01 Şubat 2025

Mansur Yavaş’ın ‘Silivri’yi kapatma hedefi’, ‘devlet aklında’ yeni bir yöne mi işaret ediyor?   

İmamoğlu daha çok; orta sınıf, eğitimli, gençler ve kadınlar, sekülerler için nasıl bir umut ise Yavaş da kendini muhafazakar-milliyetçi hissedenler için önemli bir figür. İkisinin birbirini tamamladığı, belki sivri noktalarını törpüledikleri (birinin yönetme hırsından ötekinin demokratik açılımlardaki tutuculuğuna) makul çoğunluğun merkezi haline gelebilecek bir yapı inşa edilebilir

‘Bizler devlet geleneğini bilen yöneticiler olarak, devletin en üst makamından en alt kademesine kadar uyum içerisinde çalışma irademizi yine ortaya koyacağız.‘*

Yukarıdaki cümleyi 31 Mart seçimlerinde rakibinin (Turgut Altınok) iki katı kadar oy alarak ( yüzde 60.43) yeniden başkan seçildiği gece Mansur Yavaş sarf etti. Yavaş milliyetçi gelenekten gelen, CHP içinde siyaset yaparken bu tabana da kendini sevdiren bir isim. Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili yapılan anketlerde hep açık ara birinci çıkıyor. Uzun süredir ‘Sadece yönettiği belediye ile ilgili konularda konuşuyor, güncel konularda fazla aktif olmadığı-yorum yapmadığı için ilk sırada yer alıyor’ deniyordu. Bu tespit kısmen doğruydu elbet. Yavaş ile ilgili söylenen bir diğer cümle ise ‘Erdoğan yeniden cumhurbaşkanı olmayacaksa devletin tercih edeceği isim Yavaş’tır’ idi. Elbette burada ‘Hangi devlet?’ sorusu meşru bir sorudur. Ancak en basit tanımla ‘Türk, Sünni, milliyetçi’, giriş cümlesinde kendi ifadesinde olduğu gibi ‘devlet geleneğini bilen’ isimlerin yönetimi cumhuriyet tarihi boyunca tercih sebebi oldu. Burada Yavaş’ın Kürt sorunu konusunda aldığı ve almadığı tavır da kendisi adına soru işareti elbet.

Mansur Yavaş, CHP’nin Ekrem İmamoğlu ile birlikte öne çıkan iki cumhurbaşkanı adayından biri. CHP’nin kendi adayını üyelerinin vereceği oylarla belirleme kararı almasından memnun olmadığı sır değil. Ankara’nın saygın gazetecileri T24’ten Gökçer Tahincioğlu ve BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın yazdığı kulisler bunu gösteriyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in adayın erken belirlenmesi kararını Yavaş ile paylaşırken üyelerle ön seçimden bahsetmediği, Yavaş’ın bundan rahatsız olduğu, sadece CHP üyelerinin katılımıyla belirlenecek adayın oy verecek tabanı daraltacağını düşündüğü de de belirtiliyor. Ekrem İmamoğlu ise ‘aday belirleme şekliyle ilgili ‘demokratik devrim’ ifadesini kullandı.

Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu otobüsün üstünde el ele

Tüm bu yaşananlar son üç-dört günün çıktıları. Ancak tartışmalı-çekişmeli duruma rağmen İmamoğlu’nun savcı karşısına çıktığı gün Yavaş, destek için Çağlayan’daydı. İfadenin ardından İmamoğlu ile birlikte otobüsün üstüne çıktı. Ele ele poz verdi. Yavaş bir yandan ahde vefasını gösterdi, bir yandan siyasetteki kişisel  beklentisini, cumhurbaşkanlığı adaylığı süreciyle ilgili mevcut durumdan duyduğu rahatsızlığı, hukuksuzluğa karşı itirazının gerisine bıraktı.

İmamoğlu daha çok; orta sınıf, eğitimli, gençler ve kadınlar, sekülerler için nasıl bir umut ise Yavaş da kendini muhafazakar-milliyetçi hissedenler için önemli bir figür. İkisinin birbirini tamamladığı, belki sivri noktalarını törpüledikleri (birinin yönetme hırsından ötekinin demokratik açılımlardaki tutuculuğuna) makul çoğunluğun merkezi haline gelebilecek bir yapı inşa edilebilir. CHP içinde birinin kaybedeceği bir yarış yerine; farklı kesimleri memleketin demokrasi eksiğine karşı yeni bir hikaye ile bir araya getirme çabasıyla herkesin kazanacağı bir yöntem…

Çağlayan Adliyesi önünde İmamoğlu ve Yavaş bir arada önemli bir gücü gösterdiler.

Bitirirken…

Otobüs üstünde Mansur Yavaş’ın sarf ettiği bir cümle önemliydi. ‘devlet geleneğini bilen’ Yavaş şöyle dedi:

‘Bir tweet atıyorsunuz birileri altına 'Silivri soğuktur' yazıyor. Bunun espri olmadığını, utanç verici bir şey olduğunu bilmeliler. Madem orası soğuk, madem hukuksuzluk var, Silivri cezaevi kapatılmalı. İktidar olduktan sonra kapatacağız."

Silivri hapishanesi; mevcut konjonktürün-devlet aklının-gücünün-iktidarının kendine tehdit gördüğü gazetecisinden siyasetçisine, avukatından sivil toplumcusuna pek çok ismin kapatıldığı bir simge yer. Mansur Yavaş’ın burayı kapatmayı telaffuz etmesi yeni bir dönemin-havanın habercisi de olabilir. Yavaş, ‘memleketi büyük bir açık hava hapishanesine’ benzeterek de artık tavrını-konuşmalarını belediye başkanlığı görevi çerçevesinde tutmayacağını gösterdi. 2024 sonu itibariyle Suriye’deki rejim değişikliği ile söylem-siyaset üstünlüğünü tekrar ele geçiren iktidarın, İstanbul merkezli geniş çaplı yargı operasyonları ve bir türlü düzelmeyen ekonomi ile yeniden zemin kaybettiğini ocak ayı ile gelen anketlerde göreceğiz. 

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü ve Ayşenur Zarakolu Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan avukat oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Erdoğan’dan İmamoğlu’na, ‘aynı yollarda’ 25 yıl sonra bir otobüs hikâyesi; Çağlayan’da yeni bir dönemin adımı atıldı

Otobüs değişmiş içinde olanlar da ama zulüm aynı. Dün otobüste eşinin yanında Emine Hanım, bugün otobüsün üstünde Dilek Hanım. Dün slogan, “Bu şarkı burada bitmez”; bugün, “Kurtuluş yok tek başına"… Bugün benim Çağlayan’da gördüğüm kalabalık gelecek adına olumlu anlamda çok şey söylüyor

‘Rejimin sınırlarını çizen isim’ Bahçeli; İmamoğlu’nu muhatap mı aldı, hedef mi yaptı?

İmamoğlu’nun geri dönüşü olmayan adımlar ve kararları ifade etmek için kullanılan ‘Rubicon'u geçmek’i telaffuzu önemli. Anlaşılan ardı ardına açılan-açılacak davalarla İmamoğlu ve çevresi kuşatılmak-yıldırılmak isteniyor. O da bunun farkında ve mücadelesini veriyor

Gezi ve Kürt barışı bir tahterevalli midir, iktidar CHP ile DEM’i ayrıştırmada başarılı mı?

İktidar CHP ile DEM’i aslında yan yana durabilecekleri konularda ayrı saflarda-noktalarda tutmak istiyor. Şunu herkes itiraf etmeli. Muhalefetteki partiler konulara kendi taraflarından bakarak ‘ötekinin yaşadıklarına’ sesini daha kısık çıkarıyor

"
"