Sevgili Hakan,
Geçen hafta içinde turizm, daha doğrusu Rusya ile Türkiye arasındaki turizm iki önemli haberle gündeme geldi. Ben de tatil için artık valizlerini toplayan bir psikoloji içindeyken bu haberleri özel bir dikkatle okudum.
Birincisi,
“büyük Türk dostu” Vladimir Jirinovski yine manşetlik bir demeç patlattı. Bodrum’daki içki zehirlenmesini ele alırken frenleri tutmadı ve
“Rusya yurttaşlarının Türkiye’de tatil yapmasını yasaklayalım” buyurdu.
Bizim
“Jirik” (Rusça halk arasındaki biraz da alayla karışık kısaltmasıyla böyle deniyor) ara sıra coşuyor. Bir vakitler iyi bildiği Türkçe ile Lenin rozetleri dağıtarak komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla Türkiye’de tutuklanmasını unutamıyor ve affedemiyor. Her fırsatta kendince intikam almaya çabalıyor.
Ama Rusya yurttaşları açısından tatil kutsaldır ve yurtdışında tatil yapma imkânı ve alışkanlığı olanlar için Türkiye neredeyse dokunulmaz bir haktır, üstelik rakipsizdir. Zaten Jirik’in bu demecine Rusya halkından gelen cevaplar da bunu ortaya koyuyor.
“Bizde Türkiye kalitesinde ve o fiyatlarla tatil yapılacak yer mi var ki! Nereye gidelim?” diyenlerden tutun da, yurtdışına çıkan bazı Ruslar’ın kabalığını, sarhoşluğunu eleştiren mektuplara kadar bir dizi tepki yükseliyor. Doğru söze ne denir!..
* * *
Gelelim ikinci ve daha önemli habere. Resmî ağızlardan açıklanan Mayıs 2011 verilerine bakılırsa, Türkiye’ye gelen Rus turistlerin sayısı Almanlar’ı geride bırakmış. Gerçi yılın ilk beş ayı toplamında hâlâ Almanlar önde, ama
“Türk turizminin geleneksel ikincisi” Ruslar sonunda şeytanın bacağını kırmışa (ve daha da kıracağa) benziyor. Vizelerin kalkması, bizimkileri daha da yüreklendirdi demek! Hem 20 dolar tasarruf ediyorlar (eskiden vize almak için bu miktarı öderlerdi), hem de vize kuyruğunda beklemekten kurtuluyorlar.
Söz konusu verileri ayrıntılı aktarmakta yarar var:
“Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre, Mayıs ayında Türkiye’yi ziyaret eden yabancı turist sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 4.3 artışla 3 milyon 283 bin 125’e ulaştı. Söz konusu dönemde Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçilerin yüzde 39.5’i Antalya’dan, yüzde 22.2’si İstanbul’dan giriş yaptı. Mayıs ayında Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralamasında Rusya Federasyonu yüzde 16’lık pay ile birinci oldu (Rus turist sayısı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 15.6 artışla 454.4 binden 525.3 bine yükseldi). Onu Türkiye’ye gelen ziyaretçilerin yüzde 14’ünü oluşturan Almanya takip etti (yüzde 4.6 azalışla 457.6 bin ziyaretçi). Sonra yüzde 10.6’lık pay ile İngiltere geliyor. Ardından Hollanda (yüzde 4.8), Bulgaristan (yüzde 4.5), İran (yüzde 4.3)...”
“Türkiye’yi ziyaret eden yabancı sayısı 2011 yılının Ocak-Mayıs aylarında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14.6 oranında artışla 9 milyon 246 bin 857’ye ulaştı. Yılın ilk 5 ayında Türkiye’ye gelen ziyaretçilerin yüzde 15.1’ini Almanlar oluşturdu: 1 milyon 387 bin kişi. İkinci sırada Ruslar var: Yüzde 9.47 oranıyla 875 bin 822 turist.”
Geçen yıl Türkiye’ye gelen toplam 28 milyon 632 bin yabancı turistten 4 milyon 385 bini Almanya’dan, 3 milyon 107 bini Rusya’dandı. (Rusya verilerine göre ise, 2010’da toplam 3 milyon 11 bin Rus Türkiye’ye gitti; bunların 2 milyon 367 bini turistti.) Böyle giderse birkaç yıl içinde Rusya ilk sıraya yerleşebilir.
* * *
Yukarıda çizilen tablo çok mu güllük gülistanlık? Bence değil. Birincisi, 140 milyonluk Rusya’da hâlâ büyük bir turist potansiyeli var. Geçenlerde yapılan bir ankette, Rusya'da halkın yüzde 28'inin bu yaz tatile çıkmayı düşünmediği, yazın tatile çıkma hazırlığında olanların yüzde 4'ünün Türkiye'ye, yüzde 4'ünün Ukrayna'ya, yüzde 2'sinin Mısır'a, yüzde 10'unun diğer ülkelere gitmeyi planladığı, yüzde 20'sinin ise kendi ülkesinde tatile çıkma niyetinde olduğu ortaya koyuluyordu.
İkincisi, Ruslar Türkiye’de tatil deyince ne anlıyor? Antalya ve bir kez daha Antalya!.. Ondan sonra Muğla (ağırlıkta Bodrum, Marmaris), Kuşadası ve tabii ki İstanbul da var...
Antalya’nın başarısını gölgelemek gibi olmasın. Hatta tersine, selamlamak gerek. Yine geçen hafta içinde önemli bir haber vardı medyada: Antalya Haziran sonunda yeni bir rekor kırmış: Bir günde havalimanına 902 uçak iniş kalkış yapmış. 150 binin üzerinde insan giriş ve çıkış gerçekleştirmiş. Dış hatlar terminali üç günde (24-25-26 Haziran 2011) 2 bin 77 uçak ve 150 ülkeden 179 bin turistle rekora ulaşmış.)
Ama Türkiye demek sadece Antalya ve birkaç tatil beldesi demek değil. En başta Ege ve Akdeniz’de daha o kadar çok görülecek yer var ki. Umarım Karadeniz ve öteki bölgeler de yakın gelecekte uluslararası turizme iyice hazır olur. Dinî ve kültürel yerler bakımından ise şu anda da ziyaret edilen, ama bence tanıtımı yeterince yapılmayan birçok merkez var.
Ayrıca Türkiye henüz
“deniz-güneş-kum” imajının ötesine geçerek sağlık turizmi, konferans turizmi, kültür ve din turizmi, konferans turizmi, golf turizmi vs. birçok seçeneği hakkıyla geliştirebilmiş değil. Oysa 12 ay boyunca yabancı turistlere sunabileceği çok şey var.
Elbette Türkiye dünya turizminde kısa sürede ilk ona giren ve ilerlemeye devam eden dinamik bir ülke. Turizm sektörü, ülkenin önemli bir gelir kapısı. Türk turizmi, 2010'da bir önceki yıla göre yüzde 5 büyüyerek 23 milyar dolar gelirle ve 29.5 milyon turistle başarılı bir tablo çizdi. Ama herhalde yapılması gereken daha pek çok şey var.
Bu arada Türk turizmciler, sektörlerindeki ana yaklaşımın genellikle turist sayısını arttırmak olduğuna, oysa turizm gelirlerinin son zamanlarda oransal olarak düştüğüne de dikkat çekiyorlar. O da ayrı konu...
* * *
Peki ya Rusya’ya giden Türk turistlerin sayısı ne durumda? Rusya resmî verilerine göre, geçen yıl bu ülkeye 196 bin Türkiye yurttaşı giriş yapmış. Bunların 56 bini kayıtlara turist olarak geçmiş. Vizelerin kaldırılmasının ardından bu sayının artması bekleniyor.
Türkler Rusya’da nerelere gidebilir? Moskova ve Petersburg’un yanı sıra Volga turuna (mümkünse gemiyle) çıkabilirler. Soçi’den Sibirya’ya kadar görülecek birçok yeri ziyaret edebilirler. Elbette Rusya’da turizm sektörü henüz fazla gelişkin değil, ama hızla ilerleme kaydettiğini eklemek gerek.
Rusya’nın önümüzdeki aylarda Türkiye’de resmî bir turizm koordinasyon merkezi kuracağını ve bu konularda daha aktifleşmek niyetinde olduğunu ekleyelim.
Kim bilir, belki yakında iki ülke arasında turizmde işbirliği ve ortaklıklar artar. Her iki ülkede Türk-Rus oteller, turizm şirketleri, hatta belki turizm enstitüleri ortaya çıkar.
Her neyse! Turizm konusu konuşmakla bitmez. Ama ben mektubumu burada bitiriyorum. Eh bu kadar turizm yazdıktan sonra, bir tatile çıkmak üzere olduğumu bildirmem belki kolaylaşmıştır. Fırsatım olursa yazarım, olmazsa Nataşa Mektupları’na bir süre ara veririz.
Kendime ve dinlenme planı yapan herkese iyi tatiller diliyorum.
Sevgilerimle...
Nataşa