre çok sınırlı maddi olanaklara rağmen, Anadolu’dan da başarılı bir futbol takımının çıkabileceğini herkese kanıtlamıştır. 
Üstelik Trabzon çok büyük bir kent de değildir. Ankara, İzmir, Adana gibi milyonlarca kişinin yaşadığı bir kent değildir; Samsun, Eskişehir, Bursa, Diyarbakır gibi bir milyona yakın veya bir milyonun biraz üzerinde insanın yaşadığı bir kent de değildir. Burası yaklaşık 300 bin kişinin yaşadığı bir kent. Yani Anadolu’daki birçok orta ölçekli denebilecek kentlerden sadece birisi. İstanbul’un nüfusu bugün yaklaşık 15 milyon, ayrıca burası her zaman Türkiye’nin en büyük kenti olmuştur; buradan üç önemli futbol takımının çıkması doğaldır. Bu kadar çok insanın olduğu yerden her alanda olduğu gibi futbol alanında da elbette bir şeylerin çıkması gerekir. Ancak Trabzon’dan çok daha büyük olan Ankara’dan, İzmir’den, Adana’dan, Samsun’dan, Eskişehir’den, Bursa’dan, Diyarbakır’dan ve yaklaşık Trabzon kadar büyük olan diğer kentlerden Trabzonspor kadar başarılı olmuş bir tane takım bile çıkmamıştır. Geçtiğimiz yıl Bursaspor ilk şampiyonluğunu aldı, ancak henüz Trabzonspor’un yakaladığı başarıya o da ulaşamadı; bunu başarıp başaramayacağı henüz belli değil, bu doğrultuda konuşmak için daha çok erken, bunu anlamak için yıllarca beklemek gerekecek.
Bunun nedeni nedir? Bunun bir açıklamasının olması gerekir. Türk futbol tarihinde, Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’tan sonra en başarılı takım neden Trabzonspor, neden başka bir takım değil?
Bunun nedenleri elbette çeşitli olabilir, bunu tek bir nedene bağlamak olanaklı değildir. Milattan önce 700’lü yıllarda Antik Yunan kenti Milet’in yöneticileri tarafından kurulan Trabzon, her şeyden önce, tarihsel açıdan, çok kültürlü, kozmopolit bir kenttir ve son zamanlardaki gerilemelere rağmen, geçmişte, hem Bizans’ta, hem Osmanlı’da, hem de Cumhuriyet döneminde, kültürel açıdan gelişmiş bir kent özelliğine sahip olmuştur. Bu kentte, Bizans ve Osmanlı döneminde, Bessarion, Georgios, Kanuni Sultan Süleyman gibi önemli kişiler yetişmiştir. Cumhuriyet döneminde de, ressam-yazar Bedri Rahmi Eyüboğlu, yazar-çevirmen Sabahattin Eyüboğlu, yazar-çevirmen İsmet Zeki Eyüboğlu, ressam Orhan Peker, yazar Hasan İzzettin Dinamo, siyasetçi-yazar Bahriye Üçok, eğitimci-yazar Hıfzırrahman Raşit Öymen gibi birçok Trabzonlu aydın, Türkiye’nin kültür yaşantısına önemli katkılarda bulunmuşlardır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Trabzon’daki süreli yayın sayısı 57 idi ve bu Karadeniz’in en yüksek oranı, Türkiye’nin de en yüksek oranlarından birisiydi. Türklerin ve Rumların bir arada yaşadığı ve son derece kozmopolit olan Trabzon’da ticaret her zaman çok gelişmişti, 19. yüzyılda buradan Marsilya’ya gemi seferleri vardı, kentte beş batılı ülkenin konsolosluğu bulunuyordu. Trabzon’da kemençe ve horon kültürünün yanısıra, 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında, sinema, opera ve klasik müzik kültürü de vardı.
Burada zaten var olan kültürel altyapıya bağlı olarak, Trabzon futbol ile de çok erken tanışan kentlerden birisi olmuştur. Trabzon’daki ilk futbol takımı Trabzon İdman Yurdu’dur, kuruluşu 1913’tür. Daha sonra 1921 yılında Trabzon İdman Ocağı, ardından 1923’te Trabzon İdman Gücü kurulmuştur. Bu üç takım içinde başarılarıyla kendisinden en çok söz ettiren takım Trabzon İdman Ocağı olmuştur. Trabzon İdman Ocağı 1957-1958, 1963-1964, 1965-1966 sezonlarında Türkiye Amatör Ligi şampiyonu olarak Türkiye’ye adını duyuran ilk Trabzon takımı olmuştur.
Trabzon İdman Ocağı Anadolu’nun işgal altında olduğu yıllarda, Öğretmenler Cemiyeti üyesi Trabzonlu bir grup idealist eğitimci genç tarafından kurulmuştur. Bu kişiler bir yandan Mustafa Kemal’in öncülüğünü yaptığı hareketin siyasal faaliyetlerine destek veriyor, bir yandan da Trabzon’da hem eğitim hem spor alanında çalışmalar yapıyorlardı. Kurucuları Hıfzırrahman Raşit Öymen, Münir Pertev Subaşı, Burhanettin Kahyaoğlu, Tevfik Yunusoğlu, Kemal Özsubaşı, Ali Yusufoğlu ve Sami Ulusman’dır.
Trabzonspor 1967 yılında, Trabzon İdman Ocağı’nın Trabzon’un o dönemdeki üç başka takımı olan Trabzon İdman Gücü, Karadeniz Gücü ve Martıspor ile birleşmesiyle kurulmuştur. Trabzonspor bu dört takımın birleşmesiyle kurulmuş, 1974 yılında 1. Lige çıkmış, o zamandan beri de, 1975-1976, 1976-1977, 1978-1979, 1979-1980, 1980-1981 ve 1983-1984 sezonlarında lig şampiyonu olmuştur, daha sonraki yıllarda da şampiyonluğu az bir farkla sık sık kaptırmış, ligde birçok kez ikinci olmuştur. (Aslında Lig’de mücadele ettiği yıl sayısına göre bir oranlama yaparsak, Trabzonspor’un şampiyonluk başarısı Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’tan da daha yüksektir).
Başka bir etken de coğrafya ve iklim olabilir. Trabzon yılın büyük bir bölümünde yağmurludur, hava kapalıdır ve sıcaklar diğer bölgelere göre daha azdır. Başka bir deyişle insanlar uzun aylar, Ege’de, Akdeniz’de, İç Anadolu’da, Doğu Anadolu’da ve Güneydoğu Anadolu’da olduğu gibi sıcağın altında kavrulmazlar. Ayrıca yüksek dağlar, geniş ormanlık alanlar, fırtınalı denizler nedeniyle de insanı genellikle oldukça çevik, güçlü, hareketli ve cesurdur. Elbette bu tek başna bir etken olamaz, olsaydı Atrvin’den, Rize’den, Giresun’dan, Ordu’dan da aynı sonuçların çıkması gerekirdi, ancak başka etkenlerin üzerine iklim ve coğrafya etkeni de binince, bu Trabzon için bir avantaja dönüşmüş olabilir.
Sonuçta Trabzonspor olayı başlı başına bir fenomendir. Onu anlamak için hem Trabzon’un hem de Trabzonspor’un tarihini incelemek gerekir. Trabzonspor efsanesinin nedenleri ne olursa olsun, sonuçta ortada ciddi bir durum var ve bu yıl da şampiyonluk mücadelesi veren, Fenerbahçe ile başabaş bir mücadele veren bir Trabzonspor var karşımızda. Trabzonspor ve Fenerbahçe’nin puanları eşit ve ligin bitimine sadece üç hafta kaldı.
Elbette Trabzonspor ligin ilk yarısının sonunda elde ettiği 9 puanlık avantajı kullanamadı, gereksiz puanlar kaybetti, bunların birçoğunu kendi hatalarından dolayı kaybetti; ancak yine de, böylesine başabaş bir mücadelede, böylesine kritik bir mücadele ortamında, insan doğal olarak hakemlerin ve takımların adil bir davranış içinde hareket edeceklerine inanmak istiyor. İnsan, özellikle de bizim gibi Trabzonspor taraftarları, bir hakemin yanlış kararıyla veya Fenerbahçe ve Trabzonspor dışındaki bir takımın Fenerbahçe karşısında ezilip Trabzonspor karşısında cengaver kesilmesiyle şampiyonun belirlenmesini istemiyor.
Son haftalara baktığımızda Trabzonspor’un önüne hem belli takımların hem de bazı hakemlerin set gibi dikildiğini görüyoruz. Bu bir tesadüf müdür, bunda kasıt var mıdır yok mudur, bunu bilemeyiz. Ancak insan ister istemez şöyle bir izlenime kapılıyor: Bazı odaklar ve güçler, Fenerbahçe’nin şampiyon olması, Trabzonspor’un şampiyon olmaması için inanılmaz bir hırsla, büyük bir mücadele veriyorlar. Bu mücadeleyi veren sadece Fenerbahçeli antrenörler ve futbolcular olsa zaten sorun olmaz, işin doğası ve gereği budur zaten, sahada oynar şampiyon olur; ancak bu mücadeleyi başkalarının da verdiğine dair bir izlenim çıkınca ortaya, tuhaf bir durum oluşuyor.
Bunun bir örneğini Fenerbahçe-Kayserispor ve Trabzonspor-Kayserispor maçlarında gördük. Kayserispor Fenerbahçe karşısında olmadık goller yiyerek dağılırken ve maçı 2-0 kaybederken, birkaç hafta sonra Trabzon’a geldiğinde, maça olağanüstü bir enerji ile asıldı, maç 3-3 bitti, buradan 1 puan alarak ayrıldı, Trabzonspor 2 puan kaybetti. “Şampiyon Fener!”
Başka bir örnek Eskişehirspor. Eskişehirspor kendi sahasında Fenerbahçe karşısında adeta dağılırken ve maçı 3-1 kaybederken, iki hafta sonra Trabzonspor karşısında yine kendi sahasında oynarken, neredeyse kendisini aştı, sanki dünya kupası finaline çıkmış gibi büyük bir hırs ve enerjiyle oynadı, maç 0-0 sona erdi, Trabzonspor burada altın değerinde 2 puan kaybetti. “Şampiyon Fener!”
Üstelik bu maçla ilgili iki ilginç şey daha oldu: Birincisi, maç Cuma gününe kondu. Oysa Trabzonspor bir önceki Pazar günü, yani sadece 5 gün önce zorlu Bursaspor maçına çıkmıştı; bu maçı 1-0 kazanmıştı; Futbol Federasyonu, maçı genelde olduğu gibi Cumartesi veya Pazar gününe koymak yerine, yani araya 6 veya 7 gün koymak yerine, 5 gün koydu ve Trabzonspor’u 4 gün sonra deplasman seyahatine çıkarttı, takım sahaya da yorgun çıkmak durumunda kaldı. “Şampiyon Fener!”
 
Eskişehirspor maçında olay bununla da bitmedi: Hakem, Trabzonspor’un iki golünü faul gerekçesiyle iptal etti. Birinci golün iptal edilmesi doğruydu, burada bir faul vardı, ancak Burak’ın attığı ikinci golün faul olup olmadığı son derece tartışmalıydı. Burak’ın elleri, topa doğru koşarken, önündeki Eskişehirspor’lu futbolcunun omuz hizasının ötesindeydi, ancak Burak elleri veya kollarıyla herhangi bir itme, darbe, tutma gerçekleştirmemişti, uzun kolları ve elleri havada asılı sallanıyordu. Eskişehirspor’lu futbolcu topa vurmaya çalışırken kendisi düşmüştü. Bu ağır çekimde çok net görülüyordu. Ancak hakem yine de Burak’ın golünü iptal etti, üstelik birçok spor uzmanı ve medya üyesi de hakemin bu kararını destekledi. “Şampiyon Fener!”
Daha sonra geldik Bucaspor-Fenerbahçe maçına. Bucaspor İzmir’de Fenerbahçe karşısında 3-1 öndeyken, hakem Fenerbahçe lehine bir penaltı verdi. Oysa bu kesinlikle penaltı değildi. Spor medyasındaki uzmanların büyük çoğunluğu bile bu konuda hem fikirlerdi. Maraton programının dünyaca ünlü hakem uzmanı, Alman Markus Merk de bu kararın yanlış olduğunu söyledi. Ancak hakem bu penaltıyı verdi ve bu golden sonra oyunun kaderi değişti, Bucaspor dağıldı, Fenerbahçe maçı 5-3 kazandı. “Şampiyon Fener!”
Malum averaj sistemi değişti, puanların eşit olması durumunda averaj sistemi lig boyunca atılan ve yenilen gollere göre değil, puanları eşit olan takımların birbirleri ile yaptıkları maçlara göre belirleniyor. Fenerbahçe Trabzonspor’u kendi sahasında 2-0 yenmiş, Trabzonspor da Fenerbahçe’yi kendi sahasında 3-2 yenmiş. Burada atılan ve yenilen goller üzerinden avantajlı olan takım şampiyon sayılıyor, puanlar eşit olursa. Yani Trabzonspor’un averajını yükseltmek gibi bir şansı da yok, eskiden oynanmış tüm maçlar yerine, eskiden oynanmış iki maçtaki performansa göre birisi şampiyon ilan ediliyor. “Şampiyon Fener!”
Bazı Fenerbahçe’liler diyor ki, “Hakem bizim bazı maçlarda da hata yaptı, Bursaspor da Trabzon’da maça asılmadı vs vs.” Ben de soruyorum: Mücadelenin başabaş gittiği bir dönemde, iki takımın puanları birbirine eşitken veya aralarında 1-2-3 puan fark varken, bir hakem hatasından dolayı, Fenerbahçe hiç puan kaybı yaşadı mı? Trabzonspor yaşadı! Fenerbahçe ise, puan kaybı yaşamak bir yana, Bucaspor maçında olduğu gibi puan kazandı hakemin hatalı kararından dolayı. Trabzonspor-Bursaspor maçına gelince, Bursapor’un bu maça asılmadığını öne sürenler, maçı bir daha izlesinler, Fenerbahçe-Bursapor karşılaşması ile o maçı karşılaştırsınlar; 10 yaşında çocuk bile, futboldan hiç anlamayan birisi bile, Bursapor’un bu maçta düşük bir performans sergilediğini ve maça yeterince asılmadığını iddia edemez. “Şampiyon Fener!”
Şimdi Fenerbahçe’nin önünde üç maç daha var. Kardemir Karabükspor, Ankaragücü ve Sivaspor. Ben bu üç önemli Anadolu takımının onurlu bir biçimde Fenerbahçe’ye karşı mücadele edeceklerine inanıyorum. Fenerbahçe’yi şampiyon yapmak işi bu takımlara kalmayacaktır, bu takımlara havale edilmeyecektir, bu takımlar Fenerbahçe’nin şampiyonluğunun taşeronluğunu yapmayacaklardır! Bu takımlar Fenerbahçe karşısında, İstanbul’un gücü karşısında ezilmeyeceklerdir.
Hakemlere gelince, Futbol Federasyonu hangi maça, hangi hakemi, hangi ölçütlere göre tayin eder bilemem. Ancak tayin edilecek olan hakemlerin de, böylesine başabaş bir mücadele ortamında, konsantrasyonu dağıtmadan, adil bir yönetim ortaya koyacaklarına inanmaktan başka bir şansımız yok. Umarım bundan sonra tayin edilecek olan hakemler haklarında çıkan izlenimleri ortadan kaldırmayı başarırlar.
 
Kimin şampiyon olacağı konusuna gelince: Puan cetveline ve kurallarına göre şampiyon kim çıkarsa çıksın, Trabzonspor da çıksa Fenerbahçe de çıksa, şampiyon Trabzonspor’dur!
Puan cetveline ve kurallarına göre kimin resmi şampiyon olacağını ise göreceğiz. Trabzonspor’un resmen şampiyon olması da hala büyük bir olasılıktır. Tüm Trabzon ve Anadolu 27 yıllık hasretin artık bitmesini istiyor! Anadolu artık rutin şampiyonlardan bıktı! Şampiyonluk kupası, onlarca yıl boyunca, Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş arasında 2-3 yılda bir el değiştirsin diye icad edilmemiştir. Burası İstanbul Ligi değil, Türkiye Ligi’dir! Bize her yer Türkiye’dir!

Yazarın Diğer Yazıları

Mağduru oynayan zalimler

Türkiye’nin seçimle iktidara gelen padişahına karşı yürütülen protesto gösterilerine katılan vatandaşlara, terörist muamelesi yapılmaya devam ediliyor

Darbeci Erdoğan

Erdoğan da şu anda, Mısır’daki darbeyi sert ve sistematik bir biçimde eleştiren dünyadaki nadir liderlerden birisi haline geldi

Gezinin sonuçları ve yararları

İstanbul’da Gezi Parkı’nda başlayan ve daha sonra tüm ülkeye yayılan, AKP hükümetini ve Recep Tayyip Erdoğan’ı protesto gösterilerinin üç büyük yararı oldu...

"
"