Türkiye’nin en kronikleşmiş hastalıklarından bir tanesi, halkçılık ile popülizmi birbirine karıştırmasıdır. Halkçılık ile popülizm aynı şey değildir; bunlar bambaşka şeylerdir. Oysa Türkiye’de halkçılık adı altında yapılan şey, büyük ölçüde popülizmdir. Türkiye’de popülist insan, popülist siyasetçi çok, ancak halkçı insan, halkçı siyasetçi çok az. Bu nedenle Türkiye, ekonomik ve sosyal açıdan bir türlü kalkınamıyor; bu yüzden Türkiye’de demokrasi geleneği güçlenemiyor.
Halkçılık nedir? Sadece belli bir kesimin değil, halkın bir bütün olarak, toplumun bir bütün olarak, gelişmesini savunmaktır. Halkçılık, halkın bir bütün olarak, ekonomik alanda, sosyal alanda, kültürel alanda gelişmesini savunmaktır. Tüm bunlara bağlı olarak , halkçılık, belli bir gelişmişlik ölçütüne dayanır. Amaç halkın gelişmesidir. Amaç halkın ekonomik alanda, sosyal alanda, kültürel alanda, siyaset alanında, eğitim alanında, sağlık alanında, bilim alanında, sanat alanında, felsefe alanında gelişmesi ve bu gelişmişlik düzeyi içinde, seçtiği temsilciler aracılığıyla, kendi kendisini yönetebilmesidir.
Popülizm ise hiçbir gelişmişlik ölçütüne dayanmaz. Popülizmde, halkın bir bütün olarak gelişmiş olup olmaması önemli değildir. Popülizm, halk cahil de olsa, halk geri kalmış da olsa, halkın çoğunluğunun ne istediğine göre hareket etmektir. Popülizm nabza göre şerbet vermektir, popülizm ilkesizliktir.
Popülist insan, eğer halkın çoğunluğu cehalet istiyorsa, halka cehalet verir, halkı nitelikli eğitimden, bilimden, sanattan, felsefeden uzak tutar, halkı dinci veya kapitalist söylemlerle uyutmaya çalışır. Halkçı insan ise, halkı felsefe, sanat, bilim alanlarında aydınlatmanın ve eğitmenin yollarını arar, bu yönde çalışır.
Popülist insan, eğer halkın çoğunluğu diktatörlük istiyorsa, halka diktatörlük verir, halkı demokrasi kültüründen uzak tutar. Halkçı insan ise, halka demokrasi kültürünü aşılamak için çalışır, temel hak ve özgürlüklerin sağlanması için mücadele eder.
Popülist insan, halkın büyük çoğunluğu çarpık yapılaşma, kaçak inşaat, estetik duygusundan ve güzellik kavramından yoksun binalar ve mekanlar istiyorsa, halka çirkinlik abideleri verir. Halkçı insan ise, estetik ölçütlerle konuya yaklaşır, çarpık yapılaşmanın önüne geçer, halka güzellik duygusunu kazandırmaya çalışır.
Popülist insan, halkın büyük çoğunluğu sahtekarlık ve dolandırıcılık istiyorsa, bu sahtekarlıklara ve dolandırıcılıklara göz yumar, onları denetlemez, onlara af çıkartır, onlara ceza indirimi uygular. Halkçı insan ise, halkın parasını çalanları en ağır biçimde cezalandırır, onları en sıkı biçimde denetler.
Popülist insanın tek derdi, yaptığı popülizm üzerinden iktidarda kalmaktır. Popülist insan idealist insan değildir. Onun iktidar hırsı popülizmini, popülizmi de iktidar hırsını besler ve ayakta tutar.
Popülist insan, “Ben bu dünyaya gelmişim, bari burada iyi bir şeyler yapayım da, öyle ölüp gideyim” diye yaşama bakmaz. Popülist insanın dünyası küçüktür. Popülist insan, kendisinin büyük ve güçlü olduğunu zanneder ve bu sanının aslında bir ilüzyon olduğunun farkında değildir.
Popülist insan küçük insandır.
Halkçı insan ise toplumcudur, devrimcidir, idealisttir; halkçı insan, daha iyiye, daha güzele ulaşmak için mücadele eder.
Küçük popülist insanlar ayrıca yüzsüzdür. Ülkeyi ve toplumu batırdıkları yetmiyormuş gibi, bir de halkçıları, “elitist” diye küçümserler; popülist olmayı, çoğunluğun verdiği cesaretle, bir marifet sayarlar.
Popülizmi, “halkın yanında yer almak, halk içinde olmak” olarak algılayanlar, insanlığın en büyük düşmanlarıdır.
Popülizm halk düşmanlığıdır!
Popülistler, halk düşmanıdır!