23 Mart 2012

"4+4+4=Şeriat"

Matematiksel bir evrende yaşıyor olsaydık 4+4+4=? sorusunun yanıtı 12 olurdu...

 

Matematiksel bir evrende yaşıyor olsaydık 4+4+4=? sorusunun yanıtı 12 olurdu. 
 
12 buradan çıkan zorunlu bir sonuç olurdu. “4” ve “12” sayılarının tanımı, “+” işaretinin tanımı ve  “=” işaretinin tanımı gereği, 4+4+4=12 zorunlu olarak doğru olurdu. 
 
Bunun yanlış olma olanağı yoktur. 
 
4 ve 4 ve 4 toplandığında veya 4 ve 3 çarpıldığında bunun sonucunun 12 olmayacağını söylemek bir çelişkidir. Tanımı gereği zorunlu bir önermeyi değillemek her zaman bir çelişkiye yol açar.
 
Ama “Akepesel” bir Türkiye’de “4+4+4=Şeriat” olabilir. 
 
Nasıl mı?
 
Çok basit.
 
Zorunlu standart eğitim Türkiye’de 8 yıl idi. 4+4+4 modeliyle, zorunlu eğitim görüntüde 12 yıla çıkıyor, ancak gerçekte 4 yıla indirgeniyor. 
 
Yani 4+4+4=12-8=4 oluyor! 
 
Çünkü 4 yıllık zorunlu standart eğitimden sonra çocuk, daha 9-10 yaşındayken, seçmeli dersler vasıtasıyla, “geleceğindeki mesleğine” yönlendiriliyor! 
 
Yani 9-10 yaşındaki çocuk bir anda reşit oluyor! 
 
Hem çocukluğunu hem de ergenlik çağını, hızlandırılmış bir biçimde, bir daha hatırlamamacasına, bilinçaltında, saniyelerle geçiriyor! Çocuk zaman tünelinde ışınlamışcasına bir anda olgunlaşıyor! 
Oyun oynamak dışında bir şey düşünmeyen, defterini, kitabını zor toparlayan çocuk, büyüyünce ne olacağına karar veriyor, örneğin astronot veya astronom olmak istiyorsa astronomi dersleri alıyor, fizikçi olmak istiyorsa fizik dersleri alıyor, matematikçi olmak istiyorsa matematik dersleri alıyor, filozof olmak istiyorsa felsefe dersleri alıyor, doktor olmak istiyorsa tıp ve biyoloji dersleri alıyor, veteriner olmak istiyorsa biyoloji ve zooloji dersleri alıyor, siyaset bilimci olmak istiyorsa siyaset bilimi dersleri alıyor, sosyolog olmak istiyorsa sosyoloji dersleri alıyor, psikolog olmak istiyorsa psikoloji dersleri alıyor, ressam olmak istiyorsa resim dersleri alıyor, heykeltraş olmak istiyorsa heykel dersleri alıyor, müzisyen olmak istiyorsa müzik dersleri alıyor! 
 
Devletin ve toplumun çok uygar olduğu, çok aydınlanmış olduğu varsayılsa bile bu çok anormal bir durum. 
 
Zaten Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi gibi Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinin Eğitim Bilimi Fakülteleri, yani pedagoglar, yani eğitim bilimciler ve psikologlar, 9-10 yaşlarında bir çocuğun meslek ve alan seçimi yapacak bir bilinç düzeyine yaklaşmasının çok nadir bir durum olduğunu belirten raporlarını, geçtiğimiz haftalarda kamuoyuna duyurdular. 
 
Nitekim dünyadaki uygar ülkelerin çoğunda da böyle bir uygulama yok. Bu uygulamaya benzer uygulamaların olduğu birkaç ülke de zaten uygarlık seviyesine ulaşmış durumda; bu ülkelerde laiklik tehdit altında değil, bu ülkelerde dindarlar var ama, bu ülkeleri din yönlendirmiyor; bu ülkelerde din fetişizmi yok; bu ülkelerde halkın yaklaşık yarısı Tanrı’ya bile inanmıyor. 
 
Ancak “Akepesel” Türkiye’de “4+4+4” daha da anormal bir durum. Çünkü Türkiye’de, 9-10 yaşında, yukarıda saydığımız yönlere gidecek bir çocuk olmadığı gibi, çocuğunu bu alanlara yönlendirecek anne ve baba sayısı da çok az. 
 
Türkiye’de fiilen %20’ye yakın işsizlik oranı varken, halkın yarısına yakını asgari ücret ile geçinirken, gelir dağılımında aşırı dengesizlikler söz konusu iken, halk ücretsiz ve nitelikli eğitim ve sağlık hizmeti alamazken, halktan toplanan tüm vergiler halka sağlam altyapı, eğitim ve sağlık olarak geri döneceğine, yüzmilyarlarca dolarlık iç ve dış borca yatırılırken, yani vergi yerine haraca dönüşürken, 9-10 yaşındaki çocuk ve/veya onun anne ve babası, bilime, felsefeye ve sanata mı yönelecek?!
 
Tüm bu sorunlara rağmen halkın %50’si dinci AKP’ye, %13’ü Türk milliyetçisi MHP’ye, %7’si Kürt milliyetçisi BDP’ye oy verirken, 9-10 yaşındaki çocuk ve/veya onun anne ve babası, bilime, felsefeye ve sanata mı yönelecek?! 
 
Halkın büyük çoğunluğu oy verirken nereye yöneliyorsa, çocuğuna bir yaşam biçimi empoze ederken de oraya yönelecek!
 
Yani 9-10 yaşlarında din, Kuran-ı Kerim, Arapça dersleri ile başlayan alıştırma süreci, daha sonra İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Lisesi ile devam edecek! “Akepesel” Türkiye’de “Meslek Lisesi=İmam Hatip Lisesi”, “4+4+4=İmam Hatip Ortaokulu + İmam Hatip Lisesi”!
 
Yani devlet tarafından zorla empoze edilen, devlet tarafından tasarlanan, dindar gençlik modeli! Laikliğin iflası! Türkiye İslam Cumhuriyeti!
 
Bunu kamufle etmek için de, “mesleğini ve alanını öngören bilinçli çocuk” fantazisi ve ilüzyonu öne sürülüyor! 
 
Tabii bunun dışında, birçok başka aldatmaca da öne sürülüyor, birçok başka olta da atılıyor! 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, açık açık, “4+4+4 modeli ile 28 Şubat ürünü eğitim sistemi ortadan kalkacak” dedi! Çünkü 8 yıllık zorunlu eğitim sistemi 28 Şubat sürecinde ortaya çıkmış! 
 
Bu, 1960 darbesine ve Başbakan Adnan Menderes’in idam edilmesine karşı çıkanların, Türkiye Cumhuriyeti’nin en özgürlükçü anayasası olan 1961 anayasasına karşı çıkmaları gerektiğini söylemek gibi bir şey!
 
1960 darbesi ve Menderes’in idam edilmesi elbette büyük bir yanlıştı. Bunun için, onun sonrasında ortaya çıkan 1961 anayasasına da karşı mı çıkmak gerekir?!
 
28 Şubat 1997’de bir askeri darbe olmadı. Ancak iddialara göre, dinci Refah Partisi hükümetine yönelik, sivil tepkilerle birlikte, asker de etki yapmaya çalıştı. Askerin siyasete müdahalesi her zaman yanlıştır. Bu darbe biçiminde de olsa, darbe dışı yollarla da olsa, bu her zaman yanlıştır. Ancak bunun için, 8 yıllık zorunlu eğitime karşı mı çıkmak gerekir?
 
Vatandaşların sadece 5 yıl eğitim alıp cahil kalması mı daha iyi, yoksa 8 yıl eğitim alıp biraz daha fazla bilgi edinmesi, eski sisteme göre, İlkokul mezunu olmak yerine, Ortaokul mezunu olması mı daha iyi?
 
Bir başka aldatmaca ve olta, “Eğitim sistemi zaten bozuk”! Hatta bazı AKP sempatizanı madrabazlar ve hokkabazlar, İngiliz rock grubu “Pink Floyd”un “The Wall” albümünü bile örnek göstererek, eğitim sisteminin yıkılması gerektiğini savunuyor! Sanki burası 1970’lerin ve 1980’lerin İngiltere’si! İngiltere’de dincilik diye birşey yok! Bunun da ötesinde, “Pink Floyd” dinci değil! Aksine, bu albümle, eğitim sistemindeki dinci etkilerin son kırıntılarını temizlemeye çalışıyor! “Pink Floyd” 4+4+4 kamuflajı altında din eğitimini küçük çocuklara aşılamaya mı çalışıyor?!
 
Eğitimin kalitesini tartışmak başka, “4+4+4=Şeriat” demek başka! Eğitimde reform hareketini laikliği savunan eğitimciler zaten onlarca yıldır savunuyor ve tartışıyor. Onların eğitimde reform paketlerine ve projelerine, AKP ve onun yalakası madrabazlar ve hokkabazlar neden kulak vermiyor?!
 
Bir başka aldatmaca ve olta, “Alevilik, Hıristiyanlık ve Musevilik de seçmeli ders olacak”! Bu ülkede Hıristiyan kaldı mı? Milyonlarcası, geçtiğimiz yüzyıllarda, ya öldürüldü ya da sürüldü! Museviler zaten her zaman çok küçük bir azınlıktı! Bugün Hıristiyanların ve Musevilerin toplamı Türkiye Cumhuriyeti nüfusunun %1’i bile değil. Nüfusun yaklaşık %20’sini oluşturan Aleviler ise yüzlerce yıldır ve hala baskı altında! 
 
Kaldı ki, hangi din ve mezhep olursa olsun, insanlık ve uygarlık tarihinde, din eğitiminin 9-10 yaşında veya 13-14 yaşında bir çocuğa, anne ve baba tarafından empoze edilmesi, ne zaman uygarlık ve demokrasi getirmiştir?! 
 
Her vatandaş, özgür iradesi ile, reşit olduktan ve/veya belli bir bilinç seviyesine ulaştıktan sonra, dindar veya dinsiz olmayı seçebilir. Ama hiçbir çocuk, 9-10 yaşında veya 13-14 yaşında, din eğitimine zorlanamaz!
 
Ama, halkçılık ile popülizmi birbirine karıştıran, halkçılık ile popülizm arasındaki ayrımı yapamayan AKP, zaten tartışma konusu olması gereken “Ağaç yaşken eğilir” atasözünü, “Filiz yaşken eğilir” biçiminde yorumlayarak, filizleri kırmaktan çekinmemekte, hatta, “Ağaç yaşken eğilir” atasözünü, “Tohum kuruyken yok olur” biçiminde yorumlayarak, Türkiye’yi bir Arap çölüne çevirmeye kalkmaktadır!
 
4+4+4=12 zorunlu olarak doğru bir önermedir. 
 
“4+4+4=Şeriat” ise zorunlu olarak yanlış bir önermedir. 
 
İnsanlığın tarihsel gelişme sürecini tersine çeviremeyecek olan maskeli gericiler ve yobazlar bunu yaşayarak öğrenecektir!
 
Pekiyi şimdi ne yapmalı?
 
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde “4+4+4=Şeriat” modeline karşı en büyük direnci gösteren Cumhuriyet Halk Partisi, bu yasa tasarısının TBMM’de tartışılmaya başlanacağı 27 Mart 2012 Salı günü saat 13:30’da, TBMM Grup Toplantısı’nı, TBMM Grup Salonu’nda değil, halkla birlikte, Ankara’da, Tandoğan Meydanı’nda gerçekleştirecektir!
 
Türkiye Cumhuriyeti’ne inanan her vatansever ve insansever, CHP’nin bu mitingine destek vermelidir!
 
Artık eylem zamanı!

Yazarın Diğer Yazıları

Mağduru oynayan zalimler

Türkiye’nin seçimle iktidara gelen padişahına karşı yürütülen protesto gösterilerine katılan vatandaşlara, terörist muamelesi yapılmaya devam ediliyor

Darbeci Erdoğan

Erdoğan da şu anda, Mısır’daki darbeyi sert ve sistematik bir biçimde eleştiren dünyadaki nadir liderlerden birisi haline geldi

Gezinin sonuçları ve yararları

İstanbul’da Gezi Parkı’nda başlayan ve daha sonra tüm ülkeye yayılan, AKP hükümetini ve Recep Tayyip Erdoğan’ı protesto gösterilerinin üç büyük yararı oldu...

"
"