Ağaçların sararıp yapraklarını döktüğü, bulutların kararıp grileştiği, evlerde ışıkların akşam erkenden yakılmaya başlandığı kışın ilk günleriyle birlikte asgari ücret tespit komisyonunun toplanma mevsimi de geldi. Ekonomistlerin bu kış çetin geçecek uyarılarının tedirginliğine rağmen asgari ücret tespit komisyonu, başta başkent Ankara olmak üzere tüm yurtta ve dış temsilciliklerde coşkuyla toplandı! Artan hayat pahalılığına karşı yurttaşı ezdirmeme bahanesiyle gerçekte ise iktidar koltuğunun sıcaklığına alışanların bu konforlarının sürdürülebilirliğini sağlayacak bir oy getirisi amacıyla bu yıl yüklüce bir artış planlanıyormuş asgari ücrette. İktidar her zaman sandıktan çıkmaz, bazen parayla da satın alınabilir diye düşünülüyor demek ki! Fakat bir yandan yurttan sesler korosu da giderek sesini yükseltiyor. Hayat pahalılığını protesto için sokaklara inmeye başlayan vatandaşların ilerleyen günlerde mahallelerde oluşturacakları minik 'Gezi Parkları'yla 'Bize her yer Gezi' sloganı da realize edilmiş olacak bir nevi. Hükümet çok çalışıyor, her mahalleye bir Gezi Parkı yapacak…
Timur Selçuk, bestesi ve özellikle de kendine has yorumuyla Rap'in erken dönem örneği gibi duran "Ekonomi Bilmecesi"ni (Ekonomi Tıkırında), Fareli Köyün Kavalcısı'nın ahaliyi peşine takıp sürüklediği ortaçağ masallarının fon müziği gibi seslendirdiğinde takvimler 1980'i gösteriyordu. Masallarla oyalanan, hipnotize edici bir çağrıya kapılıp duyduğu neşeli seslerle felakete doğru güle oynaya gitmekte olan bir kalabalığın notalarla çizilmiş karikatürü oldu Ekonomi Tıkırında. Sözüyle ve icrasıyla geçim derdinin, bozulan ülke ekonomisinin hiciv dolu bir taşlamasını yaptı yıllar önce. Bazen çok sinirlendiğimizde öfkeden gülmeye başlarız ya öyle bir şarkı oldu Ekonomi Tıkırında. Sözlerini '70'lerin sonunda sahnelediği Küçük Adam müzikali için Yılmaz Onay'ın yazdığı bir Timur Selçuk bestesi olan ve neredeyse yarım yüzyıl önce yapılan bu şarkının sözlerine hayret ve dehşetle bir kez daha bakalım:
"Ekonomi tıkırında, Demek ki ne yapmalı, Paradan at bir sıfır, Artsın öyle fiyatlar, İşçi fazla at gitsin, İşsizlik pahalılık, Konjonktür enflasyon, Milletçe fedakârlık, Kriz bunalım derken, Bilançoya bir baktık, Bu yıl iki misli kâr, Hayret şu işe bak sen, Nerden geldi bu kârlar, Kime gitti bu kârlar."
Ekonomide halka yine bir masal anlatılıyor. Mesajını, çarpıcı sözlerinin yanında Timur Selçuk'un sinirden gülercesine ve bilinçli bir tercih olarak karikatürize bir yorumla seslendirdiği "Ekonomi Tıkırında"yı, 41 sene sonra 3,5 liraya simit alıp yerken de dinleyebiliyoruz bugün.
"Ekonomi Tıkırında" gibi onunla aynı yıl çıkan "Bedava Yaşıyoruz" da iktisadi ve idari bir şarkı oldu… Orhan Veli'nin şiirinden önce Özdemir Erdoğan'ın tatlı bir caz esintisi formuyla besteleyip söylediği bu şarkı asıl kimliğini Cem Karaca'nın bestesi ve yorumuyla bulmuştu elbette. Karaca'nın "Bedava Yaşıyoruz"u da, yaşamanın pahalılaştığı bu günlerde atılmak için eteklerinde 41 yıl taş biriktirmiş bir başka şarkı:
"Otomobillerin dışı, sinemaların kapısı, Camekânlar, onlar bedava, Kelle fiyatına hürriyet, esirlik bedava, Yaşıyoruz bedava."
Orhan Veli'nin köprü üzerinde durup İstanbul'u dinlerken martılara atacağı simit bugün 3,5 lira. Hayat pahalılaşırken yaşamlarımız ucuzluyor, hatta bedavaya getiriliyoruz. Asgari ücret artsa bile TÜİK'in içinde oturan değil sokakta gezen ve hepimizi her gün yutan gerçek enflasyon canavarı karşısında bedava yaşıyoruz.
İyi dinleyemedik demek ki biz bu şarkıları…