21 Haziran 2013

Gezinin sonuçları ve yararları

İstanbul’da Gezi Parkı’nda başlayan ve daha sonra tüm ülkeye yayılan, AKP hükümetini ve Recep Tayyip Erdoğan’ı protesto gösterilerinin üç büyük yararı oldu...

İstanbul’da Gezi Parkı’nda başlayan ve daha sonra tüm ülkeye yayılan, AKP hükümetini ve Recep Tayyip Erdoğan’ı protesto gösterilerinin üç büyük yararı oldu:

1)Tüm dünya Recep Tayyip Erdoğan’ın baskıcı, despotik yönünü, Erdoğan’ın demokrasiden, laiklikten, insan haklarından, ifade ve düşünce özgürlüğünden anlamayan bir diktatör olduğunu gördü. Özellikle Avrupa Birliği ülkelerinin ve ABD’nin bunu gecikmeli olarak da olsa görmesi önemlidir.

2)Tüm dünya aynı zamanda Türkiye’nin laik ve modern yüzünü, Türkiye’nin baş örtülü kadınlardan, cüppeli, sarıklı ve sakallı adamlardan, cami minarelerinden ve ezan sesinden ibaret olmadığını gördü. Batının Türkiye’ye yönelik oryantalist bakış açısı çöktü.

3)Türk halkının çok önemli bir kesimi hem Türkiye’ye hem de dünyaya, kış uykusunda olmadığını, korkak olmadığını, cesur olduğunu, zamanı geldiğinde vatanına ve topluma sahip çıktığını, onurunu korumasını bildiğini, baskıların altında ezilmeyeceğini gösterdi.

Sonuçta bu protestolar AKP’nin iddia ettiği gibi Türkiye’nin imajını zedelemedi, aksine, Türkiye’nin itibarını arttırdı. İmajı zedelen birisi varsa o da Padişah Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Erdoğan istediği kadar AKP’nin İstanbul-Kazlıçeşme mitingine gelenleri ve oradaki durumu  “Gerçek Türkiye tablosu” olarak yutturmaya çalışsın, ona karşı çıkan halkı, tüm yaşananlara rağmen hala Türkiye gerçeğinin dışında tutsun, bu yalana kimse inanmamaktadır. AKP’ye oy verenler nasıl ki Türkiye gerçeğinin bir boyutu ise, ona karşı çıkanlar, ona oy vermeyenler ve onu protesto edenler de Türkiye gerçeğinin bir başka boyutudur. Türkiye gerçeği Recep Tayyip Erdoğan’dan ve onun peşine takılanlardan ibaret değildir. Türkiye ve tüm dünya bunu gördü.

Aslında bunun teyit edilmesi için yapılması gereken bir şey daha vardı, ancak onu da CHP hala yapmadı: Erdoğan’ın miting yaptığı Ankara-Sincan’da ve İstanbul-Kazlıçeşme’de, CHP’nin öncülüğünde ve çatısı altında, ancak herkese açık olacak bir biçimde, “Cumhuriyete, Laikliğe ve Demokrasiye Sahip Çıkma” mitingleri düzenlemek. Ancak Türk gençliği uyandığı halde CHP’li yöneticiler hala uyuduğu için, Erdoğan’a en iyi yanıt olabilecek bu mitingler hala yapılamadı. Oysa, böyle bir konjonktürde, AKP’nin bu meydanları doldurduğu gibi, CHP’de kolayca bu meydanları doldurabilirdi ve “İşte Türkiye gerçeğinin bir kesimi de burada” diyebilirdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise rutini kıramadı, TBMM salonlarında ve kamera karşısında konuşmakla yetindi!

Oysa CHP’nin yapması gereken şey, bir yandan AKP’ye etkin bir biçimde muhalefet yapmak, bir yandan da, bugüne kadar oy bile kullanmamış olan ve büyük ölçüde apolitik olan, ancak son olaylarla birlikte politize olan milyonlarca genci kendi tarafına çekmektir. Söz konusu gençlerin CHP’ye kanalize olması durumunda, CHP’nin oyları %30’un üzerine çıkacaktır. Son yapılan anketlere göre AKP zaten %40’lara düşmüştür. CHP’nin de gençleri arkasına alarak AKP’yi zorlaması, seçimi kazanamasa bile, AKP ile arasındaki farkı kapatması ve AKP’nin dikta rejimini çökertmesi, AKP’nin TBMM’deki ezici çoğunluğunu bertaraf etmesi mümkündür.

Erdoğan her ne kadar hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam ediyorsa da, morali büyük ölçüde bozulmuştur. Mustafa Kemal Atatürk kompleksiyle yaşayan Erdoğan, Mustafa Kemal’i aşmanın, laikliği aşmanın, çağdaşlığı aşmanın, bilimi ve sanatı aşmanın, sorgulayıcı düşünceyi aşmanın öyle kolay bir şey olmadığını görmüştür. Mustafa Kemal Atatürk’ün adını her yerden silmeye çalışan, onu itibarsızlaştırmaya çalışan, onun anti-tezi olmaya çalışan Erdoğan, son olaylarla birlikte, Mustafa Kemal’in devrimlerinin hala canlı olduğunu ve yaşadığını görmüştür. Türk halkı bunu onun yüzüne bir tokat gibi çarpmıştır. Herkesi sindirdiğini ve korkuttuğunu sanan Erdoğan, büyük bir yanılgı içerisinde olduğunu görmüştür.

Bu protesto hareketleriyle birlikte sadece AKP’nin anti-laik dinci politikaları sarsılmamıştır. Aynı zamanda AKP’nin kapitalist politikaları da büyük bir darbe almıştır. Halkın çok önemli bir kesimi, kapitalizmin bir çıkış yolu olmadığını AKP’ye ve dünyaya bir kez daha göstermiştir.Türkiye’deki protesto gösterileri, ABD’deki “Wall Street’i İşgal Et” eylemlerini, Yunanistan’daki, İspanya’daki, İtalya’daki anti-kapitalist eylemleri bile aşmıştır. Hatta Türkiye’deki eylemler, Brezilya’daki son eylemler için bile bir ilham kaynağı olmuştur.

Üstelik protesto eylemleri henüz bitmiş de değildir. Sadece form değiştirmiştir. Muhteşem bir yaratıcılık örneği olarak, “Duran İnsan” eylemleri hala devam etmektedir. Türkiye’nin çeşitli parklarında insanlar açık hava forumlarını ve toplantılarını sürdürmeye devam etmektedirler. Artık sadece Gezi Parkı değil, tüm parklar laikliğe, demokrasiye, insan haklarına, düşünce ve ifade özgürlüğüne, sosyal adalete, doğaya inanmış gençlerle dolup taşmaktadır. O anlamda her yer hala Gezi Parkı’dır!

Ayrıca, milyonlarca insan her akşam saat 21:00’de tencerelere ve tavalara vurarak Erdoğan’ı ve AKP’yi protesto etmeye devam etmektedir! Erdoğan buna istediği kadar “gürültü kirliliği” desin, milyonlarca insan için asıl gürültü kirliliği, Erdoğan’ın sürekli öfkeyle, hınçla ve hırsla bağırması ve insanları azarlamasıdır.

Bunun dışında, AKP’nin baskıcı politikalarını terk etmemesi durumunda, halk hala, sokaklara, caddelere ve meydanlara akarak protesto yürüyüşlerini sürdürmeye de hazırdır. Çünkü artık korku eşiği aşılmıştır. Halkın önemli bir kesimi artık zalimlikten, zulümden, baskıdan, despotizmden ve dogmatizmden korkmamaktadır!

Serbest seçimi ve sandığı suistimal ederek sivil dikta rejimi kuran AKP için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Erdoğan ve AKP, protestocuları tutuklayarak, onları göz altına alarak, insanlara dayak atarak hiçbir yere varamayacaktır!

Halk düşmanı polis, insan düşmanı polis, başkalarını darp etmekten ve gazlamaktan özel bir haz alan hınç dolu kompleksli faşist polis de yaptıklarının hesabını verecektir!

Son üç hafta içinde polis şiddeti sonucunda ölen iki kişinin ve yaralanan binlerce insanın hesabı sorulacaktır! Bu yabani polisler yargı önüne çıkmadan, hak ettikleri cezayı almadan, tutuklu protestocular serbest bırakılmadan, anti-laik dinci politikalar, düşünce ve ifade özgürlüğünü ihlal eden uygulamalar sona ermeden, bu halk bu hükümetin peşini bırakmayacaktır!

 

Yazarın Diğer Yazıları

Mağduru oynayan zalimler

Türkiye’nin seçimle iktidara gelen padişahına karşı yürütülen protesto gösterilerine katılan vatandaşlara, terörist muamelesi yapılmaya devam ediliyor

Darbeci Erdoğan

Erdoğan da şu anda, Mısır’daki darbeyi sert ve sistematik bir biçimde eleştiren dünyadaki nadir liderlerden birisi haline geldi

Sandıktan Faşizme

Başbakan kamuflajı altındaki Padişah Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’de kurduğu sivil diktatörlük, halkın önemli bir kesiminin isyan etmesine neden oldu

"
"