27 Ağustos 2024

Bir CHP dört portre | Özgür Özel; dışarıda ‘normalleşme ararken’ içeriye ‘kapsayıcı’ değil, gündemde dağınık ama toplumda karşılığı hâlâ var

Özgür Özel giderek zorlaşan ekonomik şartlar ve baskıcı rejimin içinde topluma umut veren bir yol haritası çizebilecek mi, göreceğiz. Ancak normalleşme diye çıkılan yolun ‘çıkmaz olduğu’ görüldü. Bugüne kadar yürünen yolla ilgili bir hesaplaşma olacak mı, onu da kısa sürede anlarız

CHP Genel Başkanı Özgür Özel

CHP’nin 8. Genel Başkanı Özgür Özel 10 aydır genel başkan. Bu süreçte kamuoyunun önünde iki kritik noktada sınav verdi. Birincisi 31 Mart seçimleri. CHP 47 yıl sonra sandıktan birinci parti çıktı. AKP 22 yıllık iktidarı sürecinde yüzde 35.5’lik oy oranıyla ikinci olurken CHP yüzde 37.8 aldı. Üstelik İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Eskişehir gibi daha önce kazandığı yerleri tekrar kazanırken Bursa’dan, Balıkesir’e, Manisa’dan Adıyaman’a iktidarın etkili olduğu yerlerde de kazanmayı başardı. Başarıda elbette bir önceki dönem muhafazakarlarla bir arada durma-buzları eritmeden, helalleşmeye atılan temellerin, etkisini artıran ekonomik krizin etkileri vardı. Ancak son tahlilde genel başkan Özel idi. Seçim gecesi yaptığı konuşmada sonuna demokrat ekleyerek ‘muhafazakâr, milliyetçi ve Kürt seçmene’ selam yollamıştı. Kamuoyunun önündeki ikinci sınavını ise seçim zaferinden hemen sonra attığı adımla başlattı. AKP’nin aldığı yenilginin parti içinde tartışmaları başlamışken, uzun süredir Türkiye’yi yeniden demokratik bir çizgiye çekmek isteyen, sayıları yaklaşık 40 olan bu partideki isimler harekete geçme aşamasındayken Özel, ‘Erdoğan ile görüşebileceğini’ belirterek ‘normalleşme’ olarak anılan süreci başlattı. Bu süreçte önce Özel, Erdoğan’ı, ardından Erdoğan CHP Genel Merkezi’ni ziyaret etti. Hukuksuz olduğu bilinen kimi davalarda hukuk başta olmak üzere Özel’den Erdoğan’a kimi normalleşme talepleri gitti. Yaşları 80’in üzerinde sağlık koşulları hapiste kalmaya müsaade etmeyen generaller hariç bir gelişme yaşanmadı.

Şu an kamuoyu; “Özel normalleşme adımıyla zora girmiş AKP’ye el uzattı” diyenlerle “Muhafazakâr kesim bu adım ile gözünü CHP’ye çevirdi” diyenler arasında ikiye bölündü. Ağırlık hangi taraf derseniz giderek ‘el uzattı’ diyen ve eleştirenlerin sayısının arttığını söyleyebiliriz. Ancak anketler Özgür Özel’in yönetimindeki CHP’nin hala birinci parti olduğunu gösteriyor. Gelin şimdi Özel ile ilgili parti içinde konuşulanlara bakalım:

-En çok söylenen “Dışarıda ‘normalleşmeyi’ arıyor ama içeride kapsayıcı değil.” Bu ne demek? Son Kurultay’da Kılıçdaroğlu’nu destekleyen milletvekillerinden belediye başkanlarına mesafeli davranıyor. Partinin birden fazla milletvekili çıkardığı illerden bir ismin, kendisine Özel’den gelen mesajı diğer vekil arkadaşlarına Meclis kulisinde gösterdiğini de söyleyebilirim. O mesajda Özel daha önceki tutumla ilgili kendisine yaptığı eleştirileri incitici bulmuş. Kimi vekiller Meclis’te kendilerine daha az söz verildiğinden, kimileri tüm partiyi kapsamadığından şikayetçi.

-Özel’in en yakınındaki isimler, Veli Ağbaba ve Ali Mahir Başarır. Bu iki ismin daha kapsayıcı olunamaması konusunda sorumlulardan gösterildiğini-eleştirildiğini de belirteyim. Özgür Özel ile eskiden gelen yakın dostluklarının, çoğunluğu dışlayan, kapalı bir yapı yarattığı söyleniyor.

-Özel ile ilgili söylenen bir diğer konu, konuşmalarında söyleşilerinde dağınık gitmesi. Söylediği bir şeyi yapmadan diğerini vaat etmesi.

Örnekler:

15 Nisan: "İlk fırsatta Filistin’e gideceğim."

22 Ağustos: "Ağustos ayı bitmeden Filistin’e gideceğim."

4 Temmuz: "Suriye’ye gideceğim, Esad ile temasımız oldu."

1 Haziran: "Edirne’de Selahattin Demirtaş’ı ziyaret edeceğim."

Ya da aydınlık havada iki gün süren ışık açma kapama eylemi:

10 Temmuz: "Asgari ücretin 25 bin TL olması için saat 21.00’de ışık açma kapama eylemi yapacağız."

Elbette tek başına bunlara bakılamaz. Asgari ücrete karşı da çiftçiler için de eylemler düzenlendi ve alan doldu. Ancak muhalefet de olsa halk bu büyük ekonomik darboğaz ve hukuksuzluklar karşısında daha sonuç alıcı, iktidarı bunaltıcı sözler-hamleler ve erken seçime mecbur bırakacak bir süreç bekliyor. Özel ile ilgili en sık duyduğum cümlelerden biri de “Sanki sandıktan başkası birinci parti çıktı, birinci parti olmanın avantajını iyi kullanamadı” oluyor. Zaman zaman kritik konularda sessiz kalıyor ya da ‘orta yolcu’ gidebiliyor. Alpay Özalan’ın Ahmet Şık’a kürsüde yumruk atması olayındaki konuşması gibi.

Şu an gözüken-söylediği cumhurbaşkanlığına aday olmayacağı. İlerleyen günlerde bu konudaki tavrında bir değişiklik olup olmayacağını göreceğiz. Genel başkanlığı sürecinde önümüzdeki yılbaşında kendisine karşı bir rakip çıkar mı, çıkarsa olağanüstü kurultay olur mu, göreceğiz.

CHP’nin eski etkili üyelerinden biri ‘Özel ile partiye canlanma geldi’ derken parti içindeki mevcut arayışlara-tartışmalara dair şu değerlendirmeyi yaptı: CHP hep böyle. Tartışır, ayrışır, yine birleşir. Aşılıyız biz…

Bitirirken…

CHP aşılı ama halkın derdi çok. Üstelik onların ‘durumlarını düzeltecek-bünyeyi kuvvetlendirecek’ aşıları da yok. Özgür Özel giderek zorlaşan ekonomik şartlar ve baskıcı rejimin içinde topluma umut veren bir yol haritası çizebilecek mi, göreceğiz. Ancak normalleşme diye çıkılan yolun ‘çıkmaz olduğu’ görüldü. Bugüne kadar yürünen yolla ilgili bir hesaplaşma olacak mı, onu da kısa sürede anlarız.

Bir CHP dört portre | Ekrem İmamoğlu CHP Genel Başkanı olmak için harekete geçebilir

 

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü ve Ayşenur Zarakolu Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan avukat oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Hastaneye götürülürken MS hastası Tayfun Kahraman’a yapılan ve ‘soruşturma izni’ verilmeyen eziyetin görüntüleri!

Cezaevi aracı içinde acı çektirilen bir MS hastası Tayfun Kahraman; sen eziyetin resmini yapabilir misin Abidin?

2024 özetim, duvar mı eğri ben mi sallanmaktayım; 2025 öngörüm, Osmanlı havzası Erdoğan’ın yeni anlatısı

Türkiye 2025’e giderken geleceğiyle ilgili çok kritik adımları çok küçük bir grubun aklıyla alıyor, uyguluyor. Ekonomik sıkıntıların çerçevelediği hayatlar yarını değil, bugünü düşünüyor. Gelecek yılın barışın, adaletin, birlikte yaşamın büyüdüğü bir yıl olması geleneksel hale gelen ama sonuca ulaşmayan bir dilek haline geldi

Türkiye’nin ‘eski Osmanlı havzasındaki’ hamleleri, Erdoğan iktidarının cami sembolizmi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Emevi Camii’nde namaz hedefi’ni en yakınındaki isimlerden MİT Başkanı İbrahim Kalın yerine getirdi. Üstelik Esad rejimini deviren HTŞ’nin lideri Colani’nin kullandığı araçta da yan koltukta fotoğraf verecekti. Camide namaz görüntüsü bu kez sınır dışında dünyanın yakından izlediği bir noktada gerçekleşmiş, ibadetten çok siyasi bir mesaj içermişti

"
"