01 Mart 2023

Ölüm kalım savaşında iktidarla muhalefet arasında sıkışmak; İmamoğlu'nun çağrısının ve çalışmasının önemi

İktidarın İmamoğlu'nun 'birlikte çalışma' çağrısına kulak tıkamaması gerekiyor. Kaybedecek vakit yok

Kahramanmaraş merkezli depremin 11 ilde yarattığı yıkıntının, kayıpların acısı sürüyor. Bir yandan da iktidar hızla buralarda 'yeni'yi inşa etmek için ne doğru dürüst bir alan araştırması ne plan çalışması yapmadan 'beton'ların üretimine start verdi. İlin, bölgenin geneline değil sadece binaya odaklanan, tarihsel ya da ekonomik, sosyal yapısı gözetilmeyen (tarım-hayvancılık, kent-kır bağlantısı) çalışmalarda ortaya çıkabilecek sorunlar olduğu aşikâr. Böyle bir afette elbet hızlı barınma önemli ama ana nasıl planlandığı belli olmadan başlanan ihaleler büyük soru işareti. (Başta Çiğdem Toker, pek çok araştırmacının yazılarından hızla başlayan süreçleri ve ihaleleri takip ediyoruz.)

Bir yandan depremin vurduğu illerdeki yaralar sarılmaya çalışılırken öte yandan ne yazık ki bilim insanlarına göre 'pek yakında' olacağı bilinen İstanbul depremi için hazırlık yapılmaya çalışılıyor. Normal şartlar altında ülkenin en yoğun nüfusunu neredeyse beşte birini barındıran bir şehir için iktidarı muhalefeti merkezi hükümeti belediyesi hep beraber bir çalışma yapılması gerekir değil mi? Ama çok uzun süredir normal bir şart kalmadı memlekette. Yaşanan son depremde yardıma koşmaya çalışan 'muhalefet belediyelerinin engellenmeye çalışıldığını-kavgalar çıktığını' ciddiyetiyle-dürüstlüğüyle tanınan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın ağzından duymadık mı?

İstanbul'da olacak deprem için merkezi hükümetin ve belediyenin ortak bir çalışma yaparak halkın karşısına çıkması beklenir öyle değil mi? Yok ama olmuyor. Hafta başı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum dedi ki; "İstanbul'da dönüşmesi gereken 1.5 milyon bağımsız bölüm mevcut, bunları taşımak için belirlediğimiz Anadolu ve Avrupa yakasında iki rezerv alana taşıyacağız."

Gelin şimdi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun söylediklerine bakalım. Önce şunun altını çizeyim. İmamoğlu 'deprem seferberliği başlatırken', çözüm önerirken, proje sunarken şöyle bir yol izledi. Konunun uzmanı bilim insanlarıyla bir araya geldi, onların söylediklerinden bir yol haritası belirledi. "Bilim yegane ışığımızdır" diye vurguladığı konuşmasında şunu önerdi:

"Hızlı taramaya başvuran ve güçlendirme önerisi alan binalardan başlayıp maliyetine güçlendirme yapacağız. Kısmi ve kapsamlı güçlendirmeye ilişkin ayrı bir yönetmelik hazırlıyoruz. Bu yönetmelikte riskli bina analizi ve hızlı bina taraması sonuçlarına göre güçlendirme kapsamında olacak yapılar için yapım süreci ve finansman modelleri tarif edeceğiz. Oradan buraya taşıyacağız ile bu sorunu çözemezsiniz. Güçlendirme ve özellikle yerinde yenileme kabiliyetini arttırarak, süreci hızlı bir şekilde harekete geçirmezsek bu işin altından kalkamayız."

Yani iktidar '1.5 milyon bağımsız bölümü taşımaktan' bahsederken belediye 'yerinde yenileme ve güçlendirme' öneriyor. Burada İmamoğlu'nun yaptığı vurguyu önemsediğimi belirteyim. "Ayrılmadan ayrışmadan, iktidar-muhalefet ayrımı yapmadan beklenen afete beraberce hazırlanalım" diyor. Kendi hazırlığını ise bilim insanlarının görüş ve önerilerinden derleyerek ortaya sunuyor. Kendi cümleleriyle aktarayım:

"Devletimiz, hükümetimiz ve tüm halkımız ile çalışıp başarmak istiyoruz. Başaracağımıza da inanıyoruz ama gerçekçi stratejilere ihtiyacımız vardır. Kaynağa ihtiyacımız var. İşbirliğine ihtiyacımız vardır. Her kesimin harekete geçmesi ve geçirilmesi gerekiyor. Bilime ihtiyacımız var. Bilim yegane ışığımızdır."

T24'te İmamoğlu'nun konuşmasının tamamını ve riskli binalar için üretilen 'İstanbul Yenileniyor' kampanyası dahilinde sıfır faizli finansman projesini okuyabilirsiniz. Şartları yerine getiren, maddi durumu iyi olamayanlara 10 yıla kadar faizsiz kredi verilecek, bu önemli. Ancak finansmandan projelendirmeye iktidar ve muhalefetin yan yana çalışmazsa pek çok zorluk aşılamayabilir.

Ölüm-kalım savaşında iktidarla muhalefetin arasında sıkışmak istemiyor hiç kimse. Özellikle iktidarın İmamoğlu'nun 'birlikte çalışma' çağrısına kulak tıkamaması gerekiyor. Kaybedecek vakit yok.

Ekrem İmamoğlu ile ilgili birkaç cümle. Yaptığı işleri bilim insanlarına danışarak ve konusunda uzman ekibine söz vererek yönetiyor. Bugün sadece kendi konuşmadı. Bürokratları, yardımcıları kendi uzmanlık alanlarında yaptıklarını-yapacaklarını anlattılar. Bu tablo özlenen bir tablo. Bugün Millet İttifakı'nın adayı belli oluyor. İmamoğlu'nun adı uzun süre cumhurbaşkanlığı adaylığı için geçti. Pek muhtemel aday olamayacak. Ama eğer İstanbul'u büyük depremden muhafaza edebilecek projeleri hayata geçirir, felaketin boyutlarını azaltabilirse tarihe başka türlü geçer. Gün siyasi geleceği değil memleketin geleceğini konuşma günü ama yine de not edeyim. İmamoğlu'nun zaten siyaseten hele hele yargı kararıyla önünü kesmek mümkün değil. 

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Kalabalık bir yalnızlığın içinde, toplumsallığın çöküşü

Türkiye’nin durumunu dünyanın genelindeki ‘beyin çürümesini de kapsayan’ kalabalık içindeki yalnızlık olarak düşünebiliriz. Bu durumdan çıkışın yolu ortak değerler, acılar, mutlukları elbette demokrasi ve hukukun içinde yeniden anlamlandırmadan geçiyor

Dışarıdaki ‘özgüven’ içeriye ‘baskı’ olarak yansıyor, 2025 özgürlükler konusunda çok zor yıl olacak

Suriye’de oluşan yeni rejimin riskleri, oluşabilecek sıkıntıların faturasının Türkiye’ye yazılması ihtimâli olsa da şu an itibarıyla Erdoğan, Fidan ve Kalın dünyadaki pek çok ülkenin de Suriye’deki gelişmeler konusunda referans aldığı-ciddiye aldığı en önemli üç isim

Hastaneye götürülürken MS hastası Tayfun Kahraman’a yapılan ve ‘soruşturma izni’ verilmeyen eziyetin görüntüleri!

Cezaevi aracı içinde acı çektirilen bir MS hastası Tayfun Kahraman; sen eziyetin resmini yapabilir misin Abidin?

"
"