23 Aralık 2010

CHP ve Bilim

Yer bilimci Prof. Dr. Haluk Eyidoğan’ın, CHP Kurultayı’nda Parti Meclisi’ne yüksek oyla seçilmesi...

Yer bilimci Prof. Dr. Haluk Eyidoğan’ın, CHP Kurultayı’nda Parti Meclisi’ne yüksek oyla seçilmesi, gelecek adına bana biraz olsun umut verdi. Artık bilim adamlarının yüksek oylarla parti meclislerine seçiliyor olmasını, siyaset anlayışının da artık ülkemizde değişmeye başladığının önemli bir göstergesi olarak görüyorum.

***

Bilim adamlarının neden siyasete girmeleri gerektiğini biraz irdeleyelim.  
Kısa adı TÜBA olan Türkiye Bilimler Akademisi tarafından birkaç yıl önce ülkemizde yapılan “bilimsel araştırma ve politika ilişkisi” konulu araştırmada, politikacıların genelde, “politikalarını bilimsel araştırmalara dayandırmadığı” ve “bilimsel araştırmalara nadiren gereksinim duydukları” ortaya çıkmıştı.
İstanbul ve Ankara’da görüşme yapılan kişilerin kimliklerinin gizli tutulduğu araştırmanın sonuç bölümünde, şöyle denilmişti:
“Bunun en temel nedeni, bilim insanları ile politikacılar arasındaki kopukluk ve siyasi partilerde bilimsel araştırmalardan faydalanma geleneğinin olmamasıdır. Bu anlamda, siyasi partilerin ve genelde politikacıların bilimsel araştırmaya daha fazla önem vermesi, akademisyenlerin ise politikaya daha sıcak bakmaları, her iki tarafın birbiri ile işbirliğini geliştirmeye yönelik çaba sarf etmeleri bu araştırmadan çıkan en önemli sonuçlardır…”

***

Biz de siyasi partiler bilimden, bilim dünyası da nedense siyasetten hep uzak durmaya çalışmıştır. Politikacılar bilimden, bilim adamları da politikacılardan çeşitli nedenlerle ürkmüşlerdir. Siyasetin günlük çıkarlar, menfaat ilişkileri üzerine kurulu olması, doğruluk yerine yalanı, dürüstlük yerine “iktidar için her yol mübahtır” şiarını tercih etmesi;  işleri gerçekleri araştırmak, bilimsel araştırmalarla doğruları ortaya koymak olan bilim dünyasını oldum olası korkutmuştur. Bilim dünyası bu başlıca nedenle, politikayla arasına büyük mesafeler koymuştur.
Ancak dünyamız, bugün geldiğimiz noktada, artık sadece politikacılara bırakılamayacak kadar hassas bir döneme girmiştir. Küresel iklim değişimi sürecine girilmesi, çevrenin giderek bozulması, kirlenmesi, hızlı nüfus artışı, çarpık kentleşme, gezegen için büyük tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle, astronomlar ve uzay bilimciler daha şimdiden evrende dünya benzeri başka gezegen arayışına başladılar bile.
Dünya artık eskisi gibi büyük bir gezegen değil, küçük bir gezegen haline geldi. İnsanoğlu bu gezegeni, bugüne kadar uyguladığı bencil politikalarla, hatalı kararlarla tüketme noktasına getirdi. Okyanuslar, denizler, karalar kirletildi. Atmosfer de her geçen gün kirlenmeye devam ediyor. Nefes için, kısaca yaşam için gerekli oksijen miktarı giderek azalıyor.
Bilim adamları, önlem alınmadığı takdirde dünyanın ömrünün giderek azaldığını ısrarla vurguluyorlar; “çok geç almadan” siyasileri, hükümetleri ciddi kararlar almaya davet ediyorlar.
O nedenle çağdaş siyaset, artık kısa günlük politikalar yerine, daha uzun vadeli, çevreye daha çok önem veren, gezegeni korumaya yönelik politikalar üretmenin yollarını aramaya başladı.
İklim değişimlerine karşı düzenlenen zirvelerde de (Kyoto, Kopenhag) görüldüğü gibi dünyanın acil tedaviye ihtiyacı olduğu kabul ediliyor. Ve artık duyarlı ülkeler, gerek tarım, gerekse sanayi üretimi ve politikalarında çevreye zarar vermeyen ya da çevre zararını en aza indirecek sistem arayışlarına gidiyor.
Tarıma, sanayiye, yapılaşmaya yönelik politikalar üretirken artık çevrenin nasıl korunacağı da masaya yatırılıyor. Bunun için de bilim adamlarından yararlanılıyor. Siyasi partiler bilim kurulları oluşturuyor, liderler mutlaka çekirdek danışman kadrolarına bir bilim adamı alıyorlar. 
Bundan sonra siyasi kararların bilim adamlarına danışmadan, onların onayını almadan alınmamasına özen gösteriliyor. Yer bilimciler, ekologlar, biyologlar, iklimbilimciler, çevre mühendisleri, partilerin, hükümetlerin belirleyeceği politikalarda daha etkin hale getirilmeye çalışılıyor. 
Kısaca geleceğin politikalarını belirlemek için bilim adamlarına duyulan ihtiyaç giderek önem kazanıyor. Politikacılar artık bilim adamlarını hiçe sayarak kararlar almaktan kaçınıyorlar.
Oysa ülkemizde bilim dünyası politikaya, politikacılar da bilim dünyasına bir hayli uzaklar. Partilerin kadrolarında, parti meclislerinde, parlamentoda kadın sayısı gibi bilim adamlarının da azlığı her zaman dikkat çekiyor.
Bence artık bilim dünyasının bu gelinen noktada elini taşın altına sokmasının zamanı çoktan geldi de geçiyor bile…
Çünkü artık dünya salt politikacıların ellerine, kararlarına bırakılamayacak kadar hassas bir terazide…

***

Bir deprem ülkesi Türkiye’de bir yerbilimcinin önemli bir oy alarak CHP Parti Meclisi’ne girmesini işte yukarıda saydığım bu nedenlerle önemsemek, vatandaş, seçmen olarak da bilim adamlarını desteklemek gerektiğine inanıyorum. CHP’nin gelecek adına, bilim kuruluna daha fazla önem vermesini, bu kurulu hak ettiği yapıya kavuşturmasını diliyorum. 
Türkiye’nin artık hamaset yapan politikacılar yerine, bilimsel araştırma, analiz yapabilen, insanlığın ve gezegenin çıkarını parti menfaatlerinin önüne koyabilen, doğru değerlendirmelerde bulunabilen, konularında uzman politikacılara ihtiyacı var…
Parti meclislerinde, parlamentoda, alınan önemli politik, stratejik kararlarda daha fazla bilim adamı görmek umudu ve dileğiyle…

Yazarın Diğer Yazıları

O at pisliğinin kokusunu çok ararsınız sonra!

Büyükada’da atlı faytonların yerini akülü faytonların alması için bir seferberliktir gidiyor.

TÜBA kendini iyi tanıtamamış olabilir; ama mesele bu değil!

TÜBA’nın kuruluşunda söz sahibi olan bilim adamlarından Prof. Dr. Celal Şengör de, alınan kararı eleştirirken...

Çevre korumada yine sınıfta kaldık

Dünyanın en saygın üniversitelerinden Yale Üniversitesi, 2012 Dünya Çevre Performansı Endeksi\'ni (Environmental Performance Index EPI) yayınladı.