01 Mayıs 2022

"Çapulcu musun vay vay…"

Gülerek başlayan bir direniş, müthiş korkutucudur. Şarkı söylemek ve gülmek lazım Gezi davası kararlarına

İsyan ilk nerede başlar? Kalbimizde. Aort damarının kalbin sol karıncığından çıkış yaptığı o kırmızı noktada. İsyan, o bizim büyük kırmızı çizgimizin üzerinden, biriken öfkeyi, vücudun tüm bölgelerine dengeli ve sağlıklı bir biçimde taşır, yayar. Tıpkı bir şarkının bizi ele geçirişi gibi. Kendimizi tüm benliğimizle avaz avaz söylerken bulduğumuz, isyanımızın sesi olmuş bir türkü, şarkı; sanki söylenmiyor da yol bulup akmak için vücudumuzu aracı yapıyor gibidir. Bedenimizi kaplamış, kuşatmış, ele geçirilmişizdir. Ses bulup yankılanmak için varlığımızı kullanmaktadır sanki şarkı, o anlarda bir saza, bir enstrümana döneriz. Oktav oktav güçlenerek büyüyüp, çoğalıp, meydan meydan yükselen bir şarkı oluruz… 

Portekiz'in radyolarında 48 yıl önce, yine böyle bir bahar günü, tüm istasyonlardan aynı anda çalınan 'fado', 'Grandola Vila Morena', 42 yıllık bir diktatörlüğün sona erişini şarkılarla ilan ediyordu. Portekiz'in halk ezgileri olan 'fado'ları varsa bizim de türkülerimiz; baskıya, zulme karşı hep bir ağızdan söylendiğinde birden marşlaşıveren şarkılarımız var. Arada çok büyük bir fark yok; gitarla söylenen hüzünlü, 'isyanbaz' şarkılara fado denir, bu iş bağlamayla yapılırsa türkü olur…
 
Ne ülkeyiz ama; Zeki Müren'den Hakan Aysev'e farklı yorumlarda ses bulmuş bir Rumeli türküsünün Muammer Sun'un çok sesli korolar için yaptığı bestesini, Boğaziçi Caz Korosu'nun günün anlam ve önemini yansıtan yeni güftesiyle dinledik Gezi'de. Yaşananlara gülerek, neşeyle isyan eden bir nevi 'protest opera türküsü' formunda seslendirilen "Entarisi Ala Benziyor"dan "Çapulcu musun vay vay" çıkarmak, aslında bir kararlılık gösterisidir. Biz buradayız demektir. Kavgaya gülerek girmek misali hasmına müthiş bir korku verir bu mağdurun, hak arayanın güçlü neşesi.

Gülerek başlayan bir direniş, müthiş korkutucudur. Şarkı söylemek ve gülmek lazım Gezi davası kararlarına. Boğaziçi Caz Korosu'nun 'Entarisi Ala Benziyor - Gezi Özel Cover'ı gibi, 6 Mayıs'ta idamının üzerinden 50 yıl geçecek olan Deniz Gezmiş'in yargılandığı mahkeme heyetine, "Duvarda adalet yazıyor, ona gülüyorum" demesi gibi…

Bir şarkı lazım…
Her on senede bir radyolardan, televizyonlardan darbecilerin müziğinin dinletildiği bu ülkeye, halkın birlikte söyleyeceği bir 'fado'…

Bugün 1 Mayıs, neyse ki bu bayramı kutlamak için meydanları sıkılmış yumruğa dönüştüren ve hep beraber söylenen bir marşımız var. Sarper Özsan'ın yazıp bestelediği 1 Mayıs İşçi Marşı, işte alanı dolduranları ele geçirip aort damarından başlayarak vücudu saran o sıcak, akışkan, hızla kana karışan melodilerden. Gezi Parkı da, İstanbul'da yıllardır bu marşın yankılandığı Taksim Meydanı'nın hemen yanında. Gezi'nin ağaçları çok defalar dinlediler onu ve biliyorlar ki; "Yurdumun mutlu günleri, mutlak gelen gündedir"…

Gezi Direnişi'nin 9., İşçi Bayramı'nın resmen kabulünün 99. yılı kutlu olsun…

Yazarın Diğer Yazıları

"Niyazi Köfteler", birleşsin köfteciler…

Karaca, "Niyazi Köfteler"i yazdığından bu yana 32 sene geçti. Hükümet ne kelime, rejim bile değişti. Ama köfte, Türkiye kültürü, müziği ve siyasi hayatındaki belirleyici rolünü hâlâ sürdürüyor

Yolumuza çıkardı bir zamanlar şarkılar…

Benim için iyi şarkıların en büyük ölçütlerinden biri, otomobillerin açık camlarından etrafa saçılıp saçılmıyor oluşları. Hele araç uzaklaştıkça şarkının o giderek düşen volümüyle elinden kaçmakta olanı yakalama, tutmaya çalışma hissi. Mert Demir'in "Ateşe Düştüm"üyle de sokakta karşılaştım

İnsanı işinden gücünden alıkoyan bir "cover"

Bir pencere aniden açılır da içeriye birden soğuk hava dolar ya, öylesine keskin, çarpıcı, ürpertici bir etki. Nereden geldiğini, nasıl olduğunu anlamaya çalıştığınız bir dış müdahale. İlk duyulduğunda dinleyicide "nedir bu" sersemliği yaşatan, çok güçlü bir çarpılma hâli. Bir yeniden yorum, ancak bu kadar kişilikli, iddialı ve sarsıcı olabilir…