ÇANAKKALE
Sabah erken saatlerde yoğun bir yağmur altında çıkıyorum İstanbul'dan yola. Çanakkale de yağışlı. T24'ün yer ayırttığı otele arabayı park edip mitingin yapılacağı yeni belediye binasının önüne giderken taksici arkadaş ile yolda sohbet ediyoruz: Başkan buraya boşuna geldi, zaten oyu ona vereceğiz, daha az oy aldığımız yerlere gitse.
Taksici arkadaşa da söylüyorum. Çanakkale CHP'nin ya da muhalefetin kalesi değil. Son seçimlerde muhalefetin ittifak toplamı fazla da olsa AKP birinci parti çıkmıştı. 2018 Çanakkale seçiminden kısa bir özet:
Seçmen sayısı 418 bin katılım yüzde 91.44 olmuştu.
Millet İttifakı: (2 milletvekili) 192.098 oy/yüzde 51.4 (126.945/yüzde 33.8 CHP, 62.715/yüzde 16.8 İYİ Parti)
Cumhur İttifakı (2 milletvekili) 165.718 oy/yüzde 44.3 (139.784/yüzde 37.4 AKP, 25.934/yüzde 6.9 MHP)
Cumhurbaşkanlığında ise yüzde 43.8 Muharrem İnce'ye yüzde 41.9 Tayyip Erdoğan'a oy kullandı. Meral Akşener yüzde 11.9 almıştı. Bu seçimler en azından bölünme olmadığı için cumhurbaşkanlığında ittifakın adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Çanakkale'den alacağı oylarda şansı fazla ama milletvekilliği çekişmeli geçebilir. Çekişme sadece iki ittifak arasında değil, üçüncü ittifakın kendi arasında ve hatta TİP ile CHP listeleri arasında. Bunu Çanakkale özelinde söylüyorum Türkiye geneli için de benzer düşüncelerim var. İlerleyen satırlarda açacağım.
Sokaklarda dolaşıyorum. Önce bir berbere giriyorum. Sakal tıraşı sohbeti. Klasik ama bilgilendirici. CHP seçmeni imiş ama listeler sonrası kafası karışmış. "Cumhurbaşkanlığı için kesin Kılıçdaroğlu ama Meclis'e boş" diyor. Ramazan ayı lokantalarda öğlen kimse yok. Yağmur çok yağıyor birinde oturmak için izin istiyorum. İşlerin azlığından, vergilerden yakınıyor. Yine de 'bildiğine' verecekmiş. Kim o diyorum? "Oy söylenmez" diyor.
Miting için ilan edilen saat 13.00. Bu saate 1.5 saat kala yağmura rağmen alan dolmaya başlıyor. Gelenlerle sohbet. Biri "Kırsaldan geliyorum ben" diyor. Benim oyum CHP'ye de bizim çocuk TİP'e verecekmiş.
Çanakkale'de HDP yüzde 3'leri geçememiş bir parti. TİP'in aday gösterdiği yerlerden birisi de burası. Çanakkale'de önümüzdeki seçimlerde 16 bin 414 genç ilk kez oy kullanacak. Yaklaşık yüzde 3'e tekabül ediyor. Bu oran Türkiye'de 4.8 milyon. 62 milyon seçmen içinde ilk kez oy kullanacakların oranı yüzde 8 civarında. Hayli yüksek bir oran. 30 yaş altı seçmen ise 20 milyon civarı. Yani her üç kişiden biri. Çanakkale'de alanın dışında konuştuğum gençler arasında çok sayıda olmasa da Memleket ve Zafer Partileri'nin adını ananlar da var.
Miting meydanında katılımcıların çoğunluğu orta yaş üstü. Ama onlarda da seçimlere dair 'kırılgan-endişeli bir iyimserlik' var. Listelerdeki kimi isimler özellikle Sadullah Ergin ve Sema Silkin Ün olumsuz anlamda etkilemiş. Şimdi bu satırları okuyanlar isimlere kadar sokak konuşuyor mu diye düşünebilir. Yanıtım kesinlikle evet.
Saat 13.40'a doğru başlıyor miting. O sırada yağmurdan sırılsıklam oluyor herkes. Ama giden yok bekliyorlar. Beklerken geçen sürede dev ekranda Kılıçdaroğlu'nun "Sana söz yine baharlar gelecek" reklamı tanıtımı (üç klip) 50-55 kere dönüyor. Aslında bu bir tercih. Benim anladığım Kılıçdaroğlu 'Malezya Modeli'ni benimsemiş durumda. Malezya'da yıllarca değişmeyen iktidara karşı bir araya gelen muhalefet 150 sayfalık detaylı bir program oluşturmuştu ama bu 100 günde 10 hedef olarak kampanya materyali haline getirilmişti. Ve bu hedefler tişörtlerden billboardlara herkesin rahat görüp anlayacağı şekilde yer almış muhalefet kazanmıştı. (Akademisyen Seda Demiralp bu modeli Yetkinreport'ta geniş şekilde yazdı.)
Kılıçdaroğlu da bunu yapıyor. Hem kampanya filmlerinde hem konuşmalarında. Diyor ki:
- Aile destekleri sigortası gelecek, her evin asgari gelir güvencesi olacak.
- Okullarda çocuklara sabah kahvaltısı, öğle yemeği verilecek. Beslenme çantası eşitliği sağlanacak, hiç bir çocuk yatağa aç gitmeyecek.
- İşçinin-emekçinin vergi ve sigorta yükü azalacak. Asgari ücret artacak.
- Cumhuriyet'in 100. yılında 100 bin öğretmen ataması yapılacak.
- Kırsalda çalışan her kadının ve her gencin sigorta primi devlet tarafından ödenecek.
- Emeklilere bayram ikramiyesi asgari ücret kadar olacak. Seçim kazanıldığı takdirde kurban bayramında şeker bayramındaki farkla beraber hesaplara 15 bin TL yatacak.
- Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki 16 uçak satılacak onlar yerine yangın uçakları alınacak.
- Mülakat kalkacak, torpil bitecek.
- 'Beşli çete' olarak tarif edilenlerden 418 milyar dolar yurtdışına da götürülmüş olsa bulunup getirilecek.
- Yurtdışına gitmek zorunda kalmış ya da umudunu yurtdışına bağlamış gençlerin dönmesi-kalması için şartlar yaratılacak. Gençlerin maaşlarıyla araba ya da ev hayali kurabileceği ekonomik düzen kurulacak.
Şimdi bunların bir kısmını 'popülist' bulanlar ya da kaynak soranlar olabilir. Sorulmalıdır da… Ancak AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan salı günü seçim vaatlerini açıklarken CHP'nin yıllardır söylediği 'aile sigortasını' önerdi. Mülakatların kalkması gerektiği konusu da tüm muhalefetin ama özellikle CHP'nin gündemindeydi, o da vaadi oldu yıllardır bu düzeni sürdüren AKP'nin. Emeklilere bayramda ikramiyeyi ilk CHP gündeme getirmişti. EYT konusunda da mücadele etmişlerdi. Yani akşam üstü Çanakkale'de sokak iftarına gelen vatandaşların deyimiyle 'Erdoğan CHP'den kopya çekmişti'.
Bitirirken şöyle toparlayayım.
Kılıçdaroğlu artık kalabalığı heyecanlandırıyor
Çanakkale'de ilk kez üç isim; Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş bir arada konuşma yaptılar.
Yavaş'ı ilk kez kürsüde izledim. Doğal bir isim. Elinde gözlüğü, içinden geldiği gibi konuştu. "Bıktık artık her seçi kendi gibi düşünmeyenleri terörist ilan etmelerinden" dedi, CHP'li belediyelerin 'yönetemezler algısını yıktıklarını' anlattı. İmamoğlu iyi ve coşkulu bir hatip. 'Çanakkale ruhu'ndan bahsetti. Her ikisine de kalabalığın sevgisi vardı. Kılıçdaroğlu kürsüye geldiğinde 'iktidar-iktidar' sloganları atıldı. Eskiden kürsüde durur heyecanı az konuşmalar yapardı. Şimdi tüm alanı geziyor kitleye heyecan veriyor.
Gençler az, milletvekili listeleri rahatsızlık yaratmış
Miting alanında kalabalık; hafta içi ve yoğun yağmura rağmen iyi idi. Ben böyle anlarda balkonlara bakarım. Orada da canlılık vardı. Ancak CHP'nin, Millet İttifakı'nın çözmesi gereken bir sorun var. Sadece Çanakkale genelinde değil tüm Türkiye'de. Gençlerin katılımı az. Gerek seçim sonrası yaratılacak Türkiye ile ilgili hikâyede gerek kampanyaya dahil etmede örgütlerin gençleri kazanmada daha çok çaba sarf etmesi gerekiyor.
Milletvekili listeleriyle ilgili hem kimi CHP yöneticilerinde hem de tabanda rahatsızlık var. Özellikle iki isim ile ilgili. Ayrıca kimi il başkanlarının ya da belediye başkanlarının kendi illerinde istedikleri adayları 'yeteri sayıda listeye sokamadıkları için mutsuz olduklarına dair' iddialar var. Yine de "Bu seçimde kırgınlık olmaz" diyorlar.
Altı ok olmayacak mı?
Kılıçdaroğlu ittifakın cumhurbaşkanı adayı ama aynı zamanda CHP genel başkanı. Halkla buluşmalarda sadece Türk bayrağı oluyor. Ama aynı zamanda milletvekili seçimleri var. Meydanda bir partili "Bizim altı ok nerede" deyince bir diğeri "Biz artık altılı biziz, tüm parti bayrakları mı sallansın" diye yanıt verdi. Ancak CHP örgütlerinde de benzer bir sorunun sorulduğunu duydum.
İki potansiyel bakan adayı açıklandı
Kemal Kılıçdaroğlu kazandığı taktirde iki potansiyel bakanını duyurdu. Ahmet Akın ve Muharrem Erkek. Biri enerji diğeri adalet bakanlığı için aday olabilir yorumları yapıldı. Ancak henüz diğer partilerle konuşulmadı. Zamanlaması Altılı Masa içinde tartışma konusu olabilir.
Çanakkale'de binlerce kişinin katıldığı sokak iftarı
Daha önce de yazdım. AKP 2010'lı yıllarda kalabalık sokak iftarları yapardı. Burada bir dayanışma ve bir arada olma ruhu yakalanırdı. Çanakkale'de CHP'li belediye altı bin kişinin katıldığı söylenen bir sokak iftarı gerçekleştirdi. Kılıçdaroğlu da oradaydı. Yan yana masalarda oruçlar açıldı. Yağmur da yağdı ama kalabalık dağılmadı. Düzenli ve başarılı bir organizasyondu. Orada konuştuklarım hem ortamdan memnundu hem de Erdoğan bizim projeleri benimsemiş diyen (pek muhtemel CHP teşkilatından) bir grup uzun uzun bana parti projelerini anlattı.
Seçimlere çok az bir süre kala en önemlisi alanda nabız tutmak. Tabii bunu yönetimden alınan kulis bilgileriyle de beslemek. Özet derseniz muhalefetin kazanma ihtimali var, çaba büyük ama riskler de öyle.
Murat Sabuncu kimdir?
Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.
Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.
En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu.
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı.
T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.
Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.
|