Diyarbakır'a gidenler barışın ne kadar güçlü bir istek olduğunu görüyor. Newroz meydanı Öcalan posterleriyle doluydu. Çok değil 3-5 sene öncesinde bir Kürt partisi toplantısında Öcalan posterleri için kıyamet koparanlar şimdi çıt çıkaramıyor. Kürtler Öcalan'a özgürlüğün olduğu bir barışı istiyor. Sokaktaki vatandaşın, Batıdaki ideolojik duruşluların çok anlayamayacağı her şeyin üstünde tuttuğu bir barış özlemi var. Bölge sosyal, ekonomik, asayiş ve huzur açısından çok yaralı . Bölge insanı barış süreci ne kadar ilerlemişse eski çatışma günlerinin artık o kadar uzakta olması gerektiğini düşünüyor.
Öcalan, tüm dünyanın beklediği konuşmasında barış ve bütünleşme mesajları verdi. Newroz mesajındaki en önemli vurgusu ulus devletleri Ortadoğu'nun demokratik ortak evini inşa etmeye çağırmasıydı. Ulus devlet peşinde olmadığını ifade etti. Öcalan barış süreciyle meşgul olduğunu gösterdi, genelde sürecin bütünüyle ilişkili sözler söyledi, güncel politik olumsuzluklarla işinin olmadığını gösterdi. IŞİD'e karşı PYD ve Türkiye'nin ortak paylaşımı, duruşuna "Eşme ruhuna" vurgu yaptı ki bu devlete yönelik devam etmesi gereken farklı ortaklıklara yönelik bir vurgu ve adeta teklif oldu. Şah Fırat operasyonundaki Türkiye ve PYD ortaklaşmasına vurgu yaparak her türlü olumlu barış girişimi yanlısı olduğunu gösterdi.
Öcalan "Kapitalist emperyalizmin genelde son iki yüz yıllık, özelde son yüz yıllık gerçeği şudur: Ulus devlet milliyetçiliği temelinde etnik ve dini kimlikleri özüne ters biçimde içe doğru kapatıp birbirlerine düşman etmek, yani böl-yönet politikasına uygun olarak varlığını acımasızca günümüze kadar sürdürmek! " diyerek aslında dini kimliklerin, mezhebi kimliklerin birbirine karşı kullanılmasına karşı bir tavır da koydu. Yönetim düzeyinde Alevi ekseni güçlü olan PKK için bu tavır da önemliydi. Öcalan çok kuvvetli bir kardeşlik vurgusu yaptı konuşması boyunca.
Aynı gün yapılan Bülent Arınç açıklaması bence Newroz gününün en önemli bekleneni olan Öcalan'ın mesajından bile önemli bir çarpıcılıktaydı.
Hükümet izleme kurulu konusunda Erdoğan'a rest çekti. Ancak Arınç'ın akıcı üslubuyla anlatılacak bir anlatımla Erdoğan'a izleme kurulundan vaz geçilmeyeceği mesajı verildi ki bence ilk olarak hükümetin Erdoğan'a net restidir bu, Hakan Fidan olayında içerleyen hükümet bu sefer geri adım atmamıştır ve iyi, doğru olanı yapmıştır.
Tanıdığımız Erdoğan'ın bu tavrı kabul etmeyeceği bellidir ve sürecin asıl risk alanı olan kişisi Erdoğan'ın kendini bu duruma düşürmesi son derece dikkat çekicidir. Kendisini sürecin mimarı olarak gören Erdoğan'ın bu duruma düşmesi çok hakkaniyetli olmamıştır ama bunu kendi başına getiren de söylemleriyle Erdoğandır.