28 Şubat 2022

Ukrayna’daki savaş karşısında tavrımız ne olmalı?

Bugün “düşman iki taraf” gibi görünen Rusya ve ABD/NATO, aslında otoriter neo-liberalizmin yolunu izlemiş, dünya halklarının düşmanı kapitalist-emperyalist yayılmacı güçlerdir. Kendi aralarındaki bugün yaşanmakta olan hegemonya mücadelesinin faturasını ise başta bölge halkları olmak üzere tüm mazlum dünya halkları ödüyor. Bu yüzden aşağıdaki talepleri yükselterek bu savaşa karşı çıkmalıyız

Ukrayna topraklarındaki savaş her ne kadar Rusya ile Ukrayna arasında gerçekleşiyormuş gibi görünse de, gerçek daha farklı.

Bu savaş ABD/NATO/Avrupa ile Rusya arasında ama Ukrayna topraklarında yapılan bir savaş. Bu savaş aynı zamanda, yakın gelecekte dünyanın geleceğinin nasıl şekilleneceğini de belirleyebilecek bir öneme sahip (1).

Yayılmacı-işgalci Rus devleti

Devam etmesi durumunda insani, ekonomik ve ekolojik sonuçları sadece bölge halkları için değil, tüm dünya halkları için de çok daha kötü olacak bu savaşın ilk sorumlularından biri kuşkusuz işgalci Rus devleti.

Emperyalist-yayılmacı Rus devleti, tamamen gerici bir emperyal nostalji ve “Büyük Rusya milliyetçiliği” adına Ukrayna'yı işgal ediyor. Savaşa aç, yayılmacı Putin yönetimi reel sosyalizm sonrasında içine düşülen ve Covid-19 salgını sonrasında daha da derinleşen krizi milliyetçi duyguları ateşlemek için kullanıyor,  eski etnik-milliyetçi çatışmalardan faydalanmaya çalışıyor ve böylece krizinden çıkmaya çalışıyor.

Emperyalist ABD, AB ve NATO

Diğer taraftan, Rus devleti bu savaşı başlatmış olsa da ve bugün ana saldırgan olarak Rus ordusu görünse de, ABD ve müttefiki emperyalist blok, NATO ve onun ardındaki uluslararası sermaye de bu korkunç durumdan en az Rusya kadar sorumlu.   

Çünkü başta ABD ve AB olmak üzere merkez kapitalist ekonomiler içine düştükleri 2008 küresel kapitalist krizden kârlılıklarını restore ederek çıkamadılar. Bu sorunu aşabilmek için de tekrar bildik emperyalist savaşlar çıkarma yöntemlerine başvurmaya başladılar. Emperyalizmin savaş örgütü konumundaki NATO bu amaçla genişletildi. Eski Sovyet Cumhuriyetleri ve Polonya ve Romanya gibi ülkeler birer birer NATO üyesi yapıldılar.

Bunlar yapılırken, ABD ve müttefiki Avrupalı devletler Rusya’nın, NATO’nun bilinçli bir biçimde sınırlarının genişletilerek Rusya’yı kuşatması konusundaki endişelerini görmezden geldiler. Bu konuda Rusya’nın, NATO’nun Doğu’ya doğru yayılmayacağına dair yazılı taahhüt vermesi yönündeki taleplerini reddettiler. ABD ve Avrupa bunları görmezden geldi, hatta alayla karşıladı. Sadece alayla karşılamadı, Ukrayna’yı da NATO’ya katmak için, darbe yaptırdı, yetmedi ülkedeki faşistleri örgütlemek için CIA milyarlarca dolar akıttı. Ukrayna devlet yapısı büyük ölçüde faşistlerin eline geçti. Ukrayna hükûmetleri, Rusya’yı tahrik edecek davranışlar için cesaretlendirildi. Rus azınlığın hakları inkâr ve gasp edildi. (2)

ABD ve NATO’nun böyle bir kuşatmasının ardından gelen bu savaş ile birlikte, hem Rusya, hem de ABD ve müttefikleri emperyalist yayılmacı hedeflerini gerçekleştiriyorlar. Aynı zamanda kendi ülkelerindeki ciddi boyutlara erişen ekonomik ve siyasal sorunları aşmaya, halkların ve işçi sınıfının giderek artan tepkisini ortadan kaldırmaya, manipüle etmeye çalışıyorlar.

Özetle sorun basit bir güvenlik sorunu değil, asıl olarak ekonomi-politik bir sorun. Aynı zamanda uluslararası güç dengeleriyle ilgili bir sorun. Öyle ki bugün “düşman iki taraf” gibi görünen Rusya ve ABD/NATO, aslında otoriter neo-liberalizmin yolunu izlemiş, dünya halklarının düşmanı kapitalist-emperyalist yayılmacı güçlerdir.

Kendi aralarındaki bugün yaşanmakta olan hegemonya mücadelesinin faturasını ise başta bölge halkları olmak üzere tüm mazlum dünya halkları ödüyor. Bu yüzden aşağıdaki talepleri yükselterek bu savaşa karşı çıkmalıyız:

  • * Rusya, başlattığı işgale ve savaşa derhal son vermeli, birliklerini geri çekmeli, Ukrayna ile ateşkes sağlayarak hemen barış görüşmelerini başlatmalıdır.
  •  
  • * Ukrayna Yönetimi Batılı emperyal ve neo-faşist güçlerin tetikçiliğini yapmaktan vazgeçmeli, ülkedeki diğer halklar üzerindeki baskısına son vermelidir.
  •  
  • * ABD, AB ve NATO provokatif girişimlerine ve Rusya halkları üzerine koydukları ekonomik yasaklamalara ve yaptırımlara derhal son vermelidir.
  •  
  • *“Ulusların kendi kaderlerini kendilerinin belirleme hakkına” saygı gösterilmeli ve ülke halklarının nasıl yönetileceklerine işgalci –emperyalist güçler ve onların yerli işbirlikçileri değil, bizzat bölge halkları özgür iradeleri ve özgür seçimleriyle karar vermelidir.

Sonraki yazı: Ukrayna savaşının Avrupa ve Türkiye ekonomisi ve siyaseti  üzerindeki olası etkileri


  • Dip notlar:
  • (1)Demir Küçükaydın, “Ukrayna’da Savaş - Ukrayna Meselesi mi Dünya Meselesi mi?”, https://demirden-kapilar.blogspot.com 826 Şubat 2022)
  • (2) AGM

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Suriye’nin işgalinin asıl kazananı kim ya da kimler? (1)

Son haftalarda Türkiye, Esad rejiminin Ankara ile ilişkileri normalleştirme çabalarını reddetmesinin ardından isyancı örgütlere yeşil ışık yaktı. Elde edilen sonuç dikkate alındığında, bundan böyle Türkiye muhtemelen ülkedeki en etkili dış aktör olarak ortaya çıkacaktır

Gıda patronları için Türkiye’de her gün “Şahane Cuma!”

“Kara Cuma” dünyada şirketlerin satışlarını patlatarak kậrlarını artırdıkları bir kapitalist oyunun adı. Aynı zamanda halk açısından bir aldatmaca zira halk daha öncesinde şişirilmiş fiyatlardan büyük çapta yapılan indirimlere kanarak daha fazla tüketmeye yönlendiriliyor

Sermaye, işçilere açlık sınırının altında bir asgari ücreti layık görüyor!

MÜSİAD’ın asgari ücret önerisi iktidar bloğunun enflasyonla mücadele politikası ve beraberinde gelen mülksüzleştirme, kitlesel yoksullaştırma ve gelirin alt gelir gruplarından alınıp üst gelir gruplarına transferi projesi ile son derece uyumludur. Siyasal iktidarı arkasına almış olan sermaye sınıfı işçi sınıfına karşı belki de ülke tarihinde görülmemiş bir sınıf savaşını yürütüyor

"
"