10 Temmuz 2011

Mesleğimden hiç bu kadar utanmamıştım!

Aşağıda okuyacağınız yazı bir ekoloji yazısı değildir...


Aşağıda okuyacağınız yazı bir ekoloji yazısı değildir.
Ne yazık ki bunca yıl sonra mesleğimden utanıyorum.
Birçok kereler utandığım olmuştu; ama hiçbir dönemde bu dönemde olduğu kadar utanç duymamıştım.
Neden mi? 
İzninizle birkaçını sıralamak istiyorum.
Televizyon ekranlarında, ellerinde mikrofonlarla ağızlarından tükürükler saçarak, hiçbir araştırma yapmadan, sorgusuz sualsiz, kuşku duymadan, gazeteci şüpheciliğiyle yaklaşmadan, kendilerine verilen bilgilerin doğruluğunu, manipüle edilmiş olup olmadıklarına bakmadan, insanları suçlu ilan eden muhabirlerden utanıyorum.
Bu haberleri yayınlayarak insanları yargısız infaza mahkum eden, birkaç kuruş rayting uğruna tüm değerleri alt üst ederek, arsızca, yüzsüzce, o insanların gelecekte nasıl bir psikolojik sorunla karşılaşacaklarına, ailelerinin, çocuklarının yaşayacakları travmalara aldırmadan, insan haklarını hiçe sayan sözde medya yöneticilerinden utanıyorum.
Kendilerine verilen bilgileri ham haliyle ele alıp, hiçbir araştırma gereği duymadan, sırf ağızları laf yapıyor diye televizyon ekranlarında, gazete köşelerinde yorum yaparak ahkam kesen, binbir ukalalık yaparak kendilerine gazeteci diyenlerden utanıyorum.
Bir gün hukukun kendilerine de gerekli olabileceğini unutan, benden sonrası tufan diyen, sözüm ona bunu da temiz toplum adına yapan medya maymunlarından utanıyorum.
Bu haberleri alıp tüketen, ardından da "daha daha" diyerek, az sonra zihniyetiyle hareket ederek, insanları idam sehpalarında görmek isteyen ağızları salyalı toplum cellatlarından utanıyorum.
İnsanların özel hayatlarına arsızca giren, bunu da gazetecilik adına yaptıklarını söyleyen paparazzi kılıklı insan müsveddelerinden utanıyorum.
Mesleği yozlaştıran, gazeteci ciddiyetini ayaklar altına alan, toplumun yozlaşmasında öncü rolü oynayan ve hala ortalıkta dünyaları ben yarattım edasıyla dolaşan, egoları bir türlü tatmin edilemeyen gazeteci eskilerinden utanıyorum.
Tüm bu vıcık vıcık ilişkileri, değişim iddiasıyla topluma sunan ve yaptıklarıyla sıkılmadan gurur duyabilen medya yöneticisi artıklarından utanıyorum.
Bir insan suçlu bile olsa, o insanların da bir gün pişmanlık yaşamalarına bile fırsat tanımadan, onların söz haklarını görmezden gelen, tüm yaşamlarını insafsızca, saygısızca, sevgisizce yok eden, kendilerini sütten çıkmış ak kaşık ve tertemiz zanneden gerçek soysuzlardan utanıyorum.
Zaman zaman susmanın bir erdem olduğunu unutan, olur olmaz her yerde konuşarak kendinden başka herkesi suçlu gören borazancıbaşılardan utanıyorum. 
İnsanların en mahrem yerlerini göstererek onları acımasızca tüketen medya anlayışından utanıyorum. 
En önemlisi de, insanların suçları sabit oluncaya kadar masum olduklarına aldırmayan, bunu anlamamakta direnen, ya da anladıkları halde bu en temel hukuk kuralını hiçe sayan, kendilerine sorulunca da ben demokratım, hukuktan yanayım, uygarım diyebilen sözde demokratlardan utanıyorum.
Son günlerde yaşanan olayları basit ve ucuz bir taraftar mantığıyla görerek, sözüm ona sosyal iletişim sitelerinden paylaşan, ne idüğü belirsiz geri zekalılarından, akıl ve sağduyu fakirlerinden utanıyorum.
Yakaladıkları kişileri daha yargılanmadan baştan suçlu gibi ilan ederek medyaya servis eden, böylece toplumda güvenilirliği giderek azalan arsız polis anlayışından utanıyorum.
Suçluların bile bir yaşamları olduğunu unutan, nezaketten yoksun, onları bir vatan haini gibi, bir idam mahkumu gibi, bir düşman gibi kamuoyu önüne çıkaran her türlü rezil uygulamalardan utanıyorum.
Bu toplumu, bu kabalığa, arsızlığa, yüzsüzlüğe, tüm değer yargılarının alt üst edilmesine layık gören, insanlık dşıı uygulamalara maruz bırakan herkesten utanıyorum.
Toplumun elitlerini, zar zor yetişdirdiği birkaç değerini görmezden gelerek, onları yalnızlığa mahkum ederek, söz haklarını elinden alarak, azınlıkta kalanların haklarını hiçe sayarak, millet iradesi diyerek her şeyi yapmayı kendilerince mubah sayan siyasi zihniyetten utanıyorum.
Gerek ülkemizde, gerek dünyamızda uğaşılması gereken bunca önemli sorun varken, toplumda suçlu avına çıkarak herşeyi düzelteceklerine inanan siyasete dibine kadar bulaşmış sözüm ona toplum mimarlarından utanıyorum.
Neredeyse bu ülkede yaşayan bir fert olmaktan utanıyorum.
Utandığım daha o kadar çok şey var ki; bunları yazmaya kalksam bu sütunlar yetmez.
Sanırım 27 yıl sonra mesleğimden neden utandığımı anladınız.
Son söz:
Evet, hiç bir dönemde bu kadar utanmamıştım. 
NOT: Bu yazıyı mesleğiyle 27 yıl sonra yüzleşen, kendince bir özeleştiri yapan bir gazetecinin itirafları olarak görün lütfen. 

 

Yazarın Diğer Yazıları

O at pisliğinin kokusunu çok ararsınız sonra!

Büyükada’da atlı faytonların yerini akülü faytonların alması için bir seferberliktir gidiyor.

TÜBA kendini iyi tanıtamamış olabilir; ama mesele bu değil!

TÜBA’nın kuruluşunda söz sahibi olan bilim adamlarından Prof. Dr. Celal Şengör de, alınan kararı eleştirirken...

Çevre korumada yine sınıfta kaldık

Dünyanın en saygın üniversitelerinden Yale Üniversitesi, 2012 Dünya Çevre Performansı Endeksi\'ni (Environmental Performance Index EPI) yayınladı.