10 Haziran 2011

Böyle yaşarsak 2050’de üç gezegene ihtiyacımız olacak!

Koç Bilgi Grubu şirketlerinin yanı sıra, Koç Topluluğu şirketleri içinde yer alan Yeşil Bilgi...


Koç Bilgi Grubu şirketlerinin yanı sıra, Koç Topluluğu şirketleri içinde yer alan Yeşil Bilgi Platformu ile Koç Üniversitesi, Dünya Çevre Günü ve Çevre Koruma Haftası gündemine paralel olarak, geçtiğimiz günlerde (08 Haziran 2011) tarihinde “Kaynaklar Tükenmeden Sorumluluk Şimdi” konulu bir çevre konferansı düzenledi.
Konferans, ülkemizdeki iş dünyasının ve ekonomik çevrelerin küresel iklim değişikliğine karşı alınan önlemler konusunda neler yapıldığının öğrenilmesi bakımından oldukça bilgilendirici ve doyurucu bir konferanstı.
Koç Bilgi Grubu’ndan Medya İlişkileri Sorumlusu Nilgün Umur da bana konferansta neler yapıldığına dair gayet güzel özetlenmiş geniş bir bilgi bülteni gönderdi. Ben de bunu sizlerle paylaşmak istedim.
Konferansa, iş ve ekonomi dünyasının liderleri, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, sanatçılar ve gazeteciler katıldı. Konferansta, ekonomik, akademik ve sosyal olmak üzere üç ayrı oturum gerçekleştirildi. 
Özel sektör, sivil toplum kuruluşları, bireyler ve üniversite birlikteliği ile doğal kaynakların korunması konusunun uzman bakış açısı ile değerlendirildiği konferansta, çevre sorunları hakkında toplumun her kesiminden ilgililerin alması gereken çözüm önerileri ve önlemler tartışıldı.
Mehmet Nalbantoğlu (Koç Bilgi Grubu Genel Müdürü):
“Yeşil Bilgi Platformu, 12’den fazla proje gerçekleştirdi. Projelerimizle, 3 yılda yaklaşık 3 milyon kişiye ulaşmayı başardık. Sayıları 5000’i bulan gönüllüler ordusuna sahip olduk. Türkiye ormanlarına 8 bin 500 fidan kazandırdık. Atık yönetimi ile Yeşil Bilgi Platformu kurucu şirketlerinden, toplam 51 ton atık kâğıt topladık. Bu miktarda kâğıdın geri kazanım süreciyle, bugüne kadar yaklaşık 867 ağacın kesilmesini de önlemiş olduk. Bu rakam, ayrıca 1836 ton sera gazının atmosfere salınımının engellendiği ve 1 milyon 326 bin litre sudan tasarruf edildiği anlamına da geliyor. 
Bildiğiniz gibi, son çeyrek asırda dünya ekonomisi olağandışı bir büyüme kaydetti. Küresel ekonomi büyürken, yaklaşık 7 milyarı bulan dünya nüfusunun yarısından fazlası, yoksulluk sınırında yaşıyor ve sağlıksız yaşam koşullarıyla mücadele ediyor. Sınırlı doğal kaynaklarla, dünya ekosistemleri bu nüfusu nasıl besleyecek; dünyayı nasıl bir gelecek bekliyor; insanlık temel ihtiyaçlarına ulaşmaya devam edebilecek mi gibi sorular, dünya liderleri arasında yanıt bekleyen sorular arasında yerini aldı.”

Engin Güvenç (İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Genel Sekreteri):
“İş dünyası büyürken dünya ekosistemlerinde de bozulmaya sebep oluyor. Milenyum ekosistem değerlemesine göre geçen yarım yüzyıllık süreçte 24 ekosistemin 15’inde bozulma yaratmıştı. Sorunun temel nedeni ise insandır. Ekolojik ayak izi yerel biyolojik kapasiteden büyük olan ülkeler, yerel ekosistem bozulma riskine açıktır veya ticaret kapasitesinde sorunlar yaşayabilir. Ekonomik güç ise dışarıdan biyolojik kapasiteye ulaşmak için her zaman temel varlıktır. Çok bilinen ve anlamlı bir söz vardır: Toplumsal çöküş yaşanan ortamlarda iş dünyası asla başarılı olamayacaktır. Düşük karbon ekonomileri doğrultusunda gelişme gösteren, verimli teknoloji ve çözümler doğrultusunda kaynak sağlayabilen lider şirketler arasında bir ‘Yeşil Yarış’ gerçekleşmekte. Bu konuda AB ülkeleri, Çin, ABD ve Hindistan’da çok önemli çalışmalar yapılıyor.”
Levent Çakıroğlu (Arçelik A.Ş. Genel Müdürü ve Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı):
“Teknolojinin çevresel sorunlar ve doğanın korunması konusunda çok önemli bir rolü bulunuyor. Elektrikli ev aletlerinde kullanılan son teknolojiler ve enerji tasarruflu ürünler ile en önemli çevre sorunu olan sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik önlem geliştiriliyor.”
Nuri Otay (Ford Otosan Genel Müdürü):
“Özellikle ürünün ömrü ve çevreye olan etkisini azaltmak üzere inovasyon çalışmaları gerçekleştirdik. Çevre dostu üretim, enerji yönetimi, enerji verimliliği ve karbon salımını şirketlerin öncelikli gündem konuları arasına girmiştir. Ford olarak biz de sahip olduğumuz fabrikalar ve üretim süreçlerimizde çevre dostu teknoloji ve uygulamaları tercih ediyor, bu alandaki başarılarımızla ulusal ve uluslararası ödüller alıyoruz. Elektrikli ve hibrid araçlar hızla gelişmekte. Yeni tesislerin projelendirme aşamasında dahi enerji yönetiminin göz önünde bulundurulan bir uygulama olması gibi konular, otomotiv sanayinde de çevreci iş yapış biçimleri olarak karşımıza çıkıyor. Çamur kurutma sistemleri ile, çamurun ek yakıt olarak kullanılmasını hedefliyoruz”
Genel olarak panelde şu görüşler dile getirildi:
Devletlerin çevre konularında şirketleri cesaretlendirecek vergisel avantajlar sağlamaları gerekmektedir. Sera gazı emisyonunda en önemli rollerden biri,  elektrikli ev aletlerinin enerji tasarruflu ürünler olmasındadır. Teknoloji, çevre sorunları ve doğanın korunmasında çok önemli roller üstlenmiştir. İnovasyon çalışmaları ile şirketler çevresel konulara yatırım yapmayı sürdürmelidir. Tüketici eğilimlerine bakıldığında çevreye duyarlı ürünlere talebin arttığı görülmektedir. Bu da şirketlerin çevre konusundaki vizyonlarını belirlemektedir. 

Anket: Ne Kadar Çevreciyiz?

Yeşil Bilgi Platformu konferansa paralel olarak, kamuoyunun çevreye karşı duyarlılığını ölçümlemek amacıyla “Tüketim Alışkanlıkları ve Çevre” başlıklı bir anket çalışması gerçekleştirdi. 12 Nisan’da başlayıp 06 Haziran 2011 tarihinde sona eren ve “Çevre bilinci bireylerin tüketim alışkanlıklarını ne kadar etkiliyor?” sorusunun irdelendiği çalışmaya 3786 kişi katıldı.
Ankete katılan 3 bin 786 kişinin yüzde 80.3’ü “Çevreci ürünler kullanıyor musunuz?” sorusuna, “Evet” yanıtı verirken, yüzde 19.7’sinin ise alışveriş yaparken aldığı ürünün çevreci olmasıyla ilgilenmediği görülüyor. “Evet” diyenlerin tercih ettiği çevreci tüketim ürünlerinin başında yüzde 37,3 ile organik gıda gelirken, temizlik ürünleri yüzde 23,9 ile ikinci sırada yer aldı.
“Yaşanabilir Çevre için Eski Köye Yeni Adet!” başlıklı akademik panelde gerçekleştirilen konuşmalar sonucunda fikir birliğine varılan görüşler de şunlar oldu:
“Çevre sorunları konusunda bilgi, bilinç ve farkındalık düzeyi artırılmalı. İnovasyon kültürü yaratılmalı. Gerekli regülasyonlar hayata geçirilmeli. Teşvik altyapısı oluşturulmalı. Çevre konusundaki girişimlere gerekli devlet teşviki ve desteği sağlanmalı. Hem ürün hem de hizmet alanında, enerji verimliliğini destekleyen iş modelleri geliştirilmeli. Enerji verimliliğinde bir ürünün baştan sona tüm süreçleri ele alınmalı. Şehirleşme önemli. Çevreci şehirler yaratılmalı ve bunun için inovatif fikirler geliştirilmeli. Üniversitelerdeki inovatif çalışmalar desteklenmeli ve uzun vadeli çalışmalar yapılmalı. Nano teknolojiler bu alanda çok önemli. 20-30 yıl içinde enerji sorununa çözüm bulacak ciddi bir gelişme olmayacak. Var olan yenilenebilir kaynaklardan daha fazla yararlanma yolları bulunmalı, yaygın olarak kullanılan petrol gibi doğal kaynakların kullanımı kontrol altına alınmalı.” 

Dünya Alarmda: Bir Amerikalı’nın bıraktığı ayak izi, 43 Afrikalı’nınkine eşit 

Her 20 saniyede bir, bir çocuğun kirli su nedeniyle öldüğünü, yılda 2 milyon kişinin yine kirli suyun neden olduğu hastalıklardan hayatını kaybettiğini söyleyen TURMEPA (Deniz Temiz Derneği) Genel Müdürü Akşit Özkural, Karadeniz’in uzaydan çekilen fotoğrafını göstererek sözlerine şöyle devam etti: 
“Karadeniz’de yaşayan balık neslinin beşte dördünü kaybettik. Karadeniz’e değişik canlılar gelmeye ve yerel canlıları öldürmeye başladı. Çok büyük gemiler nedeniyle Karadeniz’e yılda 410 bin ton petrol atığının atıldığını söyleyebiliriz. Marmara denizinde hiçbir canlı yaşayamaz hale geldi. Çünkü oksijen yok. Yaşama hakkı olan canlılar ölüyor. Acilen nüfusun yoğun olduğu yerlere ileri teknoloji arıtma tesisleri kurulmalı. İyi niyetli çalışmalar var ama pratiğe dökülmüyor”
“Duyarlılık sahibi olmalıyız” diyen Akşit, denizlerdeki oksijenin tükendiğini ve bunun da canlıların ölümüne sebep olduğunu söylerken, bu yok oluşun böyle devam etmesi durumunda kitlesel ölümlerin yaşanabileceği uyarısında bulundu. Akşit “Herkesi göreve çağırıyoruz. Mutlaka bir çevreci kuruluşa ve sivil toplum kuruluşuna üye olun, destek verin” diyerek konuşmasına son verdi.
WWF Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Bayar ise yaptığı konuşmasında, Türkiye ile ilgili çarpıcı bilgilere yer verdi:
“Sulak alanlarımızın yarısı son 40 yılda ekonomik ve ekolojik işlevini yitirdi. IUCN 2008 Kırmızı Listesi’ne göre; Türkiye’de küresel ölçekte tehlike altındaki tür ve alt tür sayısı: 134. Ormanlarımız son 50 yıl içinde yarı yarıya azaldı. Her yıl 20.000 hektarın üzerinde orman alanı yok oluyor. Her sekiz bitkiden biri, neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. Türkiye çok sayıda türün tehlike altında olduğu 10 ülke arasında dördüncü sırada. Türkiye için acil olarak tabiatı ve biyolojik çeşitliliği koruma yasası çıkartılmalı; devlet desteği ile sulak alanlarla ilgili çalışmalar yapılmalı, önlemler alınmalı; İzmit - Bursa otoyolu yapılıyor, doğaya zarar vermeden projenin tamamlanması gerekiyor. Örneğin, bu proje nedeniyle bölgedeki su kuşlarının yaşam alanları tehlike altında olacak.  Bu konuda talebimizi ilgili birimlere ilettik.
1970’ten beri, insanoğlunun ekolojik limit aşımı yaşadığına da değinen Uğur Bayar, ekolojik ayak izinin, dünyanın biyolojik kapasitesinin yüzde 50’sini aştığını ve şimdiki gibi yaşamaya devam edersek 2030 yılında iki, 2050 yılında ise üç gezegene ihtiyacımız olacağını söyledi.  2007’de yenilenebilir kaynakların tekrar üretimi için 1,5 yıl gerektiğinin altını çizen Bayar,  1970-2007 yılları arasında biyolojik çeşitliliğin yüzde 30’unun kaybolduğunu da söyledi. Dünyada yaşanan adaletsizliğe de değinen Uğur Bayar, “Bir Amerikalının bıraktığı ayak izi, 43 Afrikalınınkine eşit” karşılaştırması yaptı.
Sunumuna “Yedeklerini tüketen dünya nereye gidiyor?” sorusuyla başlayan TEMA Vakfı Mütevelliler Heyeti Üyesi Prof. Dr. Lütfü Baş, “Dünyada muhteşem bir denge var ve bozulan bu dengenin sonuçlarını dünya kaldıramıyor” dedi. İnsanların bugüne kadar 100 binden fazla kimyasal madde bulduğunu ve bulmaya da devam ettiğini söyleyen Baş, bilginin bilinç haline geçmesi gerektiğini, bunun da ancak 0-6 yaş arasında verilecek çevre eğitimi ile mümkün olduğunu ilgi çekici bilgiler eşliğinde paylaştı. 
***
Türkiye Pazar günü seçime gidiyor. Liderlerin hangisinin acaba bu konuşulanlardan haberi var? Hangisi bu yukarıdaki bilgilere sahip? Hangisi çevre konusunda samimi? Hangisi gelecekle ilgili çevre konusundaki projelerini kamuoyuyla paylaşmış durumda?
Ben bir seçmen olarak bilmiyorum.
Ya siz?
Bir süre sonra devir, ekoloji konusunda proje üretecek liderlerin devri olacak.
Bizden hatırlatması… 

Yazarın Diğer Yazıları

O at pisliğinin kokusunu çok ararsınız sonra!

Büyükada’da atlı faytonların yerini akülü faytonların alması için bir seferberliktir gidiyor.

TÜBA kendini iyi tanıtamamış olabilir; ama mesele bu değil!

TÜBA’nın kuruluşunda söz sahibi olan bilim adamlarından Prof. Dr. Celal Şengör de, alınan kararı eleştirirken...

Çevre korumada yine sınıfta kaldık

Dünyanın en saygın üniversitelerinden Yale Üniversitesi, 2012 Dünya Çevre Performansı Endeksi\'ni (Environmental Performance Index EPI) yayınladı.