29 Mayıs 2022

"Mutluluk mu kaldı, eskidendi o"

Yaşamanın zorlaştığı, hayatın pahalılaştığı, insanın değerinin düşürüldüğü bir zamanda, 'Mutluluk mu kaldı, eskidendi o'yu market raflarından konser yasaklarına geniş bir bant aralığında dinledim geçenlerde… Ama bu şarkı burada bitmez

Geçenlerde bir sabah uyandığımda Kâmuran Akkor'un insanın zihnini teslim alan o yoğun, bir ağırlığa sahipmiş gibi bünyelere çöküveren kararlı ve özgüveni yüksek sesiyle söylediği 'Eskidendi O'yu mırıldanırken buldum kendimi… Siz de uyanır uyanmaz nereden aklınıza geldiğini bilmediğiniz şarkılar mırıldananlardan mısınız? Şarkının 'Mutluluk mu kaldı eskidendi o' dizesi, yüzümü yıkarken, gardırobun karşısında o gün giyeceklerimi belirlemeye çalışırken karşı konulamayan yankılarla kafamın içinde döndü durdu. Sabah mahmurluğunun üzerine bir de 'Eskidendi O'nun ağırlığı binince iyice sersemledim. Şarkı gün boyu peşimi bırakmadı da… Saatler geçip sokaklara çıkıp hayata karışınca ruhumun karanlık köşelerine iyice ilerledi bu Hicaz eser. Sosyal medya paylaşımlarından metro duraklarına, sığınmacı dükkânlarından son dakika KJ'lerine, hunharca kuşatıldığımı hissettim. Çınlayarak büyüyor, olanca heybetiyle üstüme üstüme yürüyor, 'Yüzümde tebessüm arama dostum' diye diye, senin, benim, onun, bu ülkenin her bir ferdinin etrafında dönüp duruyor gibiydi. Aldatılmışlığın, karşılıksız kalan aşklardan yılıp yorgun düşmüşlüğün bu ağır şarkısının bir market rafında kutu süt, yumurta ya da domatese bakarken de anlamlı olabileceğini hiç ummazdım. Kaderde bu da varmış.

Şarkılarla yaşıyoruz. Fakat o da çok görülüyor anlaşılan, ardı ardına iptal edilen konserler, müzik yasaklarıyla ne neşeni ne kederini üstelik de 'tanımlanamayan bir dil'de hep bir ağızdan paylaşman sakıncalı demek ki buralarda. Konserlerin art arda yasaklandığı bir ülkede, kendi kendimize şarkı söyler, sabah aklımıza gelen şarkıları mırıldanarak idare ederiz artık!

Kâmuran Akkor dinliyorum gözlerim kapalı… Teselliyi şarkılarda aramak iyi mi bilmem. Karşılıksız kalmış aşklarının ardından umudu kesmiş, kabullenmiş ve her şeye rağmen yıkılmamayı isyankâr kabullenişi sayesinde başarmış bir kadının ya da erkeğin arzuhalinin efsanevi şarkısını, peynir fiyatlarından konser yasaklarına bağlayabilme mümkünlerinin ülkesi burası. Bu muazzam eseri bağlamından kopardığımın farkındayım ama hep aşktan mı canımız yanacak? Orta Doğu halklarının üç çaresiz derdi; bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm bir de enflasyon ve yasaklarla beş oldu. Fakat gece 12'den 1'e çekilen müzik yayını yasağının kaldırılmasını talep ederken ardı ardına gelen konser kırmızı kartları, artık bu müsabakanın uzatma dakikalarını oynadığımızı göstermesi bakımından umut verici bence.

Eskişehir Anadolu Fest ile başlayan, ardından Aynur Doğan, Niyazi Koyuncu, Mem Ararat , Apolas Lermi ve Melek Mosso ile süren konser iptalleri, konserin verileceği alandan çok daha fazla sayıda insanı, milyonları bir araya getirmiş oldu. Şarkılar bizim ortak dertlerimiz ve sevinçlerimizin, pop, rock, türkü, arabesk formlarında görünür olduğu coğrafi işaretlerimizdir. Kürtçe şarkıları, 'yapılan detaylı inceleme' sonucu Kocaeli'nde, Bursa'da söyletmemek, o şarkıları birlikte söyleyenlerin değil yasaklayanların sesini keser. Şarkı zihnimde dönüp durmaya devam ediyor hâlâ… 'Yaşıyor sanmayın eskidendi o'. Ömründe aşktan, dostluktan yana yüzü gülmemiş bir bireye ait tekillik içerse de bugün hepimiz gizli öznesiyiz bu cümlenin. Konsere bile gidememek, yaşamak denir mi buna? Yaşamanın zorlaştığı, hayatın pahalılaştığı, insanın değerinin düşürüldüğü bir zamanda, 'Mutluluk mu kaldı, eskidendi o'yu market raflarından konser yasaklarına geniş bir bant aralığında dinledim geçenlerde… Ama bu şarkı burada bitmez. Çünkü hepimiz Anadolu Fest'iz, Mem'iz, Aynur'uz, Niyazi'yiz, Melek'iz…



Yazarın Diğer Yazıları

Az kuru pilav yanında “Nenni de Feridem”

“Gidiyorum işte gör, Hayalde gör düşte gör, Gıymatımı bilmedin, Bir kötüye düş de gör, Nenni de Feridem nenni” Mesela Ürgüp yöresine ait bu muhteşem türkü, tam esnaf lokantalarında dinlenesidir. Ağır aksak ritmiyle, içindeki kaşık şıkırdatmalarıyla, mekândaki çatal kaşık seslerinin içine bir güzel karışır, dinlenmez de sanki adeta yenilir yutulur. Hatta ‘dadından yinmez’

İyi miyiz değil miyiz?

Bugün Türkiye pop müziğinin güncel örnekleri üzerinden bir dinleme yapınca, Demirel’e atfedilen bir vecize aklıma geldi. Efendim kendisine sormuşlar, “Bana Türkiye’nin durumunu bir kelimeyle anlatın derseniz, iyi derim. İki kelimeyle anlatın derseniz, iyi değildir derim” demiş

"Aman Avni, bunlar ne güzel şeyler"

Onun "Bir kadeh şarap gibi içilmiş şarkılar"ıyla gönlümüzü eğlendirebilme, hayatta kendimizi eyleme, oyalayabilme becerisini kazandık; "Bu Akşam Bütün Meyhânelerini Dolaştım İstanbul'un" ve "Kader Kime Şikâyet Edeyim Seni" ile öğrendik yaşamayı. Ruhumuzun boşluklarını onun nağmeleriyle bir güzel sıvadık, kapattık

"
"