Adalar Belediyesi, Adalar'a yeni bir imaj vermeye çalışıyor. Ama bu imaj ada severlerin pek hoşuna gitmedi. Bazı projeler hariç, buna bir adalı olarak ben de dâhilim.
Çünkü doğaseverler, tarih severler olarak biz özellikle sit alanı ve tarihi bir yerleşim birimi olan Adalar’ın değiştirilmesini değil, olduğu gibi korunmasını istiyoruz. Eğer illa değiştirilecekse de bu değişiklik, eskinin korunmasına yönelik bir değişiklik olmalı; hatalı, kaçak, çirkin yapılar adanın dokusundan çıkarıp atılmalı.
Tabii bu imaj ve yenileme çalışmaları sırasında belediye yanlış olanları da ayıklamıyor değil.
Örneğin geçtiğimiz günlerde sahil şeridindeki balıkçı restoranlarına ait kapalı mekânlar yıkıldı. Bu doğru bir karardı. Burası için yapılan yeni tasarımda, sahil şeridinde yine balık restoranlarının masaları yer alıyor ama üstü açık tente kaplı daha farklı bir görünümle. Yani daha iç açıcı olarak. İşgal görünümü de ortadan kalkıyor.
***
Adalar Belediyesi Teknik Başkan Yardımcısı Resul Can, yeni tasarım hakkında bana şunları anlattı:
“Yeni tasarımda, tüm sahil şeridi, iskeleler, rekreasyon alanları, çekek yerleri, gezinti-seyir yerleri, dinlenme yerleri, plajlar, kafeteryalar, tören alanları, parklar ve spor alanlarıyla donatılıyor. Verilen bilgiye göre, sahil şeridindeki bu değişim Adalar'daki diğer meydanlara ve caddelere de yansıyacak. Yerler granit taşlarla döşenecek. Büyükada Çınar Meydanı'na Nazım Hikmet’in bir heykeli dikilecek. Aynı meydanda Çelik Gülersoy Sergi Alanı, Kültür ve Sanat ile Gençlik ve Kadın merkezleri kurulacak. Adalar Kent Müzesi yaygınlaşacak. Pazar alanında da gündüz alışveriş yapılacak gece konser dinlenip tiyatro seyredilebilecek. Ayrıca haftanın belirli günleri de entel pazarı kurulacak. Stada, efsanevi oyuncu Lefter Küçükantonyanidis'in adı verilecek. Atatürk Meydanı yeniden düzenlenecek. Bu meydan, açık sergi alanı olacak ve ayrıca çocuk parkları yer alacak. Sahil bandında beş yıldızlı otellerde görülen tuvaletler inşa edilecek. Adalar İlçe Emniyet binasının yanındaki parkın altına yeraltı çarşısı yapılacak. Ayrıca Kınalıada'daki taş ocakları rock festival alanına dönüştürülecek. Heybeliada'daki Çam Limanı daha düzenli ve temiz bir plaj olacak; metal çitler yıkılıp yerine bitki örtüsünden oluşturulan çitler konulacak. Adalar için yeni bir ulaşım master planı hazırlanacak.”
Ben de başkan yardımcısına, “Tabii bütün bunlara, Büyükşehir Belediyesi izin verirse… İkide bir ekiplerini takviye kuvvetlerle adaya göndermezse, adalıların ne düşündüğünü öğrenmek yerine, kendi düşündüğünü uygulamaya kalkmazsa” dedim.
Yine de Adalılar bu projelerin ada dokusuna uygun yapılacağından pek emin değil. İkna olmuş değil. İçlerinde iyi düşünülmüş projeler yok değil tabii. Eğer abartılmaz, ranta dönüştürülmez, ada dokusunu uygun olursa, buna kimse itiraz etmez.
Tabii çağdaş belediyeler, tüm bu projelerini uygulamaya sokmadan önce, halkının, sakinlerinin düşüncelerini, eleştirilerini alırlar. Onların beğenisini kazanmadan da harekete geçmezler. Adalar Belediyesi’nin de bu yönde davranacağından kuşku duymuyoruz.
Eğer bu tasarı uygulamaya konulursa, bu projelerin yaşama geçirilmesi için Adalar'da yıkımlar ve yeni inşaatlar hız kazanmaya başlayacak demektir ki; bu da adada yeni rant alanlarının yaratılması demek anlamına geliyor. Adalıların en çok korktuğu, hiç istemediği ve nefret ettiği şeylerin başında bu rant kazanımları geliyor.
Adalılar bundan kuşku duymakta da büyük ölçüde haklı. Çünkü bunun bir örneği Büyükada’da yaşanıyor. Adalıların yıllardır karşı çıkmasına rağmen sahilde adanın dokusuna hiç uymayan dev bir alışveriş merkezi ve rezidans binası yapılıyor.
Adalar Belediyesi tarafından Lido Otel inşaatı iki yıl önce çirkinlik abidesi olarak nitelendirilerek törenle yıkılmıştı. Ve bu tören ada halkını sevince boğmuştu.
Ancak iki yıl sonra aynı yere, ilkinden daha büyük ve Adalar'ın karakterine uymayan alışveriş merkezi ve rezidans projesi yapılıyor.
Ancak Büyükada'daki öngörünüm bölgesinde yıkılan Lido binası yerine inşasına başlanan rezidans ve alışveriş merkezi projesi mahkemelik durumda. Bu inşaatın durdurulması için Adalar Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği, Adalar Kent Konseyi Çalışma Grubu üyeleri ve Murat Pekin adlı bir vatandaş dava açmış bulunuyor. Dava dilekçesinde de, Adalar'ın SİT alanı olduğu, projenin koruma amaçlı imar planı ve Adalar'daki dokuya, yapı karakterine aykırı olduğu belirtiliyor.
Davacılar, kararı onaylayan İstanbul 5 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nu ve Adalar Belediyesi'ni suçluyorlar. Tabii Adalar Belediyesi denince de hedefteki kişi hiç kuşkusuz Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu oluyor.
Ve adalılar soruyor:
“İki yıl önceki yıkım bir aldatmaca mıydı?
***
Bu yeni imajı benim gibi gören bazı adalılar da var. Onlar da bu tasarıyı, kentte son yıllarda yapılan modern yapay yerleşim birimlerine benzettiler ve pek hoşlanmadılar. Her ne kadar hoş görünse de. Bu yeni tasarımın adanın doğal yapısını bozacağından kuşku duyuyorlar.
“Betona direnen bir Adalar kalmıştı, ama sonunda o da beton canavarına teslim edilmeye çalışılıyor” diyerek her fırsatta endişelerini dile getiriyorlar. Adalılar bu projelerin ada dokusuna uygun yapılacağından emin değil kısacası.
Adalılar, belediyeden beklentilerini açıkça şöyle dile getiriyorlar:
“Belediye bizim alt yapımızı kontrol etsin. Çöpümüzü düzenli toplasın. Bizlere sağlıklı bir ortam hazırlasın. Eğer yapacaksa da, kültür merkezleri, spor alanları, sağlık birimlerini açsın. Ve adanın ulaşım sistemini kolaylaştırsın. Akülü araçlarla uğraşacağına faytonları ıslah etmenin yolunu bulsun. Çünkü ada demek fayton demektir. Biz adalılar bundan asla vazgeçmeyeceğiz. Öte yandan gecekondulaşmayı, kaçak yapılaşmayı önlesin. Kısaca asli işlerini yapsın.”
***
Umarız, İstanbul'un "son kalesi" kabul edilen Adalar, beton canavarına teslim olmaz.
Ve Adalar Belediyesi yetkilileri ve özellikle Başkan bu soruların yanıtlarını verir.
Yoksa adalılar çok şey bekledikleri başkanlarına güvenlerini giderek kaybedecekler.
Ve çok yazık olacak…