İsrail yine acımasızca, vicdansızca saldırıyor. 3 kişinin ölümünü bahane ederek Gazze'yi, yani avucunun içi gibi bildiği yeri çocuk, kadın, yaşlı ayırt etmeksizin bombalıyor. Yıllardır süren bu İsrail vahşetinin tekrarlanması karşısında dünyanın tüm vicdanlı insanları artık ne diyeceğini, ne yapacağını bilemeyecek bir durumdadır.
Ortadoğu'da gittikçe artan İslami görüntülü ve fakat İslam'ın gönül ikliminden nasibini almamış IŞİD vb. örgütler en çok Filistin'in halinden güç ve taraftar buluyor. İntikam esaslı din soslu silahlı zalim örgütlerin halini sorguluyorsanız öncelikle Filistin meselesinin çözümünü isteyeceksiniz. Filistin'de sorun var oldukça yaptığını dine değil öfke ve intikama dayandıran hareketler güç bulacaktır.
Şu anda insanlık bir çıkmaz yolda. Filistin meselesinin çözümünün etki tepkiye göre değil Filistinlilerin haklılığını zedelemeden, şiddet eylemleriyle haksız duruma düşmeden olması gerektiğini söyleyenler bile İsrail'in sınır tanımazlığı karşısında nasıl bir çözüm olacağı konusunda şaşkınlık içinde kalıyor.
Anlaşılan yakın zaman içinde Amerika'nın başını çektiği güç dengeleri değişmeyeceğine göre güç, kuvvet açısından bir değişiklik bekleyemeyiz. Hakkaniyet noktasında eğer dünyanın vicdanı kurumamışsa değerlendirmeyi güç ve çaresizlik girdabı penceresinden yapmamalıdır. Filistinlilerin zulme uğrarken zulmetmeyecek duruşlarının devamı halinde elde edilecek kazanç en azından zihinlerde zalim ve mazlumun birbirine karışmamasıdır.
Filistinlilere yönelik herhangi bir tavsiyede bulunmak onların inanılmaz zulüm altında bulunmalarından dolayı pek mümkün olmuyor. Ancak bu soruna bir çözüm bulunması gerektiği masum sivillerin zalimce katledilmesinden dolayı göz ardı edilebilecek bir durum değildir. İsrail bilhassa sivilleri öldürerek bağlı bulundukları örgütlere karşı tavır almalarını sağlamaya çalışmaktadır. Ama katliamlar karşısında bütünleşen halkın aklına böyle bir yol gelmemektedir. Hamas veya Fetih'in de mutlaka önemli yanlışları oluyordur ama karşılarında insani değerleri ayaklar altına almada sınır tanımayan bir güç olunca özeleştiri şansı da kalmıyor.
Ama adaletten yana olan herkesin ve sorunun içinde yaşayan Müslümanların kriter olarak İsrail gibi bir ülkeyi belirlemesi doğru olmaz. İslam dünyasının başına gelebilecek daha büyük felaketleri önlemek için biran evvel ırki, mezhebi çatışmaları durduracak bir yapılanma için harekete geçme zorunluluğu vardır. Bu yapı tartışmasız bir şekilde savaş içindeyken bile olması geren kriterleri ve sınırları belirlemeli ve İslam dünyası bu başıboşluktan, çaresizlikten kurtulmalıdır. İslam dünyasının büyük güçlere uydu haline gelmiş ülkelerini görünce bunun çok zor olduğunu düşünebilirsiniz ama her ülkeden, bölgeden vicdan ve insaf sahibi alimler, siyasetçileri bir araya getirmek o kadar da zor olmayacaktır. En azından bunu istemek ve zorlamak gerekmektedir.
Bu konu hakkında geçen hafta da yazdım. İslam dünyası çok daha büyük bir felaketle, mezhep ve ırk savaşlarıyla karşı karşıya kalabilir. İslam dünyası bu grogi halinden bilinç bulanıklığından, sürklase olmuş ruh halinden irade sahibi olduğunu göstererek kurtulur. Bu çağrının bir benzeri değerli STK MAZLUMDER'den geldi. MAZLUMDER önemli bir çağrı yaparak en azından bir adım atmış, herkesi bu adımı desteklemeye ve daha fazlasını düşünmeye ve yapmaya çağırıyorum. "Kendi ihtilaflarımızı küresel kapitalist güçlerin ve yerli işbirlikçilerinin istismar etmesine izin vermekle asıl bizler sorumluyuz. Tüm Müslümanları, insanlığı bu büyük beladan koruyacak akla ve irfana davet ediyoruz.
Çağrımız, ne hiç bir Sünni’yi Şii, Alevi olmaya ne de hiç bir Şii, Alevi’yi Sünni olmaya davet olmayıp yukarda sayılmış gerçek sorunları çözmek için birlik olmayadır." diyen ve
https://www.change.org/tr/kampanyalar/t%C3%BCm-m%C3%BCsl%C3%BCmanlar-ve-ortado%C4%9Fu-halklar%C4%B1-mezhep-kavgas%C4%B1na-son-ver
adresinde imzaya açılan bu çalışmayı destekleyin ki irademiz olduğunu tüm dünya bilsin.