Tam da Roboski acısının 4. yıldönümünde önümüze daha büyük acılar düştü. Cenazesi 7 gündür sokak ortasında bekletilen bir anne... Taybet ana. Hepimizin namusuydu o cenaze, hepimizin canıydı o can. Bir başka masum ise Miray bebek. Miray bebek, gece uykusuna dalmak üzere şefkat dolu kollardayken vuruldu. Ambulansa bile yetişemedi, çünkü insanoğlunun hırsı buna müsaade etmedi. Buna bile rıza göstermediler, yardım eden dedesine de acımadılar. Bu iki olay insanoğluna, devlete, örgüte ağır bir ihtardır aslında. Anlamadığı, görüp de görmezden geldiği tüm anları için ağır bir hatırlatmadır bu iki cinayet. Kimse bana "katil devletti veya örgüttü" demesin, imaj yarışına mazeret üretmesin, felaketin insan imzasıyla olanını, çok ağır bir zulme uğramış mazlumlar üzerinden bahane üreterek vermesin.
Bu çatışmanın arasında kalanlar.... kahrolası tekrar başlayan savaşın arasında kalanlar... Bize bu savaşın niçin biran evvel bitmesi gerektiğini tekrar hatırlatıyorlar aslında. Hesabı sorulmamış bir Roboski süreci zaten başlanan çözüm sürecinin yumuşak karnıydı. Roboski rafa kaldırılıp, nisyana terk edilerek başlanan bir çözüm süreci yürüyemeyecekti, çünkü orada sorulmamış bir hesap, kapatılmış bir defter vardı. Bunu hakkın ali olan hatırı kaldıramayacaktı, kaldıramadı. Roboskili anaların herkes unutsa da kurumuş kalpleri tekrar diriltebilecek gözyaşları vardı ama körelmiş vicdanlar bunu görmedi, duymadı. Kulak asmadılar anaların feryadına ve ucuz hesaplara kurban ettiler bu sızıyı. Ancak yaralı vicdan başka sızıları orta çıkardı işte.
Mazlumiyet, arada kalarak katledilen mazlumlarla sessizliğin zulmünü, karanlığını delip bizi kalbimizden vuruyor. Taybet ana'nın sokak ortasında 7 gün bekletilen cenazesi ve süt kokan emzikli bebek Miray'ın bu denli umursamaz katli artık herşeye bir "dur" deme anının geldiğini söylüyor. Bu "dur" anı, aslında vicdan insanı, adalet adamı, insan hakları savunucusu Tahir Elçi cinayetiyle ortaya çıkmıştı. Tüm insanlığın ortak değeri, tarihi hatıraları savunurken vurmuşlardı onu. Kendisini savunamayacak o yüzyıllık camilerin, minarelerin yani ortak vicdanımızın savunucusu vurulmuştu, akıllanmamıştık ki Taybet anamızı, Miray'ımızı vurdular. Hak ettik, çünkü Tahir ile vurulan vicdanımızdı, feryadımızdı ama durmadık, durmadılar ve başka mazlumların kurbanlığı yine kanayan vicdanları işaret etti.
İki taraf da bu son olaylara bakarak yanlış yolda olduklarını anlasınlar. Tarafların katledilmesi hiç kimseye bir fayda sağlamayacağı, sonuç üretemeyeceği gibi, arada kalan mazlumların mağduriyeti, yolun yanlış olduğunu tekrar herkese hatırlatmalıdır. Evlerini terk edip göçen çoğu fakir Kürt'ten sonra bir de taraf olamayacak yaşlı anaların sokak ortasında kaldırılamayan cenazeleri, masum bebeklerin katli savaşın öfkesine bir "dur" desin artık. Bu vebali kimse kaldıramaz ve hiçbir mazeret bu vahşete mazeret teşkil edemez. Savaşın devamı her iki taraf için de kin, nefret, öfkenin artmasından başkasıyla sonuçlanmayacak ki. Dönüp dolaşıp oturulacak bir masa öncesi bu kadar zulme rıza niye ki?
“Annenizin cenazesi 7 gün sokak ortasında bekletilse ne yaparsınız?” diyor Taybet ananın oğlu Mehmet İnan. Her saniyesi bir kahır olan 7 koca günden bahsediyor, duyuyor musunuz? Duymuyorsanız, kulağınızı tıkamışssanız daha büyük zulümlere hazır olun. Adli ilahi bu kadar zulme sessiz bir ortamı karşılıksız bırakmaz, görmesek de , duymasak da , unutsak da affetmez, unutmayınız.
Miray bebek öldürüldü ve hesap sorulmayacak çünkü 2 ay önce Suriçi'nde ürkek adımlarla, duvarın kenarından yürürken kafasını parçalayan bir kurşunla vurulan Helin'in hesabını kimse sormadığı için hesabı sorulmayacak. Bir sokağa çıkma yasağında doğan Miray, bir başka sokağa çıkma yasağında zulümlerin şahının gadrine uğruyor ve yepyeni kimliğini hiç yaşayamadan bu dünyaya veda ediyordu. Fotoğrafta kanlar içinde ve ama tüm masumiyetiyle bir bebek Miray ama artık soğuk bir ceset. Bu dünya ile tanışamadan, bu zalimliğin minik masum bir kurbanı olarak aramızdan ayrıldı. Aylan El Kürdi'den sonra bu yılın bize son ihtarı olarak gitti Miray. Hepimizin boynuna bu günahın ağırlığını asarak, süzülüp gidiyordu masum ruhu, bu insafsız dünyadan. Öldürülen bu masum bebektir evet ama en başta insanlığımız, vicdanımız, insafımız öldürülüyor, biliniz. Bu çocuk yakamıza yapışacak ve tüm insanlıktan hesap soracak, unutmayınız. Ona iyi bakın, ilerde tanıyacaksınız çünkü mutlaka öte dünyada karşımıza çıkıp hesabını soracak bizden.
Ehli vicdan kişilerin artık bir "dur" deme ve bunu her ne pahasına olsun sağlatma zamanı geldi. Ey taraflar..! kendinizi ne kadar haklı hissederseniz hisssedin, insaf edin ve bir durun. Savaşın devamı vicdanları köreltmekten başka birşeye yaramayacak ve üstelik çok yaralayıcı olayların olmasını devam ettirecektir. Savaşın devamıyla vuracağınız vicdanınızın, vicdanımızın tam ortasıdır. En iyi hesaplarınız, taktikleriniz başaracaktır biliniz, vicdanları tam 12'den vurmayı. Bu son iki olay çok ağır bir hatırlatmadır anlayana, insan olana, insaflı olana.