24 Ekim 2021

"Gözümün gördüğü, göğsümün bildiği ile bir değil"

Yıllarca sızı halinde derinlerde birikmekten tortulaşmış ve artık olgunlaşarak keskinliğini, hırçınlığını ehlileştirmiş bir ses onunki…

Dip yüzeylerde hala var olsa da eskisi kadar can acıtmamayı öğrenmiş bu iç sızısını, şarkılarının fonunda bir enstrüman gibi duyuyoruz Mabel Matiz’den. Zirvelerdeki sert kayalıkların arasından ince ince sızan soğuk, duru bir kaynak suyuna benzeyen bu yorum, kendine getiriyor dinleyicisini. Yükseklerden topladığı alüvyonları katarak zenginleştirdiği kimyasını, aşağıda kentlerin caddelerine, sokaklarına, arayanlarına, düşünenlerine, yalnızlarına, ötekilerine, kalabalıklarına akıtıyor.

İlk albümünden bu yana on yıl geçse de Mabel Matiz ve şarkıları, sanki çok daha uzun bir zamandır varmışçasına hayatımızdalar. İnsanın ruhuna sözleri ve besteleriyle ince ince sızan bu şarkılar, dinlemek ve keyif almak kadar, sarsmak, silkelemek için de yazılmış gibiler ve bu iki etkiyi de ustaca yapıyorlar. O dingin, o sakin akışlarının içindeki sarsıcılıkla, dinleyici olarak pek alışkın olmadığımız bir paradoksa sürüklüyorlar bizleri. Acı da verecek olsa bir farkındalığa çağırırken insanı, bunu sakinleştirerek yapmayı başarıyor, deyim yerindeyse usul usul sızarak kaplıyorlar yürekleri. Bu dünyanın düzeninde eritilen insanın önüne irkiltici de olsa farkına varılması lazım olan gerçekleri koyuyor bu şarkılar. Tütün paketlerini gömlek cebinde taşıyan eski tiryakiler misali, uzun serüvenlerin yolcularına eşlik edecek gömlek cebi şarkıları duyuyoruz ondan; alıp cebimize koyuyoruz. İhtiyaç duyacağımız anların sıklığını düşünerek yanımıza aldığımız ve kolayca ulaşabilecek yerlere yerleştirdiğimiz, ağrı kesici, sızı dindirici karışımlar Mabel Matiz şarkıları.  

Huzursuzluğu, huzuru bozmadan çözmenin, hayatta aranan yanıtları sert de olsa incitmeden verebilmenin, duraksatan gerçekleri notalar arasında durmaksızın akıtmanın eserleri bunlar; Arafta, Toy, Fırtınadayım, Barışırsa Ruhum, Gel ve diğerleri…

Bugüne kadar yaptığı dört albümde de birkaçı hariç tüm şarkıların sözlerini kendisi yazarken, pop müziğin taşıması güç ağırlıktaki anlamları yüklüyor şarkıların sırtına, bir güzel gezdiriyor alemi. Melodisinin peşine takılıp dinlerken aslında şarkının anlattığını kavrayabilmek için bundan daha fazlasını yapmak gerek. ‘Pause’ tuşunu sık sık kullanmaya ihtiyaç oluşturan güçlü ve çarpıcı sözleri  ancak böyle gereğince anlaşılabilir çünkü. Hızla akan modern zamanlar çağında Mabel Matiz şarkıları, içlerine girebilmek için yeri geldiğinde durarak dinlemenin ve durup düşünmenin şart olduğu, zaman alıcı şarkılar…

Mabel Matiz’in derin mesajları basitçe ifade edişleriyle çarpıcı bir etki yaratan şarkı sözleri, yayılım alanını genişletecekti de elbette. “Fırtınadayım” şarkısında geçen "Gözümün gördüğü, göğsümün bildiği ile bir değil" cümlesi, 2020 TYT sınavında ‘bu sözlerle anlatılmak istenen nedir’ sorusuyla yer almıştı. Yönetime hâkim olan zihin yapısını, ‘yarası olan gocunur’ misali gocundurtan bu soruyu hazırlayanlar hakkında ÖSYM’ce soruşturma başlatılmıştı. “Barışırsa Ruhum” şarkısının da on yıl önce yayınlandığında TRT sansürüne uğraması, Mabel Matiz’in müziğinin kalitesi ve kalıcılığının bir başka ispatıydı.             

Sözlere mi besteye mi yoksa bunların özgün bir yorumla seslendirilişine mi odaklanacağımızı öyle  hemen kararlaştıramadığımız Mabel Matiz şarkıları, odak alanımızı çoğaltarak müzikal kavrayışımızı da genişletiyor, derinleştiriyor. Zamansız şarkılar arasına girmeye aday eserleriyle onun yenilikçi ve hep aramayı, denemeyi seven tarzı dinleyiciler için en büyük kazanç. Koştuğu ana kulvar içinde, koşu çizgilerinin epeyce dışına çıktığı ‘Gözlerine’ şarkısı, yaylıların çılgınca yönettiği arabesk altyapısıyla başarılı bir deneme. Okuduğu Türk sanat müziği eserlerine, seslendirdiği türkülere getirdiği yorum, müzikal yeteneğine olan güveni kadar yaşadığı toprağın seslerini de sevişinden. Mabel Matiz’in müzikal felsefesi arkasında toplanan kalabalık, onun insanı derinden yakalayan gerçekleri sakince söyleyişini seviyor. Aklı ve kalbinden sızarak süzülen sözlerle ördüğü bestelerini dinliyor ve mesajını alıyor. Haklı ve güçlü çıkışlarıyla yankılarını çoğaltan Mabel Matiz şarkıları, sağlam zeminleriyle bir kaç yıl sonra yıkılası, unutulası değiller.

Beşinci albümüne hazırlanan Mabel Matiz, bakalım çıkmaz gibi görünen yollarımızı yine hangi yolculuklara bağlayacak…

Yazarın Diğer Yazıları

Az kuru pilav yanında “Nenni de Feridem”

“Gidiyorum işte gör, Hayalde gör düşte gör, Gıymatımı bilmedin, Bir kötüye düş de gör, Nenni de Feridem nenni” Mesela Ürgüp yöresine ait bu muhteşem türkü, tam esnaf lokantalarında dinlenesidir. Ağır aksak ritmiyle, içindeki kaşık şıkırdatmalarıyla, mekândaki çatal kaşık seslerinin içine bir güzel karışır, dinlenmez de sanki adeta yenilir yutulur. Hatta ‘dadından yinmez’

İyi miyiz değil miyiz?

Bugün Türkiye pop müziğinin güncel örnekleri üzerinden bir dinleme yapınca, Demirel’e atfedilen bir vecize aklıma geldi. Efendim kendisine sormuşlar, “Bana Türkiye’nin durumunu bir kelimeyle anlatın derseniz, iyi derim. İki kelimeyle anlatın derseniz, iyi değildir derim” demiş

"Aman Avni, bunlar ne güzel şeyler"

Onun "Bir kadeh şarap gibi içilmiş şarkılar"ıyla gönlümüzü eğlendirebilme, hayatta kendimizi eyleme, oyalayabilme becerisini kazandık; "Bu Akşam Bütün Meyhânelerini Dolaştım İstanbul'un" ve "Kader Kime Şikâyet Edeyim Seni" ile öğrendik yaşamayı. Ruhumuzun boşluklarını onun nağmeleriyle bir güzel sıvadık, kapattık

"
"